KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık: Referandum ve başkanlık sistemiyle geliştirilen Türk faşizmi, yerel seçimleri alırsa üçüncü ayağını tamamlayıp Türkiye’de oturmuş olacak. Kürtler ve demokrasi güçleri bunu tersine çevirebilir.
HABER MERKEZİ – KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “O Kürt halkının vicdanını, insanlığın vicdanını temsil ediyor, onu dile getiriyor” dediği açlık grevindeki DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in Öcalan ve Öcalan şahsında Kürt halkına yönelik saldırı ve tehlikeleri gördüğünü; Türk faşizmine karşı kararlıca durduğunu söyledi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Medya Haber TV’de yayınlanan Ülkeden Özel programında Gazeteci Esra Mikyaz’ın sorularını yanıtladı. Bayık, rehin tutulan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile başlayan açlık grevleri, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yapılacak yerel seçimlerle ilgili soruları yanıtladı.
GÜVEN’İN EYLEMİNİN ZAMANLAMASI
DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 34. gününde sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemini başlatmasının, zamanlama açısından çok önemli olduğunu belirten KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “O Kürt halkının vicdanını, insanlığın vicdanını temsil ediyor, onu dile getiriyor” dedi. Öcalan’a ve Öcalan şahsında Kürt halkına karşı geliştirilen vicdansız saldırıları, tehlikeleri çok iyi gördüğünden buna karşı bir eylem başlattığını kaydeden Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, şöyle devam etti: “Önder Apo’nun şahsında Kürt halkına karşı başlatılan soykırım politikalarını hem Kürtlere hem de halklara, uluslararası kamuoyuna kavratmak için bu eylemi başlattı. Bu açıdan değerlidir. Niye Leyla Güven başlattı da başka biri başlatmadı, bir erkek başlatmadı? Bu da kadının gelişmelere karşı ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor. Özellikle Önder Apo’nun Kürt kadınına, Kürt kadınının şahsında genelde kadınlara neyi kazandırdığını çok net ortaya koyuyor. Kadın daha fazla sahip çıkıyor, çünkü en çok da kadın Önder Apo ile kendi kimliğine, rengine, gerçekliğine kavuştu. Önder Apo’nun kendileri için neyi ifade ettiğini erkekten daha iyi kavramış bulunuyorlar. İşte Leyla Güven’in o koşullarda Önder Apo’nun üzerindeki tecridi, tehlikeyi bundan kaynaklı Kürt halkı üzerindeki, Kürt kadını üzerindeki tehlikeyi önceden görmesi ve buna karşı eylemi başlatması gerçekten anlaşılması gereken oldukça anlamlı bir eylemdir. Giderek bu gelişiyor.”
FAŞİZME KARŞI KARARLICA DURUYORLAR
Giderek her düzeyde Kürt insanının, tehlikeyi görüp ona karşı hayatını ortaya koyan Leyla Güven’in eylemi etrafında birleştiğini ve eyleme girdiğini kaydeden Eşbaşkan Cemil Bayık, şunları ifade etti: “Hem Kürdistan parçalarında hem yurt dışında çeşitli ülkelerde bulunan Kürtler, Kürtlerin dostları da eyleme katılıyor. Destek veriyor, giderek büyüyor. Tabi ki bu Türk devletinin gerçeğini ortaya koyuyor. Bu, Erdoğan ve Bahçeli iktidarını oldukça öfkelendirmiş gibi görünüyor. Çünkü bu eylem, Türkiye’de faşizmin olduğunu; her türlü demokratik değere, halklara, kültürlere saldırdığını, hatta Kürtler için soykırımı geliştirdiğini ortaya koyuyor. Sağda solda bu eylemleri önlemeye çalışıyorlar. Eskiden sokaklarda eylemleri yasaklıyorlardı, şimdi artık binaların içinde de eylemleri yasaklıyorlar.HDP’lileri binanın içinde gözaltına alıyorlar. ‘Hiçbir şey yapmayacaksınız, kendinize sahip çıkmayacaksınız, biz sizi ortadan kaldırmak istiyoruz, bunu kabul edeceksiniz, eğer bunu kabul etmez direnirseniz size yaşam hakkı tanımayız’ diyorlar. Niye? ‘Çünkü işbirlik hain Kürt kesimi, dünya kapitalist sistemi temsilcileri arkamızda, bize her türlü desteği veriyor. İstediğimizi yaparız. Size düşen tek şey var, kendinizi inkar edeceksiniz, mücadele etmeyeceksiniz, özgürlük davanızdan vazgeçeceksiniz’ diyor ve bunu yaptıklarıyla ortaya koyuyorlar. Zaten faşizm budur. Faşizm hiçbir muhalefete, hiçbir özgürlük, demokrasi talebine, değerine fırsat vermez, imkan tanımaz aksine bütün bunları kendisine karşı görür. Onun için de kendisine karşı olan her şeyi ezmek, ortadan kaldırmak faşizmin karakterinin özüdür. Leyla Güven, buna karşı kararlıca duruyor. Bu yüzden Leyla Güven ve bu mücadelede yer alan herkesi selamlıyorum ve kutluyorum. Bu eylemler desteklenmesi gereken bir eylemlerdir.”
TÜRK FAŞİZMİNİN SON AYAĞI
Erdoğan ve Bahçeli’nin tamamen Türk-İslam sentezine dayalı, faşist diktatörlüğü oturtmuş bir Türkiye oluşturmak için saldırgan bir politika izlediğini vurgulayan Cemil Bayık, “İçi ezerek dıştaki güçleri de kendilerine mecbur bırakarak, milliyetçiliği-dini kullanarak ilerliyor. Bir sürü basını kapattılar, akademisyenleri attılar, hukuk kurumlarını temizlediler, bürokrasiyi, orduyu, polisi kendilerine göre düzenlediler. Bütün muhalif güçleri etkisiz hale getirdiler. Güya referandum yaptılar, arkasından başkanlık sistemi adı altında dünyada da eşi benzeri görülmeyen, ne olduğu belli olmayan bir sistem geliştirdiler. Şimdi bu yerel seçimlerle de amaçlarını tümüyle gerçekleştirmek istiyorlar. Şimdiye kadar referandumla, başkanlık sistemiyle attıkları adımlar elbette ki faşizmi Türkiye’de geliştirdi. Fakat daha tam bütünüyle kurumlaşmış, oturmuş değildir. Bunu yerel seçimlerle sağlamak istiyorlar. Bu son ayağı oluyor. Eğer yerel seçimlerde de istedikleri sonucu elde ederlerse ki elde etmek için açık açık her şeyi söylüyorlar. O zaman Türk-İslam sentezine dayalı Türk faşizmi Türkiye’de oturmuş olacak” şeklinde konuştu.
BÜTÜN ADIMLARI TERSİNE DÖNEBİLİR
Bu seçimlerin, Kürtler ve tüm demokrasi güçleri için önceki seçimlerden de önemli olduğunu söyleyen Bayık, AKP-MHP istediği sonucu elde etmezse attığı bütün adımların tersine dönebileceğini belirtti. Bunun bilincinde hareket etmek gerektiğini kaydeden Bayık, bu faşist soykırımcı rejimin Kürtlerin her şeyine karşı olduğunu; Kürt ve Kürdistan adına ne varsa ortadan kaldırmak istediğini vurguladı. Bayık, şunların altını çizdi: “Mezarlıklarına bile saldırdılar, şehirlerini yakıp-yıktılar, dağlarını bombaladılar, zindanları doldurdular, bütün kurumlarını kapattılar. Size yaşam hakkı tanımıyoruz, Kürtlük diye bir şey yok, Türklüğü kabul edeceksiniz, bizim etkimizde olacaksınız, dediler. Bunları örtbas etmek için de gasp ettikleri elediyelerin bütün mal varlıklarını satarak, belediyelerde HDP’den kalan paralarla güya halkın gözünü boyamaları gerekiyordu. Bir takım şeyler yapacaklar, halka diyecekler ki bakın HDP belediyeleri çalışmıyordu, size hizmet getirmiyordu. Bakın biz size hizmet getiriyoruz. Bu temelde halkı aldatacaklar ve tekrar belediyeleri kazanacaklar. Kürtlere yönelik yaptıklarını güya bununla örtbas edecekler, kimse onu görmeyecek, sadece hizmetleri görecek sanıyorlar. Bununla da sonuç almak istiyorlar.”
HALKIMIZ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKMALI
Bahçeli, kesinlikle bu belediyeleri bir daha vermemeleri gerektiğini; Erdoğan’ın da eğer istemedikleri kişiler kazanırsa yine el koyacaklarını söylemelerinin taktik olduğunu ifade eden Bayık, şöyle izah etti: “Halkımıza şunu söyletmek, kavratmak istiyorlar; yani siz eğer bu belediyeleri bir daha almak isterseniz biz vermeyiz. Onun için boşuna çaba yürütüyorsunuz, seçimlere falan gitmeyin, gitseniz de oy kullansanız da alsanız da yine sizin elinizden alacağız… Bununla aslında Kürtlerde şöyle bir algı, düşünce oluşturmak istiyorlar; madem elimizden alıyorlar, alacaklar o zaman ne diye seçimlere gidelim, bunun için çalışalım, gerek yok… Bunu yaratmaya çalışıyorlar. Para dağıtıyorlar, vaatlerde de bulunuyorlar. Kürtlerin bu temelde kendilerine karşı durmalarını, mücadele etmelerini önlemek istiyorlar. Sanıyorum halkımız bunun çok iyi bilincindedir. Halkımız ne pahasına olursa olsun kurumlarına, değerlerine sahip çıkmalıdır. Sorun kişiler falan değildir. Büyük bedeller ödediler, mücadele ettiler, bir takım değerler yarattılar. O belediyelerde onların yarattığı değerlerdir. Ellerinden alınıyor, bu Kürt varlığını ortadan kaldırmak içindir. Kürtlerin de kendi değerlerine, kurumlarına sahip çıkmaları, bunun mücadelesini yürütmeleri gerekir. Onlar ne derse desin aldanmamak gerekiyor. Bütün Kürtler seçimlere katılmalı ve gasp edilen kurumlarını tekrar almalıdır, bu mücadeleyi yürütmelidir.
DEMOKRASİ GÜÇLERİ DE ÖNEMSEMELİ
Yine Türkiye’deki demokrasi güçleri bu yerel seçimleri önemsemelidir. Demokrasiden, özgürlükten, adaletten yana olanların birlikte hareket etmeleri gerekiyor. AKP-MHP’den ancak böyle kurtulabilinir. Onlara geri adım attırılarak, kaybettirilerek daha çok kazanarak, sonuç alabilirler. Kendi aralarındaki bazı sorunları öne çıkarmamalılar, tam tersine AKP-MHP’yi nasıl geriletebilirleri esas almaları, onun için birbirlerine güç/destek olmaları gerekiyor. Yerel seçimler bu açıdan çok önemlidir. Demokrasi güçleri bunu başarırsa Türkiye’deki faşizm kurumlaşamayacaktır, yerelleşemeyecektir ve yeni bir süreç gelişecektir. Bu açıdan herkes görev ve sorumluluklarına sahip çıkmalıdır.”
FAŞİZMİN SINIRI YOKTUR
Faşizmin hiçbir şeyle kendisini sınırlamadığını, daha fazla sonuç elde etmek, herkesi teslim alıp susturmak istediğini vurgulayan Bayık, “Eğer bu durumu yaşamak istemiyorsak o zaman buna karşı direnişi, mücadeleyi yürütmek gerekiyor. Eğer bu kadar baskılar yapıyorlarsa, tutuklamalar yapıyorlarsa karşılarında direnen bir güç olduğu, özgürlüğe tutkulu bir toplum olduğu içindir. Korkuyorlar tabi. Biz bunu yapmazsak, engellemezsek, iradelerini kırmazsak kaybedebiliriz, diyorlar. Yerel seçimleri de kaybedersek o zaman şimdiye kadar attığımız adımlar tehlikeye girer. Bunun için de yoğun baskı, tutuklama ve işkenceleri yürüterek kırmamız gerekiyor, bunları çalışmadan alıkoymalıyız ki istediğimiz sonucu elde edelim, diyorlar. Halkımızın bunu görmesi, anlaması gerekiyor” dedi.