HABER MERKEZİ –
Şehit Avaşin Irmak Yoldaşın Anısına
Her rengin beynimizde, yüreğimizde bir anlamı ve yansısı vardır. Gerilla bütün tonlarda dağların her mevsiminde bir renk cümbüşü yaratır. Patikalar her adımda arşınlanırken, yeni bir dokunuşun,yeni bir tanım ve yeni bir anlamın şahidi, sanığı ve tanığı olurlar çoğu zaman. Dağların zirvelerine uzanan zikzaklı patikalarda umut gökyüzünü maviye boyar. Ve gerilla her adımıyla ona yaklaşmaya, ulaşmaya çalışır.
Mavi umudun, özgürlüğün rengidir. Bu yüzden gökyüzünün rengiyle bütünleşiriz. Gökyüzünün maviliğini umutla özdeşleştirmemiz, umudu ulaşılmaz saydığımızdan mıdır? Umut her adımda ulaşılmazlığını daha bir hissettirir gibi gökyüzüne asılı kalır. Adımlar sıklaşır zirvelere doğru. Patikalar şahitlik ederler umudun arayışçı ve yaratıcılarına. Onlar umudun özlemiyle yürüyorlar. Aslında her an maviyi soluduklarının farkında değillerdir. Avuçlarında bir tutam mavi taşıdıklarının…
Gökyüzü mavinin tüm tonlarını gözlerimize yansıttığı bir anda, güneşin tüm kavuruculuğuyla bedenlerimize dokunduğu bir zaman aralığında buluşmuştu adımlarımız. Güneşin sıcaklığıyla esmerleşmeye başlayan tenlerimize hiç aldırış etmeden gökyüzünün mavilisiyle serinletiyorduk yüreklerimizi. Bir tutam mavi çalmıştı gökyüzüne ve ulaşmaz olan umudu yerleştirmişti gözlerine. Belki de bu yüzden her an umutla bakıyordu yaşama. Saçlarının sarısı gülüşüne yansıyordu. Ve sıcacık ışıyordu.
O bir tutam mavi ve bir parça güneşti.
Kısa ama bir ömür uzunluğunda bir zaman aralığını paylaşmıştık. Her sözcük bir yaradılış, her adım bir anı oluyordu o kısa zaman aralığında. O kadar kare biriktirmiştik ki yoldaşlığımıza dair. “Bir fotoğraf karesine insan neleri sığdırabilir ki” diye sormuştu bana. Şimdi onunla bütünleşmiş fotoğraf karelerini yeniden, o güne dönüp yaşarken bir kez daha o anların umudun rengiyle nasıl da capcanlı kaldıklarını görüyorum. An kadar canlı ve geçmişimde… İşte bir fotoğraf karesi, bir anı ve an’a sığdırılan bir ömrü tüm yoğunluğuyla bugün bile hala yaşatabiliyor. O kadar canlı ki her bakışında mavi ve gülüşündeki güneşin sıcaklığı an kadar gözlerinde canlı. Yeniden fotoğraf kareleri ile o anları yaşıyorum ve onunla doluyorum umutlu ve sıcak…
Bir gün bir şiirini okurken bana şöyle demişti “ değişen sadece gerilikler olmamalı, anlamı büyüten insanlar olmalı.” Gülen gözler dünyasına sıkışmış bedenlerin büyük anlamlar yaşamı yaratma peşindeydi. Ve o yaşamın en büyük hakikatlerden birini umutla, aşkı arama savaşçılığının erdemiyle yaratıyordu.
Mavinin, umudun, özgürlüğün aşığıydı. Bu yüzden bütün mavinin toplamını toplamıştı benliğine. Avaşin, mavinin coşkun akışı… Kendisi özgürlüğün dolu dizgin arayışçısı.
Gülüşündeki güneşin yansımasıyla yüzündeki güneşe doğru gidiyorduk. Ve her solukta, her adım da varlığına doluveren tüm ışınları hissediyorduk. Benliğine dolan her ışık huzmesi yeniyi yaratmak için bir nedendi, yeninin yaratılış anlamıydı.
Güneşe ve umuda yürümenin bedellerini bilirdi. Dağların o uzadıkça uzayan patikalarında yürürken, tüm zorlanmalarına, bedellerinin ağır acısına rağmen yürümesini bilenlerdendi. Gökyüzünün maviliğine ulaşan her yoldaşının yarınlarına yüklenen coşku, aşkla onların o yarım kalan hayallerini yetiştirmeye çalışanlardandı. Her adımda yükü ağırlaşıyor ama o gülüşünü yitirmiyordu. Çünkü umut geriye kalanlar için tek şeydi. Onları yaşatmak, maviye doğru gülümseyerek gitmekti.
Patikaların çatallaştığı bir zaman aralığında ayrıldık onunla. Görüntüler onunla ayrıldı. Benlikler mavinin umuduyla beklemeye koyuldular buluşmalara yeniden. Gülümsüyordu gözleri hala tüm sevgisiyle. Tüm sözcükler anlam yitimine uğramıştı beyinlerimizin kurgusallığında. Bir tek sözcük takılı kalmıştı dilimizde, “Serkeftin.”
Ağlamayacaktık, gülüşlerimiz eksilmeyecekti bir dahaki buluşma anına kadar, ama biriktirecekti umudu. Karanlık, koyuluk onun kendisinde büyüttüğü maviliği kıskanmıştı. Karanlığın günün ışıklarına hükmetmeye çalıştığı bir günde kaybettik onu. Sen gittiğin an bir anlık karanlık hüküm sürdü, ama ondan sonra hep gökyüzüne hakim olan renk senin rengin olan mavi oldu. Bizler bugün senden sonra maviyi daha da büyüterek yaşıyoruz. Seni hissetmek isteyenlere bir soluk yeter, çünkü sen tertemiz dağ havalarındasın. Gönül gözüyle bakmak isteyenlere güneş tadında bir gülüşle kaldın hafızamızda.
Dilan Boran