AMED – Bir toplumu ayakta tutan, yürüten, geliştiren o toplumun gençleridir. Eğer o toplumu yok etmek, geleceksiz ve etkisiz kılmak istiyorsanız önce gençlerini hafızasız kılmalı, toplumundan ve kültüründen uzaklaştırmalısınız. Bilindiği üzere özel savaş devleti TC, Kürt gençleri ve genç kadınlarını fuhuş, uyuşturucu, ajanlaştırma gibi her türlü kirli politikanın hedefi haline getirerek her geçen gün kendi toplumuna, özüne, kültürüne yabancılaştırılıyor.
HDP Gençlik Meclisi’de geçtiğimiz günlerde uyuşturucu, fuhuş ve yozlaştırma politikalarına karşı “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı inşa edelim” kampanyası başlattı. Gençlik Meclisi, “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı inşa edelim” şiarıyla başlattığı kampanya kapsamında bir çok eylem ve etkinlik geliştirmeye devam ediyor.
Bizler de Nûçe Ciwan Ajansı olarak başlatılan kampanyayı, kampanya ile hedeflenen ve bu kapsamda geliştirilen eylem etkinlikleri HDP Amed Milletvekili Dersim Dağ ile konuştuk.
“Özel savaş politikalarıyla bağımlılık yaygınlaştırılıyor, bunu yürüten de bizzat devletin kendisi. Nitekim bizzat emniyet güçleri, kampanya kapsamında çalışma yürüten arkadaşlarımızı ‘Size bu çalışmayı yaptırmayacağız’ diyerek tehdit etti.” diyen Dersim Dağ devamla, “Sözde bu kentin güvenliğini, huzurunu sağlamakla görevli olan emniyet, bu tehditleriyle var olan ortamdan memnun olduklarını dile getirirken, bu işin yürütücüsü olduklarını da itiraf ediyor.” vurgusu yaptı.
Dersim Dağ ile yaptığımız röportajın tamamı şöyle:
* HDP Gençlik Meclisi olarak “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı kuralım” kampanyası başlattınız. Siz HDP’li gençler sürekli bağımlılığa karşı mücadele ediyorsunuz. Gençlerde ne tür bağımlılıklar var? Bunun temelinde neler var?
Bağımlılığın temelinde aslında Kapitalist sistem var. Örneğin madde bağımlılığı, ekonomik bağımlılık, temelinde sisteme dayalı bağımlılık yatıyor. Sisteme bağımlı olmakla beraber aslında sistemin gençliğe dayattığı, farz kıldığı ve gençleri bu çerçeve içerisinde yaşamaya mecbur bıraktığı bazı maddeler var. Madde bağımlılığı, ekonomik bağımlılık, maddi bağımlılık, internet bağımlılığı… Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Belki yaşamımızda var olan birçok şeyi de bağımlılık olarak nitelendirebiliriz. Yine aile bağımlılığı var. Bunların hepsini sisteme bağımlılık beraberinde getiriyor. Çünkü sistem, gençliğin bunlar içerisinde yaşamasını sağlıyor. Gençlerin tüm dünyasının internetten ibaret olması, maddeye bağlı olması, sadece ekonomi için çalışması, dayatılıyor. Biz ‘Bağımlılığı kıralım’ derken, sadece madde bağımlılığı değil, sistemin farz kıldığı tüm bağımlılıkları kıralım, aşalım, bırakalım diyoruz. İstismar, fuhuş, ajanlık da aynı şekilde bağımlılığın bir parçası.
* Bağımlılığa karşı benzer hamleleriniz oldu. Bu kez yeni bir yaşam hedefiniz var. Nasıl bir yaşam?
Hamlemizin temelinde bağımlılığı aşma, kapitalist sisteme karşı yeni yaşamı, demokratik, ekolojik, komünal, toplumsal bir yaşamı kurma çağrısında bulunuyoruz. Daha önce de buna benzer kampanyalar yaptık. Buna benzer hamleler yaptık. Çünkü toplumun gittikçe bağımlı hale geldiğini, gençliğin gittikçe bağımlı bir hale geldiğini aslında sistemin gençliği dört bir taraftan sardığını, kendisine mecbur bıraktığını ve tüm ağlarla beraber tuttuğu gençliğin bu bağımlılıklara mecbur bırakıldığı ve gençlerin aslında sistemden koparılma adına ümitsiz bir gencin bu sistemden kurtulma adına umutsuz ve ümitsiz olduğunu gördük. Bu anlamda bağımlılık sürekli gündemimizde oldu. Bu kampanya ile hem toplumun hem gençlerin hem de bir bütünen Kürt halkının gündemine bağımlılık gündemini sokma ve bununla beraber sisteme olan bağımlılığı kırmayı amaçlıyoruz.
* Bağımlılıkla gençlere ne dayatılıyor?
Kapitalist sistemin tüm gençlere farz kıldığı belli bağımlılık ağları var. Özellikle Kürdistan’da gençlere karşı özel savaş politikaları yürütülüyor. Kürt gençlere, Kürt genç kadınlara karşı bir savaş yürütülüyor. Sadece kendine bağımlı hale getirme değil, aynı zamanda yok etme üzerine kurulu bir politika yürütülüyor. Kırımdan geçirme, özünden koparmaya çalışıyorlar. Madde bağımlılığı bilinçli bir şekilde yaygınlaştırılıyor, satılıyor, satılmasına izin veriliyor. Hatta bizzat devlet eliyle yapılıyor. Diğer yerlerde “daha masum” diyebileceğimiz politikalar yürütülürken, Kürt gençlerine yönelik insani onuru yok sayan bir şekilde yürütülüyor.
* Özel savaş politikaları nasıl yürütülüyor, kimler yürütüyor?
Son zamanlarda Kürdistan’da artan istismarı olayları var. Bu istismarlara baktığımızda birçoğunun devlet memuru olduğunu görüyoruz. Belki bir imam, bir öğretmen, nitekim bunlar basına da yansıdı. Sadece Diyarbakır’ın ilçelerine baktığımızda, son 3 hafta içerisinde Çınar, Kulp ve Dicle ilçelerinde birbirine benzer olaylar yaşandı. Aslında devlet memurlarının artık özel savaş elemanı olarak kullanıldığını, bunların Kürt halkının varlığına, değerlerine saldırılarda bulunduğunu gördük. Sadece Kulp’a baktığımızda, 8 çocuğun istismara maruz kaldığını görüyoruz. Yada Dicle’ye baktığımızda sayısı 10’ları bulan çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını, Çınar’da benzer olayların yaşandığını görüyoruz. Bunlar sadece basına yansıyanlar. Biz bunların bu kadarla sınırlı olduğunu düşünmüyoruz.
Belki her mahallede, her okulda, özel savaş elemanı olarak Kürdistan’a gönderilen asker ve polisler hem Kürt genç kadınlarına dönük taciz tecavüz girişiminde bulunuyor hem aynı şekilde Kürt gençlerinin madde bağımlısı olması için ciddi bir çalışma yürütüyor. Bugün bir Kürt genci Kürtçe konuştuğu için katlediliyor. Ama Kürdistan’da uyuşturucu satan, fuhuş yaptıran, istismar eden yetkililer veya fuhuş yaptıran ve uyuşturucu satan kişiler hiçbir şekilde bir ceza almıyor. Bir cezasızlık politikası var. Bu politika bu olayların yaygınlaşmasına yol açıyor ve bu da devletin eliyle yapıldığının göstergesi oluyor. O yüzden Kürdistan’da özel politikalar uygulanıyor diyoruz. Kürde, Kürt gencine düşmanlık yapılıyor. Kürt gençlerini değerlerinden, özünden koparmak için her şey “mubah” görülüyor.
* Özel savaş cumhuriyet tarihi boyunca uygulana geldi, günümüzde AKP bunu nasıl uyguluyor?
Osmanlı Devleti döneminde de özel savaş politikaları uygulandı. AKP, Türkiye tarihi boyunca özel savaşı en iyi uygulayan iktidar oldu. Kürt gençlerinin özgürlük mücadelesini sahiplenmesiyle özel savaşa politikalarına ağırlık verildi. Sadece son 10 yılda baktığımızda, özgürlük mücadelesine öncülük Kürt gençlerine yönelik nasıl özel savaş politikalarının üretildiğini görebiliriz. Kürt gençlerini mücadelesinden koparmak için her yol denendi. Fiziki olarak başarılı olamayınca, Kürt gençlerinin demokratik modernite sistemini tanımaması için, özgürlüğünden vazgeçmesi için özel savaşa ağırlık verildi.
* Özel savaşın ve bunun sonucunda bağımlılığın gençlerin geleceğine, topluma etkileri neler oluyor?
Gençler toplumun, halkın öncüsü olduğu gibi, aynı zamanda geleceğidir. Gençlere yönelik özel savaş politikalarıyla Kürt halkının varlığına, özüne, kültürüne, kimliğine, geleceğine bir saldırı söz konusu. Bir yandan fiziksel soykırım, diğer yandan kültürel soykırım uygulanıyor. Yoz bir toplum oluşturulmaya çalışılıyor. Özünden koparılmış, ahlaksız bir toplum yaratılmaya çalışılıyor. Bunların gerçekleşmesi durumunda ahlaksız bir toplum ortaya çıkacaktır. Sistemin kölesi, bağımlısı olan bir durum ortaya çıkacaktır. Bunu engelleyecek olan da buna karşı mücadele edecek olan da gençlerdir. Mücadele olmayınca halklar, kimlikler, doğa, kültür yok oluyor.
* HDP’li gençler sürekli gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, ajanlık dayatmasına maruz kalıyor, kampanya kapsamında çalışmaları engelleniyor. Gençler neden hedefte?
Bizler HDP Gençlik Meclisleri olarak, bağımlılığa karşı bir mücadele yürütürken, sisteme karşı da bir mücadele yürütüyoruz. Özel savaş politikalarıyla bağımlılık yaygınlaştırılıyor, bunu yürüten de bizzat devletin kendisi. Haliyle devletin bu politikalarına karşı mücadele yürütürken, aynı zamanda devletin gençliğe dayattığı politikalara karşı da mücadele yürütüyoruz. Biz devletin Kürtlere yönelik politikalarını, oyunlarını bozuyoruz. Devleti teşhir ediyoruz, Kürtlere nasıl bir gelecek vadettiğini, nasıl bir toplum yaratmak istediğini teşhir ediyoruz. Aynı zamanda bu politikalara karşı bir mücadele hattı açıyoruz. İtaat etmediğimiz için, bağımlı olmadığımız için, sistemin bağımlısı olmadığımız için ve buna karşı mücadele yürüttüğümüz için her alanda baskılara maruz kalıyoruz. Yeri geliyor arkadaşlarımız kaçırılıyor, yeri geliyor tutuklanıyor. Bir hafta içerisinde 5-6 defa gözaltına alınan arkadaşlarımız oluyor. Bu yıldırma politikalarının bir parçasıdır.
Köleleştirmeye çalışıyorlar, mücadeleden alıkoymaya çalışıyorlar. Nitekim bizzat emniyet güçleri, kampanya kapsamında çalışma yürüten arkadaşlarımızı ‘Size bu çalışmayı yaptırmayacağız’ diyerek tehdit etti. Sözde bu kentin güvenliğini, huzurunu sağlamakla görevli olan emniyet güçleri, bu tehditleriyle var olan ortamdan memnun olduklarını dile getirirken, bu işin yürütücüsü olduklarını da itiraf ediyor. Kürt gençlerini düşman olarak görüyorlar. Gençlere düşmanca bir yaklaşım var, katletmek istiyorlar. Nitekim 2017 Newrozu’nda katledilen Kemal Kurkut da bir Kürt genciydi. Yani yapmadıkları bir şey değil. Düşman olarak görüyor ve kendisine bağımlı hale getiremediği bir genci ne olursa olsun bir şekilde itaat ettirmeye çalışıyor. İtaat ettiremediği noktada baskı politikalarını devreye koyuyor. Biz HDP Gençlik Meclisleri’nin bu kadar baskıya maruz kalmasının temel nedeni de itaat etmememizdir.
* Özel savaş politikalarının genç kadınlara yönelik ayrı uygulamaları var. Bağımlılığın yanı sıra genç kadınlar fuhuşa sürükleniyor. Genç kadınlar özel savaş politikalarına iki kez maruz kalıyor. Ne amaçlanıyor?
Genç kadınlar hem toplumun geleceği hem de o toplumun yaratıcısıdır. Bu anlamda Kürt gençleri özelinde Kürt genç kadınları üzerinde özel savaş politikaları yoğun bir şekilde yürütülüyor. Kürdistan’da genç kadınlar askerlerin, polislerin, özel savaş elemanlarının tacizine, tecavüzüne uğruyor, şiddete maruz kalıyor, katlediliyor. İpek Er, bunun en somut örneğiydi. Bu nedenle İpek Er’in yaşadıklarını unutmamak, sürekli hatırlatmakta fayda görüyorum. Kürt genç kadınlara dayatılan, zorunlu kılınan, İpek Er’in yaşadıklarıdır. İpek, özel savaş elemanı olan Musa Orhan tarafından kandırılıyor, tecavüze uğruyor ve daha sonra intihara sürükleniyor. Bugün Musa Orhan herhangi bir ceza almadı ve cezasızlık politikasıyla ödüllendirildi. Hala görevinin başında. Kürdistan’da Kürt genç kadınına tecavüz etme, katletmenin sonucunu Musa Orhan örneğinde gördük. Devletin Musa Orhan’ı nasıl koruduğunu, yanında nasıl yer aldığını, hatta sırtını nasıl sıvazladığını açık bir şekilde gördük, görüyoruz.
Kürt genç kadınları öncü rolüyle, kölenin kölesi olmayı reddederek, isyanı büyütüyor. Bir karşı çıkışı başlatıyor. Genç kadınlar bu misyonu nedeniyle hedef alınıyor. Kürt genç kadınların iradesi kırılmak isteniyor, teslim alınmak isteniyor. Özel savaş politikalarıyla Kürt genç kadınlar fuhuşa sürükleniyor. Direniş kimliği olan Kürt genç kadınları tacizle, tecavüzle, fuhuşla, ahlaksızlıkla bütünleştirmeye çalışıyorlar. Bunun temel nedeni Kürt kadınının direniş ruhu, itaat etmeyen duruşu ve mücadele ısrarıdır. Kürt genç kadınlarının şahsında Kürt halkı, Kürt halkının geleceği yok edilmek isteniyor. Ancak tüm bunlara karşı mücadele eden Kürt genç kadın gerçekliği var.
* Hamlenize geri dönelim, özel savaş politikalarına ve bunun sonucu olan bağımlılığa karşı nasıl bir mücadele hattı izleyeceksiniz?
Kapı kapı, köy köy, kent kent dolaşıp ailelere, halka, Kürt gençlerine, Kürt genç kadınlarına ulaşarak, devletin politikalarını teşhir etme çalışmaları yürütüyoruz. Özel savaş politikaları uygulanıyor ancak buna karşı bir direniş büyüyerek sürüyor. Aslında hiçbir bağımlılık, hiçbir güç, hiçbir iktidar ve devlet halka karşı galip gelemez. Bu anlamda halkı ve Kürt gençlerini örgütleyerek, bu politikalara karşı mücadeleyi büyütüyoruz. Gençleri, genç kadınları özel savaşa karşı HDP Gençlik Meclisleri’nde örgütlenmeye çağırıyoruz. Toplum bir bütünen bağımlılığa karşı mücadele etmeli, bu nedenle halkı, gençleri mücadeleye çağırıyoruz.
* Bu konuda toplumun nasıl bir sorumluluğu var?
Burada toplumun da sorumluluğu var. Çünkü herkes bu özel savaş politikalarından nasibini alıyor. Bu nedenle herkes evinde, sokağında, köyünde, mahallesinde bu politikaların uygulanmasına karşı çıkmalı. Halk izin vermezse, kimse sokaklarda uyuşturucu satamaz. Yada bir apartman sakinleri karşı çıkarsa, fuhuş engellenebilir. Toplumdan beklentimiz bu bağımlılık ağlarına karşı, özel savaş politikalarına karşı duyarlı olması ve tepkisini anında, yerinde göstermesidir. Toplumsal tepki gelişirse, kimse sokaklarda uyuşturucu satamaz, kimse fuhuş yapmaya, yaptırmaya cesaret edemez. Bu anlamda topluma büyük bir sorumluluk düşüyor. Halk bu politikalara karşı mücadele ederse başarılı olacaktır. Buna karşı mücadele kimliğini, kültürünü, geleceğini korumaktır.
* Gençlere, topluma bir çağrınız var mı?
Başta Kürt halkına, Kürt gençlerine, Kürt genç kadınları olmak üzere Türkiye halklarına çağrımız şudur: Özel savaş politikaları, sadece Kürt halkına uygulanmıyor. Bu bir bütünen Türkiye’de yaşayan tüm halklara, tüm gençlere karşı yürütülen bir politika. Bize dayatılan bağımlılığa karşı özgür bir yaşamı kurmak için tüm gençleri HDP Gençlik Meclisleri’nde örgütlenmeye çağırıyorum.
NC/Niştiman Amed