HABER MERKEZİ
Siyasi ve askeri boyutta Kürd’ün katline kapıların sonuna kadar açıldığını bu saldırılarda görmekte, duymakta ve yaşamaktayız. Yıllardan boyu süregelen varlık mücadelesi artık meşru bir zemin kazanmış, Kürdün özgürlüğünü savunan her kuruluş yürüttüğü mücadeledeki legalitesini Dünya halklarına tanıtmış, Kürtler için tarihi bir sürece meşruiyetini kazanma durumuna erişmiştir. Yıllardan beri Kürtleri soykırıma uğratma amaçlı izlenen yolun Rojava’ya saldırılarda günyüzüne çıkması ile beraber, yıllardan boyu süregelen planlamaları dünya halkları ve kamoyuna sunmanın zamanıdır. Kürtler üzerlerine gelen yok olma tehdidini görkemli bir direniş ve birlik olma mesajları ile tersine çevirip, bütün Dünya tarafından dikkatle izlenen ve takip edilen özgürlük mücadelelerinde kendisini soykırıma uğratmaya çabalayan ırkçı ve katliamcı güçleri tarihin çöp sepetine atma fırsatını yakalamıştır. Şüphesiz bu planlamalar yeni değildir, yıllardan beri var olan bu planlamaların faaliyete geçirilmesi için uygun zemin ve vakitin beklendiğini bugün görüp yaşamaktayız. Rojava’da söz konusu saldırılar, bu saldırılara zemin sunanlar ve gelen tepkileri yumuşatmaya çalışan bazı kesimler, bu plana dahil olduklarını hatta o soykırım planının bizzat kendileri tarafından hazırlandığını göstermiş oldu. Saldırılardaki temel amaç olarak gösterilen “Kürde Toprak Yok” mantığına söz konusu bölgede borusu öten bütün devlet güçleri yeşil ışık yakmış, bunun için her yolu denemektedir.
Böylesi topyekün saldırıların geliştiği bir halkın kopuk kalması, birbirlerine muhalif görüntüler çizmesi ve “Ne Koparırsam Kârdır” mantığıyla yaklaşması yıkıcı bir rol oynamaktan öteye geçmeyecektir. Uzun vade de Kürdistan Özgürlük Mücadelesini izole etmeyi amaçlayan ve Kürdü kendi tekeline almaya hevesli yıkıcı takımın çıkarlarına hizmet edecektir. Bunu görmek için bir kahîn olmaya gerek yok. Genel bir tarihi analizi göz önüne aldığımızda son bir kaç yıldaki hengamelerde tarafların değiştiği hissiyatının yoğunlaştığı ancak bu son Rojava saldırısında “Kürde karşı devletler nezdinde bir olma” durumunun açıkça ortaya çıktığı görülmektedir. Bu tür durumlarda dost görünen birçok kesimin aslında neye hizmet ettiği ve kime hizmet etmek istediğini açıkça görebilmekteyiz. Bu süreçler bir nevi turnosol kağıdı rolünü görmektedir. Zira birçok “Kürt” bildiğimiz kesim de bu süreçlerde destek çıkıyoruz şeklinde mesajlar yayınlayabilir ancak pratikte herhangi bir birleşim ve birlik olmaya yanaşmayabilir. Bu tür durumlar tamamen kitleyi etkileme amaçlı uygulanan devletler arası planlar dahilindeki “parçalama” stratejileridir.
Çok kapsamlı saldırıdan kasıt tam olarak bütün bu durumları içinde barındırıyor. Gelişen direniş ve yürütülen mücadelenin etkisi ve halkların Rojava ve Kürtlere olan desteği sayesinde Kürtler emperyalist güçlerin saraylarına davet edilmektedir. Bütün Dünya’da gündem olan saldırıların başlaması ile beraber her taraftan yapılan destek çağrıları ve soykırım saldırılarına gösterilen tepkiler, Kürtlere yürüttükleri mücadelede gösterilen desteğin boyutunu göstermektedir. Toplumların gösterdiği tepkiler ışığında, soykırım planlamasını yapan hükümetler geri adımlar atarak, deyim yerindeyse kendilerini bu durumdan sıyırmaya çalıştı. Bunu “ayaklarına gidiyorlar” şeklinde yorumlamak veya pes etmek şeklinde yorumlamak ve bu şekilde görmeye, göstermeye çalışmak isteyen bazı kesimler var. Ancak bir pes etme durumu varsa eğer bu emperyalist güçler nezdinde gelişmiştir. Haklı mücadele haklı sonuçlar doğurur. Tarih boyunca varlıkları bile tartışılan Kürtler, gelinen durumda ABD Beyaz Sarayında ağırlanmaktadır. Bu yürütülen mücadelenin doğurduğu bir sonuçtur. Bir olmak gücün ham maddesidir, bu kürt halkı şahsında Dünya halklarına gösterilecektir.
Elbetteki bu gelişmeler ve var olan kazanımlar büyük saldırılar altındadır ve bu kazanımların kaybedilmesi riski bulunmaktadır. Oluşan kamuoyu ile diğer halkların tepkisi ile özgürlüğün gelmesi muhtemel değildir. Bütün Kürt halkının birlik içinde yürütülen direnişe destek olması gerekmektedir. Zira size Özgürlüğü başkaları veremez. Kürt Halkı kendi savaşını yürütmekte ısrarcı olmakla kazanımlarını arttıracak Dünya üzerindeki topraksız en büyük halk olmaktan çıkacaktır.
Bu savaş Kürdün birliğini güçlendirmesi, soykırım planlarını geliştiren ve uygulayan güçleri yenme savaşı olacaktır. Bu savaş Kürd’ün özgürlüğüne ulaştığı savaş olacaktır.
Fırat ALİ
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi