HABER MERKEZİ –
Devrime kalkan birisinin aileden, aşiretten, ailecilikten, kişilerden, kadından, kadınsa erkekten kopması gerekir
“Önderlik öyle olur mu? Ne kadar insan sizi seviyor? Kaç kişi sözlerinizi akıllıca buluyor, size bağlıdır, sizden bir şeyler öğreniyor? Yok! Hepsi başına bela olmuş gençler gibi. Olmaz! Ben Kürt halkına gereksizsem, bir tek gün bu yaşamı kabul edemem. Büyük bir hizmet içinde olmazsam, soluk almam mümkün değil. Siz zarar veriyorsunuz, eksiklikleriniz yıllarca sürüyor, ama “bir şey olmaz” diyorsunuz. Bunun için de büyümüyorsunuz. İşte düşüşünüz! Niye siyasi sorunları güçlü çözemiyorsunuz, niye böyle daralıyorsunuz? Nedenleri vardır. Kürt niye bu kadar düşmüştür, niye doğruluktan bu kadar uzaktır? Bunun içindir. Kendini yapmamıştır. Kimse onu sevmiyor, saygısı yoktur. Niye? Kendi kendisini o hale getirmiştir. Ben kendi değerimi kendim yaptım, dostlara karşı böyle yerinde olan bir hizmetle yaptım. Siz hep çocuklar gibi ağlayayım diyorsunuz. Olmaz! Bu zamanda kimse seni iyi görmez, hep kötü görür, sen kendin kendini iyi kılacaksın, kendi kendini hakim kılacaksın. Aklın var, yüreğin var, öyle işler yap ki, “bravo” deyip alkışlayalım. Siz böyle misiniz? Hayır, hepsi yara bere içinde.
Daha yaşamı görmeden, yaşamı yitirmişler. Şimdi bu arkadaşlara ne yapayım, bunlarla hangi yürüyüş, hangi savaş olur, bunlar ne kadar başarabilir, inançları ne kadar büyüktür, ruhları ne kadar geniştir? diyorum. Zayıftır. Hepsi çaresizler. Öyle olur mu? Ben yiğidim diyen biri böyle kabul eder mi? Ben kendinize ağlayın demiyorum. Hayır, söylediklerim zahmetlidir, lakin insanı başarılı kılar. Başkaca da toplumsal yaşam, özellikle aile yaşamı, hatta kadın yaşamı tam özgürlük görüş açısında yürütülmelidir. Hem de bu konularda PKK görüşlerini yürütmelisiniz. Sizin bakışınızla PKK’nin ki birbirinden uzaktır. Nereye giderlerse ilişkilerinde ya çok basitlik, ya çok darlık görülüyor ve zarar veriyorlar.
Kendini özgürlük düşüncesinde yürütecek bir tek kişi yok. Niye? Kendine hakim değil, kendinde bağımsızlık yaratmamış; hep kendine bağlamak ve kendini bağlamak istiyor. Aşirete, aileye, adama, kadına bağlanmak istiyor ki, bu da devrimcilik dışıdır.
Önderlik büyüklüktür, büyütmektir, korumaktır
Devrime kalkan birisinin aileden, aşiretten, ailecilikten, kişilerden, kadından, kadınsa erkekten kopması gerekir. Öyle bağlı olan bir insanın devrime kalkması, devrimi başarması mümkün müdür? Durumunuz böyledir. Kendinizi kaldırıp uçacak mısınız, yoksa tavuk gibi hantallaştırıp yürüyecek misiniz? Devrim insandan özellikler ister. Devrimin böyle olduğunu bilmiyorduk demeyin. Bilin böyledir. Ucuz olsaydı, zahmetsiz olsaydı, herkes yapar ve herkes başarırdı. Aranızda bazılarının kendini arkadaş sayması, ileride bazı hizmetler yapmayı istemesi mümkündür, lakin bu gerçeklikler temelinde olur. İnsan sizden korkuyor; elinize bir sorumluluk verdiğinde ikinci gün nasıl oynayacağınız belli değil. Eline para veriyorsun acayip kaybediyor, halkı eline veriyorsun, onunla oynuyor, ağalık yapıyor, bir kız yanına geliyor ikinci gün bakıyorsun sorun oldu. Öyle arkadaşlık, önderlik olur mu? Hazır değilsen, alma. Sorumluluk ağır bir yüktür.
Önderlik fırsat değil, alış veriş değil, kaçırtma değil; büyüklüktür, büyütmektir, korumaktır.
Öyle yaparsan iste, yapmazsan oynama. Şimdi partide sizin gibiler tek değil, aramızdaki 15 yaşındakiler bile “önder olduk” diyorlar. Önderlik özelliklerini istediğimizde de “daraldım” diyor. Kendisini doğru temelde önder kılmamış. Önder böyle olur mu? Benim yaptığım hareketlerden, izlediğim önderlik tarzından haberi bile yok, kendini benden fazla önder sayıyor. Olmaz! Fırsat bulsalar bunlar da diğer önderlikler gibi oynarlar. Eğer onlara yolu açık tutarsan, kim bilir ne yaparlar!… Akılları yok. İşleri ilerletemiyorlar. Daralıyorlar, ağlıyorlar. Genişleme olduğunda yatıyorlar. Sonuna kadar uyanıklık, dikkat, koruma gerekiyor. İlerlemeye tahammül edemiyorsunuz.
Her tarafta partili arkadaşlar arasında, savaşçılar arasında gerçekten bu hususlar var ki insanı partiden, önderlikten uzaklaştırıyor ve bunların artık atılması gerekir. Biz yoldaşlık istiyoruz, yoldaşlığın gerekleri üzerinde de hep yürürüm, gücünüz varsa siz de yürüyün. Yüzlercesi, “bizde istiyoruz” diyorlar. İstiyorsan arkadaş, nasıl savaşçılar istediğimizi bilerek gel. “Ben de sorumluluk almak, partinin işini yapmak istiyorum” dersen, bunların nasıl olduğunu, insandan neler istediğini öğren, öyle gel. Biz zorla kendimizi yaptık, önünüze bazı şeyler sunduk, bizden öğrenin.
Hep söylüyorum: Her şeyle oynayın ama, partiyle oynamayın
Bir çok açıdan yine söylüyorum; bu arkadaşlar köylülük yapmasınlar, küçük-burjuva özelliklerini aramızda yaymasınlar. PKK’nin anlayışı büyüktür, bütün yaşamın üzerinde, dünyadan tut insanın ruhuna kadar her şeyi kapsar. Buna göre kendinizi yapmalısınız. Yükünüz de fazla ağır değildir, yapabilirsiniz. Yerimde olsaydınız ne yapardınız? Günde yüz-iki yüz yerde savaş oluyor, eylem oluyor, aklımız bunların tümünün üzerindedir. Binlerce grup var, aklımız bunların hepsinin üzerindedir. Yine de “ben güç getiremiyorum” diyor muyum? Hayır, idare ediyorum, yalnız idare etmek de değil, düşmanın ne kadar hamleleri gelişirse, hepsini boşa çıkartıp her zaman kendi hamlelerimi başarılı kılıyorum. Siz de arkadaşsınız, bu işler nasıl oluyor bile demiyorsunuz? Bunlar Önderliğin hangi özellikleriyle gelişiyor? demelisiniz. Düşmanın üzerinde durduğu kadar bile siz üzerinde durmuyorsunuz. O zaman demek ki yetmezlik sizdedir. Yani zahmetsiz gidip kendilerini cennete sokmak istiyorlar. Olmaz. Yanlıştır ve öyle cennet de yoktur. Kendiniz yapmalısınız.
Kendi kendisini yapmayan bir insan kesinlikle bir şey tutamaz. Tecrübem vardır; kendimi ne kadar yaptıysam, o kadar benimdir. Kendin ne kadar kendi bilincinle, kendi çabanla üzerinde durup kendininki kılarsan, o kadar senindir. Hazır bir şey tutamazsın, partiye el atıp eline geçiremezsin. “Filan kesi egemenliğim altına alayım” demek, PKK’de mümkün değildir. Doğrusu benim yaptığım gibidir. PKK kimsenin malı değil, halkın, insanlığın malıdır. Kim kendi malı yapmak isterse, karşısında büyük bir savaşım verilir. PKK’nin bir tek üyesiyle kim oynamak isterse, savaşını yapmalıdır. Bunu bileceksiniz. PKK olayı küçük bir olay değildir. Çokları oynadılar, sonuçta düştüler. Niye böyle yaptılar?
Şimdi Kürdistan’da başaran, yaşamı dönüştüren, düşmanı yok eden parti bu partidir. Bu olmadan bir şey yapılamaz. Kürt insanını değerli kılan, kişilik sahibi yapan bu partidir. Bu partiye, bu partinin yaşamına değer vermek gerekir. Gözleriniz gitsin ama, bu partiye bir şey olmasın. Hep söylüyorum: Her şeyle oynayın ama, partiyle oynamayın. Kimsenin oynamasına fırsat vermeyin. Söylediğiniz bu şeyleri, yaptığınız bu şikayetleri bir daha yapmayın. Siz sorunları çözmek için varsınız. Doğru olan da budur. Benden PKK nedir, PKK’nin işleri nasıl oluyor diye öğrenmek isterseniz, böyle oluyor. Gücünüz, sabrınız varsa katılın, yoksa uzaklaşın, dost kalın. Ama içine girdiğinde, yer de aldığında o zaman yiğitlik yapacaksın. Bunu defalarca söylüyorum; PKK’nin işini yapıyorum diyen birisi bilmelidir ki önceki zamanlarda evliyalar, melikeler nasıldıysa, şimdi de öyle olunmalıdır. Öyle olmazsa, oynama olur ve oynama da savaşın nedeni olur.
Yerinde bir hizmetle, doğru anlayışlarla devrim olur
Daha önceleri de bu hususları çok söyledim. Lakin siz iyi dinlemediniz, yüzeysel yaklaştınız, sonuçta da büyümediniz. Bu savaşa giden arkadaşlara defalarca söyledim, hep unuttular. Şimdi raporlarında, “bir daha Önderliği görmek istiyoruz, bir devre daha görmek istiyoruz diyorlar. Fırsat, imkan var mıdır? Başlangıçta akıllı olman gerekirdi. Yapabileceğin büyük sözleri verdiğinde kendini kararlı kılıp öyle gitmeliydin. Şimdi bir daha sizi görmemize fırsat yok. Ya zafer, ya ölümdür. Bunu da söyledim, sözleri de böyle verdiniz. Yine de hepinizin arasında bunu söylüyorum.
Ben her toplantıyı büyük sayıyorum ve buna göre de yükleniyorum. Ama siz de “hazırız, söylediklerinizi kavrıyoruz, bir yıl insanı yürütecek doğru anlayışlarla beraberiz, burada gereği neyse yerine getireceğiz deyin. Öyle yapanlar yürürler, nereye gitseler de iyi bir hizmetin sahibi olurlar. Yani Önderliğin olanaklarının da çok olmadığını biliyorsunuz. Hayırlı işleri yapanlar işte bunlardır. Parayla devrim olmaz, rahatlıkla devrim olmaz, rütbelerle devrim olmaz. Yerinde bir hizmetle, doğru anlayışlarla devrim olur.
Bu gerçeklikler temelinde bir kez daha kendinizi partiye katın, önderlik çizgisinde, yaşam çizgisinde kendinizi yürütebilirsiniz. Kimde eksiklik, yanlışlık varsa kendisini dürüst kılsın, doğrultsun. Kendinde büyük bir ruh yaratsın. Üslubundan halk hoşlansın. Bütün hareketlerinden halk memnun olsun. Yaptığı hizmetlerinden halk bir hayır görsün. Öyle olanları partili sayabiliriz, öyle olmayanlar da zarar vermekten uzak durmalıdırlar. Bir sempatizanlıkla da iyi işler başarılabilir. Büyük küçük işler arasına ayrım koyulmamalıdır. Ben bir halkın da işini yapıyorum, eve gelip de iş yapıyorum. Küçük müdür? Hayır, hepsi büyüktür.
Bir insanın değeri, bütün insanlığın değeridir, bütün insanlığın değeri bir tek insanındır.
Bir ulusun değeri, bütün ulusların değeridir, bütün ulusların değeri bir ulusun değeridir.
Biz bir insanda insanlığı yaratıyoruz, bütün insanlığa da bakıp kendi insanımızı yapıyoruz.
Bunların hepsi Önderliğin görüşleri, doğrularıdır ve bu büyüklük de böyle olmuştur. Siz bu büyüklüğün üzerinde yürüyorsunuz. Kendinizi buna layık hale getirin. Başarı için ne isteniyorsa kendinizde yaratın. Bunun dışındaki yaşama fırsat tanımayın, yanlışlıkların üzerinde sizi düşürmesin.
Yiğitliğin büyüğü, parti çizgisi, partinin ideolojisi-siyaseti temelinde kendini doğru yürütmektir.
Böyle yapanların hizmeti de büyüktür, halk da onlardan razıdır, arkadaşlar da memnundur ve şehitlerin izindedirler. Şehitlerin ruhu da onlarladır ve öyleleri de düşmezler, başarı da böyle olanlarındır. Bundan böyle hepinizin çalışmalarının böyle dürüst yürüyeceğine eminim. Bundan sonra hangi işte olursanız olun, eğer böyle dürüst olursanız doğru yürütecek, hep zafer tarzı temelinde hareket edeceksiniz. Yalnız kendi üzerinizde değil, yörenizdekilerin tümü üzerinde kendinizi böyle yürüteceksiniz ve bu doğru yaşam, sizi yücelten, büyüten yaşam olur. Biz her zaman bu yaşamlayız, yürümesini istediğimiz yaşam budur. Ölüm varsa bu doğrular temelinde olmalı, bundan çıkmak olmamalıdır. Verdiğiniz sözler böyleyse bu sözlerleyiz, böyle değilse beraber değiliz. Bizi de gevşek sanmayın, biz düzenli insanlarız, örgütlüyüz, disiplinliyiz. Hesap verip alıyoruz. Kim olursa olsun, yeni-eski, küçük-büyük hepsi için böyledir. Önderlik bütün halkla böyledir. Eğer böyle yaparsanız siz büyürsünüz, önderlik yolunda kendinizi önder kılarsınız.
Bunları söylüyoruz, siz daha fazla üzerinde durun. Bu işleri yapmışım, siz daha fazla yapın. Çok yorulmamışsınız, gençsiniz, zamanınızdır, dünyanızı kendi elinizle kendiniz için yapın. Yaptığımız şeyler küçük değildir, siz daha fazlasını yapın. Gerçekten bunların hepsini yoktan yarattık ve hepsini sizin önünüze sunduk. Kimse bir tek kelime önümüze koymadı, bir tek silah, bir tek kuruş koymadı, biz hepsini size sunduk, eksiltmeyin, arttırın ve burada yaşamınızı yaratın. Bundan başka da ne çareniz, ne imkanınız var, ne de başka bir şey istiyorsunuz.
Yine bu gerçeklikler temelinde bundan sonra partiye katılımınız, parti çalışmanız, gerilla mücadelenizde bütünlük, temizlik, dürüstlük istiyoruz. Böyle yapacak, kendinizi yapacak, etrafınızı yapacak, halkınızı yapacaksınız. Kendinizi böyle yaparsanız arkadaşımızsınız, sizinleyiz. Böyle yaparsanız düşmeniz mümkün değildir, başarı sizindir. Yine hepinize başarılar diliyorum.”
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Ekim 1993 çözümlemesinden derlenmiştir