BEHDİNAN- HPG komutanlarından Yaşar Çiya, Kurdistan Özgürlük Gerillasının 2004 yılında tasfiyecilik ve uluslararası komploya karşı başlattığı 1 Haziran Atılımı’nın yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye değerlendirmede bulundu.
Çiya aynı zamanda Kürt gençliğine de çağrıda bulundu.
Çiya, tarihi 1 Haziran Atılımı için şu değerlendirmeyi yaptı: “1 Haziran Atılımı’nın yıl dönümünü başta Önder Apo, yurtsever halkımız ve tüm arkadaşlarımıza kutluyoruz. Tarihi atılımı 1 Haziran’ın kahraman şehitleri, Komutan Fazıl Botan, Gulçiya Gabar ve Leyla Amed şahsında anıyoruz. Anıları önünde saygı ile eğiliyoruz. Önder Apo’ya, şehitlerimize ve halkımıza verdiğimiz zafer sözünü bu vesile ile tekrarlıyoruz.
Türk devletine karşı mücadelemiz bu sene 50’nci yılına girdi. Kurdistan’ın işgaline karşı verilen mücadele Önder Apo’nun liderliğinde 50 yılını doldurdu. Bu vesileyle bu mücadelenin şehitlerini ve kahramanlarını tekrar anıyoruz.
Önder Apo’nun Türk devletine karşı yürüttüğü mücadelenin hakikati biliniyor. Bu mücadeleyi Önder Apo, hareketimiz ve dünya hareketlerinin çoğu değerlendirdi. İşgalci Türk devletine karşı 2015 yılından bu yana verdiğimiz mücadele gerçekliği ortadır. Önder Apo’nun paradigmasını özümseyen Rojava Devrimi’nin siyasi ve toplumsal hamlesine karşılık faşist işgalci Türk devleti, Kürt halkına ve Kürt Özgürlük hareketine karşı soykırım planı geliştirdi. Bu plan ile Özgürlük Hareketi’ne saldırdı. Soykırım saldırılarının kararını 2014’te aldılar ve 2015’te devreye koydular. Bu çatışmaların sonu bellidir, işgalci devlet amacına ulaşmamıştır. Kürt Özgürlük gerillası bu planlarını boşa çıkarmıştır. Devlet krize girdi. Türk devleti AKP/MHP şahsında yüzyıldır sürdürdüğü soykırımcı, inkârcı zihniyetini zirveye çıkarmak, sonuçlandırmak istiyordu. 8 yıl süren savaşta Kürt Özgürlük gerillasının verdiği mücadele sonucu Türk devletinin soykırım planı başarılı olamadı ve yenildi.”
Devletin bütün imkanlarını kullandılar
Gerilla mücadelesi karşısında Türk devletinin içeride ve dışarıda bir kriz yaşadığını anımsatan Çiya, “İçeride hem ekonomik hem siyasi hem de toplumsal bir kriz yaşadı. Devlet bir bütün olarak kriz yaşadı. Bu krizi aşmak için bir seçim ile ömürlerini uzatmayı hesapladılar. 6 Şubat’ta yaşanan depremden sonra Türk devletinin durumu daha da kötü oldu. Seçimlerden önce herkes gördü ki, Türk devletinin Kürt halkına ve hareketine yönelik soykırım saldırıları yenildi. AKP ile MHP’nin artık son dönemi diye hesapladılar. Halk da böyle düşündü. Doğrusu hem Kurdistan hem de Türkiye halkları bu rejimden kurtulmak istiyordu. Çünkü bu rejimin şahsında bir kriz yaşanıyordu. Ancak yapılan seçimler bir seçimden ziyade devlete el koyma durumuydu. AKP-MHP şahsında Türk devletin tüm imkanlarına el konulmuştu. Devletin bütün imkanlarını kullandılar.
Onlar şu hesabı yapıyorlardı; askeri anlamda AKP-MHP yenilmiş ancak bu sadece AKP-MHP’nin yenilgisi değildir, Türk devletin yenilgisidir. Kendi zihniyetleri açısından yüz yıllık bir mesele olarak gördüler. Onun için görünürde demokratik bir seçim gibi lanse edilse de özünde böyle olmadığı ortaya çıktı. Devletin tüm kurumları ele geçirilmiş. Tüm kurumları birlikteydi. Güya halk onları destekliyormuş gibi bir durum ortaya çıkardılar. Ancak hakikat bu değildir. Sanki seçimler demokratik bir ortamda yapılmış ve halk onları destekliyormuş gibi bir durum ortaya çıkarıyorlar. Sanki böyle bir ortamda halk onları seçmiş gibi. Fakat hakikat öyle değildir. Türk devleti kendi tarihinde ilk defa sistemsel bir hile yapmıştır. Bu ilktir. Mesele AKP-MHP değildir. Mesele, Türk devletinin faşist zihniyetidir. Zaten AKP-Erdoğan, devletin elinde kukladır. Devlet Erdoğan’ı rehin almış. Erdoğan sadece bir kimliktir. Erdoğan’ın bazı durumları var, devlet onları kullanıyor. İslami kimlik gibi… Bunu iyi kullanıyorlar. Hem Bakurê Kurdistan’a hem de Ortadoğu’ya yönelik kullanıyorlar. Bu hakikati görmek lazım. Halkın bunu anlaması ve görmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Türk devleti tarihinin en zayıf dönemini yaşıyor
Seçimlerde ortaya çıkan sonuçların Türkiye halkların iradesini temsil etmediğini ifade eden Çiya, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Bu Anadolu ve Bakurê Kurdistan halklarının iradesi değildir. Bu vesile ile şunu da söyleyelim. Bakurê Kurdistan halkımız iradesini zaten ortaya koydu. Seçimlerde Kurdistan’ın haritası ortaya çıktı. Rejimi reddettiler. Bu vesile ile yurtsever halkımızı selamlıyoruz. Başarılarından dolayı kutluyoruz. Bu tarihi bir başarıdır, tarihi bir mesajdır faşist işgalci Türk devleti için.
Şunu da görmemiz lazım; Türk devleti, AKP-MHP şahsında seçimlerde kendini başarılı lanse ediyor. Ancak durum öyle değil. Yaşadıkları kaos, kriz nasıl gerçekleşti? Kürt halkının çabası ve mücadelesi ile yaşandı. Hem seçim öncesi hem de seçim sonrası yaşanan krizden çıkacaklarmış gibi gösteriyorlar ama bu böyle değildir. Seçim öncesi hareketimiz bu durumu değerlendirmişti. Türk devleti en zayıf dönemini yaşıyor. Bu seçim de onları güçlendirmemiştir, zayıftırlar. Türk devleti AKP-MHP şahsında son 8 yıldır elinden geleni yaptı. Zirvesi budur. Özellikle son iki yılda Medya Savunma Alanları’nda bu savaşı yürüttüler. Bunlar hareketimizin ve halkımızın iradesini mutlak surette kırmak istiyorlardı. Başaramadılar, yenildiler. Bu mücadele ile yenildiler. Seçimlerde ise halk bunlar kaybedeceğini umut ediyordu. Çünkü halk onları desteklemiyor. Ama öyle bir hile yaptılar ki, sanki halk onları destekliyormuş gibi. Ancak halk onları desteklemiyor. Öne çıkardıkları faşist zihniyet, özünde toplumun yüzde 5’ini bile geçmiyor. Bu böyle bir projedir. Hile ile devleti idare ediyor Kendilerini başarılı gösterip halkta umut oluşturmak istiyorlar. Bunun için algı oluşturuyorlar. Sanki AKP-MHP yine iktidara geldi, bununla umut oluşturmak istiyorlar. İşte savaş devam ediyor. Özgür halkın iradesini teslim alıyorlar. Hakikat öyle değildir. Yapılan seçimler Türk devletinin girdiği kriz ve kaotik durumu kurtarmayacaktır. Soykırım politikalarında ısrar ederlerse eğer bu durumları daha kötü olacaktır. Herkes bunu biliyor. Türk devleti de bu durumu iyi biliyor. Hem seçim öncesi hem de seçim sonrası mesajları doğru okunursa onlarda bunun farkındadır. “
Türk devleti mücadelemiz karşısında derin bir krize girdi
Çiya, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı Türk devletinin sistemsel bir kriz içerisine girdiğine işaret ederek, şu hususlara dikkat çekti: “Türk devletini bu duruma sokan Kürt halkının özgürlük mücadelesidir. Mücadelemiz tarihinde çok defa kriz yaşadılar. Seçimler yaptılar, erken seçimler yaptılar. Ancak rejim her zaman kendini ayakta tutmak istemiştir. Ama bu kez ilk defa Türk devleti mücadelemiz karşısında bu kadar derin bir krize girmiştir. Önder Apo’nun liderliğini yaptığı mücadele karşısında ilk defa bu derece zor duruma girmiştir. Son 8 yıldaki savaşta bu ispatlandı. Özgürlük mücadelesi bu aşamadan sonra halkımızla birlikte sonuca gidecektir.
Önder Apo esir düştükten sonra İmralı’da bir direniş ve yeni bir paradigma ortaya koydu. O rejimlere karşı alternatif bir sistem geliştirdi. Önder Apo rejimin demokratikleşmesini, Kürt halkının iradesinin tanınmasını istedi. Maalesef onlar, Önder Apo ve Hareketimizin önerilerini reddettiler. Bunun karşısında Önder Apo, halk devrimi mücadele stratejisini geliştirdi. Halk devrimi mücadele stratejisinin en güçlü devreye girdiği dönem, bu son 8 yıllık dönemdir. Doğru anlamamız lazım. Önder Apo’nun önümüze koyduğu strateji, zafer stratejisidir. Bu stratejinin bir ayağı Kurdistan Özgürlük Gerillası, diğer ayağı ise halktır. Halk içinde halk devrim mücadele stratejisinin öncülüğünü Sivil Savunma Birlikleri (YPS) yapıyor. Başlangıcında ortaya çıkan öncüler gibi Çiyager, Mehmet Tunç, Asya Yüksel şahsında tarihi bir mücadele ortaya çıktı. Bu dönemde; yani bu son 8 yılda da güçlü bir mücadele gelişti. Fakat Önder Apo’nun bizden istediği aşamayı biz ilerletemedik. Mücadele sadece gerilla üzerinde kalıyor. Bizim stratejimizin iki ayağı vardır. Gerilla ve halk birlikte mücadele etmelidir. Gerilla yalnız kalırsa bu direniş olur. YPS öncülüğünde halk rolünü oynarsa, stratejimiz zafer stratejisidir. Hiç kimse bunun önünü alamaz. Düşman en çok korktuğu şey, bu stratejinin halk ayağıdır. İstiyor ki strateji sadece gerillanın omuzlarında kalsın. Dikkat ederseniz, düşman ne yapıyor? Gerillanın etrafını sarıyor. İstiyor ki mücadele sadece dağlarla sınırlı kalsın. Tarihi bir mücadele Mehmet Tunç, komutan Çiyager, Asya Yüksel şahsında ortaya çıkmıştır. Her ne kadar eksik kamışsa da ciddi ve tarihi bir sonuç ortaya çıkmıştır.
Kürt gençleri mücadeleye katıldı
Kürt gençleri mücadeleye katıldı. Sürece katıldı. Gerillaya katıldı. Gerilla Önder Apo’nun stratejisinin önemli bir ayağıdır, esas unsurudur. Kurdistan dağlarında tarihi bir direniş sergiliyor. Sonuçları da ortadır. Özelikle son iki yıldır Zap, Avaşîn, Metîna’da Kurdistan gerillasının sahip olduğu güç ve kudret ortaya çıktı. Fakat stratejinin diğer ayağı, halk ve YPS’dir. Doğru anlasak, Bakurê Kurdistan’da ve metropollerde doğru işletsek, tarihi bir mücadele ortaya çıkaracaktır. Mesela son yıllarda Zap, Avaşîn Metîna savaşından sonra yüzlerce, binlerce Kürt genci gerilla alanlarına gelip saflarda yerini almak için bizimle iletişime geçiyor. Bazıları gelip katılıyor gerilla saflarına. Gelme imkânı bulamayanlar bunu unutmasınlar; Önder Apo’nun stratejisi doğrultusunda yaklaşsınlar.
En büyük güç Kürt gençleridir
Diğer stratejimiz halktır. Unutmasınlar ki bütün Kürt gençlerinin her biri bir YPS militanıdır. Çiyager ve Zerya’nın savaşçılarıdır. Yüzlerce Kürt genci var, inisiyatif alıp eylem yapıyor. Düşmanın fabrikalarını, arabalarını yakıyorlar. Bunu inisiyatif alarak yapıyorlar. Biz buradan onları selamlıyoruz. Onlar doğru yoldalar. Onlar Çiyager ve Zerya’nın yolundalar. Halkımızın iradesinin tanınması lazım. Eğer tanınmasa Devrimci Halk Savaşı’nın devreye girmesi lazım. Devrimci Halk Savaşı devreye girdiği zaman gerilla ve halk birlikte olmak zorundadır. Sadece Bakurê Kurdistan’la sınırlı olmaması lazım. Bu savaş Türk metropollerinin tümüne yayılmalıdır. Kürt gençleri kendilerini buna hazırlamalıdır. Biz buradan çağrı yapıyoruz Kürt yurtsever gençlere, Amed gençliğine, Garzan gençliğine, Botan gençliğine, Serhat gençliğine ve metropollerde yaşayan gençliğe çağrımızdır. En büyük güç Kürt gençliğidir. Düşman her zaman gençlerin gücünden korkmuştur. Dikkat edin, gençleri korkutmak için sürekli saldırıyor, tutukluyor, katlediyor. Kürt gençlerini Kürtçe konuştuğu için öldürüyor. Saz çalıyor, şarkı söylüyor; öldürüyor. Çünkü Kürt gencinden ve halkından korkuyor. Düşman bu konuda zayıftır.”
Kürt gençleri rollerini oynamaya hazır olmalı
Düşmanın 2023 yılında savaşta ısrar etmesi halinde Kürt gençlerinin rolünü oynamasının önemine değinen Çiya, şöyle devam etti: “Düşman savaşta ısrar ediyor. Özellikle bu son iki sene içinde Kurdistan’ı viraneye çevirmek istiyor. Coğrafyamızı, insanlarımızı her şeyimizi hedefliyor. Buna karşı Kürt gençlerinin bir duruş sahibi olması lazım. Her Kürt genci, onların Kurdistan’a yaklaştığı gibi Türk metropollerinde aynısını onlara yapabilir. 2023 yılı içinde eğer düşman bu savaşta ısrar ederse biz de tüm Türkiye’yi cehenneme çevirmeliyiz. Kürt gençleri buna hazır olmalıdır. Kürt gençleri demesin Zap’a gelip katıldım, rolümü oynadım. Bu da doğru ve tarihi bir katılımdır. Ama unutmasın ki Zap’ın bir ayağı da halkın içinde ve metropollerdedir. Kürt gençlerinin kendisidir. Önder Apo’nun en etkili ordusu halkın içindedir. Önder Apo diyor; bir halk özgürlük için ayağa kalkarsa hiçbir güç onun iradesini kıramaz. Bunun öncülüğünü de gençler yapar. Yurtsever Kürt kızları ve erkek gençleri yapar. Yurtsever her Kürt genci Apo’nun militanı ve fedaisi olduğunu unutmamalıdır. Mehmet Tunç, Zerya, Çiyager ve Asya Yüksellerin savaşçısıdır. Onlar bizim ülkemizi yıkmak istiyor. Biz de onların ülkesini onların başlarına yıkalım. Kendini doğru örgütleyen her Kürt genci bunu yapabilir. Bizim en büyük gücümüz özgürlük ve inancımızdır. Ülkemize ve halkımıza olan sevgimizdir. Bu gücü gören her genç, eylem için her tür tekniği ve silahı da bulabilir. Sadece gençler değil halk için de bu geçerlidir. Seçimlerde ortaya çıkan irade onların iradesi değildir. Halkın iradesini gasp etmişler. Halk bu rejimden kurtulmak istiyor. CHP, MHP ve AKP hepsi özünde birdir. Halkın özgür ve demokratik iradesinin ortaya çıkmasını istemezler. Önünü almak istiyorlar. Bunlara karşı Kürt gençleri bir duruş sahibi olmalıdır.