BEHDÎNAN – Apollon Akademileri komutanlarından Dersim Nurhak, Dengê Welat radyosuna özellikle 2015’den bu yana süren yeni saldırı konseptine ilişkin açıklama yaparak Türk devletinin Kürt halkının imhası üzerinden kendisini yeniden yaratarak, varlığını sürdürmek istediğini vurguladı.
2015’TEN BERİ SÜREN YENİ SALDIRI KONSEPTİ
Dersim Nurhak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan saldırılar bir konsept dahilinde yapıldı. Türk devletinin kuruluşu başta Kürt halkı olmak üzere halkların imhası üzerinde gerçekleşti. Bu konsepte de bu temel üzerinde gelişti. Alınan karar Türkiye devlet için stratejik önemdeydi. Savaş aslında son yıllarda durmuştu. Farklı yöntemlerle, yumuşak yollarla örgütü tasfiye edilmeye çalışılıyordu. Kürt halkının imhası üzerinde kendisini yeniden yaratarak bu yüzyılda da varlığını sürdürmeyi amaçlıyordu.
Ortadoğu’da Arap halkı şahsında başlatılan ‘Arap Baharı’ başkaldırısı tüm Arabistan coğrafyasına dağıldı. ‘Arap Baharı’ ile dışa vurulan tepki aslına Arabistan coğrafyasında 22 devlet ile hüküm süren ulus devletin Arap halklarına yönelik iradesizleştirmeye karşı gelişti. Artık tahammül edilmiyordu, buna karşı isyan gerçekleşti. Hegemon güçler bu durumu farklı bir yöne çekmek için girişimlerde bulundu. İslam adına oluşturdukları güç esasen İslam ile hiçbir alakası olmayan İslam’ı karalayan konumdaydı. 1500 yıl önce insanlar için vicdan, ahlak ölçüleri haline gelen inancı AKP’nin temsil ettiği siyasal İslam ile tersyüz etmeye çalıştı. Toplumdan uzak örgütlenen bu radikal İslam gücü halkların iradesini kırmak için her türlü şiddete başvurdu. Söz konusu yıllarda Kürdistan ve Kürt halkına yönelik de aynı saldırılar gerçekleşiyordu.
Önder Apo bu durumu Üçüncü Dünya Savaşı olarak tanımladı. Halk kalkışmasına, halkın isyanına karşı İslam adıyla bazı gruplar harekete geçirildi. Bunun öncülüğünü de Türk devleti yaptı. 1980 yılından 12 Eylül darbesine kadar Türkiye’de sol güçler ile PKK’ye karşı İslami gruplar öne sürüldü, örgütlendirildi. Bunlar Türk toplumuna da alternatif olarak sunuldu. 2000’li yıllarda da iktidar haline getirildi. Halkın direniş ve başkaldırıya başladığı yıllarda da söz konusu gruplar AKP öncülüğünde tekrar sahaya sürüldü. Batılı hegemon güçler de destekledi. Ortadoğulu bazı hegemon güçlerin de içine girmesiyle birlikte aralarında çelişki başladı. Ancak bu yıllarda AKP adeta onlara öncülük etti. Üçüncü Dünya Savaşı’nın merkezi Kürdistan’dı. PKK’nin tasfiyesi, Kürt halkının iradesinin kırılabileceğine inanan AKP ve Türk devleti ateşkes ile geçen son yılları çıkarı için gerekli gördü. Gerillayı Güney’e veya Rojava’ya çekerek bu gruplar eliyle tasfiye etmeyi planlıyordu. Ancak savaş ve çatışma planladıkları gibi olmadı; Güney’de Rojava’ya, Kobanê’den Şengal ve Kerkük’e kadar öne sürdükleri çeteler, düşünce ve felsefesini Önder Apo’dan alan gerilla güçleri tarafından yenilgiye uğratıldı. Üstelik dünya kamuoyu tarafından takdir edilen bir direniş ile bu gruplar yenilgiye uğratıldı. Kürt halkı statü elde edemesin, devrimi devam ettirmesin diye Türk devleti bu grupları kullanarak amacına ulaşabileceğini düşündü.
OSMANLI HAYALLERİ
Türk devleti Rojava’da başarılı olamadı, Rojava Devrimi gittikçe büyüdü, güçlendi. Türkiye devleti ile AKP siyasetinin gerçek yüzü kamuoyu önünde ortaya çıktı. Öte yandan hegemon güçlerinin PKK’yi ‘terörizm’ adıyla teşhir etme girişimlerine karşı gerçeğin böyle olmadığı açığa çıktı. Türkiye’de de HDP öncülüğünde birçok demokratik sosyalist güç bir araya geldi. 2015 yılında Türkiye’nin önünün açık olduğu ortaya çıktı. Özel savaşın PKK üzerinde yürüttüğü ve PKK’yi Türkiye halkları nezdinde gerçeklikten uzak bir şekilde gösteren anlayış artık kırıldı. Kürt halkının imhası üzerinde yüz yıldır stratejisini şekillendiren Türk devleti Kuzey’de amacına ulaşamayacağını, Güney ve Doğu’da da planının gerçekleşemeyeceğini gördü. Osmanlı hayaliyle Ortadoğu’da tekrar hegemon güç olma amacı da tehlikeye düştü. Temmuz ayında başlayan saldırılar bu temelde gerçekleşti. Türkiye’de meydana gelen olay ve gelişmeleri geleceğine karşı tehlikeli görüyordu. Bundan dolayı bazı konularda AKP ile çelişen Türk derin devleti AKP’nin Osmanlı hayalinin önüne geçmemek için karşı çıkmadı. AKP eliyle yumuşak yöntemlerle PKK mücadelesini tasfiye etmeye çalıştı, ancak bunu gerçekleştiremeyince saldırıya geçti. 2015 yılında başlayan saldırılara ilişkin bunlar söylenebilir.
AKP’NİN ÖNCÜLÜK ETTİĞİ GRUPLAR
Türk devleti dış destek ve tüm imkanıyla 6 yıldırı topyekûn saldırıyor. Her yıl planlar oluşturuyor, bazen günlük açıklamalarda bulunuyor. ‘Bitirdik, yarın bitiyor’ şeklinde psikolojik bombardımanda bulunuyor. Saldırıları öyle bir hal aldı ki Türkiye toplumu zehirlendi. Geçen 6 yıllık süreçte PKK’nin tasfiyesini hedefledi. Başta Amerika, Avrupa ve NATO olmak üzere kamuoyu önünde kendisi ile çelişkili görünen hegemon güçlerin esasen çelişkili olmadıkları görüldü. Avrupa güçleri İslam’ı düşman, medeniyetlerine yönelik tehlike olarak gösteriyor. Eskiden Sovyet Sosyalizm fikrini düşman gösterip, halkı etkisine alarak Sovyeti yıktıkları gibi İslam’ı da kendisine yönelik tehlike olarak gördü.
Afganistan’dan Libya’ya kadar İslam adına çeteleri örgütleyen güçler de aynı güçler oluyor. Bir taraftan toplumun korku salıyor, diğer taraftan Türkiye gibi bir gücü de Batı ile Doğu arasında duvar olarak kullanıyor. Bazen destekliyor, bazen baskılıyor ancak dünyadaki İslam adına hareket eden tüm grupları AKP öncülüğünde Ortadoğu’da kullanıyor. İhtiyaç duyduklarında bize karşı, gerekli gördüklerin de ise farklı gruplara karşı kullanıyor. Türk devletini kendi çıkarı için kullanan güçler İslam’ı da toplumuna tehlike olarak yansıtıyor. Ortadoğu’da bazı demokratik girişimler baş gösterince onları da baskılıyor. Yani İslam’ı birçok açıdan Ortadoğu toplumuna karşı kullanıyor. Bunu da AKP öncülüğünde yapıyor.
Türkiye’de şuan AKP, MHP ve Ergenekon ittifak yaparak 6 yıldır elindeki tüm imkanlarını ile gerillaya saldırıyor. Sanal medyada da birisi eleştiri yaptığında anında yakalayıp zindana atıyor. Katliam gerçekleştiren, her türlü kirli işleri yapan çetelere karşı dava açılmıyor. Türkiye toplumunun onlara inancı kalmadı, farklı alternatifler aranıyor.
‘23 NİSAN’DA İŞGAL YENİ BİR AŞAMAYA GEÇTİ’
Kürt halkı ve gerillanın 6 yıllık direnişi Türk devletinin arkasında duran güçlerin artık PKK’yi yenemeyecekleri düşüncesine sevk etti. 23-24 Nisan tarihinde başlatılan son operasyonlar ile yeni bir aşamaya geçildi. Amaçları şimdi de aynı; gerilla iradesini kırmak. Senelerdir bu amacını gerçekleştirmede. Son yıllarda yıllarca denedikleri ancak hiçbir zaman sonuç alamadıkları Kürdistan’da bulunan iradeden yoksun bazı iktidar güçlerini yanına alarak bunu gerçekleştirmek istiyor. İşgalcilere dayanarak çıkarlarını korumanın peşine takılan bu güçler de Türkiye devletini kurtaramayacaktır.
Hegemon güçlerin desteği ile Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal ederek Rojava’ya yönelik amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan, aynı güçlerin desteği ile Kerkük’ün Kürtlerden alınmasına sebep olan ve Şengal’deki iradenin kırılmasına yönelik çaba gösteren Türkiye devleti, 6 yıldır aynı imkanlar ile Xakurkê’den Heftanin’e, şimdi de Avaşin, Zap ve Metina’da gerillaya saldırıyor. Dış güçler hem görmezden geliyor hem de destekliyor. Ancak Önder Apo’nun felsefesi ve Apocu ruh ile 40-50 yılı geride bırakan, Kürt halkına irade kazandıran, örgütlenmesine sebebiyet veren, yeni paradigma ile dünya direniş hareketlerine ilham kaynağı olan, Önder Apo şahsında 23 yıldır Türk devletinin tüm planlarını boşa çıkaran PKK, Türk devletini deşifre etti. Yıldönümünü yaşadığımız 14 Temmuz direnişçileri Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ile Ali Çiçek fedai ruh ile faşist Türk devletine büyük darbe vurdu. Düşmanı iradesi zindanda kırıldı. O günden bu yana binlerce fedai, yani fedai ruh ile Avaşin, Zap ve Metina’da direniyor.
‘ÜÇ AYDIR İKİ-ÜÇ TEPENİN DIŞINDA İLERLEYEMEDİLER’
Döneme göre yenilenen gerilla güçleri, düşmanın taktik ve saldırılarına karşı her zaman kendisini gözden geçirerek yeniliyor. Medya Savunma Alanları’nda bulunan gerilla güçleri Kuzey yada farklı alanlardaki gerilla güçleri gibi her zaman hareket halinde değiller. Bazı yerlerde sabit, bazı tepe ve bölgeleri kontrol altında tutuyor, aynı zamanda düşmana darbe vuruyor, düşman teknik ve saldırısını boşa çıkarıyor, gerektiğinde de dışarı çıkarak farklı yöntemlerle eylem gerçekleştiriyor. Bu tarz ve yöntemle karşı tıkanan düşman 3 aydır bir iki tepenin dışında ilerleme sağlayamadı. Bir tepeye konumlanmak istediklerinde ise önce uçaklar ile yüzlerce defa bombalıyor, binlerce askerler ile saldırıyor. Bu da yetmeyince gerillanın bir timine karşı zehirli gazlar, kimyasal silahları kullanıyor. Gerilla bazen dışarı çıkma fırsatı bulamayınca ya da dışarı çıktığında düşmanın eline geçmemek için fedaice davranıyor. Gerilla güçleri bu anlayış ile kendisini örgütlemiş durumda. Bu temelde kararlılıkla mücadele ediyor. Zendura ya da Mamreşo’da Türk devleti kiraladıkları, para ile savaştırdıkları, İslam adına Tayyip Erdoğan’ın her yerde savaştırdıkları çeteleriyle, Kürtleri de içinde bulunduğu kontra çeteleriyle savaşıyor. Teknik ile sonuç almaya ağırlık veriyor. Ancak gerilla güçleri farklı yöntemler ile tekniğe karşı kendisini savunuyor, tekniği boşa çıkarıyor.
‘HER BİR GERİLLA BİRİMİ BİNLERCE ASKERİ GÜNLERCE UĞRAŞTIRABİLİR’
Bize saldıran güçlerin inancı veya amacı bulunuyor. Amaçları sadece paradır. Ya da beyinleri işgal edilen bazı kesimler bize saldırıyor. Dolayısıyla bu güçler moral ve maneviyat açısından hiçbir zaman gerillaya ulaşamazlar. Tanımadıkları coğrafyaya gelmişler. Gerilla güçleri bu coğrafyada senelerdir hazırlık yapıyor, bölgenin her taşına, her yerine hakim, her bir gerilla birimi binlerce düşman askerini günlerce uğraştırabilir, sağlı sollu darbelere vurarak perişan edebilir.
‘GERİLLANIN BU SÜREÇTEKİ TARZI ESKİYE BENZEMİYOR’
Gerillanın bu süreçteki tarzı eskiye benzemiyor. Her sürecin kendisine göre taktiği var. Tekniğe ağırlık veren Türk devleti böylece sonuç almak istiyor. Zamanla kullanılan teknik gerilla tarafından tanındı, nasıl kullanıldığı konusunda bilgi edinildi. Tanınan ve bilince çıkarılan bu tekniğe karşı tedbir alındığında, bu tedbirler doğru bir şekilde pratiğe konulduğunda ufak bir birlik dahi tüm düşman gücünü bir bölgede boşa çıkarabilir. Ortaya konulan pratik göz önündedir; Heftanin, Xakurkê, şimdi de Zap, Avaşin ve Metina’da, öte yandan Kuzey’de gerilla birlikleri Serhat’tan Dersim ve Botan’a kadar hem eylem gerçekleştiriyor hem de hareket halinde çalışmasını yürütüyor. Her yerde gerilla direnişi yaşanıyor. Bu yılı zirve yılı olarak değerlendiriyoruz. Düşman güçleri gittikçe daralıyor, diplomasi ilişkisini bu savaş üzerinde yürütüyor. Ekonomisini savaşa endekslemiş, halkın psikolojisi artık bunu kaldıracak düzeyde değil ve tüm basın yayınını özel savaş temelinde kullanıyor. Burada da tıkanmış durumdalar, ne özel savaş ne de ekonomi ve diplomasisi yetiyor. Devlet gittikçe dağılıyor. Direniş sürdükçe Türk devletinin kaybetmesi de o kadar yaklaşıyor.
Bazen Kuzey’de savaşacak hiçbir gerillayı bırakmadıklarını söylüyorlar. Ancak ortada bırakmadıklarını iddia ettikleri gerilla her yıl düşmana ağır darbeler indirdi. Şimdi de kayıplarını nasıl gizleyeceklerini düşünüyorlar. Garê’deki yenilgisini, devlet içindeki tıkanmışlığını unutturmak için Nisan ayından bu yana başlattıkları saldırılarında da tıkanmış bulunuyor. Xakurkê’den Heftanin’e, Efrin, Girê Spi ile Serêkaniyê, ayrıca Kürdistan kentlerindeki YPS ve halk direnişlerinden elde edilen tecrübeler çerçevesinde topyekün saldırılara karşı topyekün direniş sergileniyor. Gerilla güçleri bu tecrübeler ile kendisini yeniden eğitti. İmkanlar ne kadar kısıtlı olursa olsun Apocu fedai ruh ile mücadele edildiğinde küçük gerilla birliği dahi düşmana ağır darbeler vurarak halkı başarıya götürebiliyor. Bazên Zagros ile Cenga Xabur hamleleri ile gerilla güçleri bu taktik ve yöntemler ile mücadelesini sürdürüyor. Gerilla güçleri Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Sakine Cansız duruşu ile direniş sergilendiğinde, Önderlik ve şehitlere bağlılık temelinde halka hizmet anlayışıyla hareket edildiğinde koşullar ne olursa olsun başarıyı yakalayabileceğini herkese ispatladı. Bu direnişin sürdürüldüğü her yerde başarı kesindir. 1996 yılında Önder Apo’ya yönelik suikast yapıldığında, böylece PKK’yi tasfiye etme girişimi yapıldığında, Zilan arkadaş bunu görerek fedai tarzı ortaya çıkardı, değişim gerçekleştirdi. Yeni bir tarz ve taktik belirledi. Önder Apo, ‘Zilan komutanımızdır, bizler onun savaşçılarıyız’ dedi. Bu tarz bugün Kürdistan dağlarında devam ediyor. 2015-2016 yıllarında demokratik özerklik savaşları da bu ruh ile yapıldı. Çiyager arkadaş gibi arkadaşlar kuşatma altında da olunsa önemli olanın direniş ruhunun devam ettirilmesi olduğunu ispatladı. Bugün de aynı yaklaşım ispatlandı.
‘İŞGALCİLER TOPLUMU KORKUTMAYA ÇALIŞIYOR’
Kürt halkı her yerde heyecan ve coşku ile direniyor. HDP İzmir örgütüne karşı gerçekleştirdikleri ve HDP üyesi Deniz Poyraz’ın şehit düşürüldüğü saldırı gibi düşman toplumu korkutmaya çalışıyor. Deniz’in annesinin de söylediği gibi, ‘Bir Deniz şehit düştüğünde binlerce Deniz yerine gelir.’ Böyle bir katliam ile halkı korkutmaya çalıştı. Düşman gerçekliğini deşifre eden demokratik yöntemler bunu boşa çıkardı. Gerillanın yanında, arkasında duran halk iradesini kırmak için böyle bir katliama başvuruldu. Ancak bu Kürt halkını korkutamadı, halk daha da güçlü bir şekilde meydanlara çıktı, direnişi sahiplendi. Korona hastalığını da bahane ederek yasaklar ilan etti, ancak halk yasaklara kulak asmadı. Kuzey’in her yeri ile Türkiye direniş halinde. Gerilla direnişiyle alakalı olan bu durum gerillanın çelikten iradesini oluşturan PKK’nin gerçekliğini düşmana tekrar gösterdi. Medya Savunma Alanları’ndaki direniş mevzilerinde direnen gerilla güçleri, işgalci ve işbirlikçilerinin her türlü saldırılarına karşı kendisini hazırlamış, darbe vurarak tüm saldırıları boşa çıkarabilecek durumda kendisini örgütlemiştir. Bu iradesini hem Kürt halkı ve dostlara, hem de düşmana göstermiştir. Kurtay arkadaşın Cenga Xabur hamlesindeki direnişi, Serhat, Diyana, Bawer, Delal, Andok ve onlarca arkadaşın Bazên Zagrosê hamlesindeki direnişleri Kemal, Hayri ve Mazlumların ruhunu temsil ediyor. Önder Apo’nun 23 yıllık tek başına İmralı zindanında gösterdiği direniş, bu ruhun bundan sonra da devam edeceğini gösteriyor. Şoreş arkadaş Garê’de bir grup fedai ile kış mevsiminde nasıl ki düşmanı boşa çıkardı, bir gerilla timinin günlerce düşmanın teknik ve imkanlarına karşı durabileceğini ispatladıysa, bu ruh şimdi Avaşin, Zap ve Metina alanlarında sürüyor. Serhat arkadaş ve yoldaşlarının Mamreşo’daki direnişi, Bawer arkadaşların Ciloyê Biçuk’taki direnişi, Kurtay arkadaşların Metina’daki direnişi ile onlar gibi onlarca arkadaşın direnişi düşman güçlerini tıkattı, 3 aydır bir adım bile attırmadı. Düşman aylardır bazı alanları tutmak için ağır bedeller ödüyor. Birkaç hafta da Medya Savunma Alanları’nı kontrol edebileceğini sanan düşman tıkanmış bulunuyor. Bazı Kürt güçlerinin desteğine bel bağlayabileceği kadar tıkanmış durumda. Gerillanın dikkatini başka yöne çekmeye çalışıyor. Fedai güçlere karşı birkaç cephe açmak istiyor. Tüm umutlarını buna bağlamışlar.
1999 yılında komplo ile Önder Apo’yu kaçıran ve 23 yıldır Önder Apo’yu teslim almak isteyen komplocu güçler her açıdan Türk devleti ile hareket ediyor. Bu gerçekliği saklamak, kirli ilişkilerinin açığa çıkmasını engellemek için şimdi de saklı veya açık bir biçimde Türk devletinin işgaline destek veriyor.
Anadolu’dan Ermeni halkını ortadan kaldıran, Süryani halkını imha eden güçler aynı soykırım siyasetini Kürt halkına karşı yürütüyor. Bunun farkında olan HPG ile YJA Star gerilla güçleri, Mazlum, Kemal Pir, Hayri Durmuş’un zındanda temsil ettiği ruh ile bugün Avaşin, Metina ile Zap alanlarında direniyor. Düşmanın önünde engel olan bu ruh Kürt halkını harekete geçirdi. Nerede olursa olsun her Kürt’ün kalbi gerilla ile atıyor, gerillaya destek çıkıyor. Kürt sanatçılarından Kürt halkının dostlarına kadar dalga dalga Kürdistan’a doğru yola çıkıyor, kamuoyu vicdanını harekete geçirerek gerçekleri açığa çıkarmaya çalışıyor. Haklı olan Kürt halkının mücadelesini dünyaya kabul ettirmeye çabalıyor. Kürt halkı Mamreşo’da, Zendura’da direnen arkadaşları hissediyor. Direnişin başarıya ulaşması için halk elinden geleni yapmak istiyor. 6 yıl önce başlayan saldırıların bu çerçevede değerlendirilip anlaşılması gerekiyor.
‘BAŞARACAĞIMIZDAN EMİNİZ’
Türk devletinin saldırıları en üst düzeyde devam ediyor. Halk ve gerilla güçleri olarak, hem tarihin bize yüklediği sorumluluk gereği, hem de şehitlerimizin bize devrettiği vazife gereği bu direnişi başarıya ulaştırıncaya kadar canlı tutacağız. Bu temelde hem direnişimize vesile olan hazırlıkları yapan arkadaşları, hem de direniş mevzilerinde yer alan komutan ve savaşçı arkadaşları hepsini selamlıyoruz. Kurtay, Serhat, Andok, Diyana, Bawer, Delal arkadaşlar şahsında direniş şehitlerini anıyoruz, anıları önünde saygı ile eğiliyoruz. Temmuz ayı şehitleri ile 14 Temmuz zindan direnişi şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerinin anıları önünde saygı ile eğiliyoruz. Bu temelde Önder Apo’ya bağlılığımızı yeniliyor, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. Direnen tüm arkadaşlar olarak, halk olarak başaracağımızdan eminiz.”