HABER MERKEZİ
Maxmur kampına 17 Temmuzdan bu yana bir ambargo uygulanıyor. Hewler’de MİT’çilere yönelik eylemden sonra bunu bahane eden işbirlikçi yapı (KDP) 7 aya yakındır kampı ambargoya tutmuş durumda.
Peki kim bu Maxmur kampında yaşayanlar, neden sürekli işbirlikçi yapı ve katil TC’nin hedefinde.
1994 yılında Türk devletinin baskı ve zorbalığı nedeniyle köyünü, toprağını geride bırakıp yollara düştüler. Birkaç yer değiştirdikten sonra 1998 yılında Maxmur’a yerleştiler. TC tarafından kendilerine Türk olmak, korucu olmak dayatıldığı için ülkelerinin güneyine göç etmişler.
Göç ettikleri ülkelerinin güneyinde ise “Kurde Tırkıyê” olmaktan kurtulamamışlar. Kendilerine ayrı cinsten oldukları hep ima edilmiş. Nüfus cüzdanları yok. Ellerindeki seyahat belgeleri ile ilk önce Hewler’e gidip gelmeye başlamışlar. Hewler’de iş buldukça çalışmışlar. Son durakları olan Maxmur’a geldiklerinde iskan edildikleri alan çölmüş.
O günden bu güne akrep, yılan, sömürgeci ve işbirlikçilere karşı büyük direnişler göstermiştir. Onların bu direnişini ne kızgın çöl sıcaklığı nede işbirlikçi yapılar kırabildi. Bir gün bile olsun asil duruşlarından zere kadar taviz vermediler. Bu gün ise o göç yollarında büyüyen çocukları yönlerini dağa verip özgürlük savaşçısı oluyor. Cudi’ye, Dêrsim’e Amed’e yolcu oluyor. Faşist soykırımcı düşmana ölüm yağdırıyorlar. Maxmûr denince insanların aklına halkın çektiği zorluklardan ziyade gösterdiği o büyük direnişlerin gelmesi bu yüzdendir.
Böylesi bir direnişin gelişmesi gün geçtikçe faşist soykırımcı düşmanı ve işbirlikçilerin uykularını kaçırıyor, günlerini cehenneme çeviriyor. Bundandır faşist soykırımcı Türk devleti ne zaman eline küçük bir fırsat geçse kampa saldırıyor. Bu güne kadar bu işgal saldırılarında bir çok yurttaş yaşamını yitirdi. Bu saldırılar sadece fiziki olmuyor. Kimi zaman 3 Şubat günü gerçekleşen DAİŞ çetelerinin saldırısı gibi saldırıya uğrarken kimi zamanda 17 Temmuzdan bu yana süregelen ambargoya maruz bırakılıyor.
AKP-KDP ve DAİŞ üçgeninde doruk noktaya ulaşan bu saldırılar ile Maxmur kampında ki yurttaşları yeni bir göçe tabi tutuluyor. Hava saldırısı, Daiş çeteleri ve ambargo ile kamptaki yurttaşları teslim almak istenilmektedir. Ambargo yüzünden 3 Şubat günü saldırıya uğrayan yurttaşlar bile Kamptan çıkarılmalarına izin verilmedi. Bu küçük örnek bile işbirlikçi yapının ne noktaya geldiğini bize göstermektedir.
Buna karşı bizlerin onurlarına yıllardır her şart ve zorluk altında sahip çıkanların yanında olmamız lazım. Her zamankinden daha fazla dayanışmamızı güçlendirip bu faşist soykırımcı düşman ve işbirlikçi yapıya karşı direniş ağını genişletmemiz gerekiyor.
NC/ Mazlum Yılmaz