HABER MERKEZİ
Dalkavukluk bilinen tabiriyle şaklaban demek oluyor. “Kendisine çıkar ve yarar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse”ye de deniliyor dalkavukluk. Masallarda ise biz “Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse” diye de öğrenmiştik. Özcesi çıkarcı, çıkarı için yalakalık yapan, korkak, iradesi olmayan, iradesine başkaları tarafından ipotek konulan, konulmuş olan, bunun için kendisi de olamayan tiptir dalkavuk. Kürtçede bu tiplere amiyane deyimle “tırşıkçı” denilir. Daha edebi bir söylemle şoloz deniliyor.
Son zamanlarda Türkiye’de sistemin yeni sahiplerine yalakalıkta sınır tanımayan bir yarışın olduğunu birçok aydın dile getiriyor. Aydınlar ve saygı değer yazarlar yalakalığı dile getirirlerken yerden yere de vuruyorlar. Ahlaki çökmüş tipler olarak ele alandan tutunda hatta kimi saygın yazarın deyimiyle “zibidiler” olarak bile ifade edenler çıkıyor.
Biz bu çok fazla yapılan değerlendirmelere girmeyeceğiz. Muhtemeldir ki söylenenler doğrudur da. Sonuçta bir birey kendisi olamamışsa, ya da birey olmasına izin verilmemişse böyle tiplerin her şeyi ama her şeyi yapacakları aklı çalışan her kişi tarafından tespit edilebilir. Kendisi olamayanlar tüm insanlık değerlerini satabilirler. Asalak yaşamları için o korkak ruhları için her şeyi satabilirler. Yalakalıktan tutalım da kraldan daha kralcı kesilmelerine kadar böyle onursuzluk diyebileceğimiz davranışlar içine girebilirler. Aslında bu tip yaklaşımlara davranış demekten ziyade davranış bozukluluklarına girebilirler demek daha yerinde olur.
Lakin biz başka bir pencereden konuya bakmak istiyoruz. Bir ara saygın bir yazar “bu sistem, suç üreten bir sistemdir” demişti. Doğru da söylemişti. Bu sistem sadece ve sadece suç üretiyor. Ve bu sistem sadece ve sadece diz boyu ahlaksızlık yaratıyor. Ve bu sistem gerçekten sadece ve sadece dalkavuk yetiştiriyor.
Nedeni ise basittir. Bu sistem iktidarcı bir sistemdir. İktidar güç demektir. İktidar bu bağlamda sadece ve sadece boyun eğmeyi ve boğun eğdirmeyi bilen bir sistemdir. Güç üzerine kuruludur. İktidarcı yapıların genlerinde hep birilerini kişiliksizleştirerek kendilerine eklemleme vardır. Bir uzvu haline getirme vardır. Dediğimiz gibi iktidar doğası böyledir. Bunu beğeniriz ya da beğenmeyiz bir yerde iktidar varsa orada kişiliksizleştirme kesin vardır. Burada onursuzlaştırma kesin vardır. Burada insanların iradelerine ipotek konulduğu için dalkavukluk mutlaka vardır.
Şimdi Türkiye’de çok ileri düzeyde bir dalkavukluğun yaşandığını görmeyen kesinlikle ya kördür ya da hakikaten dalkavuktur. İktidarın tepesindeki adam her mikrofonu ağzına götürür götürmez veriyor veriştiriyor.
İktidarların en tehlikeli olanı ise sonrada görmelerde ortaya çıkanıdır. Öyle ki iktidar olanaklarına ezelden beri kullanma imkanı bulamayanlar birden bire böyle bir iktidar imkanı gördüklerinde ilk işleri geçmişin tüm ezilmişliklerini insanlara ödeterek egolarını tatmin etme halleridir. Türkiye’de bu böyle midir değil midir ayrı bir tartışma konusudur. Ancak iktidar geni taşıyan, iktidarın imkanlarını ellerlinden bulunduranların sadece ve sadece uydu kişilikler istedikleri açıktır. Uyduruk kelimesi bunun için iyi bir kelimedir. Yine uydurukluğun bir ötesi olan dalkavuklukta bu bağlamda iyi bir isimlendirmedir.
Evet, Türkiye’de yeni iktidar odakları iktidar sistemine dokunmadılar. Yeni iktidar odakları sadece ve sadece iktidarı ele geçirerek yeni iktidarın nimetlerinden yararlanıyorlar. Böyle olunca iktidara gelenler yeni de olsalar yapacakları ve yaratacakları sadece ve sadece dalkavuk yaratmaktır.
Bunun için sorun sadece yeni iktidarlar uğraşma ve bunlara karşı mücadele etmenin çok ötesinde tüm iktidar odaklarına karşı gerekli olan bir mücadelenin yürütülmesidir.
Hayri Engin