HABER MERKEZİ – İbo, bir güneşti diyordu köylü sempatizanı…
İbrahim Kaypakkaya Türkiye halkları açısından unutulmaz, destansı bir gençlik önderidir. İşkenceyle katledildiğinde daha yirmi dördündedir.
İbrahim Kaypakka 1949 yılında Çorum’un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü’nde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Kaypakkaya gittiği İstanbul Üniversitesinde sol düşüncelerle tanışır. Ve artık İbo için bir serüvenin yolculuğu başlamıştır.Fen Fakültesi – Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol Mart 1968’de Çapa Fikir Kulübü’nün kurucuları arasında yer alır. Kısa bir süre sonra burada Çapa Fikir Kulübü’nün başkanı olur. 68 gençlik hareketinin emperyalistlerin yüzüne bir tokat gibi patlatıldığı yıllarda İbo Türkiye’de 6. Filo’ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968’de okuldan atılır.
O mücadele yürütürken, demokrasi talebinde bulunurken mücadele tarzında ve kişiliğinde demokratik olmayı başarmıştır.
Türkiye demokrasi hareketi tarihinde önemli bir yere sahip olan DEV-GENÇ’in eylem çizgisinin yaratıcılarından olan İbrahim Kaypakkaya, Trakya Değirmenköy’de toprakları için ağaya karşı mücadele eden köylülerin arasındadır. Türkiye tarihinde önemli bir yere sahip olan 15-16 haziran olaylarının örgütlenmesinde İbo aktif, öncü rol oynamıştır. Demir-döküm, Sungurlar, Petriks, Ege Sanayi, EAS Akü, Gamak, fabrikalarının işçileri İbo’yu yakından tanırlar, kendilerinden biri olarak bilirler.O mücadele yürütürken, demokrasi talebinde bulunurken mücadele tarzında ve kişiliğinde demokratik olmayı başarmıştır. Gece sabahlara kadar bildiri basıp, gündüz kavganın en yoğun olduğu yere koşmuştur. Bu yönüyle İbo’nun çalışma temposu yeni süreçteki devrimci görevleri laikiyle yerine getirmenin gerekli vazgeçilmez şartlarındandır.
“İbrahim Kaypakkaya Türkiye halkları açısından, dillere destan bir gençlik önderidir”
İbrahim Kaypakkaya FKF’de ortaya çıkan reformist, parlamenterist anlayışlara karşı tavrın adıdır. Günümüz Türkiye ve Ortadoğu gerçekliğine baktığımızda liberalizmin pek çok siyasi gücü parlementerizmin sahte demokrasi zeminine çektiğini görmekteyiz. Bu yönlü muhalefeti bu yolla sistem içileştirme politikası yürütülmektedir. O yıllarda da TİP’teki bazı kesimler şahsında Türkiye devrimci demokrat güçlerine dayatılan bu anlayışları en çabuk görüp tavır geliştirenlerden biri İbrahim Kaypakkayadır. Bu tavır gelişmezse ne DEV-GENÇ oluşabilir ne de sonrasında gelişen eylemlilikler. Salt parlamentoda yürütülen bir siyasi faaliyetin toplumun demokratikleşmesi ve sosyalizm mücadelesiyle hiçbir bağının olmadığını, büyük yanılgıları görmüş tavır almıştır.
İbrahim Kaypakkaya Türkiye halkları açısından unutulmaz, dillere destan bir gençlik önderidir. İşkenceyle katledildiğinde daha yirmi dördündedir.
İbo, ne sadece bir pratik devrimci, ne de sadece politik bir devrimcidir. İbo bu vasıflarının yanı sıra teorik bir devrimci ve kuramcıdır. Genç yaşına rağmen Marksizm’in özü olan yıkıcı bir teori olma yönünü, kendi kuramsal analizlerinde ortaya koymuş, kapsamlı ve katmanlı yıkıcı ve sarsıcı çözümlemeler yapmıştır.
Öncelikle ulusal sorun ve Kemalizm üzerine tespitleri bir tarih tezidir. Ayrıca Kemalizm analizleri yalnızca resmi ideolojiyle sınırlı değildir. TC’nin devlet aklı, ruhu ve tarihsel pratiğiyle ilişkili çözümlemelerdir. Ulusal soruna yaklaşımı TC’nin sadece yakın geçmişine yönelik bir analiz değildir. Bu analiz aynı zamanda TC’nin Perslere, Bizans’a, Selçukluya, Osmanlıya dayanan; yağma, talan, katliam, soykırım, tenkil ve tehcir esaslı devlet geleneğini, aklını, ruhunu ve pratiğini çözümlemeyi içerir. İbo, Kemalizmle solun, ilericiliğin hatta devrimciliğin özdeş tutulduğu, ulusal sorunun ancak retorik olarak kullanıldığı, ayrıca TKP’nin 50 yıllık sosyal şoven ve Kemalizm etkisinin hakim olduğu bir politik iklimde büyük bir teorik sezgi ve devrimci cüretle Ulusal Sorun ve Kemalizm analizleri yapmıştır. Kemalizmi faşizm, faşist diktatörlük olarak değerlendirmesi ezber bozucu ve yıkıcı bir mahiyettedir.
Kemalizm ve ulusal sorun TC’nin iki ana kolanıdır. Aslında İbrahim Kaypakkaya bu iki ana kolana vurmuş ve devrimin imkanını aramıştır. Egemenlerin İbrahim Kaypakkaya’ya duyduğu kinin nedeni de budur.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştığı Dersim bölgesinde mücadele ederken, 73 yıllının soğuk bir kış günü Vartinik mezrasında bir kömde faşist Türk askerleri tarafından etrafları çevrilir. Yaralı olarak kurtulduğu bu kuşatmadan sonra 5 gün sonra bir ihbar üzerine faşistler tarafından esir alınır. Dersimin soğuk kışı İbo’nun ayak parmaklarını alır. Esir düşen İbo Dersimden Amed’e getirilir.
Boyun eğmemenin direnişin simgesi olarak Kürt ve Türk halkaları için bir onur, olarak kabul edilen İbo tarihe “ser verip sır vermeyen yiğit” olarak geçmiştir.
İbo, Amed’te süren dört aylık sorgulama ve işkenceye rağmen düşmana “ser verip sır vermemiştir.”
16 Mayıs 1973’te son bir kez sorguya götürüldü ve 18 Mayıs 1973’te şehit düşer. Boyun eğmemenin direnişin simgesi olarak Kürt ve Türk halkaları için bir onur, olarak kabul edilen İbrahim Kaypakkaya tarihe “ser verip sır vermeyen yiğit” olarak geçmiştir. “Yaşanacaksa onurlu bir yaşam” şiarını yaşamını verme pahasına yaşamsallaştırmıştır. Ve sonra ki devrimci nesillere, direnerek yaşam yolunu göstermiştir.