Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan ağırlaştırılmış tecridi protesto etmek ve Öcalan’ın sağlık, özgürlük ve güvenliği için düzenlenen açlık grevlerine ilişkin açıklama yapan Devrimci Cephe, “Güven’in direnişi dört bir yana yayılıyor” dedi
HABER MERKEZİ – Yazılı bir açıklama yapan Devrimci Cephe şunları belirtti: “Tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı 8 Kasım’da açlık grevine başlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması için başlattığı açlık grevi eylemi 60’ıncı güne girdi.
Leyla Güven’in Amed zindanında başlattığı direniş bir meşale gibi her geçen gün gürleşerek dört bir yana yayılıyor. Hewler’de süresiz açlık grevi 47, Avrupa Strasburg’da 15 Kürt aktivistin eylemi 21’inci güne, zindanlardaki süresiz açlık grevleriyse 22’inci güne girdi.
Kürt halkına karşı başlatılan savaş, imha, yok etme savaşı ve önderliğine karşı uygulanan tecrit karşısında sessiz kalmak, faşist Türk devletinin tüm topluma uyguladığı baskı, zulüm, sindirme politikasının temelini oluşturmaktadır. 12 Eylül’de faşist askeri cuntanın teslim alma politikaları karşısında siyasi tutsakların direnişleri, onların bu teslim alma oyunlarını boşa çıkarma mücadelesinde ağır bedeller ödeyerek yerle bir edildi.
Kürdistan ve özellikle Amed zindanında bu teslim alma politikaları, asimilasyon, soykırımın en vahşi biçiminin uygulandığı yer oldu. O gün Mazlumlar, Dörtler, Kemal Pirler, Sakineler ve daha nice direnişçi karalı destansı direnişleriyle Kürt halkının ayağa kalkması ve ulusal bilincin gelişmesi, Kürt özgürlük mücadelesinin gelişiminde bir dönüm noktası ve isyanın bayrağı oldular. Bugün yine aynı zindanda Leyla Güven bir kez daha aynı geleneğin sürdürücüsü olarak başlattığı süresiz açlık greviyle faşizmin savaş, soykırım, teslim alma politikası karşısında tutuşturduğu kıvılcım bir meşaleye dönüşerek ülke sınırlarını da aşarak dünyaya yayılıyor.
Bu direniş salt Kürt halkı ve onun önderliği üzerindeki tecritte karşı değil, bu direniş, faşizmin savaş, tecrit, baskı, sindirme, kısacası halklarımıza karşı başlattığı savaşa karşı halkların özgürlük, teslim olmama, faşizmi yerle bir etme başkaldırısıdır. Can bedeli tutuşan bu kıvılcımın meşaleye dönüşmesi ve faşizmin yerle bir edilmesi halklarımızın kardeşçe bir arada yaşaması ve özgür demokratik bir yaşamdan yana olan, faşizme hayır diyenlerin sesidir. Bu ses isyanın sesidir, isyanın adı Leyla Güvendir. Artık kimsenin faşizme sessiz kalma lüksü yoktur. Türkiye’den dört parça Kürdistan’a herkes elinden geleni yapmalı, fedai öncülerimizin isyan meşalesini sahiplenip faşizmi parçalayana kadar mücadele etmeliyiz.”