Uçurumu yaratanlar uçurumdan yuvarlanmaması kaçınılmazdır. Çünkü kendi yarattıklarının peşinden koştukça uçurumun tam kenarına gelir ve kendi yarattıkları uçurumdan yuvarlanmaya başlarlar. Kendini kaos ve savaşlar üzerinde yaratan hükümet ve hükümet yetkilileri bu gün eteklerindeki taşları tek tek dökmeye başladılar. O taşlar döküldükçe iktidarını insan katliamları üzerinde planlayan ve bu doğrultuda politika yürütünlerin, ona destek verenlerin, ona yalakalık edenlerin, kendi çıkarları için kendi varlığından ve değerlerinden uzaklaşarak bir dikta rejimin peşinde koşanların sonu da uçurumdan yavarlanma olacaktır.
Bu uçurumdan yuvarlana yuvarlana gidenlere bir bakalım. Türkiye tarihinden bu güne kadar bir çok hükümet iktidara geldi ancak en çok hafızalara kazınan hükümetler, 12 Eylül katliamcısı Kenan Evren, Süleyman Demirel, Tansu Çiler ve şuanda iktidarda bulunan AKP yani Erdoğan hükümeti. Bütün hükümetler yaptıkları yanlış politikalar sonucunda düştü veya düşürülüdü. Gelelim Erdoğan hükümetinin yarattığı siyasi ve ekonomik krizde cebelleşiyor olmasına. Evet cebelleşiyor çünkü kendi yarattığı uçurumların tam dibinde duruyor. Itilerek mi düşürülür yoksa ayağı kayıp kendisi mi düşer onu pek yakında göreceğiz.
İtilerek yuvarlanabilir ama onu itecek güçlerin onunla işi bitmedi. Çünkü bu güçlerin ulaşmak istediği hedefler hala tam anlamıyla hayata geçirilmiş değil. Onun için bu güçler kendi politikasını yürütmek için Erdoğan’ı uçurumun dibinde tutacaklar.
Bunun en somut örneğini Suriye’de görebiliriz. Rusya ve ABD arasında sıkışan Erdoğan, her iki tarafta da istediğini elde edemeğini ABD ile “Güvenli Bölge” ve Rusya ile İdlib konusu net bir şekilde ortaya koyuyor. Yani dış politikasında Rusya ve ABD arasında gidip gelen Erdoğan, yönünü Kürtlerin kazandığı Belediyeler dönmüş vaziyette. HDP belediyelerine yönelik kayyum atamalarına karşın halk büyük bir direniş gösteriyor. Bu direnişle birlikte iktidarın nefessiz kalacağı görülüyor.
Türkiye’de bir yandan direnişler devam ederken, bir yandan da AKP-MHP iktidarında kopmaların başlaması, AKP’nin kurucularından olan eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin de AKP’den istifa ettiğini duyurmasıyla birlikte eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,”Şu an için partimdeyim. İstifam söz konusu değildir” açıklamasını yaptı, ancak burda önemli bir noktanın altını çizmekte yarar görüyorum. Hüseyin Çelik’in “Şuan için partideyim” kelimesi önemlidir. yani ileriki dönemde ayrılacağının sinyalini de vermiş oluyor.
AKP iktidarından önümüzdeki günlerde bu kopmaların sayısında artış olacağını da gösteriyor. Bir yandan AKP’de kopmaların başlaması bir yandan da Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun parti kurma girişimleri ile birlikte yaptıkları itiraf şeklindeki açıklamalar toplumda yaşanan katliamlara ilişkin sorgulama dönemini de başlatmış oluyor.
Davutoğlu, ”Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” sözleri olacak. Daha bir defter açılmadı ancak bu defterlerin içinde neler olduğunu kestirmek o kadar da zor değil.
Davutoğlu’nun kastettiği tarihin hemen öncesinde 5 Haziran’da HDP’nin Amed mitingine yönelik saldırıyla başladı katliamlar silsilesi. 5 Haziran 2015’te HDP’nin Diyarbakır’daki seçim mitingine DAİŞ tarafından bombalı saldırı düzenlendi. Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinden iki gün önce düzenlenen saldırıda 5 kişi katledildi. 400’ün üzerinde kişi de yaralandı Yaklaşık 150 günlük süreçte çözüm süreci sonlandırıldı, 20 Temmuz: Suruç’ta DAİŞ’li canlı bomba, kendisini patlattı. 33 kişi katledildi. 10 Ekim: Ankara’daki barış mitinginde iki ayrı bombanın patlaması sonucu 102 kişi katledildi.
Bu katliamların ardından 20 Ekim’de Davutoğlu, Van’daki mitinginde “AKP iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak, beyaz Toroslar dolaşacak”diyerek Kürt seçmeni tehdit etti. Sadece bunlar özetle yazdıklarımızdır. Bununla birlikte yüzlerce kişi katledilirken, binlerce kişi ise tutuklanarak cezaevine atıldı.
2013’te Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya bakmakta yarar var. Ne demişti Erdoğan? ”Eğer bir ülkede siviller katlediliyorsa, bunun tek sorumlusu siyasi iktidardır”. Bence de siyasi iktidardır. Bu katliamların failleri başta şovenist Erdoğan olmak üzere, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, katliamların gerçekleştiği illerin valileri, İçişleri Bakanı ve iktidara destek veren, arka çıkan yandaşlardır.
Tam da uçurumun dibindeler çünkü bu uçurumları kendileri yarattı ve bu uçurumdan itilerek, ya da ayakları kayarak mı o bilinmez ama bu uçurumdan yuvarlanacakları kesin… Çünkü bu uçurumdan çok eşekler yuvarlandı.
Sara GULAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi