Tacize maruz kaldığını söyleyen genç kadın yaşadığı olayı şu şekilde ifade etti: “Arkadaşımla durakta otobüs beklediğim birgün yanıma yaklaştı, öğretmen- öğrenci ilişkisinin dışında bir yakınlık gösterdi, otobüse beraber bindik. Konuşmaya devam etti. Tavrından rahatsız olmuştum fakat bir şey diyemedim. İneceği durağa yakın bana evini tarif edip istediğim zaman oraya gidebileceğimi söyleyip indi. Bir başka gün erkek arkadaşımla sınıfta otururken kapıyı açtı ve bizi yan yana görünce sert bir tavırla kapıyı çarpıp çıktı. Birkaç dakika sonra geri dönüp beni odasına çağırdı. Odasına gitmemin üzerine bana burada kimseye güvenmemem, 2. sınıf öğrencilerinden uzak durmam gerektiğini söyledi. Öğrenciler ve öğretmenler hakkında birtakım iddialarda bulunarak bunları kimseye söylememem için beni yemin etmeye zorladı. Okulda olup bitenleri ona anlatmamı teklif etti. Sonra omzuma dokunup bana gereğinden fazla yakın davranmaya çalıştı. Ertesi gün komisyonda olduğu bir sınavda bakışlarıyla beni taciz edip, sınav esnasında elimi tutmaya çalıştı. Bahçede olduğumuz bir gün bana tekrar 2. sınıflardan uzak durmam gerektiğini dile getirdi. Oradaki öğrencinin erkek arkadaşım olduğunu belirtmemden sonra ‘Senin kiminle yatıp kalktığın beni ilgilendirmiyor’ dedi ve ben tacize uğradığımı anlayıp olduğum yerden uzaklaştım.”
‘SEN KUYRUK SALLAMASAYDIN…’
CİMER’ e yapılan şikayet sonucu açılan soruşturmada ise kapatılırken soruşturmayı yapmak üzere CİMER tarafından görevlendiren okul disiplin kurulu üyesinin “Sen kuyruk sallamasaydın böyle olmazdı, neden bir tek sana böyle yapıyor” dediğini söyleyen genç kadın, “Beni suçlayıp aynı zamanda aşağıladı” dedi.
Yaklaşık 3 yıl boyunca tacizlerin devam ettiğini dile getiren genç kadın, taciz etmekle suçlanan akademisyenin yapılan şikayetler üzerine okul rektörlüğüyle birlikte hareket edip, öğrenciler üzerinde baskı kurmaya çalıştığını ve öğrencilerin, şikayetlerini geri çekmezlerse zararlı çıkanlarına ilişkin tehdit edildiğini ifade etti.
Aynı hoca tarafından tacize uğradığını iddia eden başka bir öğrenci ise yaşadıklarını “Ben onun çalgı dersi öğrencisiydim ve beni notlarımı düşürmekle tehdit etti. Derste olduğumuz bir gün yanıma oturup, bana ‘Sen biraz kilo olsan var ya’ şeklinde ifadeler kullandı. Onunla yalnız kalmamak için derslere katılmıyor, devamsızlık yapıyordum. Çünkü birebir derslerde sürekli tacize uğruyordum. Bir defasında bana evinin adresini verip, beni evine davet etti. Bu yaklaşımlarından sonra CİMER’e ve okul yönetimine şikayetlerde bulundum, fakat YÖK adımızı rektöre o da hocaya bildiriyor, sonrasında da hem yönetimin hem de hocanın tehditlerine, ‘mezun olup gidin’ laflarına maruz kalıyorduk” şeklinde anlattı.
3 kadının 2 şahit eşliğinde savcılığa başvurmasından sonra kamu davasına çevrilen ve 1 buçuk yılın sonunda mahkemeye taşınan davanın duruşması 26 Kasım 2020’de Düzce Adliyesinde görülecek. Kendi yaşadıkları olayları başka öğrencilerin de yaşamaması, yapılan suçun cezasız kalmamasını isteyen kadınlar, kamuoyu oluşturup haklarına sahip çıkmak istediklerini söyledi ve görülecek dava için tüm kadınlara dayanışma çağrısı yaptı, davaya sahip çıkma çağrısında bulundular.