AMED – Devrimici Gençlik Hareketi (DGH) Koordinasyon üyesi Bawer Agir Bakûrê Kürdistan ve Türkiye gençliğinin son süreçteki rolüne dair ajansımıza değerlendirmelerde bulunarak DGH ve DGK-H’ın bir eylem örgütü olduğunu ve bü süreçtede üstüne düşen bütün görevleri yerine getireceğini dile getirdi.
DGH Koordinasyon üyesi Bawer Agir ile yaptığımız ropörtajın birinci bölümünü sizinle paylaşıyoruz.
DGH Koordinasyon üyesi Bawer Agir gerilla ve halk üzerindeki saldırıların son süreçte büyük bir yoğunluk kazandığını belirterek bu saldırılara karşı hem halkın hem gerillanın hem devrimci güçlerin ve demokrat güçlerin bir bütünen direnmesi söz konusu olduğuna dikkat çekti. Bu süreç içerisinde saldırıların bu kadar yoğunlaşmasının nedeninin faşist AKP-MHP bloğu ile Erdoğan rejiminin zorlanmalarından ve çaresiz olmalarından kaynaklandığını dile getiren Bawer Agir artık son canlarını, son nefeslerini verdiklerini belirtti.
Bawer Agir AKP-MHP bloğunu ipe götüren, bu noktaya getiren PKK hareketi ve PKK’nin Apocu gençliğini ortadan kaldırmak için bu kadar yoğun baskılar ve saldırılar yürüttüğünü vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti;
”Özelikle son bir kaç yıldır halkımız üzerindeki tutuklamalar, baskılar, gençlerin öldürülmesi, katledilmesi ve bunun gibi her türlü şiddet olayını AKP-MHP faşzimi başta olmak üzere Erdoğan-Bahçeli ikilisinin son nefeslerini verdiklerinden kaynaklıdır. Buna karşı amansız bir mücadele yürütülmektedir. Buna karşı her alanda özelikle Heftanin direnişi ve halkımızın direnişi başta olmak üzere her noktada T.C faşizmine karşı amansız bir direniş içerisindedir. Bu direnişi kıramadıkları için de en ahlaksızca en insanlık dışı aslında insanlık onurunu zedeleyecek uygulamalarla saldırılarını sürdürmektedir. Bu onları kurtaramayacaktır, bu açıktır. Biz DGH olarak bunu tekrardan belirtiyoruz. Bu çırpınışlarının bu yönlü saldrılarının bir sonucu olmayacaktır. Bu kadar saldırmaları onları ipe götürecek, onların sonunu daha fazla yakınlaştıracaktır.
En Çok Direnen Hareketimiz ve Apocu Gençliktir
Hareket ve halk olarak 43. yıla girdiğimiz bu mücadele bir yoktan var olma mücadelesidir. Bu saldırılar ilk saldırılar değildir. Aslında onlar ne kadar saldırdılarsa hem dünya da hem Ortadoğu’da halkımızda hareketimizde o kadar büyüdü. Bu saldırılar kesinlikle hareketimizi, Apocu gençliği, demokratik gençliği ve yurtsever gençliği küçültmeyecek ve onlara geri adım attırmayacaktır. Saldırılar ne kadar büyük olursa olsun onlara karşı gösterilecek direniş onları daha çok sona yaklaştıracaktır. Şu anki durumlarına baktığımızda da gemiyi ilk terk eden onları ilk yalnız bırakan Erdoğan’ın damadı olmuştur. AKP-MHP rejiminde hareketimiz üzerine ilk gelen, en fazla katliamlar yapan yine gemiyi ilk terk edenler olmuşlardır. Bu noktada artık kendileride kendi sonlarının yakın olduğunu, buna bir çözüm bulamadıklarının farkındalar. Bundan kaynaklı da kendilerine karşı en çok direniş gösteren, en fazla direnen hareketimiz, Apocu gençlik ve halkımız üzerine yönelmelerinin sebebi esas budur.
Apocu Gençliğe Teslimiyeti Kabul Ettiremediler
2014 yılında planlamaya koydukları çöktürme planını uygulayamadıkları içindir bu kadar kin, öfke en basit demokratik bir harekete karşı bu kadar hunharca, bu kadar insanlık dışı yönelmelerinin sebebi. Diz çöktürmek istediler, teslim almak istediler bunu yapamayınca bu sefer kendi karşısındakilerini de kendileriyle beraber yok etme çabalarının dışına çıkmıyorlar. Buna karşın son 43 yıldır hem hareketimiz hem halkımız amansız bir direnişin içerisindedir. Özelikle Apocu gençliğe bir türlü teslimiyeti kabul ettiremediler, Apocu gençliği çürütemediler ve Apocu gençlik şahsında bir bütünen Kürt halkını teslim alamadılar. En çok kızdıkları, en çok kabul etmedikleri nokta bu olmaktadır. Bu kadar saldırıya karşı gençlik nasıl ayakta kalabiliyor, bu kadar saldırıya karşı gençler nasıl direniyor, bu kadar saldırıya karşı gençler nasıl hala PKK saflarına katılabiliyor bunu kendilerine itiraf ettiklerinde aslında kendilerinden geçiyorlar. Bu noktada bu kadar saldırmalarının sebebini böyle görmek lazım.”
Devrimci Gençlik Hareketi Koordinasyon üyesi Bawer Agir DGH olarak başlattıkları hamlenin 4 ayını doldurduğunu bilirterek Botan’da, Serhad’ta, ve Türkiye metropollerinde bu eylemselliklere çok ciddi katılımlar olduğunu ve bunun büyük bir bölümünün basına yansıdığını dile getirdi. Bawer Agir T.C devletinin yandaş basını ve özel savaş medyası bunları işlemediğini bunları görmezden geldiğine dikkat çekerek kimi basın organları ile kimi sosyal medya organlarında bir çok eylemin somut olarak görüntülendiğini belirtti.
Böylesi bir hamlenin böyle bir süreçte gelişmesi halk olarak gençlik olarak ne kadar güçlü olduklarını, ne kadar sürece aktif katıldıklarının göstergesi olduğuna dikkat çeken Bawer Agir şöyle devam etti;
Zayıf olan bir güç hamle gerçekleştiremez, zayıf olan bir güç bunun aksine içine kapanır savunma pozisyonuna geçer, sadece saldırılarda kendini koruma ve yaşatmaya çalışır oysa ki bu saldırıların geliştiği böylesi bir süreçte bile biz düşmana karşı, T.C faşizmine karşı biz bir hamle başlattık. Bu hamle şimdiye kadar başarılı bir şekilde sürmektedir. Ciddi eylemsellikler gelişti. Ama şunu belirtmeliyiz hamleye daha fazla katılım olmalı hamlde daha fazla yol yöntem, daha fazla eylem çeşitliliği geliştirilmeli. Eylemleri fazlalaştırma noktasında belli, bir darlık yaşandı. Bizim açımızdan bizim için öz eleştiri konusudur. Gelişen eylemsellikler önemlidir.
Bawer Agir Bakûrê Kürdistan ve Türkiye gençliğine seslenerek sözlerine şöyle devam etti;
”Botan, Serhad ve İstanbul başta olmak üzere birimlerimizi ve bu hamleye aktif katılan gençleri selamlıyoruz başarıların devamını diliyoruz. Sürecin ve mücadelenin karakteğinin değiştiğini hepimiz bilmekteyiz. DGH YDG-H’ın küllerinin bir devamı olarak ortaya çıktı. Ama eski YDG-H tarzıyla yürütebileceğimiz bir mücadele olmuyor. Yani belki hedef kitlemiz belki vuracağımız düşmanda bir değişiklik yok ama yol yöntemlerde ciddi değişiklikler olmalı.
Dar Birimlerle Sonuç Alıcı Eylemsellikler geliştirilmeli
Eskisi gibi 15-20 gençle ya da 50-100’ü aşan bir güçle yolları kapatma yine bununla birlikte eskisi gibi sadece molotoflu, ses bombalı yapmak sürecin karakterini uygun olmayacağını düşünüyoruz. Bu noktada daha önceki perspektiflerimizde belirttiğimiz gibi daha çok dar birimlerle ve sonuç alıcı eylemsellikler geliştirmeliyiz. Dar birimden kastımız illerde 3 kişi 5 kişi olması değildir bazen bir kişi bile bir birimi temsil etmektedir. Çünkü düşman politikası hem Kürdistan’da hem Türkiye’de ciddi bir hava yaratmak istiyor bunu belirtmek lazım. Başta hem ajanlaştırma hem uyuşturucu hem fuhuş politikaları ile özellikle Kürdistan’da yapmak istedikleri irade kırmak ve olabildiğince güvensiz bir ortam yaratmaktır. Bir eylem yapmak için, güvenebileceğimiz birilerini aramak yerine bir kişinin bile yapabileceği bir çok eylem tarzı vardır. Bu eylem tarzına önümüzdeki süreçte kavuşacağımıza inanıyoruz.
Hamlenin Amacı AKP-MHP Faşizmini Tümüyle Ortadan Kaldırmaktır
Eylemin gerekliliğine göre sürece dahil olmak ve süreci yürütmek gerektiğine inanıyoruz. Bu temelde önümüzdeki pratik süreci de bu şekilde karşılayacağız. Hamlenin geldiği noktayı şu an için genel itibariyle olumlu değerlendirebiliriz. Hamlenin amacı AKP-MHP faşizmini tümüyle ortadan kaldırmak ve demokratik özgür bir Kürdistan yaratmaktır. Bu ancak daha güçlü daha büyük darbeler düşmana vurarak gerçekleşebilir. Kürdistan’ın öncü gücü olan gençliktir. Kendi illegal ve eylem örgütü olarak yapılandırdğı DGH örgütüdür. Bunun sorumluluğu bunun bilinçliliği ile hareket edilirse hamleye katılım da bundan sonraki süreçte yapamayacağımız hiç bir şey yoktur. İnancımız güvenimiz bu noktada yerindedir ve tamdır.”
Bawer Agir konuşmalarının sonunda hamlenin daha fazla aktifleşmesi gerektiğin belirterek Çukurova, Ege, Akdeniz ve diğer bölgelerde eyleme daha aktif bir katılım çağrısı yaptı. Bu süreçte var olan düşman hedeflerini belki de en çok düşman ekonomisi düşmana birebir hizmet eden kişilerin hedeflenmesi gerektiğini belirtiklerine dikkat çekerek şöyle devam etti;
Halk içerisinde, toplum içerisinde bulunan ajanlara dönük eylemsellikler gerçekleştirmemiz gerektiği bir kez daha açık olarak ortaya çıkmaktadır. O yüzden biz önümüzdeki süreçte hedeflememiz gereken en büyük kitle olarak var olan halkın içerisindeki ajan kitlesi olduğunu belirtiyoruz. Bu noktada daha önce uyarılarımızı yapmıştık bundan sonra yapacağımız şey kesinlikle uyarmak değil bire bir bunu pratik uygulayıcısı olmaktır. Kızıl İntikam hamlesi ajanlardan, ajan faaliyeti yürütenlerden, düşman hizmetinde olanlardan intikam alacaktır. Bunu iyi bilmek gerekir. Kürdistan’ın her yerinde savaş yürütülürken hiç kimsenin düşmana hizmet etmemesi gerekiyor, düşmana her hangi bir zemin sunmaması gerekiyor.
Söz Artık Bitme Noktasına Gelmiştir
Kürt gençliğini uyuşturucuya, fuhuşa, ajanlaştırmaya, yozlaştırmaya çeken faliyetlerden uzak durmaya çağırıyoruz. Bunun hesabı ağır olacaktır. Kürdistan’da ve yurtseverler arasında bu tür fuhuşu uyuşturucuyu ajanlığı dayatanlar ortadan kalkacaktır. Bu kesinlikle yanlarına kar kalmayacaktır. Bunu burdan açık belirtiyoruz. Bunun nasıl anlamak istiyorlarsa anlasınlar. Ancak bu onlara kalmayacaktır. Gidecek olan AKP-MHP faşizmidir. Hesap sorulacak olan yine bu kesimlerdir. Bu artık dediğimiz gibi bir uyarı değil söylediğimiz sözün pratik uygulayacısı olacağımızı belirtiyoruz. Tüm birimlerimiz, tüm DGH üyeleri artık bu çerçevede hareket etmeli ve buna karşı tutum almalıdır. Yani şunu belirtebiliriz söz artık bitme noktasına gelmiştir. Pratik uygulamaya geçmeliyiz. Pratik sahibi olmalıyız. Bu noktada artık herkesin bu çevrelerden hesap sormak zorunda olduğunu belirtiyoruz ve bu çevrelere tekrardan tekrardan doğru yola gelmeleri çağrısında bulunuyoruz.
NC/Osman Çapan