HABER MERKEZİ – Şehit Ronahî (Leyla Şaylemez)1987 yıllında Mersinde ailesinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelir. Amed’in Lice ilçesinden Mersin’e, oradan Almanya’nın Halle kentine sürgün edilen bir ailede büyüyor. Çocukluğundan beri politik bir çevrede olması onda Özgürlük Mücadelesini erken tanınmasına vesile oluyor.
RONAHÎ DAĞLARLA BULUŞUYOR
2008’e gelindiğinde ise Ronahî artık politik çalışmalara daha çok ağırlık veriyor, kadın komisyonu sözcüsü oluyor. Başarılı bir öğrenci olan ve bir taraftan üniversiteye de hazırlanan Ronahî aynı dönemde de daha çok okur, daha çok tartışır ve yıllardır yaşadığı çelişkilere daha çok yoğunlaşır. Ve sonunda artık Özgürlük hareketine olan gönül bağına, düşünsel bağı da eklenince 2008 yılında hayalini kurduğu ve ”en büyük amacım” dediği özgür alanlara gider. Ronahî, Kürt devriminin kadın ve gençlik ruhunu, özünü, özgürlüğe inancını ve fedailiğini yaşamıyla büyüttü.
“O KIZIL YILDIZIN TAKİPÇİSİ OLDU”
O gençliğin tüm eylem ve etkinliklerinde öncülük eden, coşkusuyla-heyecanıyla Kızıl Yıldız’ı(Ali Çiçek) takip eden bir ruh yaratmıştır. Uzun gençlik yürüyüşlerinin emekçisi, gençliği katan, eyleme çeken ve harekete geçiren enerjinin bir bileşkesi olarak; özgür kadın kimliğini araştıran, öğrenme çabasında olan ve kendisinde temsil etme iddiasında inatçı ve kararlı bir yürek. Cesareti ve inancıyla gençlere olan çağrısı son bir vasiyet çağrısıdır. Kirletilmiş, ezilmiş, dağıtılmış ve köleleştirilmiş yaşanmışlıklara büyük öfke ile karşı durun ve özgür olanın zor da olsa iyi, doğru ve güzelini yaşayın ve yaşatın. Gelecek genç neslin omuzlarındadır ama ondan önce beynini ve yüreğini sağlam tutamayan omzunun üzerinde hiçbir yük taşıyamaz. Bunun için kıblegahınız özgürlük karargahları olmalı demiştir.
İşgalci Türk devleti ve diğer hegemonik devletlerin işbirliği ile Sara ve Rojbin ile şehit düşürüldüğünde heniz 25 yaşındaydı Ronahî. O, gencecik ömrüne mücadele dolu bir yaşam ekmişti. Henüz 17 yaşında iken dayısı ile yaptığı bir tartışmada dayısına şunları söyler, ‘Namus kadının bedeni değil. Namus memlekettir”. Ve o bu uğurda emek verdi, örgütledi, öğreti şehit düştü. Kuşkusuz komplocu düşmanın Sara, Rojbin ve Ronahî hedef seçmesi tesadüf değildi. Tarihten beri sürekli ataerkil saldırıların hedefi olan kadındı. Hele ki genç bir kadın olarak Özgürlük mücadelesinin bir neferi olmak direk faşist, ataerkil, kapitalist canavarların hedefinde olmak demektir.
“GENÇ KADINLARIN ÖNCÜSÜ”
Baskıcı ve sömürgeci sisteme karşı alternatif sistem yaratıldıkça, Paris katliamıyla birlikte diğer tüm komplolar da aydınlanacaktır. Kürdistan’da direnen tüm genç kadın devrimciler, Sara, Rojbin, Ronahi yoldaşların yolunda ilerleyerek tüm karanlıkları aydınlatıyorlar. Onları, mücadeleyi yükselterek, onların amaçlarını gerçekleştirerek anmak, hatırlamak, ölümsüzleştirmek adalet arayışçılarının duruşudur. Bu bilinçle 9 Ocak 2013 tarihini hem büyük acıyla, hem büyük öfkeyle ve hem de alternatif özgür yaşam sistemimizi yaratma kararlılığımızla unutmuyoruz.
NC/Mazlum ERENCİ