HABER MERKEZİ – PKK Şehit Aileleriyle Dayanışma Komitesi Amara Tolhildan’ın şehit düştüğünü açıkladı. Medya Savunma Alanlarında 25 Ekim 2018 tarihinde şehit düşmüş. Azgın selden kampı ve yoldaşlarını korumaya çalışırken, kendisi sele kapılmış!
TV ekranında bir yandan spiker bilgileri okurken, bir yandan da Amara’nın yoldaşlarıyla çektirmiş olduğu fotoğraflar geçiyor. Hayat dolu canlı görüntülerden etkilenmemek mümkün değil. Yine de Amara’nın fotoğraflarda da gülen yüzü insanın içini ısıtıyor.
Söylenenlere ve görüntülere bakınca insan neredeyse söyleyecek söz bulamıyor. Bir anda zihnimize şu soru takılıyor: Bu kaçıncı Amara acaba?
Öyle ya, YJA-Star’da ve PAJK’ta Amara’dan çok başka bir isim yok. Belki de Kürt toplumunda da böyledir. Amara, Kadın Özgürlük Devriminin mimarı ve Halkların Önderi Abdullah Öcalan’ın doğduğu köyün adı oluyor. Belli ki bu ismi alınca devrimci kadınlar kendilerini Önder Apo’ya daha yakın hissediyorlar.
Biraz hafızamı yokluyorum, ilk elden birkaç Amara dilimin ucuna geliveriyor. Bir tane Amara Batman vardı. O da Amara Tolhildan gibi hep güleç yüzlüydü. Fakat fizik olarak daha iri ve güçlüydü. Hêzên Taybet çalışmalarına ruhuyla bağlanmıştı. Devre sonu platformunda, “Ben Bakur’a gideceğim ve savaşacağım, daha ne söyleyeyim” demişti. Kürdistan’ın kalbi Amed’e gitti ve savaştı. Onun şehit düştüğünü de basın geçen yıl verdi.
Tabi Amara ismini araştırınca Nazlıcan ve Amara kardeşleri hatırlamamak mümkün değil. Birisi Nazlıcan Amara, diğeri Amara Nazlıcan’dı. Amara Nazlıcan Botan’da şehit düştü. Nazlıcan Amara ise Rüstem Cudi ve Çiçek Botan’la birlikte Xakurkê’de şehit düştü. Çok güzel flüt çalıyor ve de söylüyordu.
30 Eylül 2011 Xakurkê şehitlerini anımsayınca, insan elbette Dr. Amara’dan söz etmeden geçemez. Onlar da iki bacı olarak katılmışlardı özgürlük mücadelesine. Dilan Erzurum’da şehit düşerken, Dr. Amara Xakurkê’deki ağır saldırıda şehit düştü.
Kuşkusuz böyle sayılacak çok Amara var. Onlarca da değil, yüzlerce demek gerekiyor. Ben yazarken ilk elden bunları sıraladım. Sizler de okurken yeni Amara’ları sıralayın ve liste uzayıp gitsin.
Amara Tolhildan Kobanê’de yurtsever bir ailenin kızı olarak doğmuş. Tabi ki mücadele içinde büyümüş. Önce ablası Gerilla gerillaya katılmış. Kürdistan dağlarında gerillacılık yaptıktan sonra, Rojava Devrimi gündeme gelince, çetelere karşı savaşmak için doğduğu topraklara gitmiş. Kardeşinden etkilenen Pervin Bozan da yaşı küçük olmasına rağmen, Amara adını alarak gençlik çalışmalarına katılmış. Tabi Gerilla şehit düşünce de özgürlük dağlarının yolunu tutmuş.
Bir akşam üzeri Komalên Ciwan kampında voleybol oynuyoruz. Mevsim yaz ve havalar sıcak. Bir de baktık kurye ile birlikte sivil giyimli küçük bir genç kadın yoldan geliyor. Tabi yaklaşınca da hep güldüğü hemen fark ediliyor. Voleybol topluluğuna ulaşınca da önüne gelene sarılıyor. Demek ki ‘herkesi tanıyan biri’ diye düşünüyor ve bu durumu yanımızdaki birine soruyoruz. ‘Yok’ diyor, ‘daha yeni geliyor, ama o hep öyledir’.
Daha ismini öğrenmeden, Amara bize kardeşi Gerilla’yı soruyor. Aman ne kadar da çok soru biriktirmiş! Nerelerde kaldığını, hangi silahı taşıdığını, nasıl davrandığını, özelliklerinin ne olduğunu ve benzeri her şeyi soruyor. Belli ki kardeşinin arkadaşları üzerinde ne tür izlenim bıraktığını anlamak istiyor. Olumlu cevaplar aldığında da içten içe gururlandığı hissediliyor.
Amara aslında kendini hiç yaşamadı. O hep kardeşi Gerilla’yı yaşadı. Gerilla’yı tanıyan bir arkadaşla karşılaştığında saatlerce Gerilla’nın nasıl birisi olduğunu sorup adeta Gerilla’nın tüm özelliklerini öğrenmeye ve özümsemeye çalıştı. Gerilla yaşam ve mücadelesine ilişkin yeni bir şeyle karşılaşsa, hemen kardeşi Gerilla’nın bu konudaki tutumunu sorup öğrenmek istedi.
Kuşkusuz bacılar birbirine daha çok bağlı olurlar. Fakat Amara’nın kardeşi Gerilla’ya bağlılığı gibi bir bağlılık herhalde çok az bulunur. Onun bağlılığı kesinlikle şehadetine üzülme biçiminde değildi. Tersine şehadetinden ve yoldaşları tarafından saygıyla anılmasından hep gurur duyuyordu. Amara, kardeşi Gerilla gibi olmak ve onu eksiksiz temsil etmek istiyordu. Sanki mücadeleye kendi görevi olduğu için değil de Gerilla’nın görevini yerine getirmek için katılmış gibiydi. Demek ki bacılık bağı yoldaşlık bağıyla da birleşince sonuç böyle oluyor.
Daha ne diyelim ki? Fiziki olarak zayıf ve de rahatsız olmasına rağmen, Amara özgürlük dağlarını asla terk etmedi. Her zaman güldü ve en zor anlar da bile yoldaşlarına hep moral verdi. Hiç boş durmadı ve her zaman bir şeyler üretebilmek için çalıştı. Hiçbir zaman zorluklardan ve yokluklardan yakınmadı. Önder Apo’yu da kardeşi Gerilla’yı da en iyi bir biçimde temsil etti.
Sadece öyle bir son Amara’ya pek fazla yakışmadı. O, düşmanla çarpışma içinde şehit düşmeyi fazlasıyla hak ediyordu. Ve bunun da en iyisini yapabilirdi. Ancak yine de kampı ve yanındaki yoldaşları korumak için kendini feda etmiş olması, Onu fazlasıyla anlamlandırıyor. Dolu dolu yaşadığı gibi, büyük bir cesaret ve fedakârlıkla şehadete ulaşmış olduğunu ortaya koyuyor.
Sen rahat uyu, Kobanê’nin gövdesi küçük ama yüreği büyük tutkulu kızı! Yeni Amara’lar ve Gerilla’lar özgürlük bayrağını devralmışlar ve kararlılıkla hedefe yürüyorlar!
Şehit Amara Tolhildan’ı ve şahsında tüm Şehit Amara’ları saygı ve sevgiyle anıyoruz!
Selahattin Erdem