HABER MERKEZİ –
Çil û Çar…
Derin vadiden doğan heybetli dağ…
Derinliklerden doğan yüksekler…
Derler ya; “en yüksek dağlar en derin denizlerden doğmuştur; en derin acıdan doğar en büyük sevinç.”
Çil û Çar gibi…
Bêrîtan gibi…
Bir zamanlar dünya tıpkı gökyüzü gibi maviye boyalıymış. Sonra sular çekilmeye başlamış. Sular çekilince, dalgaların dansından doğan dağlar gün yüzüne çıkmış. Ve bir de vadiler. Ki ne kadar derinse vadi, o denli yüksektir dağ.
Ne zaman yüksek dağlar ile derin vadiler arasında sonsuzluğa giden patikalarda yürüsem, aklıma dağların tanrıçası Şehit Bêrîtan gelir. Hele ki aylardan Ekim ise, patikaların sarı yapraklar altında izini kaybettirdiği zamansa takvime yazılan. Ayın 25’iydi. Doğa ana, kesk û sor û zer elbisesini giymiş, yaşama dair ne varsa her şeye sonbahar rüzgarıyla sarılarak yeni bir zamana hazırlanıyordu. Vakit gelmişti. Ve Xakurkê’nin kızıl yalçın kayalıkları özgürlük çığlığıyla, acılardan yaşam yaratan zılgıt sesiyle, ‘Bijî Serok Apo’ haykırışıyla yankılandı.
Zalim tanrılara karşı Dêrsim’in tanrıça kültü Besê ve Zarifelerin direniş ruhuyla buluşup bu diyarlarda da kendini var etmeyi başardı. Munzurlar’ın asi kızı Çil û Çar’ın heybetli kayalıklarında bir çağlayan olup derin vadilerdeki özgürlüğe aktı.
Bêrîtan yoldaş, dağ ruhluydu. Toplumsallığa beşiklik etmiş toprak ananın ninnisiyle büyümüştü. Anafatma’yı çiçeklendiren direniş ruhuyla demlenen bu toprakların kutsallığını bir künye gibi yüreğinde taşıdığı gibi, dağlara kızıllığını veren acıları eksik ettirmeyen ihanet gerçeğinin de bilincindeydi. Teslimiyete karşı yarınların özgür ruhlu çocuklarına büyük sevinçler bahşetmek içindi kendini çağlayan kılması. Özgür ruhlular çoğalsın diyeydi kendini Çil û Çar’ın uçurumundan atıp kanatlanması. Kanatlanan, özgürlüğe sevdalı kadındı. Parçalanan, kölelik ruhuydu.
Şehit Bêrîtan’ın içindeki özgür yaşam sevdası, Çil û Çar’ın tepesinden ülkemin dört bir yanına dağılıp kutsal topraklara değdi ve her baharla çiçek olup açıyor, dalda yaprak olup dört bir yanımızı yeşillendiriyor. Onun bu sevdası özgürlük mücadelemizin türküsünde bir ezgi olarak anlam bulmuş, her an yankılanıyor. Ruhunun değdiği toprakları ısıtan güneşin izinde yaşam yaratıyor. Güneşimizle doğru yoldaşlıkla, yoldaşların yoldaşı olmayı bilmiştir.
Onun özgürlük ezgisi tam yirmi bir yıldır ülkemin dört bir yanındaki dağlarda ve ovalarda yankılanıyor. Yankılandıkça özgürlük mücadelemiz büyüyor. Onun izinde yürüyerek özgür yaşama hep bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu yolda anısı bize hep ışık olacaktır. Anısının önünde saygıyla eğiliyor, Şêhit Bêrîtan’ın şahsında başta Ekim Şehitleri olmak üzere bütün özgürlük sevdalısı, dağ yürekli şehitlerimizi minnetle anıyoruz.
Özgürlüğe uçuşun Munzur gibidir
Akarken bile asi ve hırçın
Hesap soruyorsun tarihten
Anları yaratırken kendinde
Sıradanlığı ölüm bilip
Çaresizliğe meydan okuyorsun
Ölüm bedeninden utanırken
Sonbahar yağmurlarının
Toprakla ilk buluşma heyecanı
Seni de sarıp doğayla bütünleşirken
Yaşam oluyorsun