HABER MERKEZİ –
Özgürlük kanunlarının amansız takipçisiyim
Parti içinde böyle yaşamak mümkün değildir. Bunu biraz beyninize kazıyın. Kaldı ki özgürlük değerlidir, hem de en değerli olgudur. Biz size Kürt bu noktada ölmüştür diyoruz. Yiğitseniz, çok güzel yaşamak istiyorsanız; cinsellikten tutalım en büyük aşka kadar özgürlük istiyorsanız, bunun doğru yolu vardır, o doğru yolu bulacaksınız. Kaldı ki ben özgürlük istiyorum. Kadında da ölü kişilik varsa biz kabul etmiyoruz. Kadın, askerlik de dahil, yaşamın bütün yönlerine çok faal bir biçimde katılacak. Buna güç getiremeyip, “Kendimi şöyle atarım, böyle atarım” dedi mi bizim de ona karşı tedbirlerimiz var. İşinize gelmiyorsa, yanımızda ne geziyorsunuz? Adam mı veya kadın mı ayarlamaya geldiniz? Erkek bunu yaparsa onu kadından daha beter edeceğimi çok önceden söyledim. Siz sanıyorsunuz ki Önderlik bir şey yapamaz. Bunları laf olsun diye söylemiyorum. Bunlar birer kanundur, bu kanunları iyi bileceksiniz. Özgürlük kanunlarının amansız takipçisiyim. Bunlar uygulanmadığı takdirde kimin perişan olacağı açıktır. Özgürleşmenize, tutkularınızın yücelmesine, büyümenize karşı değilim, tam tersine, bunun için büyük hizmet sunuyorum. İkide bir “Geçimsiziz, çekemiyoruz, şöyle yaklaşım istiyoruz” demek ne anlama gelir? Ne bu keyfiyet, ne bu düşkünlük? Bu konuda PKK’nin büyük bir olay olduğunu, büyük bir ilke olduğunu daha PKK’ye ilk adımı atar atmaz beyninize, yüreğinize kazımalısınız. Kadın dediğin en aşağılık durumu yaşayan varlıktır. En şerefsiz, en olumsuz yaşamın girdabında yüzen köledir. Bizim için şerefin, onurun yolu açılmışsa, tabii ki buna yüksek ilgi göstereceğiz. Ben ağırlığımı ortaya koyuyorsam, erkeklerden hiçbirisi gözünün üstünde kaşın var diyemiyorsa, buna saygılı olmayı bileceksiniz. Bazıları da “Biz egemen erkek istiyoruz” diyorsa, nereye isterse oraya gitsin, umurumuzda bile değil. Bu konuda nasıl olduğumuzu bilmelisiniz.
Biz insanı tanırız ve terbiye etmesini de biliriz. Size söyledim; sizin ömrünüzün iki katı kadar yaşamın temsilini yapıyoruz, bu kadar işin peşinde koşuyoruz. Sen bir ay bile doğru yaşama dayanmayacaksın, disiplinli olmayı bilmeyeceksin, “Duygularım, yaşam alışkanlığım, hayallerim” diyeceksin. O zaman sen aşağılığın tekisin, kendini kırk defa satmışsın, beş paralık duruma sokmuşsun demektir. Kaldı ki biz burada erkeklerin bin yıllık egemenliğine karşı duruyoruz. Bir erkek bile, hepinizi bir günde yerle bir edebilir. Önderlik, kararını ortaya koymuştur, bin yıllık egemenlik biçimlerini altüst ediyor, bunu göreceksiniz. Eşitliği, özgürlüğü yakalıyorsunuz. Gerçekten bu, kolay bir gelişme değildir. Birbirini ayarlama gibi şeyleri düşünmek bile istemiyorum. Böyle ayarlama olmayacak.
Kadın da, erkek de kendini yetiştirecek
Kürt aşk çözümlemesi yaptık. Duygu çözümlemesi de yaptık. Hepsi size fantezi gibi geliyor. Bu, bin yıllık ölüm hikayemizin tersine çevrilmesidir. Basit kadınlık yapmayı biliyorsunuz da, arkadaşlık yapmayı bilmiyor musunuz? Benim karşımda konuşmayı biliyor musunuz, saygılı olmayı biliyor musunuz? Sevgiden bir şey anlıyor musunuz? “Anlamıyoruz” demek ne demektir? “Kendimizi yere atarız” diyenler var, atarsanız atın, onları içimizde tutmayız.
Kadın da, erkek de kendini yetiştirecek. “Anlayamadık, edemedik” demeyi kabul etmiyorum. Bu partiden olmayı bilenler, asgari ölçülerde temsil gücünü gösterir. Bilmiyorsanız size söyleyeyim, bu konularda durumlarınız fazla gelişkin değildir. Kendinizi geliştirin. Ben kendimi de ortaya koydum. Anamın bana ne yaptığını da defalarca tekrarladım. Kendimi ahım şahım biri yerine de koymuyorum. Kırk beş yaşımı buldum, kendimi kabul edilebilir bir erkek sınırında tutmak için halen yetiştiriyorum. Ayıp değil, ayıp olan kendini yetiştirmemektir. Halen Kürt kadınının gerçeği için anlamlı ve namuslu bir erkek olmaya çalışıyorum. Ben bunu kendime yakıştırdıktan sonra, sen bu halinle neden kendini yetiştirmeyeceksin?
Erkeklerimizin çoğunun kadından farkı yok, kendinizi neden doğru yetiştirmiyorsunuz? Kürt erkeği, Türk jandarması karşısında yüzde yüz karıdır. Kendinizi bu karılıktan kurtarmadıktan sonra, nasıl erkek geçineceksiniz? Bunlar kanıtlanmıştır ve ortadadır. Ben bunları laf olsun diye de söylemiyorum. Bunlar Önderlik gerçekleridir. Ulusal düşünmeden aileci düşünürseniz, dar düşünürseniz böyle olur ve o düşüncenin de karşıtı bir hiçtir. Ortak düşünce gelişirse, alın birbirinizi kaçın. “Bir tanesi bir bayanı aldı kaçtı; iki bin mark, bir telsiz, bir silahla gitti” şeklinde haber geldi. İsterseniz, siz de böyle bir imkanı buldunuz mu kaçın. Kaçın, ama nereye?
Ben kadın için de gelişmeme diye bir şeyi tanımıyorum. Özellikle büyük bir kutsallıkla, kendi gelişmelerini sağlamaları gerekir. Çünkü bu, tarihte oldukça yeni bir fırsattır ve önemlidir. Laf olsun diye biz sizi bir arada tutmuyoruz, eğitmiyoruz. Derdimiz var, bunu çözmek zorundayız. Kadın, erkek ilişkilerinde tanınmaz hale gelmişiz, bunu düzeltmek istiyoruz. Bir Kürt-Türk ilişkisini düzeltmek için, bu savaş ne kadar önemliyse; kadın, erkek ilişkisini düzeltmek de bundan daha fazla önemlidir. Bu çabaya saygı gösterin. Küçük olan, doğru dürüst konuşmayı beceremeyen sizsiniz. Doğru dürüst birbirinize merhaba diyemeyecek durumdasınız. Yine ikinci gün birbirini bulup kaçan sizsiniz. Vatanında sağlam duramayan, örgüt içinde sağlam duramayan sizsiniz. Bunları inkar mı edeceğim, görmezlikten mi geleceğim? Kürt işi deyip bir kadını mı kandıracağım? Veya bir kadın mı beni kandırsın? Kürt namusu veya namussuzluğu bu mudur? Bu böyle mi kalsın, artık aşılmasın mı? Bunlar önemli sorunlar ve bu konuda da mutlaka dönüşüm bekliyorum. Zaten onur sahibi birinin başka ölçütü de olamaz.
Gelişmeniz gerektiği çok açık. Sizler için sağlam bir düşünce gücü, sağlam bir örgüt gücü, sağlam bir üslup, hitap çok önemlidir. Partimiz ona imkan hazırlayan yerdir, işinize gelmiyorsa sizi uğurlarız. Evine gitmek istiyorsa gitsin, ama önce anlamaya çalışırım. Belki bir ajandır, onu ölçüp biçerim. Buraya gelen hepsi gönüllü geldi. Gönüllü gelen niçin geldiğini, nereye geldiğini anlamak zorundadır. Burada kimseye bozgunculuk yaptırmayız. Çocuktur, gençtir, yenidir, eskidir demeyiz. Kadın ordulaşmasına inanıyoruz, bu konuda kararlılığımız da var. Kadınlar buraya koşa koşa geliyorlar, biz de bunun gereklerini yerine getireceğiz. Madem kadına her şeyi layık görüyoruz, o da çalışmasını bilecektir. Bu tartışmasızdır. Varsa eksikliği, noksanlığı tartışırız. Zaten tartışma herkese açık, eksikliği, noksanlığı gidermek için aynı haklara herkes sahiptir. Aynı yemeği yiyorsunuz, aynı eğitimleri görüyorsunuz, aynı platformları paylaşıyorsunuz. Gerisi gelişmektir. Eşitlik dediğin budur ve çok çarpıcıdır. Eşit görüşlerimize inanıyoruz ve bu doğrudur diyoruz. Bu olmalıdır. Bunun dışında, “dinlemiyorlar, birbirilerini çekmiyorlar” gibi sözler artık benim için birer laf olmaktan öteye geçmez. Bunu söyleyen yönetim de beş paralıktır. Hiçbir yönetim bu tip değerlendirmeleri, durumları kabul edemez. Yapamıyorsan, yerine otur. “Yönetim kabul görmüyor” bilmem “ne istiyorlarmış” diyorsan ve bunları da görev biliyorsan ya bir günde görevi başarırsın ya da oturursun ve onları benimle karşı karşıya bırakırsın. Ama kendinizi de yönetici diye dayatmayın. Onların karşılarında ben varım, benimle hesaplaşsınlar. Bizi doğru tanısınlar. Kimin ne derdi varsa, ne hesabı varsa, her türlü yöntemle gelebilir. Biz kendimizi savunur, kendimizi konuşturmasını biliriz.
Kaldı ki bayanlar da kendini tanıyacak. Sanki birbirilerinden sıkılıyor, sanki birbirilerine verecekleri hiçbir şey yokmuş gibi, “Erkek yönetimini istiyoruz” demesinler. Bunlar rezalet veya aşağılık, eski, köhnemiş köle yaklaşımlarıdır. Önce kendi kendinizi bir güç haline getireceksiniz. Kendinizi önce örgüt, yönetim ve pırıl pırıl bir kadın gücü haline getireceksiniz. Hak böyle koparılır. Daha doğrusu kendini tanımayan kadın, erkeklerin veya kocanın gücüne sığınır. Bunları size asla vermeyeceğiz. Hiç düşünme, yaşamı eşit ve özgürce paylaşma, “Bize erkek ver” de; bu eski köleliktir. Kaldı ki, Kürt erkeğinin vereceği hiçbir şey yoktur. Kürt erkeğinin kendisi kadından beterdir; bitmiştir, ne işi var, ne okuması var, ne parası var. O eski “bey” dediğiniz erkek artık ortada yok, hepsi iflas etmiş. Zor bela şimdi kendilerini toparlıyorlar, ayıp bir şey değil, güçleri bu kadar. Erkeğe yanlış yaklaşımlarınız, onlardan yanlış beklentileriniz var. Bu açıdan sizi yiğitleştirmek, özgürleştirmek, yaratmak zorundayız. Ne yapalım, başka türlü de olmuyor. Kaldı ki doğrusu da budur. Kadın hep başkasına mı dayansın? Başkasının dört duvar arasındaki kölesi mi olsun? Burjuvaların, feodallerin, köle sahiplerinin yaptıkları var. Biz de size öyle mi yapalım? Kendinizi ona layık görüyorsanız, size saltanat kuralım, haremlik selamlık kuralım. Peki size yazık olmaz mı? Bu, özgürlük şansının çiğnenmesi anlamına gelmiyor mu? Peki biz öyle bir yolu seçebilir miyiz?
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ı 11 Ağustos 1994 tarihli çözümlemesi