HABER MERKEZİ –
- Kürt soykırımında devlete hizmet eden herkes cinayet, uyuşturucu, gasp, tecavüz olaylarına karışabilir, sorun değil! Bu bir çete devletinin karakteristik özelliğidir. Neyin ne olduğunu en iyi herhalde bütün bu saldırılara maruz kalan Kürt halkı ve direniş güçleri bilir.
Üst üste yazdığımız iki yazının bir bölümü tıpa tıp aynıydı. Direnişe davet bölümlerine hiç dokunulmadı. Bu davete devam ediyoruz. Çünkü faşizmi yıkacak radikal direniş giderek gelişiyor ve bu temelde sonuç alınacağından kuşku yoktur.
Yürek çağrılarımız değerli üstad Veysi Sarısözen’in dikkatini çekmiş. Yeni soğuk savaşa doğru Kürt direnişinin elinin güçleneceğini ve direnişin daha çok sonuç alacağını belirtmiş. Evet konjonktür faşizmin aleyhine gelişmektedir. Direniş bu konjonktürün oluşmasında önemli bir yer tutmaktadır. Sivil siyaset denilen kurumun işlerlik ve işlevsellik kazanmasının yolu da direnişten geçmektedir.
Kazanana dek normalleşme olamaz!
Faşizmi bitirdiğimizde her şey “normale” dönebilir. O zaman Kürt halkı demokratik siyaset de yapabilir, sandığa gidip oyunu kime isterse ona verir, bu da demokrasinin gereğidir. Bugün her şey radikal direnişe göre olmak zorundadır. Çünkü kazanmamız gereken bir savaş var.
Direniş çağrıları yaparken “bunlar çok mu zordalar, gerilla direnişi acaba yenilir mi?” diye merak edenlere de net olarak söylüyoruz. İçiniz rahat olsun gerilla yenilmezdir! Hiçbir güç gerillayı yenemez. Fakat içiniz rahat olsun dememiz, “zaten gerilla kazanacak, bizim bir şey yapmamıza gerek yok” şeklinde okunmamalıdır.
Şimdi kritik olan husus dağlardan önce İmralı’daki durumdur. Önder Apo’nun direnişi gerillaya ilham oluyor. Ancak sağlığı ve koşullarıyla ilgili hiçbir bilgi yoktur. Buna yol açan faşizmi yıkmaktan başka çare var mıdır?
Önder Apo esarete yol açan komplo karşısında “ben kaybettim ama halkım kazanacak” demişti. Böyle mi olacak? Elbette ki cevabımız nettir. Önder Apo’suz yaşam olmayacağına göre halkımız ancak Önder Apo özgür olduğunda kazanacaktır.
Özgürlük Zamanı kampanyası bunun içindir. O halde her yerde kazanacak stratejiye odaklanılmalıdır. Belki demokratik siyaseti vaktiyle gerektiği gibi ilerletemediğimiz için kendi adıma özeleştiri yapabilirim ama zehirli gazlarla saldıracak kadar vahşileşen TC karşısında kahramanca direnen gerilla adına şunu sorabilirim: Bu savaş sadece gerillanın savaşı mıdır? Değilse o halde neden başka gündemlerle bu kadar çok ilgileniliyor?
Türkiye’deki gündemi bu aralar kim belirliyor?
Görünen o ki Sedat Peker Türkiye’nin gündemini belirliyor ama bu eksende yürütülen tartışmalarda ilginçtir ki yine Peker’den başkası Kürt sorununa dikkat çekmiyor. Bütün bu olup bitenlerin Kürt meselesiyle bağı ortaya konulmadan anlaşılması ve çözülmesi mümkün müdür?
AKP’ye göre işin arkasında uluslararası bir oyun varmış! Olabilir. Sebep ne olursa olsun çeteler koalisyonu çatırdamış durumdadır. İşin nereye varacağı henüz kestirilemiyor, fakat suçlular anlaşılmak isteniyorsa kullanılan ifadelere bakmak yeterlidir. Bu işin şifresi bellidir: “Devlet hizmeti!”
Kim, nerede, nasıl kirli bir iş yapmışsa “devlet hizmeti” ifadesinin arkasına sığınarak sıyrılmaya çalışıyor. Fakat bu ifade sadece kişisel suçların gizlendiği bir ifade değildir.
Suçlamalar karşısında her kim ki “terör” kavramını kullanıyor ve “devlet hizmeti” yaptığını ifade ediyorsa o kesinlikle iddia edilen suçların hepsinin failidir. Kullanılan bu dil suçluları ele veriyor ama aynı zamanda bu devletin nasıl bir devlet olduğunu da kanıtlıyor. Kürt soykırımında devlete hizmet eden herkes cinayet, uyuşturucu, gasp, tecavüz olaylarına karışabilir, sorun değil! Bu bir çete devletinin karakteristik özelliğidir.
Êfrin başta olmak üzere Rojava ve Başûr’daki çete örgütlenmeleri, DAİŞ ve AKP ilişkileri ve bu temelde dünyaya ihraç edilen şiddet bu çete koalisyonunun esas gövdesini oluşturmaktadır. Peker bile bu ilişki ağında rol oynamıştır. MİT TIR’ları çok deşifre olunca azgın çetelere silah taşıma işinde nasıl bir rol oynadığını da belki açıklar.
Bizim için bunların açıklanıp açıklanmaması mesele değil. Neyin ne olduğunu en iyi herhalde bütün bu saldırılara maruz kalan Kürt halkı ve direniş güçleri bilir.
Nerden bakılsa AKP-MHP bir çeteler koalisyonudur. Tünelin ucunda bu koalisyonun sonu görünüyor. Direnişi büyüterek bu sonu yakınlaştıralım.
Nurettin Demirtaş/Yeni Özgür Politika