HABER MERKEZİ
Mazlumluk ve mahsumiyet Kürt toplumunun iki temel özelliğini temsil ediyor. Kürtlerin insanlığın henüz tecavüze uğramamış masumiyet döneminin yaratıcı toplumu olduğu tarihi gerçekler aydınlatıldıkça daha iyi açığa çıkıyor. Yine beş bin yıllık tekelci devlet uygarlığının en mazlum, yani ezilen toplumu olduğu biliniyor. Şimdi Kürtler Mazlum ve Mahsum isimli iki genç kahramanın izinde yeniden özgür ve demokratik toplum olmaya çalışıyorlar.
Demokratik uygarlık tarihi bize öğretiyor ki, insanlık tarihinin en büyük tecavüzünü sınıflı ve devletli tekelci uygarlığa geçişle yaşandı. İnsanlık tarihinin son beşbin yıllık dönemini içeren bu süreçte baskı, zulüm ve sömürüden her türlü düşürmeye ve köleleştirmeye kadar insan soyuna yine kendisi tarafından yapılmayan hakaret kalmadı. Hâlbuki Sümer’den öncesinin kılan ve neolotik toplumu özgür, eşit, paylaşımcı bir yaşam sürdürüyordu. Çıkar ve sömürü demek olan devletçi egemenlik yerine politik ve ahlaki topluma dayalı demokratik toplum yaşamı vardı. İnsanîlik diye ifade ettiğimiz bütün toplumsal güzellikler o dönemde yaşanıyordu.
İşte bu dönemin insanlığın tecavüze uğramamış masumiyet, suçsuzluk dönemi olduğu tartışmasızdır. İnsanlık Sümer sistemiyle birlikte çıkar ve sömürü tarafından kirletilmiş ve bir suç ve sorun yumağı haline getirilmiştir.
Devletçi Sümer sisteminden önceki toplumsallaşma sürecinin başat olarak Yukarı Mezopotamya’da yaşanmış olduğu da bilinen bir gerçektir. Yani Yukarı Mezopotamya toplumları, bugünkü Kürtlerin anaları ve ataları toplumsallaşma sürecinin, tarım ve köy toplumunun öncüleri ve yaratıcıları durumundadır. Yani insanlığın baskı ve sömürü tanımayan, tecavüz kabul etmeyen, özgür yaşam masumiyetinin temsilcisi konumundadır.
Kürtler, Sümer’le başlayan sınıflı ve devletli tekelci uygarlığın en çok tecavüzüne uğrayan, baskı, sömürü, işgal ve istilaya en çok maruz kalan toplumlardan biridir. Fakat genel itibariyle tarih içinde hiçbir zaman tecavüzkâr olmamıştır. Başkalarının malına, canına, namusuna göz dikmediği gibi, kendi içinde de baskı ve sömürüye karşı hep direnmiştir. Bu biçimde devletçi sistemin tecavüz kültürüne karşı hep toplumsal masumiyeti yaratmaya çalışmıştır.
Kürtler, ezen ve sömüren tekelci devlet uygarlığının hep mazlumu, yani ezileni konumundadır. İlk ve ortaçağlarda belirgin bir biçimde yaşanan bu durum, kapitalist modernite çağında çok daha vahim bir hal almıştır. Burada mazlumiyetten de öte yok sayılma ve yok edilme süreci gündemdedir. İnsanlığın toplumsallaşma döneminin öncüsü olan bu halk, kapitalist modernitenin çılgınlık döneminde tarihten silinmek istenmektedir.
Kürt özgürlük mücadelesinin işte böyle bir tarihsel arka planı vardır. İnsanlığın masumiyet döneminin temsilcisi ve tekelci devlet uygarlığı döneminin de mazlumu olan bu halk, bugün kapitalist modernite sisteminin yok ediciliğine karşı Mazlum Doğan ve Mahsum Korkmaz öncülüğünde direnmektedir. Mazlumluk ve masumiyet özelliklerini özgür ve demokratik topluma dönüştürmek istemektedir.
Mazlum Doğan, 1954’te Karakoçan’da doğan, 1973’te gittiği Hacettepe Üniversitesi’nden Apocu militan olarak çıkan bir gençtir. Aslen Mazgirt’in Teman köyü doğumludur. Dersim’in Kürt ve Alevi kültürünün bilgeliğini ve yiğitliğini temsil etmektedir. Kapitalist modernite sisteminin ve TC Devletinin birlikte gerçekleştirdiği Dersim soykırımının yok edemediği bir intikam kişiliğidir. Hem soykırımcı güçlere ve hem de onların yeminli uşağı işbirlikçi hainlere sıkılmış bir özgürlük kurşunudur.
Mahsum Korkmaz, 1957’de Batman’da doğan, okumak için girdiği Batman lisesinden, Mazlum Doğan’la tanışarak Apocu militan olarak çıkan bir başka gençtir. Aslen Amed’in Silvan ilçesi doğumludur. Neolotik toplumdan gelen Kürt fedakârlığını ve yiğitliğini temsil etmektedir. Teke tek döğüşte yenilmeyen neslin en son sembolüdür. Kapitalist modernite sisteminin ve TC Devletinin birlikte gerçekleştirmeye çalıştıkları Kürt soykırımına karşı duran tepeden tırnağa bir intikam kişiliğidir. Her türlü sorumsuzluğa, teslimiyete ve işbirlikçiliğe karşı sıkılmış bir özgürlük kurşunudur.
Kürtler bugün Ulusal Kahraman olarak tanımladıkları bu iki yiğit insanın izinde demokratik ulus olma mücadelesi vermektedir. Küresel kapitalist sistemin dayattığı kültürel soykırıma karşı varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma savaşı yürütmektedir. Yokluğa karşı var oluşu, her türlü köleliğe karşı özgür duruşu, teslimiyete karşı yiğitçe direnişi, parçalanmaya karşı birliği ve örgütlenişi, bireyciliğe ve basit yaşama karşı toplumsal fedakârlığı, ürkme ve sinmeye karşı kahramanlık düzeyindeki cesareti, her türlü sorumsuzluğa karşı özgür yaşam ve demokratik toplumdaki ısrarı bu iki yiğit insandan öğrenmektedir.
Mazlum ve Mahsum, soykırıma dur diyen ve ölüm döşeğindeki bir halkı yeniden dirilten iki büyük kahraman! Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın iki büyük somutlaşması! Biri özgürlük mücadelesinin beyni, diğeri yüreği! Biri özgürlük mücadelesinin bilinç hamuru, diğeri keskin kılıcı! Biri ideolojik zafer kazanan büyük zindan direnişinin önderi, diğeri yenilmez özgürlük gerillasının ölümsüz komutanı! Biri Demirci Kawa’dan beri Kürt tarihinin güncellenmesi olan Çağdaş Kawa, diğeri Kürt ulusunun kahramanlık döneminin ve 15 Ağustos kahramanlık atılımının sembolü!
Şimdi Newrozlar bu iki büyük kahramanla anılıyor artık. Özgür Kürt ve demokratik toplum bunlarla var oluyor. Özgür yaşam ve demokratik toplumdaki ısrarı bunlar temsil ediyor. Tarihsel Kürt yiğitliği ve fedakârlığı Mazlum ve Mahsum adıyla yeniden canlanıyor ve toplumsallaşıyor. Onbinlerce Agitleşmiş Kürt kişiliği Mazlum ve Mahsum adıyla ortaya çıkıyor. Direnişleriyle Kürtleri yeniden diriltip ölümsüz kılan bu büyük kahramanlar, zafer kazanmış özgür Kürt toplumsallığında ölümsüzleşiyor.
Kürt halkının bu büyük özgürlük kahramanlarının izinde yürümesini hiç kimse engelleyemiyor. Ne bazı teslim olmuş hainlerin “Mazlum baskıya dayanamadığı için intihar etti” gibi gerçeği çarpıtan umutsuz ulumaları, ne de koskoca başbakan olmasına rağmen utanmadan yalan söyleyen Tayyip Erdoğan’ın “Mahsum Korkmaz’ı PKK vurdu” biçimindeki hezeyanları Kürt toplumunu aldatabilmek için yetmiyor. Kürt halkı umutsuz sızlanan haine şunu söylüyor: Eğer Mazlum Doğan baskı ve işkenceye dayanamasaydı, o zaman senin gibi ihanet eder, itirafçı olur, iş biterdi! Peki ya, 1982 Newrozunda yakılan bu üç kibrit çöpü neyin nesi? Kürt halkı yalandan başka ağzından söz çıkmayan Tayyip Erdoğan’a da şunu soruyor: Eğer söylediğin doğruysa ve Mahsum Korkmaz’ı PKK vurduysa, Mahsum Korkmaz’ın cenazesi senin elinde, o halde niçin cenazeyi çıkartıp otopsi yaptırarak gerçeği ortaya koymuyorsun? Somut gerçeği ortaya koymak yerine niye yalan propagandaya sığınıyorsun?
Her düzeyde gerçekleşen bu yalancı sızlanmalar, aslında Mazlum ve Mahsum direnişçiliğinin gücünü ve bunları Kürt toplumunun benimseme düzeyini gösteriyor. Bu gerçeklikler karşısında acze düzen gerici güçler, çareyi bu biçimde yalana başvurarak halkı aldatmaya çalışmakta buluyor.
Fakat bu çabalar da boştur. Mazlum ve Mahsum direnişçiliği o kadar yalın ve güçlü bir gerçekliktir ki, onları karartmaya hiçbir çaba yetmez. Yine Kürt halkının bu önder kahramanlarıyla sağladığı bütünlüğü hiçbir güç yıkamaz.
Kürt halkı Ulusal Kahramanlık Haftasını daha çok Mazlumlaşarak ve Agit(Mahsum)leşerek kutlayacak, bu temelde tüm kahraman şehitlerini anarak onlara layık bir direnişi ortaya çıkartacaktır! Kürt gençliği, Mazlum ve Mahsum gibi bağrından çıkardığı bu büyük kahramanlarla her zaman gurur duyacak ve onların izinde kahramanca yürümeyi bilecektir!..