HABER MERKEZİ
Bugün değil ise ne zaman? Türk işgalci ordusu bir yıldır Başurê Kurdistan’da işgal harekatına başlamış ve giderek işgal harekatını Başur’un geneline yaymak ve bu yolla Başur’u kendi sınırlarına dahil etmek istiyor. Bu resmi dillendirilmese de gayri resmi bir şekilde kendi sömürgesi haline getirmek nihai amacı.
Özellikle Lelîkan Tepesi’nden giderek Şekifê kadar uzanan alan üzerinde hâkimiyet ve kontrol kurmak istemeleri işin özünün öyle çok sıradan ve gelip geçici bir operasyon olamayacağını göstermektedir. Yaşanan durum karşısında sessizliği yeğleyen başta Başurê Kurdistan yönetimi bu durumdan belli ki bir acizlik yaşamamakta, aksi bir duruş ve tavır da takınmakta. Nereye kadar gider bu sessizlik ve bu garez beli de değil, ama kesin olan ve çok açık olan bir şey var ki, oda Kürdistan toplumunun bu durumu kabul etmeyeceğidir. Her gecen gün daha fazla örgütlenen, ulusal mücadele ve birlik için devinenler, Başur’un tavrını ve sessizliğini parçalayacaklardır. Bunu kestirmek zor değil. Nihayetinde Özsavunma Güçleri bu sessizliğin ilk fişeğini Zaxo’da patlatmaları gelecek tarihlerde sürecin hiç de öyle 1992-1997-2000’lerde ki süreçlerde olduğu gibi ‘alavere dalavere’ ile sürecin sonuçlanmayacağı kesindir.
Özelikle Kürt gençliğine bu süreçte tarihi bir rol ve misyon düşmektedir. Gençlik öncü rol ve misyonu ile her alanda eylem içinde olmalı ve tek vücut halinde hareket etmesi hiçbir süreçte olmadığı kadar bu süreçte elzemdir. Çünkü devrimsel süreçlerde gençliğin rolü ve misyonu belirleyicidir. Ondandır ki, sömürgeci sistem her alanda gençliğe saldırmakta. Dört parça Kürdistan, Avrupa’da ve dünyanın neresinde bir gençlik çalışması varsa sistem oraya yönelerek lağvetmek istemektedir. Bunun altında yatan temel politika, uyuyan ve dünyadan bir haber robotlar alemi yaratmak istemelerinden kaynaklanmaktadır.
Geçmiş kuşakların yarattığı devrimsel çıkışlar ve sonuçları halen sömürgecilerin zihinlerinde canlılığını korumakta. Bundan kaynaklı gençliğin karşısında her daim tetikteler. 68 Gençlik Kuşağı ve devamı kapitalist ve emperyalist sistemleri beli bir hizaya getirmiş, tarihin çöp sepetine göndermeye ramak kala ne yaz ki faşizmin şiddeti ve sosyalist ve demokrasi mücadelesini verenlerinin Ulus Devlet’te ısrarları sonucunda kapitalist sistem kendini bir kes daha ayağa kaldıra bilmiş ve giderek globalleşmiştir. Elbet ki bu kuşağın amaçları tartışılmaz, ama araçların da amaçlar kadar temiz olması nihai zafer için can alıcı bir yerde durmakta. Araçlar kapitalist ve faşizme hizmet ediyordu ve bu da kapitalist sistemin ömrünü uzattı.
Şimdi konumuza dönersek vurgulamak istediğim şey gençliğin tarihi rol ve misyonunu bilip davrandığı zaman sonuçlarının ne kadar şaheser sonuçlar doğuracağıdır. Kürt Özgürlük Hareketi de 68 Gençlik Kuşağı’ndan etkilenmiş ve doğmuştur. Ve zamanla herkese ‘Kürt ölmedi, yaşıyor’ dedirten ütopyanın kendisi oldu. ‘Bir gurup genç’ dediler, ‘talebe’ dediler, ‘Apocular’ dediler, ‘Karker’ dediler ve en sonunda herkesin kendini gördüğü bir halkın tutunacağı dalı ve kanadı olma başarısını kazanıp, bu gün tüm cihana ‘Kürt ölmedi ve ölmeyecek’ dedirten zafer türkümüz oldu. Bu tarihi misyonun bilincinden hareketle Başurê Kurdistan’da devam eden pençe operasyonunu durdurmak ve bu işgale son vere bilmek için başta gençliğin bu tarihi anekdotu iyi okuması gerekiyor.
Özgürlük mücadelesi her yerde ortak ruh ve hissiyatla veriliyorsa o zaman ortak ruh ve hissiyatla ‘Genç başladık, genç başaracağız’ diyenlerin yoldaşları olarak her alanı mücadele ve eylem alanına çevirmeliyiz. Milliyetçi duygulardan uzak, Demokratik Kürdistan için mücadeleyi yükseltmek için yek pare bir duruşa ihtiyaç var. Çünkü F.Fanon’un dediği gibi; “Sömürgecilik ne düşünen bir makine ne de mahkeme yeteneği olan bir bedendir. Sömürgecilik çıplak şiddettir ve ancak daha büyük bir şiddetle karşılaştığında boyun eğer.” Bu tespitten yola çıkarak Kürtlerin dört tarafı hangi zorluklarla ve hangi kolonyalist güçlerle çevrili olduğunu bilip öyle hareket etmek tarihi bir borçtur. Yoksa gerisi boş lafazanlık ve sisteme hizmet olur. Tümüyle kapitalist sistemim yarattığı sanal ve kimliksiz hayal dünyalarından arınmış kendi ulus bilincine varmış olanlar bu yolda Ali Çiçek’lerin yoldaşı olabilir. Artık zaman gençliğin sömürgecileri Kürdistan’dan söküp atma zamanı. Bradost alanı özgürlük alanıdır, hiç bir süreçte direnenleri utandırmamıştır. Ahmed Arif’in dediği gibi; “Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir/ Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı/ Yanan cıgaranın külünü/ Güneşlerde çatal kıvılcımlanan Engereğin dilini/ İlk atımda uçuran Usta elleri…/
“Ev çiyana, çiyayên biratiyê, qedrê wî dizane,/ Bi Xwedê ev destana mirovan nadin şermê,/Xweliya cixareya vêxistî,/ Duşeqiyan çirûskên liber rojê/ Zimanê maregîskê,/ Firand bi avitina ewil / Destê zêrîn…/
Ezcümle bugünün gençliği şimdinin yaşlılarının konumunda düşmek istemiyorlarsa ve aynı kaderin yolcuları olmak istemiyorsak, tek yol sömürgeciliğin gölgesini bile dört parça Kürdistan üzerinde bırakmamaktır. Bradost’u Dimdım Kalesi’nin destansı ruhu ve direnişi ile savunmanın temel motor güçlerinden biri gerilla ve gençlik olduğuna göre o zaman hiç bir çelişki yaşamadan her onurlu Kürdün bu süreçte yönünü özgür dağlara vermesi gerekiyor. Özgür bir toplum ve özgür önderlik için doğan bu tarihi fırsatı devrimin hizmetine sokmanın imkan ve koşuları doğmuşken sesiz ve hareketsizlik sömürgecilerin değirmenine su taşıyacaktır. Serî Hilde hamlesin direniş pozisyonu ve bilinciyle tarihte izlerini kalıcı bıraktığımız ‘Sandviç’ ve ‘Çekiç’ operasyonlarının akıbetini şimdi ‘Pençe’ işgal hareketinin başına getirmeliyiz. ‘Genç başladık, genç başaracağız’ şiarı ile her alanı Bradost’a çevirmenin zamanı, bu zaman işte.
Yeni ÖZGÜR POLİTİKA/Devrim GEWDAN