HABER MERKEZİ
Halkı uşak ve piyonlarının tehditleriyle oyalamaya çalaşan diktatörler, toplumu kaosa sürüklemeye çalışır. Kaos içinde insanları ayrıştırarak çatışma ortamlarını yaratır ve bundan faydalanmaya çalışırlar. Tehdit dilini kullanan diktatörlerin uşakları ve piyonları sahneye çıkarlar.
Piyonlar ve uşaklar, sahnede onlara verilen rolü en iyi şekilde oynamaya çalışırlar. o kadar iyi oynarlar ki kendilerinin Piyon ve Uşak olduklarını dahi unuturlar. Diktatörler tarafından kendilerine verilen uşaklık ve piyonluk mertebesini korumak için ağızlarını açmaya başlarlar.
AKP iktidarı hem siyasi hemde ekonomik bir çıkmazın içinde. Bütün ekonomisini savaşa yatırıp toplumu açlığa sürükledi. Kendi yandaşlarını milyarlarca dolar veren ve kendisi için her yerde saraylar yaptıran Şövenis Erdoğan, İç siyasette bitmişlik sendurumu yaşamakta. Dış siyasette ise ABD ve Rusya arasında sıkışan teprenmeyecek durumda olan bir bir iktidar var karşımızda.
Yine Suriye politikasında hem askeri, hem ekonomik, hem de siyasi anlamda yere çakılan Faşist AKP iktidarı var.
31 Mart yerel seçimlerde bütün büyük şehirleri kaybeden Erdoğan, kaybedişi hazmedemeyince kendi piyon ve uşaklarını topluma baskı, sindirme ve tehdit etmek için alanlara saldı.
Diktatör ve piyonluk kavramı bize Erdoğan ve piyonları olan Organize suç örgütü lideri Sedat Peker ve Star yazarı Mehmet Metiner’i hatırlatıyor
Aslında AKP’nin Organize Suç Örgütü görevini yürüten Sedat Peker ve AKP diktasının uşağı ve kanlı kalemşörü olan Star yazarı Mehmet Metiner’in sahneye çıkışlarına değinmeden geçemeyeceğim.
Seçimlerden sonra kan kusan piyonların ilk hedefi Kürtler olurken ikinci hedefleri ise muhalif kesim oldu.
Toplumu sindirme, korkutma ve çatışma yaratma görevini üstlenen bu piyon ve uşakların tehditlerine bir bakalım.
2017’de Erdoğan’a diktatör diyenleri tehdit eden Sedat Peker, “Bu şımarmış, devletimizin devlet olma geleneğiyle onlara sağladığı imkanlardan dolayı şımarmış bu kişiler sayın cumhurbaşkanımız için diktatör diyorlar. Yüce Allah korusun, eceliyle bile olsa sayın cumhurbaşkanımızın bu dünyadaki misafirliği biterse, onlar diktatör neymiş görecekler. Yüce Allah’ın izniyle onlara yakınlık duymuş, onlarla yol almış, onlarla daha sonrasında yolunu ayırmamış bütün herkesi en yakın bayrak direklerine asacağız. En yakın ağaçlara asacağız” demişti.
Ve ardından hem Kürdistan’da hem de Türkiye Metropollerinde hem Kürtlere hemde muhalif kesime yönelme olmuştu. Yüzlerce insan tutuklanırken, yüzlerce insan ise kaba kuvet saldırıya ugrarken bir çok Kürt olan esnafın dükkanları yakılmıştı.
Tayyıp Erdoğan’nın Organize Suçlar şebekesini yürüten Peker, daha önce “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza atan Barış Akademisyenlerini “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız, kanlarınızla duş alacağız” şeklinde tehdit etmiş ve ardın 24 Haziran seçimlerinden önce de silahlanma çağrısı yaparak, “İmkânı olanlar mutlaka ruhsatlı silahlar, av tüfekleri alsınlar, mutlaka hazırlıklı olsunlar” çağrısında bulunmuştu.
Tehditkar çıkışlarıyla bilinen Peker, 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerine ilişkin, Ekrem İmamoğlu’nu işaret ederek “Yabancı ülkelerin bizim iç işlerimize karışmalarına asla izin vermeyiz diye neden bir açıklama yapmıyor”diyerek hedef göstermişti.
Yine diktatörün kalemşörlüğünü yapan Star yazarı Mehmet Metiner, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ı operada protesto edenlere, “Önce adam olacaksınız. Haddinizi anladığınız dilden bildirmesini biliriz” dedi. Metiner, “O koca koca adamlar ve kadınlar bir ağızdan böğürüyorlar: ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye tehditleri savurdu.
Yapılan bu tehditler sonucunda Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ’a saldırı yapıldı.
Onun daha öncesinde Diktatörün bir numaralı uşağı olan İçişleri bakanı Süleyman Soylu’naun yaptığı tehditlerine de bakmakta yarar var. 26 Mart’ta İstanbul’da açıklama yapan Soylu, “2016’dan beri istanbul’da hiç patlama olmuyor. Eğer bu seçimde kazanırsak bu hep böyle olacak” tehdidini savurmuştu.
Kaybedenlerin kervanına katılan AKP diktatörleri ve piyonları olmuştur.
Diktatörler; halka yalan söyler, tehdit eder, baskı kurar, halkı böler, halkın egemenliğini kendinde toplar, yasaları hiçe sayar… ve sonra kendi sonları halkın elinden olur. Koydukları yasalarla yargılanır. Öldürdükleri silahlarla öldürülürler ve yok olup giderler…..
Sara GULAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi