HABER MERKEZİ
Onları anlatmak zor. Lakin anlatmamak da olmaz. Özellikle de bu kadar hayat dolu, yaşamı uğrana ölecek kadar sevenleri, bunun için mücadele edenleri anmak, anlatmak gerçekten çok zor. Hele de birlikte kalmış, birçok anıyı ortak oluşturmuşsanız, onların yaşaması için anıları yeniden ve yeniden canlandırırsınız. O yüzden şehit Çekdar ve Lecwan yoldaşları her andığımda anılar yeniden canlanır. Onların umutlarının gerçekleşeceğine inancım artar.
PKK’de şehitler gerçeğine en fazla anlam biçen ve gerekliliklerini yerine getiren Önder APO’dur. Bizler de bu hareketin neferleri olarak Önder APO’nun şehitlere verdiği değer, anlam ve gerekliliklerini yerine getirme noktasında takipçileriyiz. O yüzden şehit Çekdar ve Lecwan yoldaşları anarken, şehid kavramını anlama, onlara, onların anılarına sahip ve amaçlarını yaşamsallaştırma çabasındayız. Dolayısıyla şehitler gerçeği, düşmandan intikam almayı emretmektedir, hem de her yönlü intikam almayı gerektirmektedir.
Şehit Çekdar ve Şehit Lecwan kimdir?
Çekdar Botan (Ruhat Tabak) ve Lecwan Munzur (Adil Sünger) Almanya’da Parti’ye katılmıştır. Her iki arkadaş da gençlik çalışmalarında yer almıştır. Daha sonra da yönlerini özgür Kürdistan dağlarına çevirmişlerdir. Aslen Riha’nın (Urfa) Curnê Reş (Hilvan) ilçesinden olan Çekdar Botan yoldaş, Almanya Stuttgart doğumludur.
Almanya Köln doğumlu Lecwan Munzur yoldaş ise Dersimlidir. Her iki yoldaş da 5 Haziran 2016’da Medya Savunma Alanları’na yönelik işgalci Türk ordusunun gerçekleştirdiği bombardımanda şehit düşmüşlerdir.
Şehit Çekdar dinamik yönüyle her zaman gençliğe öncülük etti
Şehit Çekdar, Avrupa’nın yozlaştıran, insanlık namına hiçbir duyguyu bırakmayan sistemine karşı partiye katılarak büyük bir çıkış gerçekleştirdi. Çekdar yoldaşın kişiliğinde gençliğin akışkan enerjisi, direnişçi ruhu belirgindi. Halkına yapılan işkence ve zulme karşı mücadele ve intikam duygusu ile doluydu.
Düşündüğünü yapan, yaptığını sorgulayan bir arkadaştı. Onda teori ve pratik bir bütündü. Ahlaki-politik toplumun gelişmesi için yürüttüğü mücadelede halkın tüm kesimlerine hitap etmeye çalışıyordu. Hitabetiyle, davranışlarıyla, çabacı yanlarıyla toplum içerisinde seviliyordu. Bu yönleriyle gittiği her ortamda farklılığını hemen gösteriyordu. Moral ve motivasyonu tamdı. Her daim güzel yüzlüydü. Ortaya çıkan sorun ve ilkesizliklere karşı büyük bir öfke sahibiydi. En zor zamanlarda dahi çözümsüz kalmazdı. Çözüm üretmekte zekiydi. Geldiği toplumun kültürüne, toprağına bağlıydı. Doğallığı, saf ve temiz yanıyla tanınır ve bilinirdi. Yaptığı çalışmalarla Avrupa’daki gençlik üzerinde büyük bir etkisi vardı. Birlikte çalıştığı her arkadaş mutlaka ondan etkilenirdi. Yaşamıyla APOCU militanlığın özelliklerini temsil eder ve dayatırdı. Bu da onun toprağına, halkına, şehitlere ve en çok da Önder APO’ya olan bağlılığının bir göstergesiydi. Yaşama sevincini, umudunu gözlerinden anlamak mümkündü. Çünkü her güldüğünde gözlerinin içi de gülerdi. O duygularını gözleriyle gösterip, herkesi de aynı duyguya çekerdi.
Almanya’nın Stuttgart kentinde büyümüştü. Orada Alman devletinin, Kürt gençleri üzerinden yürüttüğü köksüzleştirme ve kimliksizleştirme politikalarına tanık olmuştu. Çekdar Yoldaş bu politikalara karşı, özellikle de yozlaştıran, ahlaki değerlerden düşüren politikalara karşı çok öfkeliydi. Bunu değiştirmek istiyordu. Bunu için mücadele ediyor, gençleri örgütlemeye çalışıyordu. Çekdar Yoldaşın anısı önünde saygıyla eğilirken, onun bu amaç ve umutlarını gerçekleştirme sözünü tekrardan veriyoruz.
Dersim asi çocuğu: Lecwan Heval
Lecwan heval, heval Çekdar’dan kısa bir süre önce özgürlük saflarına katıldı. Nasıl ki Çekdar heval doğallığıyla tanınmışsa, Lecwan heval de Dersim’in direnen, ayakta kalan isyan duruşu ile tanınırdı.
‘Anahtarı kaybedilen dağlar’ın çocuğu, o anahtarı tekrardan bulabilmek için yollara düşmüştü.
Toprağına bağlılığı onun kişiliğini nasıl da ele veriyordu. Lecwan Yoldaşın kim olduğunu bilmeyen onunla ilk iki dakikalık konuşmadan sonra hemen Dersimli olduğunu anlıyordu. Yani onu tanımak çok zor değildi.
Kürdistan’da sömürgeci-soykırımcı rejimin en çok asimilasyon politikalarını uyguladığı coğrafyaydı Dersim. Onun için belki de en çok direnen, saldırılara göğüs geren, ölüme, soykırıma karşı soluğu dağlarda alan bir halktı Dersim halkı. O halkın çocuğu olmak, o soykırımdan geçirilmek istenen halkın çığlığı olabilmekti Lecwan’ı dağlara taşıran. Ondandı Munzur’un akışı gibi akıyordu isyana Lecwan yoldaş…
Almanya’nın Köln kentinde doğan Lecwan heval, burada okur ve büyür. Abisinin özgürlük saflarına katılmasından etkilenir. Abisini tanımak için PKK’yi araştırır. Daha sonra da kendisini gençlik çalışmalarında bulur. O dönem Dersim’e gider. Orada abisi ile görüşür. Gerillalardan etkilenir. Döndüğünde daha fazla gençlik çalışmasına sarılır. Bir süre sonra da özgürlük saflarına bir bütünen katılır. Coşkulu, heyecanlı bir yapısı vardır. Sanki özgürlük için doğmuştur. Zaten kendisi de katılımını yeniden nefes alıyormuş gibi nitelendirir. Heyecanlı, inatçı kişiliği, direnişçi yanıyla dinamiktir.
Araştırmacı yanıyla tanınırdı Lecwan Yoldaş. Sorgulayıcıydı. Sorgulamacı yanıyla etrafındaki insanları da etkilerdi. Onları sorularıyla sürükler ve düşündürürdü.
Lecwan heval ile her tartışmamızda bana sürekli sistemin yanılgılarından bahseder, o yanılgılara düşmemem için sürekli uyarırdı. Kitaplar önerirdi. Daha ben o kitaba başlamadan heyecana gelip, bana kitabın içeriğini anlatırdı. Yoldaşlığı derin ve samimiydi. Yüzünde hep bir tebessüm vardı. Kendinden çok etrafını düşünürdü. Tek bir gencin dahi sistemde yaşamaması için çabalardı. Yanlışlara ve gericiliğe karşı çabuk öfkelenir, intikam duygusu bir anda devreye girerdi. Saatlerce oturup konuşup, Dersim’den bahseder, bir gün Dersim’de bir militan olmayı hayal ederdi. Hep ülkeye gitmeyi, Kürdistan dağlarında ‘anahtarı kaybedilen dağların’, Dersim dağlarının anahtarını yeniden bulmayı hayal ederdi. Lecwan Yoldaşın hayalini, umutlarını gerçekleştirme onu, şehitlerimizi yaşatmak demektir. Şehit Lecwan Yoldaşı anarken bir gün mutlaka hayallerini gerçekleştireceğimizin sözünü veriyoruz.
Kurdistanî yanlarını korudular
Her iki yoldaş da Avrupa’da doğup-büyümelerine rağmen Kurdistanî yanlarını korumuşlardı. Bu da onların köklerine, topraklarına ve kültürüne olan bağlılığını gösteriyordu. Her gün gençleri çığrından çıkartan, bozulmuş, en büyük yokluğu yaşayan, ayaktaki ölü misali bir yaşam dayatılan kapitalist modernite yaşamında kimliğine sahip çıkan, bunun için savaşan, doğal arkadaşlardı. Onların uğruna şehit düştüğü mücadele şimdi bizim direnişimizi belirliyor. Bu mücadeleyle insan kendisini onlara daha da yakın hissediyor. Onları her andığımızda kaybetmenin hüznü olsa da yarattıkları intikam duygusu mücadelemize ışık tutuyor. Onlara yoldaş olmaya, onlara layık olmaya çalışıyoruz. Belki de Önderliğin dediği gibi bitmeyen bir romanın en büyük kahramalarıdır onlar…
Hayallerini, mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü bir kez daha tekrarlıyor, onları saygıyla anıyoruz.
Viyan Zilan
LECWAN MUNZUR
Adı ve Soyadı: Adıl Sünger
Doğum yeri ve tarihi: 23.09.1989 Köln (Almanya)
Şehadet yeri ve tarihi: 01.06.2016 Medya Savunma Alanları (Qendîl)
ÇEKDAR BOTAN
Adı ve Soyadı: Ruhat Tabak
Doğum yeri ve tarihi: 1996 Stuttgart (Almanya)
Şehadet yeri ve tarihi: 05.06.2016 Medya Savunma Alanları (Qendîl)
Şehîd Çekdar Botan anısına hazırlanan portre
Şehîd Lecwan Munzur anısına hazırlanan portre