HABER MERKEZİ – Önder Apo’nun çözümlemelerinden …..
Burada vurguladıklarım bütün arkadaşlar, bütün savaşçılar ve bütün halk içindir. Büyük saygı kelimesiyle „hoş geldiniz‟ demiyorum, kimseden de bunu istemiyorum. Bu kadar benimle olun da demiyorum. Kesinlikle hayır! Yanında olduğum şeyleri hayırlı sayıyorum. Benim söylediklerimin yanındaysanız, siz sonuna kadar benimlesiniz, ben sonuna kadar sizinleyim. Bizde ucuz ölüm yoktur. Doğrularla birlikte değilseniz siz bir belasınız, yerinizde durun. Kararmış yüreğiniz sizde kalsın, ölsün. Gelmeyin üzerimize. Bu yetersizliklerinizi ayıp saymıyorum. Değil ki bu bilinçsizliğinizi ayıp sayıyorum. Hayır! Ben bunun nedenlerini biliyorum. Yediden, yetmişe kadar herkese „neden böylesiniz‟ demiyorum. Ben şunu söylüyorum: Bu kadar şey önünüze koyduk, neden öğrenemiyorsunuz? En büyük ayıbınız budur. Öğreneceğiniz çok şey var. Siz PKK ile uğraşıyorsunuz. PKK büyük bir ilimdir, büyük bir moraldir, büyük bir ahlaktır ve büyük bir savaştır, öğrenin. Öğrenmezseniz bu büyük bir ayıp olur. Kimse de kendi ayıbıyla bizi rahatsız edemez. “Benim gönlüm kendi eksikliklerimi yaşatmak istiyor” diyorsunuz. Ama bu bizimle olmaz. Şerefli ve kendini kandırmayan insanlar bizim yanımıza gelecekler. 20. çalışma yılında bu çağrıya gelen, sonuna kadar yoldaştır. PKK‟de keşfedilen ve icat edilen şey nedir? “Bu PKK imkanlarıyla ben kendimi yaşatayım” diyenleri keşfettim ve dünyaya da ilan ettim. Siz sonuna kadar PKK doğrularını yakalayıp, onunla ayağa kalkacaksınız. Başka yolunuz da yoktur. Siz bir savaş yürütüyorsunuz.Şimdi hepinize söylüyorum; PKK ile yürümek istiyorsanız, PKK gerçekliği budur işte.
Şimdiye kadar kendinizi böyle kandırdınız. Ama şimdi görüyorsunuz ki ben sonuna kadar siyasiyim. Bu halk için, her şeyden daha iyi olanı nefes nefese temsil ediyoruz. Nedir siyasi olmak; ülkesine ve özgürlük savaşına sahip çıkan savaşçı bir halkı, güçlü ve kudretli savun. İçindeki fitne fesadı kaldır, düşmanına karşı kendini savun. Benim siyasetim budur. Şimdi birbirinize aşiret usulüyle yaklaşmak istiyorsunuz. “Hele gel, eskisi gibi birbirimizi memnun edelim” diyorsunuz. Hayır, bu kesinlikle kabul edilmez! Bu önderlik, sizin sandığınız gibi bir Önderlik değildir. Arkadaşlarımızın da birçok ahbap çavuş ilişkisi vardır. Dağda bunu bir alışkanlık haline getirmişler. Benden de böyle bir şey istiyorlar. Fakat benim böyle şeyleri kabul etmem mümkün değil. Benim tarihe ve siyasete saygım var. Askeri ve siyasi bilimi biliyorum. Askeri tarzı biliyor, yaşamı tanıyorum. Bu ahbap çavuş ilişkilerinizle, bu geleneklerinizle kendimi kandırmam mümkün mü? O zaman benim değerim kalmaz. O zaman ben hiç bir şeyin önderi olamam, diğer önderler gibi olurum. Diğer önderlikleri görüyorsunuz. Her şeyden önce bu kadar kan dökülmüş, bu kadar acılar çekilmiş. Ve siz bu değerlerin karşısında durursanız büyük ihanetçi olursunuz. Hiç olmazsa bunları beyninize yerleştirin. Sonuna kadar bunları kendi beyninize yerleştirmezseniz olmaz. PKK‟nin meselesi nedir, siyaseti nedir? Bu konularda varsa yetersizliklerimiz, gafletli bir yaşam varsa bunu ortadan kaldıracaksınız. İnsan, inancı ve cesareti yakalayabilmeli.
Benim çalışmam hepinizinkinden daha da ağırdır. Ben yürütüyorum, yürütmeye de razıyım. Fakatsiz de kendi bireysel görevinizi yerine getirin, nefsinizi terbiye edin ve kendinizi yüceltin, bu da yeterlidir. İçinizde başka yiğitler de varsa, yiğitliklerini yapsınlar. Parti dışında yaşam var mıdır, yok mudur? Şimdi Önderliği gördünüz. “Bu PKK nereden geldi, Güney de ne arıyor” sözlerini söyleyen, tarihi ve temel düşmanı kendi evine almıştır. Kendi evinde düşmanı besliyor. “Bu düşman benim evimde ne arıyor” diye sormuyor da, „PKK burada ne arıyor‟ diyor. İşte sizin eski önderlikleriniz böyledir. Bundan daha büyük gaflet, bundan kötü ihanet var mı? Düşmanı ricayla kendi evine getiriyor, bizim için de ölüm istiyor. Bunları da yapınca, “Ben Kürtlük adına yapıyorum, Kürtlerin önderliğini yapıyorum” diyor. Bu yalana kendisi de inanıyor. İşte ölümünüz budur, kimin elindedir ve ne kadar derindir.
Bizim arkadaşlarımız da savaşıyorlar. Her günkü savaşlarıyla kendilerini vuruyorlar. Sonra da kendilerini savaşçı sanıyorlar. Evet, biçim olarak da savaşçılar, fakat kendilerini vuruyorlar. Hazır olan şeyleri elleriyle itiyorlar. Partiden rahatsızlar, düşman tarzını kendi yaşam tarzları yapmışlar. Bizim arkadaşlarımız, içimizden çıkan hainler gibi Parti işleyişinden rahatsızlar. Parti işleyişinden, parti disiplininden ve parti tarzından memnun değiller. Bu keyfiyettir, böyle keyfiyet olur mu, keyfiyet düşmana aittir. Bunu seviyorsunuz ve işte bu nokta da düşman sizinle yürüyor. Kendinizi kandırmayın, siz düşmanınlasınız. Düşman, sizinle yaşadı mı “Bireysel namusu kurtardım”
diyemezsiniz. Düşmanı kendi üzerine bu kadar çeken, işte Kürt korucularıdır, bunlar kendilerini parti sahibi de sanıyorlar. Bunlar Kürtlükle ne kadar beraberdirler?
Düşman, “Kendini işlevsiz bırak, bilinçsiz bırak, siyasetsiz bırak” diyor. Evet bizim arkadaşlarımız da şimdi bunları istiyorlar. “Biz muhtarlıktan anlarız, biz ağalıktan anlarız” diyorlar. Bunlar düşmana aittir. Eğer iyi bir şey olsaydı,
bin yıldır bizi bu durumlara düşürmezdi. Bunları bırakmak lazım. “Bir sigarayı bırakmam çok zordur, bana bırakılan bu yaşamı ben nasıl bırakabilirim”diyenlere, bırakamazsan eski ahmaksın diyorum. Kimse size ülke veremez, kimse
size özgürlük veremez. Sizi daha çok kendi hizmetine koşar. Ya bu durumu kabul edeceksiniz, ya öbür durumu kabul edeceksiniz. Ama her ikisi de olmaz. “Biraz düşmana, biraz bana” diyorsunuz. Olmaz! Bu, Kürtlerdeki en büyük ihanettir. Hatta her Kürt bireyinde bu şekildedir: Ben biraz kendimi, biraz da düşmanı yaşayayım. En büyük kötülük budur. Arkadaşlarımız dağdan geliyorlar, siz de köyünüzden, şehrinizden geliyorsunuz. İlla da “Önderlik, Önderlik” diyorsunuz. İşte Önderlik, bu bir kaç sözdedir, başka bir yerde değil. Ben olsam da olmasam da, ben buyum. Ben ne kendimi insandan uzak tutuyorum, ne de öyle sandığınız gibi yakın hissediyorum.
Ben mezarda olsam da sizinleyim. Her gün sizin evinizde olsam da, benböyleyim. Ne sizin bana uzaklığınız kadar size uzağım, ne yakınlığınız kadar size yakınım.
Ben doğrulara yakınım. Bunu arkadaşlar için de söylüyorum. Siz,
Önderliğe yakınlaştınız ama doğru yaklaştınız mı? Hayır! Parti temeline, Önderlik temeline dair ne kadar kavradıysanız, yakınlaşma bu düzeydedir ve doğru yaklaşım budur. „Geldi bir şey anlamadı, geldi keyfiyetini yaşattı‟ dedirtirseniz, o zaman bu münafıklık olur. Bu yakınlaşma değil, uzaklaşmadır.Şimdi Kürt halkı bize yakındır. Milyonlar burada değil, fakat ruhlarımızla birbirimize yakınız. Neden? Bazı doğrulara yakınlaştıkları içindir. Biz her
dönemden daha fazla şimdi birbirimize yakınız. En doğrusu da budur. Ben buradan adım atmadım, ama şimdi Kürt halkı, bütün önderlerden daha fazla, tarihteki tüm bağlılıklarından daha fazla bize yakındır. Neden? Çünkü bazı doğrulara ulaştırdık. Bu baştan beri böyledir. Bu yaklaşımı istiyorsan, birlik olursun. Birlik oldu mu hiç kimse seni yenemez. Nasıl ki, şu anda düşman beni yenemiyorsa, birlik olursanız dünyanın hepsi bir olsa da kimse sizi yenemez. Bu, sizin doğru yaklaşımlarınıza bağlıdır. Şimdi siz, “PKK nedir” diyorsunuz? PKK, işte bu doğrulardır. Bu doğrulardır ki, bizi birlik yapan, bu doğrular ki bizi düşman karşısında birlik yapıyor ve yenilmez kılıyor. PKK başka bir şey değildir.