HABER MERKEZİ
Zaman coşkun bir nehir gibi akmaya devam ediyor. Engel tanımıyor insanlık savaşıyor barikatlarında onurun, şeref ve özgürlüğün, çiçekler her bahar açmaya devam ediyor ama 2011 baharında bıraktıkları koku yok artık. Tabii değişime inanmak gerekir, her şey ve herkes gibi doğa da, gelişiyor yada geriliyor ama değişiyor. İnsanlar da doğa gibidir.
Senden sonra da bu diyalektik işlemeye devam etti. Ama bu doğal işleyişte büyük bir boşluk oldu bu sefer sen yoktun. Birçok şey eski ruhunu yitirdi. Mesela gülmek bile artık o zaman ki gibi dolu dolu içten gelmiyor. Anılar iğne gibi oluyor, vicdan azap duyuyor, ağıt söylüyor. Bir komutanın ardından değil sadece her yönüyle insan olan bir insanın ardından konuşmak çok zor oluyor. Eskisi gibi güç kalmıyor, sözler anlam taşıyor ama anlam yaşamı sırtında ağır bir yük gibi taşımaktan zorlanıyor.
Bazen ekranlarda görüntün çıkıyor; gülerken, konuşurken, yürürken yada çay içerken yani herkesin yaptığı yada yapabileceği şeyleri yaparken işte o görüntüler anlatmaya çalışırken seni senin varlığın-yokluğun daha çok hissettiriyor kendini…
Qamışlo’dan bir ihanet haberi geldi, radyodan dinledik ama haberi veren bile inanmıyordu. Sesi titriyordu yine de bir umut taşıyordu o da herhalde. Bizde bir ümit yada hangi hisse artık “Her haber doğru olacak değil ya savaş sürecidir, çelişkili haber olabilir diye düşündük” yada öyle olmasını istedik. Ama gerçek kendini paslı bir bıçak gibi sapladı sırtımıza ve öldü ruhumuzun yüreği, bir sessizlik başladı, ömür boyu sürer gibi çünkü ömrümüzün en değerli yoldaşlarını kaybettik ardı ardına Xebat Botan öncü devrimci, bayrağını taşıdı ve yürüdü.
Şuan devrim meclisi kuruldu ayak izlerinden bağımsız, Özgür Kürdistan kuruldu bir parça özgür ev kazandı dört parça olmuş yüreğiyle, evi yakılmış Kürt gerçeği ve vatanın tüm sathında özgürlük savaşını sürdürüyor yetiştirdiğin nesiller. Yine de hiç bir şey sen varken ki gibi değil. Ama sen yapacağını yaptın varlığın savaştı gidişin hüzün oldu, acı oldu, kin oldu, öfke oldu, ordu oldu, ülke kurdu ve zafer oldu. Yine de içimizde yanan ateş sönmedi. Sessizlik hala sürüyor. Çünkü biz hesap sormanın kutsallığını senden öğrendik. İntikamı alınmış şehadet kadar kutsal bir barış olmaz. İnsanın en büyük savaşı nasıl ki iç savaşıysa en büyük barışı da sorulmamış hesap, alınmamış intikam bırakmadan yaşadığı iç barıştır.
Rojava Devrimi bunun en güzel örneği oldu. Bir şehadetin ardı sıra yürümek onun sorumluluklarını bilmeyi ve hem vurup hem de kurma gücü göstermeyi gerektirir. İşte Rojava da Şehid Xebat şahsında tüm kutsal devrim şehitlerine gösterilen yaklaşım bu olmuştur. Onların açtığı yol ordulaşmış ve sistemleşmiştir. Şuan da devrim dünya gericiliğinin tüm saldırıları karşısında kendini savunurken şehid kanıyla kutsallaşan Anavatan Kürdistan topraklarında kuruluş çalışmalarını sürdürmektedir.
Savunma, eğitim, diplomasi, politika, ekoloji, ekonomi, hukuk, kültür gibi demokratik modernitenin temel boyutları örgütlenmeye ve işlevselleştirilmeye devam etmektedir. Devrim kurucu kişilik gerektirir. İşte Şehid Xebat böyle bir kişiliktir. Devrimin ihtiyaçlarını belirleyip bunların içerisinde de, aciliyet arz eden öncelikli çalışmaları seçmesini ve uygulamasını bilendi. “Ortadoğu’da silahsız bir yaprak bile kımıldamaz “ ilkesini en iyi bilen yoldaştı. Bunun bilinciyle öncelikle savunma kuvvetlerinin yani YPG’nin kurumsallaşmasında öncülük yaptı. Bu tarihsel adım kendisiyle birlikte meclis, komün örgütlenmelerinin daha güçlü bir biçimde gelişmesini sağladı.
Devrim ayakları yere basan somut kurumsallaşmalar üzerinde bugüne kadar ilerlemesini sağlıklı bir biçimde sürdürebildi. Yaratılan bu zemin üzerinde de gelişimini devam ettirebilmektedir. Bu ilerleyiş devrimci tarzın nasıl olması gerektiğini somut, pratik olarak göstermektedir. Şehid Xebat kurucu tarzı esas almıştır. Savunmanın kurumsallaşmasıyla güçlü bir zemine kavuşan devrim halk yönetim organlarını daha sağlıklı bir biçimde örgütlemeye devam etmektedir. Şehid Xebat kurumsallaşmaya verdiği önem ve bu uğurda hem gerilla alanlarında hem de Rojava devriminde gösterdiği bu büyük çabalardan dolayı bir devrim inşacısıdır. Şimdi Şehid Xebat şahsında Kürdistan özgürlük şehitlerinin yarattığı bu zemin, üzerinde tüm Kürdistan’da bağımsızlık ve özgürlük devrimini örmenin büyük bir fırsattı olmuştur. Yeter ki mukaddes değerlerimiz olan Kürdistan devrim şehitlerinin takipçisi ve amaçlarının gerçekleşmesi için çalışma arzusu, azmi, kararlılığı ve zihniyeti olsun.
ŞEYH SAİD Efendi özgür, bağımsız Kürdistan uğruna yoldaşlarıyla birlikte verdiği büyük savaştan sonra idam sandalyesinde şöyle haykırır. “Dünya yaşantımın sonu geldi. Ulusum için kurban edildiğimden dolayı pişmanlık duymuyorum. Yeter ki torunlarımız bizi düşmanlarımızın önünde mahcup bırakmasınlar”.
Ali Xebat Botan