HABER MEREKZİ-Vejin Jiyan Yazdı:
DEVRİM EĞİTİMLE OLUR
“Evren varoluşundan bu yana canlılığın sürdürülebilmesi için belli koşullar yaratır. Canlıların çoğalmak, korunmak gibi temel nitelikleri sürdürebilmesi zemini bu çerçevede oluşur. Kendi farkına varan canlı olarak insan bu zemin üzerinden toplumsallığını oluşturur. Toplum oluşturan insan bireyinin yaşam ile kurduğu ilişki de değişir. Artık insan inşası olan toplum onu biçimlendirecektir. Bu şekillendirme faaliyetinin ana eksenini de eğitim oluşturur. Eğitim insanın toplumsallığı ile buluşması yani insan olması anlamına da gelmektedir.
Devletçi sistem topluma karşı olarak ortaya çıktığından itibaren eğitimi de topluma karşı bir silah olarak kullanır. Özellikle ilk köle haline getirilen kadının durumu bunun açık örneğidir. Toplumsal cinsiyet olarak kadınlık ve erkeklik devletçi güçlerin çıkarları doğrultusunda tanımlanır ve topluma da dayatılır. Köleliğin diğer biçimlerinin de yayılması bu temelde gerçekleşir. Yani insan kölelik öğretilir.
Köleliğin en ince ve zalim halini uygulayan ulus devlet ise toplum kırımı eğitim eliyle gerçekleştirilir. Kürdistan’da soykırımcı TC sistemin Kürt halkını Kürtlükten uzaklaştırmak için kullandığı en önemli silahta eğitimdir. Bu nedenle APOCU hareket ilk çıkış yaptığından itibaren eğitimle önce kendi kadrolarını yetiştirmiş sonrada toplumu eğiterek özgürlüğe doğru ilerlemesini sağlamaya uğraşmıştır.
Yaşamı ve direnişi ile özgürlük eğitiminin timsali olan Mazlum Doğan arkadaş ile yaşanan anıları bu temelde aktarmak istiyoruz. Mazlum arkadaş 1976 yılında Batman’a gelmişti. Batman o dönem yeni yeni kent kimliğini kazanıyordu. Mazlum arkadaş birkaç ay içinde Batman’ın yapısını öğrenmiş, kimin nereden ve niçin göç ettiğini tespit etmişti. Batman 1950’den sonra büyümüş, köyden bir kent haline gelmişti. Garzan, Reşkota, Bakira, Kurtalan, Gercüş, Hebizbini ve Silvan (Farqin) köylerinden insanlar Batman’a yerleşmişti. Bu bölgelerden gelen yaklaşık 20 binden fazla insan TPAO’ya işçi olmuştu. Bu durum kentte ekonomik bir gelişme anlamına gelmesiyle birlikte sınıflar arası çelişkilerde derinleşmişti. Batman bütün sosyal katmanların en uç noktalarında yer alan kişilerin yaşadığı bir kent haline gelmişti. Bu tüm siyasi oluşumların dikkatini Batman’a yöneltmesine neden olmuştu.
Mazlum Doğan arkadaşın geldiği süreçte KDP-YNK’ye dayanan hareketler zaten aktifti. Tüm örgütler önce Liseliler Derneğinde etkin olmaya çalışıyordu. Mazlum Doğan arkadaş ile tanışmamız bir eylem öncesi hazırlık sürecinde oldu. TPAO’de çalışan stajyer üniversite öğrencilerinden bir faşistin Kürt kadınlarına yönelik ahlak dışı kavramlar kullandığını duymuştuk. Bu kişinin Site sinemasına gittiğini öğrenmiştik ve onu vurmaya hazırlanıyorduk. Bu süreçte Muhsin adına da bir genç geldi. Onu ilk kez görüyordum. Eyleme gelmek isteyince ben onun yabancı olduğunu ve yeri bilmediği için zorluk çekeceğini belirterek ret ettim. Muhsin(Mazlum Doğan) arkadaş ise arkadaşlarınız dikkatli olmazsa eylemde zorlanır diyerek kendisi de geliyor. Biz adamı sinemanın 100 metre ilerisinde yakalayıp dövmeye başladık, baktık Muhsin de gelmiş ve adamı dövüyor. Polisler gelince biz kaçmaya başladık fakat etrafta tel örgüler var. Biz bu tel örgülerden geçmek için bir bölümünü kesmiştik fakat Mazlum arkadaş bu yeri bilmediği için arkada kaldığında tehlikeye girdi. Ben gidip ‘Gel, sen bizim başımıza bela oldun’ diyerek alandan çıkardım. Mazlum arkadaş ile yakınlaşmamız böyle başladı. Kendisi teorik olarak çok güçlü ve konuştuğu herkesi etkileyen bir kişiliğe sahipti.
Mazlum arkadaş her haliyle güçlü bir eğitmendi. Her anı her fırsatı bizi eğitmek için kullanırdı. Örneğin bazen tavla oynardık fakat oyun bir türlü bitmezdi çünkü hem oynar hem konuşurdu. Sürekli bir arayış içerisindeydi. Bugün kime gidelim, kimle tartışalım diye sorardı. Bazen fakirhane dediğimiz kahvehanede diğer siyasi gruplarla geniş tartışma toplantıları düzenlerdik. Bu tartışmalarda izleyenler büyük bir zevk alıyordu. Mazlum arkadaş bazen bu toplantılarda şu kitabın şu sayfasında Lenin veya Stalin şöyle diyor derdi. Biz çok şaşırırdık. Merak edenler gidip kitabın o sayfasını açtığında birebir o satırların yazılı olduğunu görürdü. Bu yöntem sayesinde birçok arkadaş adı geçen kitapları okumuş olurdu.
Bir gün Fayık Kezen(sonradan şehit düştü) arkadaş Kawa grubunun önde gelenlerinden biri ile tartışma yürütecekti. Fakat bu kişi teorik bilgisi çok gelişkin biriydi. Fayık arkadaş ona yarın saat 3’te gel, sana bir eğitim vereyim dedi. Bu olaydan Mazlum arkadaşın haberi yok. Fayık arkadaş Mazlum arkadaşa yarın saat 3 ‘de kahveye gidelim tartışacak bazı kişiler var. Mazlum arkadaş zaten böyle bir fırsat arıyordu. Tartışma başlayınca önce Kawacı çarpıtılmış bazı şeyler söylüyor. Mazlum arkadaş konuya girince karşıdaki kişi çok şaşırıyor ve hayran kalıyor. Tartışma bittiğinde Kawacı Mazlum arkadaşın elini sıkıyor ve teşekkür edip gidiyor. O günlerde tartışmalar çok yoğundu. M.Şah arkadaşımız vardı, evde günün 15 saati eğitim yapıyoruz diye şikâyet ediyordu. Gruplar arası tartışmalar bazen kavga ile bitiyordu.
Bir gün ben, Mazlum arkadaş ve başka biriyle beraber bir yere gidiyorduk. Bu kişi yolda bana sordu ‘Yahu biz neciyiz?’ diye sordu. Ben de ‘Biz Kürdistan Devrimcileriyiz.’ Bu kişi ‘Walla ben Şivanciyim’ dedi. Ben güldüm, Mazlum arkadaşa döndüm ‘Mazlum abi biz neciyiz’ diye sordum. ‘Biz Kürdistan Devrimcisiyiz ya da yandım Allah çetesiyiz de diyebilirsin’ diye bana cevap verdi. Ben de ‘Herkes Kürdistan Devrimcisi olabilir, yandım Allah çetesi de tam olmaz’ diye onu sıkıştırınca Mazlum arkadaş ‘Ben APOCUYUM, siz Kürdistan Devrimcisisiniz’ dedi bu sefer. ‘Abi sen nesen ben de oyum’ dediğimde ‘tamam tamam’ diye karşılık verdi. ‘Peki APO kim diye sordum?’ Bu soru üzerine bir yere oturduk. ‘Abdullah arkadaş’ diyerek başlayan konuşma yaklaşık bir saat sürdü.
Mazlum arkadaşın her anı, her eylemi bir eğitim kapsamındaydı. Bahsettiğimiz gibi 1970’lerde Batman’ın siyasal atmosferi oldukça hareketliydi fakat Siirt için aynı durum geçerli değildi. Bizim grup içerisinde Fayık arkadaşın Siirt ile ilişkisi vardı, orada tanıdıkları bulunmaktaydı. Oraya birilerini siyasal çalışmalar için göndermek gerekiyordu. Bilindiği gibi Siirt merkezde Araplar çoğunluktaydı ve Araplar daha çok devlet yanlısıydı. Bu da zorlanmalara neden oluyordu. Kürtlere özellikle de siyasal çalışmalar yürütenlere karşı toplu saldırıları oluyordu. Siirt’te Özgürlük yolu, İGD gibi grupların kısmi örgütlüğü vardı fakat onların duruşu da oldukça edilgendi. Arkadaşlar Siirt’e örgütü temsil etmesi için Fayık arkadaşın kardeşini uygun gördüler fakat bu kişi kişilik olarak oldukça zayıf biriydi. Doğru dürüst bir çalışma yürütmeden tutuklandı ve işkencede bir iki tokat yedikten sonra çözüldü. Birçok arkadaşın da ismini düşmana verdi. Bu olayın ardından Mazlum arkadaş ‘Bazen bir yerin boş olması zayıf karakterli birinin orada çalışma yürütmesinden daha iyidir.’ şeklinde bir değerlendirme de bulundu.
Mazlum arkadaş çok kitap okuyordu. Çevrede Mazlum arkadaşın bilmediği bir şey, mantıklı cevap veremeyeceği bir konu yok kanaatini uyandırmıştı. Bunun için Mazlum arkadaşa ‘ayaklı kütüphane’ denirdi. Çok yönlü özellikleri vardı. Bilgisinin yanısıra iyi bir pratikçiydi, kavgacıydı. Yoldaşlık özellikleri güçlüydü, insanları çekiyordu.
Mazlum arkadaşın en çok gittiği ve eğitim vermek için kullandığı evlerden biri de işçi derneğinden Şehit Ahmet İb’in eviydi. Bu arkadaşın Mazlum arkadaşa bağlılığı çok fazlaydı. Eşi de Mazlum arkadaşa oldukça sıcak davranıyordu. Bu evi eğitim için sıklıkla kullanıyordu.
Bir keresinde ben ve Mazlum arkadaş bizim eve gitmiştik. Gecenin geç saatleriydi, birden patlama sesleri geldi. Bazı sesler oldukça yakın geliyordu. Yaklaşık 11 patlama oldu. Mazlum arkadaş doğrudan ‘Neler oluyor’ diye sordu. Ben ‘Bilmiyorum’ dedim. İnanmadı, Batman’da bir olayın olması durumunda benim mutlaka haberimin olacağını söyledi. Haklıydı aslında patlamaları biz ve arkadaşlar fuhuş yapan evlere yönelik planlamıştık. Eylemi aktarınca ‘tamam’ dedi. Yarın bir toplantı ile bu eylemi değerlendirmemizin iyi olacağını söyledi. Ben toplantı için ayarlamalar yaparım dedi. Sabah ayrıldık. Ben Liseliler Derneğine gittim ve saat 5’te toplantı için tüm arkadaşlara haber verilmesini sağladım. Saat 5’te yaklaşık 50 kişi ile toplantıya başladık. Toplantı akşam olan patlamaların etkisinde başladı. Mazlum arkadaş bu tür evlerin yoksullar tarafından kullanılmadığı, burayı daha çok memur, bekçi gibi tiplerin kullandığını aslında bu yerlerin devlet tarafından bilinçli olarak toplum yozlaştırmak için açılıp, yaygınlaştırıldığını ifade etti. Yine toplantıda asıl hedefin bu tip eylem olmadığını asıl hedefin Ağalar ve Türk devleti olduğunu aktardı. Toplantıyı sonuna kadar her arkadaş ilgi ve merakla izledi. Gerçekten de Mazlum arkadaşın tarzı çok etkileyici ve merak uyandırıcıydı.
Mazlum arkadaş bir ara Batman’da göz altına alındı. Herkes ona yardımcı olmak istiyordu fakat kimse onun gerçek adını bilmiyordu herkes Muhsin olarak tanıyordu. Emniyet Müdürlüğüne soranlar burada Muhsin diye biri yok Mazlum var cevabını alıyorlardı. Arkadaşlar bu şekilde adını öğreniyor ve belediye başkanı olan Raman aşiretinin önde gelen kişilerinden Suat adlı bir kişi aracılığıyla Mazlum arkadaşı bıraktırıyorlar. Emniyet Müdürü buna şaşırıyor ve ‘Bu kişi siyasidir, senin ne alakan var diye’ soruyor. Mazlum arkadaş çalışması ile üst tabakaları da etkilemişti.
Mazlum arkadaşı ekip çalışmasını seviyor, kollektif çalışmaya çaba gösteriyordu. O zamanki tartışmalar Marksizmin çevresinde Çin, Rusya gibi reel sosyalist devletlerin niteliği üzerinden yürütülüyordu. Kavgalarda bu sorunlarda alınan tarafa göre oluyordu. Bir gün bir arkadaş Mazlum Arkadaş’a ‘Çin sosyal emperyalist mi revizyonist mi?’ diye sordu. O da bu soruyu Mehmet Şah Sürek arkadaşa sormasını söyledi. Mehmet Şah arkadaş o zamanlar sorumlu düzeyinde çalışma yürütüyordu. Ben Mazlum arkadaşa ‘Bu soruya o arkadaş cevap veremez niye böyle yaptın’ diye sordum. Mazlum arkadaş da ‘Doğru cevap veremez ama her soruya ben cevap verirsem arkadaşların arayışları sınırlanır’ dedi. Bu şekilde tüm arkadaşları sorumlu olmaya yönlendiriyordu. Nitekim o dönem grubumuzun çevresinde olan arkadaşlar sonrasında farklı kentlerde sorumluluk aldı, örgütsel çalışma yürüttü.”
devam edecek…