HABER MERKEZİ –
“Devlet-ler toplumun tepesine çöreklenen baskı ve zulüm aygıtlarıdırlar. Dünyada elini kana bulamamış, zulüm yapmamış, işgal ve saldırı yapmamış, katliam yapmamış devlet yoktur. Devletlerin oluşum nedeni toplumsal sorunlara çözüm bulma, toplumu koruma değildir. Devletin oluşum nedeni esasen toplumu denetleme, kontrol etme ve kendisine çeşitli argumanlarla meşruiyet sağlayıp, vergi toplama, ganimet elde etmedir. İmparatorluklar çağında en güçlü olan, zayıf olanlardan vergi ve ganimet alırdı. Vergi ve ganimet vermeyi red edenler yok edilirlerdi. Köleci ve feodal sistem çağlarında devletler-imparatorluklar vergilendirmeyle ve savaşlarda elde ettikleri ganimetlerle varlıklarını devam ettirirlerdi. Yani devletin geliri vergiye dayalıydı. Vergiler hem içten hemde dıştan gelirdi. Son 300 yıllık kapitalist sistemde de, savaşlar bitmemiş, belkide tarihin en yıkıcı ve yakıcı savaşları olmuş, insanlık her bakımdan büyük bir yıkım yaşamışlardır. Tarihten günümüze kadar, insanlık en çok, son 300 yıllık kapitalist sistemde çok zarar gördü.
Kapitalist sistem gelişmiş bilim ve teknolojiyi kullanarak her tarafa girdi, her yeri denetim altına aldı, her şeyi metalaştırdı. Köleci ve feodal devletler daha çok şehirlerde etkiliydilar, kırsal alanlarda farzla etkili olamıyorlardı. Dolayısıyla özellikle dağlık olan kırsal alanlar devletin etki alanının dışında kalıyorlardı, kendilerini koruyabiliyorlardı. Kırsal alanlar, devletten uzak oldukları için, şehire göre daha rahat ve özgürlerdi. Çünkü devletin olmadığı yerde özgürlük olur, kendi kendini yönetme olur. Devlet, özünde bir savaş ve saldırı aygıtıdır. Savaşmayan, sömürmeyen, saldırmayan, katletmeyen devlet ayakta olmaz. Son beş bin yıldır dünya ve insanlık devletli toplum düzenini yaşıyorlar. Dikkat edilirse, devlet-ler tarih sahnesine çıktı çıkalı, savaşların ve katliamların ardı arkası kesilmemiş, bu savaşların hepside emperyalist savaşlardır. ABD başkanı Biden’in, Ermeni katliamını soykırım olarak tanımladı. Yaptığı tanımlama doğrudur. ABD, günümüzün Osmanlısıdır. Osmanlı da 500 yıl öncesinin Amerikasıydı.
Biri feodal koşulların emperyalist, yayılmacı, işgalci gücü, diğeride günümüzün kapitalist sistemin saldırı ve katliam gücüdür. Biri Ermenileri katletti, diğeride Kızılderilileri, Vietnamlıları katletti. ABD, Vietnam’ı işgal ettiğinde, Vietnam’da 2 milyon Vietnamlı bombardımanda savaş boyunca katledildi. ABD’nin Vietnam’da ne işi vardı? Osmanlı’nın Viyana kapılarında, Mısır’da, Arnavutluk’ta ne işi vardı? ABD’nin Kore’de ne işi vardı, Irak’da ne işi vardı? Bunların hepsi emperyalist saldırı ve işgallerdir. Egemenlik kurma ve sömürme savaşlarıdır. Hakeza, İngiltere’nin Afrika’da, Hindistan’da, Pakistan’da ve daha birçok yerde işi neydi? Fransa’nın, İspanya’nın Afrika’da, Latin Amarika’da ne işleri vardı, neden gittiler? Hepside yayılma ve işgal amaçlı. Bütün emperyalist-kapitalist devletlerin, eski köleci ve feodal devlet ve imparatorlukların sicillerine bakın hepsi kan dolu, barut kokuyor ve hepsininde sicilleri kirlidir. Sicili temiz emperyalist bir devlet yoktur. 106 yıl önce, Ermenilere yapılan katliamın aynısını, bugün fırsat bulsalar, Kürtlere yapacaklar, yaptılarda. Dersim’de resmi rakamlara göre 13000 Kürt katladilmiş. Ki gayri resmi rakamlar daha fazladır.
Son 30-35 yılda da çok sayıda Kürt katladildi, katlediliyor. Biden ve yönetimi, eğer olumlu birşey yapmak istiyorsa, Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesini ve demokratik olmasını sağlamalıdır. Aksi durumda, demokratikleşme olmadığı sürece, bu katliamlar son bulmaz. Çünkü katliamın azı çoğu olmaz. Katliam katliamdır. Siyasi ve ekonomik tavizler için bu tür şeylerin öne sürüldüğünü biliyoruz. Batı devletleri ne zaman Türkiye ile çeşitli siyasi sorunlar yaşasalar, Ermeni katliamını koz olarak gösteriyorlar. Türkiye, Kürtlere saldırıyor, Rojava’da, Başur’da Kürtlerin kazanımlarını yok etmek istiyor, ona neden ses çıkarmıyorlar, tam tersi destek bile veriyorlar. Emperyalizmde hak, adalet olmaz. Çıkar ve menfaat siyaseti olur. Yapılanlarda budur. Türkiye demokratik bir ülke olmayana kadar, Kürt sorunu çözülmeyene kadar, Biden yada başka bir yönetimin ve devletin bu gibi kararlar almalarının bir anlamı ve önemi olmayacaktır. Çünkü demokratikleşme olmadığı sürece, katliamların zemini her zaman olur.
106 yıl önce yapılan katliam, emin olun bugün Kürtlere yapılmak isteniyor ama Kürtlerin örgütlü olması ve değişen dünya koşulları toplu katliam yapmaya izin vermiyor ama her gün tek tek katliamlar yapıyorlar. Yapılması gereken, demokratikleşmenin olması, gerçek barışın olması ve savaşların son bulmasıdır. Katı ulus devletler, siyasi milletçilik, emperyalizm var olduğu sürece, toplumlar her zaman katliam tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Emperyalist-kapitalist sistemin olduğu kuşullarda gerçek barış olmaz. Gerçek barışın olmadığı durumlarda her an her türlü kötülük olur, oluyorda. Nerede emperyalizm-sömürü, işgal, kapitalizm varsa, orada kötülüğün daniskası yaşanılıyor. Katliam sadece fiziki öldürme değildir. İnsanları açlığa yoksulluğa mahkum etmek, yerinden, yurdundan, toprağından, kültüründen koparmakta katliamdır. Kültür-kimlik katliamı beyaz katliamdır. Zaten toplumlar sahip oldukları kimlik, kültür ve ekonomilerini korumak ve yaşamak istediklerinde katliama uğramışlardır. Kürtlere yapılanlarda bundan dolayıdır. Ya asimile olacaksınız yada katledilecesiniz deniyor! Bundan dolayı, demokratikleşme, Kürt sorununun çözümü, olası büyük bir katliamın önünü kesebilir, barışı sağlar. Demokratikleşmenin ve barışın olmadığı durumlarda, katliam tehlikesi bitmez. Biden yönetimi, Türkiye’ye öncelikle, demokratikleşin, Kürt sorununu çözün demelidir. Böyle söylemedikleri sürece, Ermeni katliamını soykırım olarak söylemeleri bir siyasi oyun olmaktan öteye gitmez, bir anlamı da olmaz.”
Kemal Söbe