HABER MERKEZİ – Hayatının baharında hayat akan ırmaklarında yüzerken, arkanızda oluşan okyanusları yaratarak gittiniz sevgili Arjin… Cizre ve bahar, bahar ve umut, direniş ve serkeftin kavramları kafamda kocaman bir derya olur. Deryanda yüzüyoruz, hamken yanıyor ve pişiyoruz. Senin zamansız gelen şehadetin zor gelse de… Şehadet ve direniş gibi ikiz kavramlar kadar soylu ve çekici kavramlar yoktur yaşamımızda,yer edinen ve edindikçe bütünleşen direniş abidelerimizsiniz. Biz her baharda Cizre’de başaklaşan boğdaya hayat veren diclede Nuh gemisinde seninle olacağız karaya oturmadan o gemide direniş kalelerini sağlam tutacağız kendi kavgamız ve sevdamızla. Tofanınızda boğulacak zebaniler ve onlara bu dünyada rahatı yaşatmayacağız. Gül kokan Cizre’de adımız direniş, umudumuz kavga geleceğimiz Arjindir.
Sizin direnişçi ruhunuz ve yüreğinizin sevda kokan büyüklüğü karşısında cehennem zebanileri ürkek ve tek çareyi güzellikleri soldurmakta bularak, korkunçluklarına yeni korkunçlukları ekleyerek vahşice yönelirler. Buda yetmez direnişler ve direnişçilerinin etrafında bir çember oluşur ateşinizin büyüttüğü o çember zebanileri çileden çıkarır. Sizin direnişinizden cesaret alıp, direniş ateşini resim eden Kürt gazetecilerin objektifleirn takılır, gözlerde resim.
O söz son söz ve başlangıç sözü kararlı va dernişi özetleyen bir söz. Senin o zirveleşen son sözüne tanıklık eder o an tarih ve tarih tanıkları… Ve bir direniş tanığının anlattığına göre senin son sözünün ve halaya katılmadan öncesi demlerin boğazımda döğümlenir, beynimde oğuldar ve yüreğime dokunur…
“Ben şehit düşsemde kimse beni tanımaz. Çünkü dört yıllık gerillayım” deyişin halen kullaklarımızda yankılanır ve büyür…Çünkü senden ve binlercesinden öğrendiğimiz gibi biz de önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığın anı aanlamlıca doldurmaktır. Bu anı hakkıyla yaşayan ve özgürlük zamanını anda yaratanlar tarihleşiyor, tarihin o kısa kesitine bir tarih sığdırıyorlar. Ve o zaman anlıyoruz ki, o anı çok doldurmadığımızı, yaşama anlam kattıkça bizde kendimizi tekrardan bir anlam damlasında tadıyor ve ayıplarımızdan arınıyoruz…
Hayatımızın rotası sizsiniz sizi anmadan, sizi hatırlamadan ve anılarınızı canlı tutmadan, kendimize rehber edinmeden yaşamak ve yaşam adına ne varsa tatmak haramdır bize. Sevgilli yoldaşım, yüreğimin içi, dilimin türküsü yaşamının rehberi…
Birde tarihe ve bize miras bıraktığın o heybetli duruşun ve asi bakışlarını nasıl anlatsam, nasıl tanımlasam bilmiyorum ki… O duruş karşısında cezb olmamak ve yaşama direniş ruhuyla tekrardan sarılmamak namertliktir bize. Senin adın gibi, Arjin gibi ateş ile yaşamın elementlerinde tekrardan yanarak biçim kazanmalı yaşam ve savaş özgürlükte hayat bulmalı, hayat vermeli ve çoğalmalı… Hayattı bahar renginde ateşin zirvesinde yanmadan olgunlaşmak bize yeni zaferleri tattı, tadıyor. Buda özgürlük renginde bir hayat oluyor. Umut yolcusu bahar tomurcuğu Arjindır. Adın Farqin, Sur ve direniş kalesi Cizre oldu, Nusaybin oldu. Adını serhildan koydum, serhildanda kimlikleşen kadın renginde… Cizre’nin direnişinde toplumsallaşan ve komutanlaşan Berivan koydum. Bizde ırmaklarında yüzerken, arileşiyor Arjin oluyoruz. Bahar oluyoruz, Kobanê oluyor Mıştenur’la butünleşiyor, Farqin’de başlıyor, Sur’da olgunlaşıyor, Cizre’de bahara ve halaya duruyoruz. Bahara hayat veriyor, tomurcuklaşıyor ve arjin oluyoruz.