HABER MERKEZİ
Roboski dağlarında bir çığlık yankılanır. Bir ananın doğum sancılarının çığlığıdır. Ay yüzlü bir kız çocuğu hayata açar gözlerini… Adı Sorxwîn. Annenin çığlıklarında saklıdır Sorxwîn’in asiliği. Daha çocuk yaşta dağlarda büyüyen Sorxwîn köyün en sevilen çocuklarındandır. Duruşu ile, asiliği ile tanınır. Sorxwîn köyde her zaman düşmanın baskı ve zulmünü düşman gerçekliğini birebir yaşamış ve gerillaya katılmayı hep hayal etmiştir. Yönünü PKK saflarına verir.
Sorxwîn arkadaşla daha tanışmadan birçok arkadaş onu anlatmıştı. Hep merak etmiştim. 2016 yılında ne tessadüftür ki onunla aynı alanda kaldım. Onu tanıma şansım olmuştu nihayetinde. İlk gittiğimde alana yabancıydım. Kendimi tuhaf hissediyordum. Fakat Sorxwîn arkadaşın sıcak yoldaş yaklaşımları beni etkilemiş ve o tuhaf hissi bende kırmıştı. Çok güçlü bir kadındı. hem duruşu, birikimi ve sürekli kendini geliştirmesi okuyup yazmasıyla örnek bir arkadaştı. Elbette bunlarla beraber etrafındaki yoldaşlarıda geliştirmesi, harekete geçirmesi bende bir iz bırakmıştı. Geceleri imkan olmadığından kaynaklı karanlıkta kalırdık. Bize masal anlatırdı. Tartışırdı yeri gelincede türküler söylerdi. İzin vermezdi bir boşluk oluşsun. Farklıydı, Sorxwîn özünü kaybetmemiş bir botan kızıydı. Güler yüzlülüğüyle etrafa ışık saçan, yüreğinin sıcaklığı ile insanın içini ısıtan yoldaşlığı nakış edilmişti yüreğimde. İlk katıldığında Cudî dağlarında kalmıştı. Çok bağlıydı, Cudî üzerine birçok şiir ve yazı yazmıştı. Özlemle dolmuştu yüreği… Artık bu özlemi içinde taşıyordu. Kendini dayatıyordu Bakur’a gitmek için her ne kadar Cudî’ye bağlı olsa da o bütünleşmişti dağlarla, Dersim’e gitmeyi istiyordu. Fakat Cudî’de hayallerinin yarım kalmasından olsa gerek ki tekrar Cudi dağlarına yol aldı. Ve şehitlik mertebesine orada ulaştı. Sorxwîn yoldaş seni saygıyla anıyor izinde olma ve anılarımıza sahip çıkma sözünü veriyorum.