HABER MERKEZİ
- Dünün tarihini kanlarıyla yazan Kürt neslinin, kanlarıyla çizdikleri yoldan yürümek borcumuzdur!
Biz, kanlarımızla Kürt istiklalinin kızıl şafaklarını açacağız. Ruhlarımızdaki volkanlarla, Kürt kurtuluşunun alevli güneşini yaratacağız!
Dünya tarihi bize bakıyor. Şehitlerimizin gözleri bize mütevecihtir!
Nuri Dersimi
Yıllardır her gün, Kürt halkı ve gençliğinin kanını içmeye yemin edercesine faşistçe uygulamaları devam ettiren AKP-MHP diktatörlüğü, aralık vermeden bu işgalci politikalarını sürdürmektedir. İşlenen asimilasyon-soykırım politikalarına her geçen gün bir yenisi daha eklenmektedir.
Seçim sürecinde Erdoğan hırsızının Kürtleri kendi topraklarından kovmaya çalışması Kürtleri tamamıyla yok saydığının somut bir örneğidir. Adeta kendisini Kürdistan’ın ve Kürt halkının sahibi olarak görmektedir. Bu yüzdendir ki Kürt halkının varlığına bile tahammül edemeyen bu faşist, hırsını dağlarımızı bombalayarak, ormanlarımızı yakarak, ve tarihi değerlerimizi (Heskîf) sular altında bırakarak almak istemektedir. Bunun yanında son zamanlarda kutsallarımız olan şehitliklerimize her gün bombalar yağdırarak, bu Kürt düşmanlığını ve Kürt’ün ne dirisine ne de ölüsüne tahammül edemediğini bir kez daha göstermektedir. Kendi yaratmak istediği yaşamda Kürtleri bir nevi boğmak istiyor. Ve kendi faşist diktatör rejimini bu şekilde devam ettirmeye çalışıyor. Ya boyun eğeceksin ya da öleceksin politikasını direnen Kürt halkı ve ezilen halklar üzerinde aralıksız sürdürmektedir. “Aç köpek fırın duvarını deler” misali faşist Erdoğan ve onun soytarıları da kendini diktatörlüğünü kalıcılaştırmak için aç bir köpek gibi her gün Kürdistan’a ve Kürt halkına saldırmaktadır.
Son olarak da halkın kendi iradesiyle seçtiği belediyelere tekrardan kayyum atayan akp faşizmi aslında Kürtlere siyasi hiçbir hakkın da tanınmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bunun ne anlama geldiği de gayet açık bir şekilde ortadadır. akp-mhp faşizmi her türlü oyun ve hileye başvurarak Kürt halkını nefessiz bırakmaya çalışıyor. Bugün Bakure Kürdistan’da bu faşist uygulamaya karşı Amed, Mardin ve Van’da Kürt halkı, gençliği ve genç kadınları soluğu sokaklarda almıştır. Bu demek oluyor ki bize hakkettiğimizi verecek olan yer sokaklardır. Yani hırsız kimliğine bürünen Erdoğan değildir. Amed, Mardin ve Van’da gelişen direniş ve Kürt halkının isyan çığlıkları sadece bugünle ortaya çıkan ve bir tek olayla bitecek bir direniş değildir. Bu, yıllardır Kürt halkı üzerindeki insan dışı baskılara karşı kusulan öfkedir. Bu yüzden bu direniş sadece Amed, Van ve Mardin’ le değil bütün Kürdistan ve Türkiye metropollerinde büyütülmelidir ve büyütülecektir de. Faşist Kürt katili Erdoğan ve onun uşaklarının gerçekleştirdiği bu alçakça politika artık bardağı taşıran son damla olmuştur.
Bu noktada elbette belirleyici olan gençliğin ve genç kadınların faşizme karşı nasıl bir tutum sergileyeceğidir. Bugün Kürt halkının iradesini tanımayan bu faşistlerden hesabı soracak olan asıl kesim gençler ve genç kadınlar olacaktır. Bilmeliyiz ki Kürdistan’ın kaderini belirleyecek olan halkın ve gençliğin kendisidir. Bu yalnızca ve yalnızca aralıksız bir direnişle ve faşizm son nefesini verene kadar devam eden bir mücadele ile olacaktır. Kaçınılmaz olan Kürdistan devriminin tek adresi, serhildandır.
Kuzey Kürdistan’da gelişecek olan serhildan bizler için zaferin temennisidir. Bu serhildanın öncü yürütücü gücü ise Kürdistan Apocu gençliği olacaktır. Genç kadınların ve gençliğin cesareti, iradesi ve bağlılığı büyüktür. Bundan kaynaklı da düşmanın en büyük korkusu öfkeli Kürt gençliğidir. Kürt gençliği ve genç kadınları da bu bilinçte olarak bırakalım düşmanın fiziki olarak Kürdistan’da dolaşmasını, gölgelerinin bile kalmasına izin vermemesi gerekir. Kürt gençliği analarımıza kadar uzanan o kanlı elleri bir daha uzanamasın diye kırmalıdır. Düşmanın nefes aldığı her yeri cehenneme çevirmelidir. İrademizin çalındığı ve yerine hırsızların girdiği, adım atmaya cesaret ettiği her yer yakılıp yıkılmalıdır ki düşman bir daha girmeye cesaret edemesin. Bugün özgürlük dağlarını düşmana cehenneme çeviren ve düşmanın girmeye bile cesaret edemediği mekanlara dönüştüren gerilla her gün düşmana onarılmaz darbeler vururken, Kürdistan gençliği ve genç kadınları da de aynı ruhla şehirleri birer özgürlük ve direniş mekanına çevirmelidir. Biz gençler ve genç kadınlar Önder Apo’ nun fedaileriyiz ve bu tarihi rolümüzü oynamanın şimdi tam zamanıdır. Unutmayalım ki gün bugündür yarın geçtir!
Jiyan Şengal