HABER MERKEZİ – DKP/Birlik Ulaş Bayraktaroğlu ve Mayıs şehitlerine ilişkin yazılı bir açıklama yaparak şunlara değindi: Onun önder olmasının sebebi, suni ilişkiler ve bürokratik belirlenimler değil; her mevzide, her cephede, her barikatta; kavganın her yerinde, daima en önde olmasıydı.
“Tarihte bazı anlar, bazı mekânlar, bazı olaylar, bazı insanlar vardır. Bu bazılar, tarihin akışını belirlerler. O bazı anlarda; hayat durur, mekânlar yıkıma uğrar, olaylar hiç durmaksızın patlak verir ve önder diye, tüm bunların icracısı ve kurucusu olana denir. İşte 9 Mayıs 2017 tam böyle bir an, tam böyle bir mekân yıkımıydı. Mehmet yoldaşın orada ölümsüzleşmesine sebep olan o olay, böyle gerçekleşti. Tarihin akışı o anlık durdu; sonrasında daha hızlı, daha güçlü aksın diye…
Mehmet yoldaş, Rakka hamlesi sırasında, DAİŞ çetelerinden yeni kurtarılmış bir köyde, askeri çalışmalar için teçhizat ararken, hain bir mayına basarak ölümsüzleşti. Ancak Mehmet yoldaş, o anki eyleminin ve ölümsüzleşmesinin, çok ötesinde bir devrimciydi. Dosta güven, düşmana korku veren devrimci bir önderdi. Onun önder olmasının sebebi, suni ilişkiler ve bürokratik belirlenimler değil; her mevzide, her cephede, her barikatta; kavganın her yerinde, daima en önde olmasıydı.
Mahir Çayan, bundan neredeyse elli yıl önce; “Ve onlar; liderdirler, liderler devrim savaşında masa başında oturmazlar, bu savaşta en ön safta savaşırlar…” diyordu. Mehmet yoldaş, Çayan’ın, kendisinden elli yıl önce işaret ettiği, devrimci önder tavrın, günümüzdeki temsilcilerinden birisidir. Bu tavır, ona gökten bir armağan olarak bahşedilmemiş; hiç aralıksız ve soluksuz sürmüş bir kavganın içerisinde, adım adım gelişerek, onun ile bütünleşmiştir. Mehmet yoldaş; “İnsan bir kez yaşar, bir kez ölür. Devrimci, ikisini de doğru yapandır.” diyordu. O, ikisini de, doğru yapanlardandı…
Öyle ki, henüz 17 yaşındayken, kendi örgütünün sağ-tasfiyeci duruşuna karşı bir itiraz geliştirmiş, bu itiraza dair yapacağı eylemlerin, maddi boyutunu halletmek için elde silah, bir banka soygununa girişmişti. Başarısız olsa da; eyleminin sonucunda uzun yıllar sürecek tutsaklıklar yaşasa da; o durmadı vesselam… Devam etti; biz Mehmet yoldaşı devam ettiği yerlerden tanıyoruz.
Biz Mehmet yoldaşı, 2002 6 Kasım’ında, polise yıllardır dökmediği teri döktürmesinden tanıyoruz. Kırık bacağına rağmen, son ana kadar, kavgasına devam etme azminden tanıyoruz.
Biz Mehmet yoldaşı, 2004 NATO direnişinde, sokak sokak kurulan İstanbul barikatlarından tanıyoruz. İstanbul’u adeta bir savaş cephesine çeviren, o askeri tavırdan tanıyoruz.
Biz Mehmet yoldaşı, IMF barikatlarından; Orhan Yılmazkaya’nın açtığı yoldaki, kararlı duruşundan tanıyoruz. Yılmazkaya’nın cenazesinin en önünde, kaldırdığı o sımsıkı yumruktan tanıyoruz.
Biz Mehmet yoldaşı, 1 Mayıs Taksim direnişlerinden; Haziran Ayaklanması’nın, en başından en sonuna kadar icra ettiği önderlik pratiğinden tanıyoruz. 11 Haziran sabahından; kimilerinin tatilini, iktidarın da hain planlarını bozan eyleminden tanıyoruz.
Biz Mehmet yoldaşı, mahkeme salonlarından, cezaevlerinden tanıyoruz. Biz Mehmet yoldaşı, devrimci arayışından hiçbir zaman taviz vermeyen, teorik-siyasal duruşundan tanıyoruz.
Biz Mehmet yoldaşı, Rojava Devrim’inin dört bir yanında, komutasındaki yoldaşlarının en önünde, cephe cephe – mevzi mevzi, IŞİD çetelerine karşı yürüttüğü devrimci savaştan tanıyoruz. Devrimi devrimde yaşamanın ısrarından; her gün, her bir adımda; önce kendinde, sonra devrimin her yerinde, devrimci inşayı yapma arzusundan tanıyoruz.
Ki bizim kadar, iktidar da tanıyor Mehmet yoldaşı. İsmi her duyulduğunda, dizleri halen titriyor faşizmin. Çünkü biliyor düşman; Mehmet yoldaş, bir kavganın temellerinde iz bıraktı. O kavga onun bıraktığı izden; o ve yoldaşlarının açtığı yoldan büyüyerek sürecek. Marş da diyor ya; “5000 Mehmet, yürüyor güneşe!” diye; tıpkı marşta ki gibi. Bugün az görünen Mehmetler yarın binler olacak ve ikirciksiz bir kavga ile güneşi zapt edecekler!
Ne Mehmetler biter ne de Mehmet yoldaşlar. Bu topraklar her gün bir Mehmet yoldaş doğurmaya gebedir… Ki bu, Mehmet yoldaş ve onun gibi devrimci önderler sayesinde olmuştur. Bedel ödeye ödeye olmuştur. Kan döke döke olmuştur. Mehmet yoldaşın dediği gibi; devrimciler için “Kaç kez bittiler, bitecekler dediler.” Buna rağmen Aziz, Gökhan, Orhan Yılmazkaya, Nubar Ozanyan, Baran Serhat, Atakan Mahir, Yılmaz Kes, Taylan Demircioğlu, Ramazan Güleken gibi devrimciler, yine Mehmet yoldaşın söylediği gibi “Bir damla acıdan doğmasını bildiler.” Varsın bitti sansınlar, varsın yenildik saysınlar. Biz, bitti sandıkları yerden başlayacağız. Tekrardan ayağa kalkmak boyun borcumuz; zafer, Mehmet yoldaşa ve tüm ölümsüzlerimize onur sözümüzdür!”