Êzîdîlerin 74. Ferman olarak tanımladığı DAİŞ’in Şengal saldırısında kurtulan gençler, Almanya’da intiharların pençesinde. Son aylarda 20 civarında genç intihar etti.
DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 yılında Şengal’e saldırmasıyla birlikte Ortadoğu’nun kadim inancına sahip olan Êzidîler’in hayatı alt üst oldu. Binlere kişi katledildi, 6 bin kadın ve çocuk kaçırıldı. Yüz binlercesi topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Bu dönemde Almanya’ya ise resmi olmayan rakamlara göre 70 binin üzerinde Êzidî yerleşti.
Çoğunluğu Niedersachsen eyaleti olmak üzere ülke genelinde dağılmak zorunda kaldı. Burada yaşamlarını her iki kültür arasında sıkışmış bir şekilde sürdüren Kürtlerin son toplu göçü olan Êzidîler, birçok sorunla karşı karşıya. Bunların başında ise bulanım ve yaşamlarına son verme geliyor.
SOSYOLOGLARA GÖRE İNTİHARLAR ŞENGAL KATLİAMI’NIN UZANTISI
Hannover, Lehrte çevresinde son aylarda 20 civarında genç, intihar ederek, yaşamına son verdi. Geldikleri Almanya’daki sistem içerisinde bulanımı yaşayan gençler, alkol, esrar ve eroine başlıyor. Derinleşen bu kriz zamanla gençleri çıkmaza sürüklüyor. Son noktada ise çoğu genç, trenlerin önüne atlayarak, yaşamlarına son veriyor. Aileler, bu intiharların gerçek nedenini saklayarak, “Allah’ın takdiri” diyor.
Êzidî kurum temsilcileri, bunun önüne geçilmediği taktirde gelecek yıllarda daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını belirtirken, sosyolog ve uzmanlar ise bu intiharların Şengal Katliamı’nın uzantısı olduğu tespitini yapıyor.
İNTİHARLARIN ARKASINDAKİ GERÇEK NE?
Husen Mirza Hesen (23) intihar eden onlarca Êzîdî gencinden biri. Hesen, bu yılın Nisan ayında, trenin önüne atlayarak intihar etti. 2016 yılında Şengal’den Almanya’ya gelen Hesen, 5 ay Münih’te kaldıktan sonra Hannover’e taşındı. Evinde yaşamaya başlayan Hesen’in işsiz ve içine kapanık olduğunu belirten kuzeni Pir Bapir Dawud, “Annesi ve babası sürekli ondan para istiyordu. Bildiğimiz tek sorun budur” dedi.
Hesen’in kuzeni Pir Bapir Dawud, Şengal’den 11 yıl önce Almanya’ya gelmiş. Lehrte kasabasında yaşayan Dawud, kuzenin intiharına ilişkin şunları söyledi: “Daha önce Münih’te yaşıyordu. Onu buraya getirdik. 1,5 yıl boyunca bizde kaldı. Hiç kimseyle sorunu yoktu. Kötü alışkanlıkları da yoktu. Ama ben inanıyorum kendi ailesiyle sorunu vardı. Bir gün saat 15:00 civarında polis bizi arayarak, Husen’in trenin önüne atlayarak intihar ettiğini söyledi.”
Son aylarda 15 kişiden fazla gencin intihar ettiğini hatırlatan Pir Bapir Dawud, “Evli ve çocuk sahibi kişiler de intihar ediyor. Bu intihar edenlerin 3’te 2’si Şengallidir. Geçenlerde 18 yaşındaki bir genç kendini binadan attı. Yine 4 çocuk annesi de kendisini astı. Bunun sebebi aile içi sorunlar, ekonomi, kültür çatışması. Çocuklar ölüyor en büyük sorunu da ailelere bırakıyor” dedi.
‘YENİ BİR YAŞAM UMUDUYLA GELDİLER AMA…’
Husen Mirza Hesen’in kuzeni ve arkadaşı Ayaz Dawud ise, Şengal’den gelenlerin birçoğunun hala yaşadıkları travmayı atlatamadıklarını belirtti. “Yaşadıkları stres yalnızlık sonucudur” diyen Dawud, “Kuzenim de bu sorunlar yüzünden intihar etti. Sorunları vardı. İçine kapanıktı. Ailesiyle sorunlar yaşıyordu. Biz çok konuşuyorduk, aile içinde de sorunlarını çözmek için uğraşıyorduk ama başarılı olamadık” şeklinde konuştu.
Dawud, gençlerin bataklık içerisinde olduğunu dile getirerek, “:irçok kişi nargile salonlarına, bahis yerlerin gidiyor. Yaşadıklarını unutmak için alkol alıyorlar. Şengal’den DAİŞ’in katliamından kaçıp buraya gelen gençler, yeni bir yaşam kuracaklarını ve kurtulacaklarını umarken şimdi de intihar ediyorlar. Bu normal ve sıradan bir vaka değil. Bir kültür haline gelmiş, her gün bir kişinin kendini trenin önüne atma haberi geliyor. Şu anda bir çok kişi de psikoloğa gidiyor” ifadelerini kullandı.
‘KUMAR VE UYUŞTURUCU BATAKLIĞINDALAR’
Delal isimli 21 yaşındaki genç ise geçtiğimiz günlerde trenin önüne atlayarak yaşamına son verdi. Ailesiyle birlikte Hannover kenti yakınındaki Lehrte kasabasında bir mülteci kampında yaşayan Delal’in ailesi çocuklarının intiharına ilişkin konuşmaktan kaçınırken, intihar gerekçesini ise Delal’in dil sınavını kazanmaması olarak açıklıyorlar. Ancak ismini açıklamak istemeyen komşuları intiharın perde arkasındaki gerçeğin aşk ilişkileri olduğunu iddia etti.
Neçirvan Mustafa da Duhok’tan 2 yıl önce gelmiş. Lehrte kentinde mülteci kampında kalan Mustafa, Êzidîlerin ciddi sorunlar yaşadıklarını belirterek, “Yeni bir yaşam, farklı bir kültür yaşıyorlar. Evde farklı bir yaşam, dışarıda ise farklı yaşam. Bu onların yaşadıkları sorunları daha da derinleştiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Hannover’de yaşayan ve ismini vermek istemeyen N. K de, Rojava Êzidîlerinden. 22 yaşındaki N. K, gençlerin esrar, eroin bataklığına saplandığını belirterek, “Hepsi zengin olmak istiyor. Bir süre sonra hayal ettikleri yaşama ulaşamayınca da bu tür vakalar başvuruyorlar. Böyle giderse intihar vakaları daha yaygınlaşacak” dedi.
‘KURUMLARA KAPILARINI KAPATMIŞLAR’
Lerthe Gulan Gulo Kadın Meclisi Sözcüsü Devrim Alp, Şengal katliamından sonra yaşadıkları Lerthe ve çevresine 300 civarında ailenin geldiğini belirterek, “İntiharların en büyük nedeni farklı bir sisteme adapte olmamadır. Yaşadıkları onca şeyden sonraki travmanın getirdiği sorunlardır. Yine başka bir sorun da aileler kendilerini özgür görüyorlar. ‘Biz buraya geldik artık kurtulduk’ görüşü hakim. Ama öbür taraftan bakıldığında hiçte öyle değil. Gençlerin ayrı, kadınların ayrı aile için sorunlar, parçalanmışlık baş göstermeye başlamış. Bugün geçtikçe derinleşiyor. Bu da insanları yaşamdan izole oluyor. Toplumsal bir yaşam ortadan kalkmış” diye konuştu.
Şengal’den gelen Êzidî, gençlerin çalışmadıklarını belirten Alp devamla şunları kaydetti: “Sokaktalar, alkol tüketimi oldukça yaygınlaşmış, esrar, eroin gibi uyuşturucu kullanımı da artıyor. Bu maddelere bağımlı hale gelinmiş. Bunlar tahmin değil, görüyoruz. Birçok aile buraya gelip çocuklarının bu halde olduğunu söyleyip, yardım istiyor. Çok enteresan Kuzey Kürdistan Êzidîlerin gençleri 40 yıldan fazladır burada olmalarına rağmen bu kadar kötü değil. İlk geldikleri dönemde bürokratik ve benzeri konularda yardım için sık sık geliyorlardı. Ama artık son zamanlarda gelmedikleri gibi bizim de onlara gitmemize izin vermiyorlar. Adeta kapılarını kurumlara kapatmışlar. Bana göre kısa sürede bu sorunları yaşayan bu toplulukları önümüzdeki yıllar da daha büyük tehlike bekliyor.”
‘KURUM VE TOPLUM OLARAK BU SORUNUN ÜZERİNDE DURMALIYIZ’
Almanya Êzidî, Kadın Meclisi üyesi Sabriya Sevgat ise yaşananların gençleri böyle bir duruma ittiğini hatırlatarak, “Çözümü alkol ve esrarda buluyor. Ve bu maddeleri kullanmaya başlıyorlar. Bir süre sonrada bunun çözüm yerine daha da sorunları derinleştirip, intihara sürüklüyorlar. Kurum ve toplum olarak bunların son bulması için ciddi anlamda önlem almamız gerekiyor.
Eğer almasak bu vakalar daha da derinleşerek, toplumumuz ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Birçoğunun geldikleri yerde ekonomik durumları iyiydi bu ailelerin. Buraya gelince hepsi sıfırdan başlıyor. Yoksulluk yaşıyorlar. Gençler de kısa sürede zengin olmak için eroin ve esrar işlerine giriyor. Battıkça batıyor. Çareyi intiharda bulunuyor” diye belirtti. NAV-YEK Eşbaşkanı Çiçek Yıldız, Almanya ve Avrupa’ya gelmenin çözüm olmayacağını ve Şengal’de yaşayan topluma yardımların edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
‘İNTİHAR ÊZİDÎLİK İNANCINDA GÜNAHTIR’
Şêx Tahsin İpek, Êzidî inancında intiharın günah olduğunu hatırlatarak,”Êzîdî, inancında ruh veren de alan da tanrıdır. Eğer bir insan kendi yaşamına son veriyorsa bu şu anlama geliyor kendisi Allah yerine geçmiştir. Bu da büyük günah ve suçtur. Aileler bunu çocuklara anlatmalıdır” uyarısında bulundu.
Tarihçi Lokman Barış da bu intiharların Şengal’de yapılan katliamın bir uzantısı olduğunu kaydetti. Barış, “Katliam ve savaşların tarihine baktığımızda bu bir günde ya da bir dönemde son bulmuyor. Bu etkiler yıllarca sürebiliyor. Çünkü yaralar erken sarılmıyor bu da yıllar sonra kendini farklı boyutlarda gösteriyor. Şengal gençlerinin intihar vakalarını da böyle görmek gerek” şeklinde konuştu.
ÊZİDÎLERİN 3. ÖLÜMÜ İNTİHAR…
Sosyolog Azada Barış ise Êzidîler arasındaki intiharların nedenini kökünden kopuşa bağladığını belirterek, şunları vurguladı: “Êzidî, inancında günah olan intihar 1993 yılından itibaren yaygınlaştı. Özellikle son dönemlerdeki vakalar ise kültüründen, yerinden e kökünden uzaklaşmayla bağlantılıdır. Tutunacağı bir şey olmayınca çareyi intiharda buluyor. 3 Ağustos 2014 yılında yapılan katliam 1. ölümdü, 2. ölüm bazı Kürt hareketlerinin buna yol açtığı zemindir. Bunun sonucunda Êzidîler kalacak yer bulamadılar. Avrupa yollarına düştüler.
Bu intiharlar ise bana göre 3. ölümdür. Çünkü eğer bir ağacı sulamazsan o ölür. Bu intiharları da böyle okumak gerek. Bana göre bunlar beni şaşırtmıyor. Eğer Êzidîler topraklarına geri dönmeseler daha da büyük felaketler olacaktır. Onur, şeref, ayaklar altına alınmış, erkekler öldürülmüş, kadınlara tecavüz edilmiş, yerleri talan edilmiş. Geri kalanlara ise tek bir yol bırakılmış oda Avrupa’ya kaçmak. Buraya gelince de umduklarını bulamıyorlar. Bulamayınca yaşamlarına son verme eylemi kalıyor.”