BEHDÎNAN – YJA Star Karargah Komutanlığı Üyesi Zozan Çewlîg, 14 Mayıs seçimleri ve Kurdistan merkezli depremlerin yaşandığı Şubat ayından bu yana Kurdistan Özgürlük Gerillasının eylemsizlik kararına ilişkin Strek TV’deki programda gazeteci Tekoşîn Axîn’in sorularını cevapladı.
Kısa bir süre önce YJA Star Komuta Konseyi toplantısını gerçekleştirdi. Bu toplantıda önemli kararlar alındı. Hem alınan kararlar, özellikle Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü ile ilgili alınan kararlar doğrultusunda gerilla ve YJA Star komutanlarına ne gibi roller düşüyor?
Mayıs ayı, Hareketimiz açısından önemli bir aydır. Birçok değerli şehidimizi bu ayda şehit verdik; onları saygıyla anıyor, anıları önünde eğiliyorum.
Sorunuza gelecek olursak; toplantımızda Rêber Apo’nun üç yılda içinde olduğu durumu değerlendirdik ve önemli kararlara ulaştık. Rêber Apo, 25 yıldır en ağır koşullarda büyük bir direniş içerisindedir. Rêber Apo şahsında yürütülen İmralı sistemi bütün topluma yöneliktir aslında. Toplantımızda da değerlendirdik; başat gündemimiz Rêber Apo’nun durumudur. Özellikle, son yıllarda en ağır ve derin şekliyle tecrit uygulanıyor. Neden git gide ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyona tabi tutulduğunu kapsamlı bir şekilde değerlendirdik. İkinci bir nokta olarak savunma güçleri, özellikle YJA Star olarak Önderliğe karşı görev ve sorumluluklarımızı ne kadar yerine getirdiğimiz üzerinde durduk. En önemli karar şuydu: Rêber Apo üzerindeki soykırım siyasetini anlamalı ve bu anlayışın gereklerine göre bu siyaseti yok etmeliyiz.
Rêber Apo bizim açımızdan merkezdir; ona yönelik uygulamalar bize, Kürt halkına ve tüm insanlığa yöneliktir. Bu böyle anlaşılmalı ve Kadın Kurtuluş İdeolojisinin ilkeleri, özgürlük düşüncesi ve jin jiyan azadî çizgisi temelinde buna karşı en yüksek düzeyde mücadele gerçekleştirilmeli.
Rêber Apo bizim için özgür yaşamdır, biz Rêber Apo’nun durumu duyarlılıkla takip ediyoruz. Rêber Apo’nun fedaileri olarak Rêber Apo’nun durumu bizim için savaş gerekçesi olduğunu bir kez daha yineliyoruz.
6 Şubat’ta hem Bakurê Kurdistan’da hem de Türkiye’de büyük bir deprem yaşandı. KCK, halkın yaralarının sarılması için eylemsizlik kararı ilan etti. Ancak karara rağmen işgalci Türk devleti, direniş alanları olan Medya Savunma Alanları’nda ve Bakurê Kurdistan’da işgal saldırılarını sürdürdü. Siz bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Saldırılar karşısında gerillanın pozisyonu nasıldır?
KCK’nin aldığı karar önemliydi ve güçlerimiz büyük bir duyarlılık ve dikkatle buna uydu. Halkımız da takip etti, bir insanlık hareketi olduğumuzu herkes de gördü. Depremde ortaya çıkan sonuç, halkımızın yaşadığı acılar böyle bir karar vermemize neden oldu. Bu ahlaki bir karardı. Ancak işgalci devlet kararın gerekliliklerine göre hareket etmedi, aksine saldırmak için bunu fırsat olarak değerlendirdi. Başta Medya Savunma Alanları olmak üzere direniş alanlarında operasyonlarını genişletti ve Bakurê Kurdistan’da da askeri işgal operasyonlarını sürdürdü. Bu konu gerillanın gündeminde olmalı ve gerilla işgal operasyonlarına geçit vermemeli, boşluk çıkmamalıdır. Halkımız duyarlı olmalı ve seçimlerde gerekli cevabı faşist işgalciye vermelidir.
Gerilla son 8 yıl işgal saldırılarına karşı büyük bir direniş gösterdi. Özellikle YJA Star büyük rol oynadı. YJA Star hem savaşçıları hem de komutanlarıyla 8 yılda yaşanan savaşa damgasını vurdu. Bu komutanlardan biri de Gulçiya Gabar’dı. Yine Hejar Zozan da bu direnişte misyon sahibi oldu. Siz bu her iki komutanın mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gulçiya arkadaşın şehadet yıl dönümüdür. Pelşîn yoldaş da onunla birlikte şehit düştü. Serhed Eyaletinin komutanı Hejar Zozan da ölümsüzler kervanına kavuştu. Bu arkadaşları saygıyla anıyorum, bu arkadaşlar şahsında bütün yurtsever ailelere başsağlığı diliyorum. Savaşçı Kürt kadını şahsında büyük bir özgürlük deneyimi birikti. Saralardan başladık, şimdi Gulçiya ve Hejarlara ulaştık. Bu büyük deneyim de bugün tüm dünyanın haykırdığı “jin jiyan azadî” sloganında dile geliyor.
Komutan Gulçiya, kadın komutanlığında büyük bir miras geride bıraktı. Behdînan’dan Amed’e, Erzirom’dan Kobanê’ye kadar en kritik günlerde komutanlık yaptı. Kendisi de Mêrdîn bölgesindendir. Derin yurtseverlik ölçüleriyle yoğrulmuş bir kişilikti. Her zaman zorluklar karşısında hazır kişiliğiyle her dönemde komutanlık yapmış, kadın ordulaşmasında örnek olmuştur.
Hejar Zozan Serhed eyaletinin komutanıydı, Bager arkadaşla birlikte şehit düştü. Heval Hejar Erdexanlıydı. Üniversite yıllarında Kürt halkına yapılan zulmü fark etti, Rêber Apo’nun gerçekliğini burada tanıdı. Özgürlük arayışlarının peşinde yönünü dağlara çevirdi. Özel Kuvvetler’in bir üyesi olarak Önderlik ve şehitler çizgisinde büyük bir mücadelenin sahibi oldu. Heval Hejar bilinçli bir katılım sağladı ve Şehîd Delal çalışmalarında yer aldı. Özel Kuvvetler’de teknik çalışmaları geliştirmede büyük rol oynadı. Aynı zamanda düşmanın Heftanîn’e yönelik işgal operasyonlarını mevzilerde karşıladı ve Esmer, Zelal ve Bagerlerin yanında büyük bir savaş yürüttü.
Türkiye’de 14 Mayıs’ta seçimler var, bunu nasıl ele alıyorsunuz?
Erdoğan faşizmi 20 yıldır Kürt halkına büyük acılar yaşattı. Başlangıçtan beri siyasetleri, Kürt halkına yönelik imha ve soykırım temelindeydi, politikalarını büyük bir baskıyla sürdürüyorlar. Varlıklarını Kürt halkının yok edilmesine dayandıran bir güçtürler. Seçimler döneminde de böyle bir politika sürdürüyorlar. Erdoğan bir zihniyettir, bir rejimdir. Özellikle de özgürlükçü güçler, kadınlar, gençler için büyük bir tehlikedir. Kadınlar ve gençler bu gerçeği görmeli ve bu seçimlerde buna karşı durmalılar. Bu çok önemli bir seçimdir. Türkiye, faşizmle mi yoksa demokratik bir Türkiye ile mi yaşayacağına karar verecek. Herkesin bu öneme göre hareket etmesi ve buna göre sandıklara gitmesi gerekiyor. Bu seçimler kadınların, gençlerin ve toplumumuzun kaderini belirleyecek. Kadınlar, gençler, Aleviler, emekçiler, demokratik kesimlerle bu seçimlerin Yeşil Sol Parti’nin zaferi olacağına inanıyoruz. Bundan duyduğu korkuyla basın çalışanlarını, siyasetçileri gözaltına alıp zindana attı. Bu siyasi operasyonların provokatif komplo operasyonlarına dönüştürme ihtimali de var. Bu konuda da halkımızın duyarlı olması gerekiyor.
Bunlar askeri anlamda Zap’ta bittiler, halkımızın sayesinde siyasi anlamda da Ankara’da bitecekler. Bu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacak ve kan emici diktatör kesimler sandıklarda kendi sonlarını getirecek. Biz buna inanıyoruz.