HABER MERKEZİ – DKP/Birlik 1 Mayıs işçi bayramı için yazılı bir açıklama yaparak şunlara değinildi: “Gençler, geleceksizlik ve işsizliğe, soluksuz bırakan özgürlüksüzlüğe mahkum edilmiş durumda. Yeni bir yaşam ihtiyacımızı isyan çığlıklarımızla buluşturup 1 Mayıs alanlarını zaptetmeliyiz ifadeleri kullanıldı.
“Tüm dünyada farklı diller farklı ezgilerle emeğin şarkısı yükseliyor. Diktatörlükleri kabul etmeyen halklar, uçurum gibi eşitsiz dünyada yaşamak istemeyenler, erkek şiddetine ve erkek egemenlikçi kapitalist sisteme karşı biraraya gelerek güçlenen kadınlar hepsi bu şarkıyı; eşit, özgür, sınıfsız, sömürüsüz günlerin şarkısını söylüyor. Emeğin ve özgür günlerin şarkısı direniş sloganlarıyla bezeniyor, Türkiye ve Kürdistan’da olduğu gibi.
1 Mayıs, hem tarihsel anlamı, hem işçi sınıfı mücadelesi, hem de siyasal sürece emekçilerin müdahalesi açısından sınıfa karşı sınıf ekseninde karşı karşıya gelişin olduğu bir gün. Her dönem olduğu gibi bugün de, rantın-yolsuzluğun-talanın ve yağmanın derinleştirdiği ekonomik krizin faturası emekçilere kesilmektedir. Yapısal reform paketi altında sunulan yeni sömürü planlamaları; “emekçi sınıflar, daha fazla nasıl kamburlaştırılabilir?” sorusunun bir cevabı niteliğindedir. İşçi sınıfının yaşam ve çalışma koşulları çıkarılan yasalarla daha da ağırlaştırılmakta, sendikalaşma ve hak arama mücadeleleri bastırılmaya çalışılmaktadır. Güvencesiz çalışma ve işsizlik artmakta, her gün onlarca işçi, iş cinayetlerinde can vermektedir. Sermaye ve faşist devleti, ekonomik krizini biz işçi ve emekçilerin üzerinden aşmak için bizi yoksul ve yoksun bırakıyor, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyor. Bu uçurumu, bu eşitsizliği, bu adaletsizliği, bu özgürlüksüzlüğü kabul etmeye, boynumuzu eğmeye mecbur değiliz. Buna dur demek, sömürü düzenini yıkmak için alanlara akmalıyız.
Kadınlar, doğan her günün adına katlediliyor. Kadına yönelik şiddet, tecavüz, taciz son 17 yıllık dönemde artarak sürdü, failler faşit diktatörlük tarafından korunup, ödüllendirildi. Kadına yönelik şiddete, katliamlara, tecavüze, patriyarkal kapitalist sisteme ve faşizme karşı gerçek adalet, eşitlik ve özgürlük için 8 Mart’tan 1 Mayıs’a yürümeliyiz.
Gençler, geleceksizlik ve işsizliğe, soluksuz bırakan özgürlüksüzlüğe mahkum edilmiş durumda. Yeni bir yaşam ihtiyacımızı isyan çığlıklarımızla buluşturup 1 Mayıs alanlarını zaptetmeliyiz.
Sömürgeci faşist devlet, Kürt halkının nice katliamlar ve mücadeleler pahasına elde etmiş olduğu varlık hakkını yok etmek, Kürt özgürlük mücadelesini cendereye alıp bastırmak için Kürdistan’ın dağına taşına, kentine kırına sefer üstüne sefer düzenliyor. Yanıbaşındaki bir halkın ulusal özgürlük taleplerine sessiz kalan bir halk içten içe çürür, yozlaşır. Onun boynundaki ilmek ezilen ulusun boynundaki ilmektir. Türk-Kürt halklarının kaderleri, devrimleri birbirine bağlanmıştır. Birleşik devrim hareketini büyütmek için alanlara.
Tecrite karşı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi binleri aşan açlık grevi direnişçileri ile devam ediyor, yaşamak için direnenler faşizmin karşısında dimdik duruyor. Faşist devletin korkusu, ölümlerin yaşanmasına ramak kala bu direnişin başka bir büyük direnişe dönüşmesidir. Hapishane önünde, yaşamı uğruna ölecek kadar çok seven evlatlarının sesi olmak, özgür bir yaşama köprü atmak için nöbete duran anaların yerlerde sürüklenmesinin nedeni budur. İçeride dışarıda hücreleri parçalamak ve tecriti kırmak için, faşizme karşı birleşik mücadeleyi örmek için, işçi sınıfı ve ezilen halkların özgürlük isyanını büyütmek için, 1 Mayıs’ta alanlara akmalı, faşizmin hayatlarımıza ve zindanlara ördüğü duvarları parçalamalıyız.
Tarihin hiçbir anında onlarla, patronlarla, holding sahipleriyle, iktidarla ve şefleriyle aynı yerde olmadık. Ne aynı masada yemek yedik ne aynı yollardan evlerimize gittik. Bunu bir sınıf bilincine çevirerek onlara karşı savaşabilir, direniş mevzileri kurarak bu ayrıksı ve aykırı dünyayı yıkabiliriz.
Bizim mutfaklarımız tamtakır kurumuşken patronların karnı tok sırtı pek olsun diye emeğimizi sömürmelerine izin veremeyiz. Birileri ekonomik krizde kendi kasalarını doldururken bizleri tanzim satış kuyruklarına mahkum etmelerini kabul etmiyoruz. Sarayların yaşamları için evlerimize taneyle domates, soğan almaya mecbur değiliz. Yaşamlarımızın köhne sokaklarda, gökdelen inşaatlarında, bodrum katlarında, zindanlarda öylece elimizden çalınmasına göz yumamayız.
İşte bütün bu öfkemizi isyana çevirip haykıralım 1 Mayıs alanlarında. 1 Mayıs’ı, bir kavga günü olarak, alanlarda-meydanlarda-sokaklarda mevzi mevzi kuralım. Birlikten ve direnişten aldığımız gücümüzü büyütelim. Seçim yenilgisinin telaşına düşmüş faşist AKP iktidarına, asıl sarsıcı yumruğu indirecek olan Türkiye ve Kürdistan halklarının, işçi sınıfı ve emekçilerin birleşik örgütlü mücadelesidir. Birleşik devrim mücadelesini büyütmek için; ekmeğe, özgürlüğe aç çocuklarımızı doyurmak, özgür yarınları kurmak için 1 Mayıs’ta kavga alanlarına…