HABER MERKEZİ –
Dün gibi aklımda… Zap vadisinde ilk YAJK Karargahı’nın konumlandığı Dola Sevê denilen bir noktada ürünlerin olgunlaştığı Temmuz ayının bir gecesinde,
dolunay ışığında çok yaşlı bir Kezvan ağacı altında oturmuştu. Oval yüzlü, narin yapılı bir kadın arkadaş gülümseyerek ayağa kalktı ve bizi karşıladı. Selamlaştıktan sonra bizi oturduğu yere götürdü bir grup arkadaşa “bu arkadaşlar Kuzey’den gelmişler” diyerek bizi arkadaşlarla tanıştırdı. Sonra gülümseyerek” aşiretimden dolayı bana bazen Koçêr de diyorlar” diyerek kendisini tanıttı Şervin yoldaş.
Şervin yoldaş Güneybatı Kürdistan’ın Derik kentinde dünyaya gelmişti. Ailesi yurtseverdi. Rojava’da bir süre toplumsal alan ve gençlik çalışmalarında yer almış ve 1990’da partiye katılmıştı. Önderlik sahasında eğitimini tamamladıktan sonra ’91’de hasretle sevdalandığı, umut türküsünün söylenildiği dağlara çıkma arzusuyla ülkesinin bir parçası olan Güney Kürdistan’a geçmişti.
Mücadelemizde, parti açısından zorlu geçen ’92 Güney Savaşı’na katılan Şervin yoldaş büyük bir azimle, tüm zorluklara katlanarak tecrübesizliğini, amatörlüğünü aşarak deneyim ve tecrübeler edinmişti. Ancak Kürdistan toplumsal gerçeğine yabancı olmamasına rağmen Kürt gerçeğine, kendi gerçeğine anlam vermede zorlanmalar yaşamıştı. Özelikle gericiliğin, egemenlikli yaklaşımların hüküm saldığı süreçlerde Şervin yoldaşın henüz özgürlük bilinciyle biçim almakta olan yapısı zaman zaman zorluklarla karşılaşmıştı. Buna karşın savaşımındaki ısrarını sürdürmüştü. Henüz güçlenmemiş yanlarını da görünce, kadının güçlendiği ve özgürleştiği kaynağa dönerek, adeta ayçiçeğinin sabah şafağında güneşe dönük bakması bütün enerjisini, moralini güneşten alması gibi Önderliğe bakarak yeniden yeniden moral almış, yenilenmenin başarısını Önderlikte görmüştü.
Şervin arkadaş, dağlarda bir süre kaldıktan sonra tekrardan Önderlik sahasına eğitime gitmiş ve sahada gördüğü ikinci eğitiminin ardından tekrar ülke sahasına geçmişti. Partinin 5. kongresine katılmış ve sonrasında Önderliğin perspektifleri doğrultusunda YAJK çalışmalarına başlamıştı. ‘95 yılında YAJK Kongresi yapılmış ve Şervin yoldaş YAJK merkezine seçilmişti. Bu düzeydeki ilk görevine YAJK karargah yönetiminde başlamıştı.
Şervin yoldaş ’97’den itibaren Botan eyaletinde kadın sorumlulardan biri olarak alanda çalışmalara katıldı. Çetin koşulların yaşandığı, düşmanın aman vermediği, Cudi’siyle, Gabar’ıyla, Katolarıyla adeta siper alan gerillanın ana yuvası olan Botan’da durmaksızın mücadele yürüttü.
’98 baharında Gabar bölgesine geçen Şervin yoldaş, bu dağların güzelliğiyle adeta büyülenmişti.
Eminim sen de hatırlıyorsun Sipivyan köyünden Basret vadisine indiğimiz anı. Taşlarla merdivenler biçiminde örülmüş, yüzyıllar belki de bin yıllar önce yapılmış bir patikada yürürken ikimiz de Gabar dağının güzelliğine karşı şaşkınlığımızı ve hayranlığımızı gizleyememiştik. Ve sen demiştin ki; “ben kendimi Gabar dağının kucağındaymışım gibi hissediyorum.” Sessiz ve berrak akan suyun kenarına indiğimizde yine Gabar’ı anlatmaya başlamıştın. “Bana göre Gabar ismini kadından almış. Çünkü Gabar dağı erkekten çok kadını andırıyor. Yani bütün renklerin kendisini doğada özgürce ifade ettiği ilk çağların ana tanrıçasını simgeliyor” demiştin. Yine ekleyerek; “ama şimdi gizemli özüyle kendisini koruyan gözleri ışık dolu, yüreği acılarla yüklü, yüksek sesle haykıran bir anadır Gabar dağı” demiştin. Ve daha nice anıları, benim hatırlayamadığım belki de senin unutamadığın günleri anımsıyorum.
Ayrılık vakti gelmişti. Yapılan yeni düzenlemelere göre Şervin yoldaş eyalet karargahına geçecekti. Ama o Gabar’dan ayrılmak istemiyordu. Yine de örgütün gereklilikleri her şeyin üstündeydi. Her tarafı renklerle bezenmiş Gabar dağından Faraşin zozanlarına uzanan yolun yolcusuydu. Acıların, özlemlerin, mutluluğa dönüştüğü anın elvedasıydı ayrılık. Beyaz bulutların gölgesinde gümüş renkli antikaları andıran Kato kayalarının asiliğinde yaşama dur diyenlerin inadına, yaşama aşık olma, kimliğine onurluca sahip çıkmanın ayrılığıydı.
13 Eylül’de Botan’ın Faraşin, Kato alanlarında düşman kapsamlı bir operasyon yapıyordu.
Yalçın kayalıkların geçit vermezliğinde mevzilenen yoldaşlarımızın üzerlerine her taraftan yağmur gibi bombalar, havanlar, mermiler yağdırılıyordu. Gece-gündüz üç gün boyunca süren operasyonda düşman en iyi tekniği kullanmasına rağmen kahramanca savaşan arkadaşlarımızın direnişleri karşısında düşman kırılarak, istediği başarıya ulaşamadan geri çekildi. 14 Eylül’de Şervin yoldaş yaşanan çatışmada şehit düştü. Bu operasyonda Şervin arkadaşla birlikte yirmi beş yoldaş kendini direniş abidesi yaparak Kato’nun zirvesinde ölümsüzlüğün kalesini ördüler.
Sizler halkınıza, insanlığa yaşam veren sonsuzluğa ulaştınız.
Evet, Kato’nun koruyucu meleği, toprağa sevdalı ceylan bakışlı koçer kızı, Faraşin’in diz boyu uzanan çayırlarında, pırıl pırıl akan soğuk suların aktığı doyumsuz yeşil çimenlerde seni görüyorum. Gabar’dan, Katolara uzanan dağlarda, Faraşin zozanlarında boy veren özgürlük ağacının köklerinde dipdiri duruyorsun. Onurluca varolmanın adını kendi ülkenin topraklarına yazdırdın. Artık seni ölümsüzlüğün sırrında, güneşin ülkesinde arıyorum.
Seni her an nefesimizin her soluğunda yaşamakla anına bağlı olacağız. Bu dağlarda harcadığın emeğe ve sevgine sahip çıkacağız. Bağlılığımızın sözünü bir kez daha yeniliyoruz.
Kod adı: Şervin HAKKARİ
Adı ve soyadı: Necah İBRAHİM
Doğum yeri ve tarihi: Derik- 1970
Mücadeleye katılım tarihi: Telxemzir-Derik/ 1990
Şahadet tarihi ve yeri: 14 / 09 / 1998-Kato Marinos
Ruken Garzan