HABER MERKEZİ
İlk kurşun, ilk isyan, ilk başkaldırış. İlkler belirleyicidir ve unutulmazdır. Kürt halkının ‘Ben varım ve buradayım.’ diye haykırışı bu gün Xakurkê’de, Başurê Kürdistan’ da Rojava’da ve tüm Kürdistan dağlarında yankılanıyor. Komutan Egit’in düşmanın beyninde patlattığı ilk mermi hala Kürt halkının özgürlük umudu, gerillanın namlusunda ki intikam yemini olmaya devam ediyor.
Komutan Egit (Mahsun Korkmaz), Kürdistan’da işgalciliğin, sömürünün üzerine korkusuzca yürürken çok sevdiği yoldaşı, öğretmeni, onu mücadeleyle, Kürdistan gerçekliğiyle tanıştıran ve emeğiyle büyüten yoldaşı Mazlum Doğan’ın sesi kulaklarındaydı; “Direnmek Yaşamkatır…”
Evet direnmekti yaşamak, ki yaşam dediğimiz direnmekle anlamlı olmuyor muydu? Direnmeliydi her genç, çocuk, yaşlı, kadın. Direnmeden özgürlük, adalet olmazdı, hak verilmez alınırdı. Egit yürüdü düşmanın üstüne, arkasından geldi binlerce yiğit kahraman. Binler, milyonlar haykırdı sokaklarda ‘Direne direne kazanacağız!’ Zilan seslendi Dersim’den, ‘Keşke binlerce canım olsaydı da feda etseydim sizin için!’ Bu aşk özgürlük aşkıydı, bir uyanışın dirilişin heyecanıydı ve çoğaldıkça çoğaldı yüreği özgürlükle çarpanlar.
İlk mermi atıldı ve binlerce yıllık uykudan uyandı Kürdistan halkı, gün artık binlerce yıl inkar ve imhaya maruz kalan kadim halkın intikamını alma günüydü. Zeus durmayacak daha canice saldıracak ve her saldırı, karşısında ki direnişten utanıp boyun eğecek. Diriliş her geçen gün büyümüş 15 Ağustos 1984’ten sonra işgalci Türk devletinin karşısında halkların ordusu Egit’in mirasını omuzlarına almış direniyordu. Her geçen gün büyüyen bu ordunun direnişi ise efsaneler yaratmış, halk kahramanlarını halkla buluşturuyordu.
Ve geldi şehit Reşid Serdarın sesi, ‘Kürdistanda düşmanın gölgesi dahi kalmayana kadar savaşacağız!’ Kulak verdi Kürdistan’ın yiğit oğulları ve kızları komutanlarının sesine, ne şehirlerde ne dağlarda Kürdistan’ın bir parça toprağında dahi sömürüye işgale izin verilmemeliydi ve gençlerin slogan, marş sesleri yükseldi Sur’da, Gever’de, Cizre’de… Bir diriliş tarihi yeniden yazılıyordu, bir halk uyanmış ve yürüyordu.
Hangi güç durabilirdi, direnen bir halk karşısında… Komutan Egit’in namlusundan çıkan ilk mermi şimdi Sur’un Cizre’nin Nisêbîn’in sokaklarında işgalcilere dünyayı dar ediyordu. Genç yürekler kuşanmıştı fedailik zırhını ‘Hele bir gelsinler’ diyordu Sur Direnişinin General Maxsimus’u. Gün kendini geri çekme, korkma günü değildi özgürlük kapıyı çalıyordu ve açmak gerekti.
İnandılar ve yürüdüler zalimin, celladın üzerine, halkımın daha 17 yaşındaki ciwan yürekli çocukları bir destan yazıyordu sokaklarda. Bir kültürdü artık Kürdistan’da direnmek. Yaşamdı, anlamdı ve yüceydi. Ve haykırdı direnişin gülleri, ‘Direniş zafere, pasifizm yenilgiye, teslimiyet ihanete götürür’
Ve durmadı cellad, nasıl bir halk ona başkaldırırdı. Her seferinde saldırdı ve her seferinde anaların zılgıtlarından gençlerin deli yüreklerinden korkup kaçtı. Bu nasıl bir irade nasıl bir inançtı… Düşmanını bile hayran bırakırdı bu direniş. Yakılıp küle çevrilmeli bitirilmeliydi bu direniş, eğer bitmezse cellad biterdi.
Ve bugün..
Bitmedi bitmeyecek bu direniş! Öldürdükçe çoğalan yakıldıkça küllerinden var olan bir irade. Başurê Kürdistan’da tarihe kara leke gibi çalınan ihanet karşısında, Xakurkê’de tanka topa karşı tüm dünya bir olup üstlerine gelirken bile direnmek yaşamaktır diyor canını ülkesine kalkan yapanlar… Rojava da, Şemzinan’da Gever’de Kürdistanın her taşında toprağında bir yaşam olacaksa onurlu olmalı diyorlar.
Bu yaşama oluk oluk akan Kürt gençleri devrime yürüyorlar ve devrime yürürken hala ilk merminin sıcaklığı kulaklarda, barut kokusu geliyor. Bitmedi diyorlar, zafer kadar direniş, zafere kadar savaş. Direnen Kürt gençleri her yerde 15 Ağustos 1984’ün ruhunu taşıyor.
https://www.nuceciwan28.com/2019/08/14/dirilisin-tarihi-ilk-kursun/
https://www.nuceciwan28.com/2019/08/15/ddirilis-tarihi-15-agustos-1984/