HABER MERKEZİ –
“Siyaset sanatı en büyük sanattır. Siyasi terbiye her terbiyeden ileridir, büyüktür, daha zahmetlidir. Siyasi çalışma, çalışmaların babasıdır. Her çalışma, siyasi çalışmaya bağlıdır. Siz her meselede yana yatıyorsunuz. Hazırlıksız, yol-yöntem de bilmeden yapıyorsunuz. O zaman da tabii darbe yenilir. Şimdi rahatsızlıklar var; halk “bu gençleri böyle aramıza göndermeyin” diyor. Benim etkim olmasa, halk sizi kabul etmeyecek. “Terbiye ve üslupları partiye layık değildir” diyor. Sizi eksik sayıyorlar, partiden olmazsa size merhaba vermeyecekler.
Mücadele ne kadar ilerlerse, yaygınlaşırsa, o kadar darlık, eksiklik, yanlışlıklar çıkıyor. Bunun üzerinde durulmazsa, ısrar edilirse o parti bir süre sonra ya parçalanır, ya da sağa kayar veya sola kayar, tasfiye olur. Bunların olmaması için önderlik etmek isteyenlerin derinleşmesi gerekir.
Mücadele ne kadar gelişirse, ideolojide, siyasette o kadar derinleşmek gerekir.
Daha çok da örgütleme konusunda kendini geliştirme ihtiyacı artar. PKK Önderliği şimdi Kürdistan’da çok büyüktür ve halkın tümünü ayağa kaldırmış, savaşla da yürütüyor. Binlerce üye ve askeri-siyasi önder çıkıyor. Ayrıca on binlerce taraftarı da var. Kürtler tarihten şimdiye kadar örgütsüz, plansız isyana kalkıyorlardı, düşman ise örgütlüydü, üzerine gelip parçalıyor, şaşırtıyor, vuruyor, kurutuyordu.
Kendimizi bir defada düşmanın ateşine atıp tasfiye edemeyiz
PKK’nin ki öyle değil; örgütlüdür ve isyan değil, halk savaşı yürütüyor, planlayıp yürütüyor. Bunun için düşmanın hamlelerine şimdiye kadar başarı şansı vermedi. Hepinizin, gerillanın, cephelilerin darlığı nedir? Eskisi gibi isyan yapmak istiyorlar, bir günde ya başarma ya kurmayı hedefliyorlar. Bazıları sağa yatıyor, mücadelenin üzerine derinliğine, genişliğine durmuyorlar, kendilerini sağa yatırıyorlar ve böylece tasfiye oluyorlar. Şimdi parti içinde büyük sorunumuz budur. Bir defada kalkıp ya kendimizi öldürecek, ya düşüreceğiz, başarılmadıysa da kendimizi yere atacağız, anlayışıdır. Halk savaşı, gerilla savaşı sabırla, uzun süreli hazırlıkla, gün be gün düşmanın kendisini ulaştıramayacağı taktiklerle yürütmek gerekir. Buna ne dağda, ne şehirde gelinmiyor ve bunun için de her gün onlarcası şehit düşüyor. Niye? Parti yaşamı, taktikleri temelinde kendilerini hazırlamamışlar, bunun için yapmamışlar da. Kürt insanı gerçekten dardır, parti içinde de bunu sürdürüyorlar. Lakin düşmanın karşısında da savaşımız halk savaşı tarzıyla olmazsa sonuç alamayacağını biliyorsunuz.
Düşmanın hazırlıkları isyan, ayaklanma taktiğinde sonuç alıcıdır. Kendimizi bir defada düşmanın ateşine atıp tasfiye edemeyiz. Bunun için de korunma, gizlilik, hareketlilik, stratejik konumlanma, güvenlikli yer, gün gün kendini güçlendirme isteniyor. Böyle olmazsa, gidersin. Şimdi bunlara taktik diyoruz, öyle değil mi? Taktik olmazsa, direnemeyiz. Herkes geliyor, “parti içine geldim her şey hal olur” diyor. Kendimizi öyle partiye katamayız ve bu bakışın sahipleri de başarılı olamaz. Yani sonuna kadar sabretmek gerekir. Eğitimini her döneme göre yürütmek gerekir. Buradakilerin darlığı da böyledir. Kendilerini döneme göre hazırlayamadıklarından düşüyorlar.
Şimdi ülkede yürüyen mücadele büyüktür. İşte savaşçı, işte komutan! Öyle yapmazsam her şey boşa gider. Burada yürüttüğümüz çalışma fena değildi, lakin daha fazla kendini mücadeleye katanlar, ülke, parti gerçekliği temelinde değil, keyiflerine, gönüllerine göre katılmışlar ve ülke gerçekliğini de gördüklerinde düşüyorlar. Burada ne yapmalı? Yine kendini gerçekliklerine vermek gerekir. Bunun üzerine çok çözümleme yaptık, elinizde kitap, talimatlar vardır. Bilemiyorum, eğitiminizi kendi kendinize nasıl yapıyorsunuz? İçinde çok şey söylenmiştir. Örgütlenme nedir, örgüt tarzı nedir, gerçeklik nedir, savaşçı kimdir, özellikleri nedir, nasıl oluşur? Önder komutan kimdir, özellikleri nedir, nasıl oluşur? Hususlarının hepsi hazır elinizdedir. Eğer bunlardan yararlanmasını bilmiyorsanız, bu sizin eksikliğinizdir.
PKK’yi doğru tanımayan biri kendi bireysel görüşleri temelinde ne kadar yürürse, o kadar düşer
Benim buradaki büyük çabam, Kürt insanlarını örgütlemektir, örgüt ruhunu vermektir. Şimdi Kürtler belki her şeyi yapabilir ama, örgütlenmeye kendilerini vermiyorlar, bozuyorlar. Örgüt meselelerinde çok tasfiyecidirler. Bir taraftan mevkileri için bütün örgütlemeyi dağıtıyorlar. Ağalıkları için partiyi bir tarafa atıyorlar. Ahlakları böyle oluşmuş. Ne kadar imkan sunarsan, o kadar kendini büyük sandığını görüyorsun. Büyüklük neyin temelinde, ne hizmet sunuyor, hiç gözlerinin önüne bile getirmiyor. “Tuttum, bırakmam” diyor. Yani örgütlemede tek değil, önderlikte de çok yanlışlıklar yapıyorlar. Kendilerini örgütleyemedikleri gibi, örgütte kaldıklarında da önderlikten ağalık dışında bir şey anlamıyorlar. Bunun için bize ve kendilerine ne kadar zarar verdiler? Başını kessen yine kendisini ağalıktan uzaklaştırmıyor. Sorunları halletmek bir yana daha da büyütüyorlar. Burada düşman ona darbeyi indiriyor.
Siz başlangıçta yanlışlık yaptınız; yani PKK nedir, nasıl anlamalı, nasıl katılmalı, hususlarında eğitiminizi almadınız. Keyfinizle yürümek istediniz ki, bu da mümkün değildir. Yine de söylüyorum; “biz varız, PKK ile birlikte yürümek istiyoruz” diyenler kendilerini doğru katmalıdırlar. Bazıları ucuz yaşam sürdürüyorlar. Kendilerini yıllarca kandırıyorlar. Sonuçta ortaya çıkıp kendilerini tasfiye ediyorlar. PKK’yi doğru tanımayan biri kendi bireysel görüşleri temelinde ne kadar yürürse, o kadar düşer, yapamaz.
Önderliğe bakın, kendimizi nasıl yaptık? Bunun üzerine çok şey söylenmiştir. “Biz de katılmak istiyoruz” diyorsunuz, öyleyse bakın kendimizi nasıl yapmışız, her yönden biz neyiz, her şey hakkında bakış açımız nedir, çalışma tarzımız nedir, yaşamın üzerinde nasıl duruyoruz? Görün! Değil ki bilmiyorsunuz, bu hususların tümünü söyledik. Bu da hepinizi bağlar. Önderliksel katılım nedir? Söyleyip yaptıklarına eğer dürüst bağlıysanız, yürüteceksiniz. Yapmazsanız, ikiyüzlülük olur. Zayıf olanlar yürütemez, keyfi olanlar unutur, ama güçlüyüm, kararlıyım diyenler –tabii Önderliğin çalışma, yaşam tarzı temelinde- işte bu güçlülüğe, kararlılığa göre kendilerini çizgide yürütmeleri gerekir. Şimdi size bakıyorum, niye bu büyük fark vardır? Kendinizi yapmıyor, bize doğru katmıyorsunuz, inancınız, -işte arkadaşın söylediği gibi- ruhunuz zayıf da ondan. Size biraz ruh gerekir. Yaşınız yirmi-yirmi beştir. Ölü gibisiniz. Hemen hemen yaşam elinizden gitmiş. Sabırla bir toplantıyı bitiremiyorsunuz. Ben şimdiye kadar on bin toplantı gerçekleştirmişim. Yine de hepinizden gencim. Mücadeleciyim diyen birisinin kendisini sizin gibi bırakması mümkün değil. Yarı uykudaki insanlar gibi yaşama katılıyorsunuz. Çare göremiyorsunuz, dürüst olmayışınız değil de kendinizde çare yaratamıyorsunuz.
Devrimcilik kendinde çare yaratmaktır. Büyüklük, gelişme ve önüne ne sorun çıkarsa hazırlık ister.
Ben her şeyi yokluktan yarattım. Şimdi bakıyorum, çalışma o kadar gelişmiş, halk tümden katılmış, bu nasıl oluyor diye gülüyorum. Önce hepsi bizden kaçıyorlardı. Şimdi sel gibi akıyorlar. Kararlı olan, kendini kandırmayan biri doğru yolda yürürse, her şeyi yapabilir. Örneğin biz bu işi dünyaya karşı sürdürüyoruz, kim bize karşı durabilir? Mümkün mü? İnsanın kaderi elimizdedir. Yaşayıncaya kadar hiçbir şey elimizden kurtulamaz. Ben bu tarzı nasıl yaptım? Bu yaşamı nasıl sürdürdüm? Niye bunlardan dersler çıkarmayacaksınız? Madem “varız, biz de parti çalışmalarını yürütmek istiyoruz” diyorsunuz, haydi yapın. Çok yorulmamışsınız, omuzlarınızda ağır yük de yok, haydi eksiklikleriniz neyse kaldırın, yanlışlıklarınız neredeyse düzeltin, bir yiğitlik yapın. Şimdi bu bütün savaşçılarımıza, komutanlarımıza bakıyorum, içlerinde kim yiğittir? Yiğitlik nedir? Yiğitlik, düşmanın karşısında hep durmaktır, hep darbe vurmaktır. Yiğit odur. Kim öyle yapıyor? Çok kişi yoktur. Yapamıyorlar. Erkenden sorun yaratıp yere düşüyorlar.”
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Ekim 1993 çözümlemesinden derlenmiştir