HABER MERKEZİ –
Teknolojik bilgiyi tekeline alan Kapitalist modernite icadı sanal veya dijital platformlar durmaksızın yığınla umut melankolisi enflasyonu üretirler. Apolitik bireyin kurgulanışı bu sayede sorunsuz ve engelsiz bir “Pirus” zaferler döngüsü yaratır. Birey artık bihaber kendi kendisinden bile soyutlanır. Bireyler yığınsal olarak eklektik kombinasyonlar bölünmüşlüğün de ruhsuz bir yönsüzlükte soyutlamalar girdabında debelenip dururlar. Demokratik toplumu esas alan ve bu çetrefilli alana odaklanan devrimci düşünsel pratiğin kendisini çok çekici ve ikna edici argümanlarla çağcıl güncel dile yansıtması gerekiyor. Zaten sanal politik dijital dünya aktivizmi bu büyük kapitalist modernite tehdidine karşı toplumları ve bireyleri bilinçlendirmeyi amaçlar. Ağ toplululukları devrimci tabanı üzerinden “Dünya Demokratik halklar konfederalizmini” bir alternatif olarak inşaya soyunur!
Burada giderek gelişen ağ toplumlarının sosyal canlılığını ve eylemci enerjisini sokak eylemselliklerinde kolektif bir birlikteliğe ve deneyime dönüştürmeyi de amaçlar. Toplumsal sorumluluklara sahip çıkma adına güven inşasını burada oluşturmayı başarmak esas amaçtır. Yoksa sürekli kendisini tekrarlayan kısır ve zayıf bir politik dilin duyarsızlaşması ve aynılaşması beraberinde bir aşınmada getirir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli konuda çoğunlukla bu sanal dünyada çarçabuk araçlar amaca dönüşür. Amaç-araç çelişkisi yoğunca yaşanır.
Dijital-sanal dünyada toplum ve bireyin özgür iradesine hizmet etmeyi esas alacak kolektif yeni politik eylem araçları yaratmak gerekiyor. Sanal toplumsal hareketler çağından söz ediyoruz: Müşterek sorumluluklar, toplumda bireyin kendini gerçekleştirme olanağının yol ve yöntemlerini yaratır: sosyal sermaye, bilgi ve maddi kaynakları kolektif temelde bölüşme başarının ön koşulları olarak kendisini dayatır. Günümüzde giderek ivme kazanan politik-dijital dünya aktivizminin yön verdiği sanal toplumsal hareketler, özgürlüğe ve eşitliğe dayalı yaşam politikalarını hayata geçirme kararlılığı, kötücül sistemleri tehdit edecek bir güce ulaşıyor. Devasa bir mücadele alanında devrimci bir alternatif küresel örgütlenme modeli fırsatı doğuyor!
Güncel de bu kötücül kapitalist modernite oyuncağına dönüşmüş politikanın kendisi bile artık “kendisinin patronu iktidar” karşısında özgürlükçü hareketler ve halklar için etkin bir silah değildir. Meta vicdansızlığının hükümranlığına Ahlaki politik vicdanın geçerli olduğu bir dünya talebini bu pasif ve sistem içileşen politik zemin karşılayamaz. Bu dipten duyulan genç muhalefet “milyonerlerin” değil, milyonların isyansi sesidir. Devrimci umudu sanal zamanın apolitik insanına ve insafına bırakma saflığı yaman bir çelişkidir. Hayaller hakikatler dünyasında sabun köpüğüdür veya bir “like” tıklama sarhoşluğunda kendini yitirme aldanışıdır. Vasatlığını kurnazlıkla ve saldırganlıkla örtmeye çalışan bu sanal budalalıklar kısır döngüsünde gerçek yaşam ve insan lime lime edilir. Nefret ateşi bu yok edici rekabetler dünyasında kesintisiz harlanır. Sanal duygular ve tutkular acımasız bir ruhsal cinayet silahıdırlar. Birbirini kıran kırana, aldatan aldatana ve aldanan aldanana. Sistematize bir şekilde toplumsal hafıza ve öz benlik soykırıma uğratılır!
Güncelde hayati bir öneme sahip “hakikat arayışı” dijital platformlarda manipüle ediliyor. Çağın özgürlük ruhu Bilge Öcalan’ın isabetle vurguladığı gibi: Nasıl yaşamalı, ne yapmalı ve nereden başlamalı sorularına verilecek ilk ortak cevap sistemin içinden ve sisteme karşıtlık temelinde başlamalıdır. Zira; “Kapitalist modernite ideolojik hegemonyacılığında ulaşılmaya çalışılan amaçların başında hakikat kavramına ve eylemine ilişkin tarihsel-toplumsal gerçekliklerin karartılması ve bastırılması gelir.”
Güncel yaşamda çoğunlukla “dünyaya bakışımızı toplu medya araçları tarafından biçimlendiriliyor—sanal dünyalarda sınırsız özgürüzmüşüz?…Gerçek dünyada sanal düşsel dünyayı tercihe zorluyor teknoloji insan yığınlarını.” Bu yönlendirme ve yönlendirme modunda; ” ağır gelen gerçeklilikten kaçarak sanal dünyamıza kaçıyoruz çoğunlukla.. Kusursuzluk düşü siyasetin alanından bile artık teknolojik alana taşınmıştır.” Sanal köksüz bir kök üzerinden Tarihsel toplumun deneyimlediği tüm bilme biçimlerinin köküne özenle dinamit konuluyor. Pasif radikalizm naralarının bini bir para!
İnsanlığı esir alan sanal dünya, mahremiyeti sömürgeleştirir ve insanların yaşadığı acılarına duyarsızlıklar geliştirir. Oysa insani acılara duyarsızlaşmak taş kalplilikle bir nevi robotlaşmak ile eşdeğerdedir. Ahlaki bakışını yitiren insan yığınları için bu hazin bir trajediden farksızdır. Bu mecrada insanlar öyle bir değişime uğrar ki çıkarları ve ihtirasları onları sömüren-güden bir nesneye dönüştürürler. John Berger’in de söylediği gibi burada ‘vaaz verenler yalnızca kendi seslerine aşıktırlar.” Anatole France’nin “Tanrılar Susamışlardı” romanında geçen genç bir devrimci ressam; devrimin tüm vatanseverleri ve yurttaşları er ya da geç yargıçlara dönüşeceğine inanır. Ve kendileri dışındaki herkesi karşı devrimci görerek ve onları ihbar ederek giyotine gönderirler. Sanal alemdeki yargıçlar furyasına bakınca bu üç örnek ciddi bir ikaz içerir hepimiz için. Dolayısıyla sanal ve sosyal yaşamın bu denli iç içe geçtiği bir zamanda, devrimci mücadele adına sanal-dijital dünyayı devrimin hizmetine koyabilecek ve bunu araçsallaştıracak mekanizmaları yaratmak önem kazanıyor!
Kendisi dahi olamayan karakterlerin sanal dünyadaki ruh ve hayal dünyalarını, özgüven bunalımlarını, tavan yapmış egolarının yarattığı tehlikeyi görmek ve önlem almak gerekir. Bu temelde devrimci politik sanal-dijital dünya aktivistlerine ve oluşturulmuş mekanizmalara büyük sorumluluk düşmektedir. Tepkilerin dijitalleştiği bu çağda giderek çoğalan sanal-dijital dünya topluluklarını reelde büyük buluşmalara ve eylemlere kanalize edecek ortak devrimci programlara ihtiyaç vardır. Bu temelde gelişecek her bilinçli ve ideolojik amaç taşıyan refleks, bu sanal-dijital dünyanın devrimci mücadelesininde bir kazanımına dönüşecek!
Serdem Amed