QAMIŞLO – Dünya ülkelerinde her yıl basın-yayın emekçilerine dair hak ihlalleri yayınlanırken, Rojava Kurdistan’ında Demokratik Modernite’nin gelişimi ile basın çalışmaları özgür basın çizgisinde yürümeye devam ediyor. Rojava Devrimi üzerine hazırladığımız ‘Halkların Zamanı’ dosyamızda Rojava’da gazetecilerle konuşma fırsatımız oldu.
Konuşmayı vermeden önce, bir gazeteci ile aramızda geçen sohbeti aktarmak istiyorum. Röportajı bitirdikten sonra, bir anısını anlattı. Bir savaş cephesinde, oğlu savaşçı olan bir annenin, oğlu yaralı iken oğlunu değil de gazeteci arkadaşı sarıp, korumak isteyişinden bahsetti. Sonra da ekledi, işte biz bu yüzden bu toplumun sesi olmak zorundayız.
ANHA Ajans Çalışanı Ekrem Berekat, konuşmasına şu sözlerle başlıyor: “Rojava Devriminde basın önemli bir rol oynadı. Hangi basın onu da iyi bilmeliyiz. Toplumun özgürlüğü çizgisinde yürüyen basın çok önemli bir rol oynadı. Rojava Kurdistan’ında, Kuzey ve Doğu Suriye’de basın adına bir şey yoktu. Özellikle Kürt halkı için yasak bir alandı.
Acemice ve çok basit imkanlarla çalışılıyordu. Sırf bu halkın sesi olmak adına. Sadece Kürt halkının değil, bu çok önemli bir şeydir, Arabıyla, Süryanisiyle, Ermenisiyle bütün Kuzey ve Doğu Suriye’nin sesini, kamuoyuyla paylaşmak adına çalışma yürüttü. İktidarın hizmetine girecek bir araç olmadı. Toplumun sesini kamuoyu ile paylaşan bir ses oldu. Bunun için toplum da basına sahip çıktı. Bir örnek vereyim 19 Temmuz Devriminden önce, imkanımız yoktu. Kameramız, internetimiz, bilgisayarımız yoktu. Halk bize verdi. Halkın yanından kamera getiriyorduk, başka birinin yanından bilgisayar, başka bir yerden de internet sağlıyorduk.”
KISITLI İMKANLARDAN BUGÜNLERE GELDİK
Ekrem Berekat konuşmasının devamında, şehit düşen basın emekçilerine karşı sorumluluklarının olduğunu belirtti ve devam etti; “Basın özgürlüğü konusunda Ortadoğu hatta Dünya geneline bakacak olursak, Kuzey ve Doğu Suriye’de imkan sağlandığı kadar hiçbir yerde imkan sağlanmamaktadır. Hatta sadece bu bölgede çalışan gazeteciler için değil, dışarıdan gelen gazeteciler için de öyle. İmkanlar sunulmaktadır. Ki bir çok kez bu halkın çıkarları dışında haberler yapılsa da hiçbir zaman baskı ve kısıtlama ile karşılanmadılar.
Özgür Basın, özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’deki Rojava Devrimi için büyük hizmetler verdi. Bu konuda basın alanında çalışan arkadaşlarımızdan, özellikle Bakûr, Başûr alanındaki arkadaşlar bize çok destek verdiler. Bu halkın iradesini kırmak isteyen güçlere karşı basın önemli rol oynadı. Bunun içinde bir çok basın emekçisi arkadaşımız şehit düştü. Karşılarında saygıyla eğiliyoruz. Devrimin başlangıcından şimdiye kadar 24 arkadaşımız şehit düştü. Hiçbir devrimde böyle bir şey yoktur.”
KADINLAR BASINDA DA ÖNCÜ
Kadınların Rojava Devrimi’nin her alanında öncülük yaptığını belirten Ekrem Berekat, basın alanında da kadınların öncülüğüne dikkat çekerek devam etti; “Kadınlar nasıl ki askeri ve siyasi alanlarda rol aldılar, basında iki katı rol aldılar. Bunun içinde biz diyoruz ki, Kuzey ve Doğu Suriye basınını bir devrim olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Kürt basıncılığı için ısrarla çalışma yürüttü. Hatta Kürtçe’nin geliştirilmesi içinde önemli bir rol oynadı.
19 Temmuz devriminden hala bahsettiğimizde heyecan duyuyorum. 19 Temmuz Devrimi dediğimizde halkın yeniden doğması diyebiliriz. Halkın gücünün yeniden ortaya çıkmasıdır. Herkes kendi tarafından bu devrime sahip çıktı. Çünkü insani bir devrimdir. Bu devrimle Dünya devrimlerine öncülük yapabiliriz. 19 Temmuz’un yıl dönümünde de bütün şehit arkadaşlarımızı anıyoruz. Basın olarak, kendi çalışmalarımızda şehitlerin hayalini geliştirmek adına mücadele edeceğiz.”
BAAS REJİMİNDEN DEĞİLSEN BASINCI OLAMAZDIN
Gazeteci Mustafa Elo ise sözlerine BAAS Rejimi’nde gazetecilik okumak isteyenlerin iktidardan yana olduğuna dikkat çekerek başladı konuşmasına. Mustafa: “19 Temmuz Devrimi, Efrîn, Kobanê ve Cizîr’de başladı. 2017’den sonra DAİŞ’in elinden kurtarılan alanlarla birlikte artık bu devrim Kuzey ve Doğu Suriye devrimi oldu. Rojava Devrimi Demokratik Modernite felsefesi ile başladı. Sadece YXK, YPJ, YPG ve ya bazı komün ve meclislerin oluşturulması ile sınırlı kalmadı. Devrimde önemli bir rolü olanlardan biri de basındı. Devrimden önce genel olarak gazeteciliğe, basıncılığa dair bir şey yoktu. Resmi bir ajans vardı oda BAAS rejimine bağlıydı. BAAS Rejiminin sözcülüğünü yapıyordu. Özellikle Kürtler, üniversitede gazetecilik okuyamıyorlardı. Eğer okuyacaksan bütün ailenin BAAS Rejimini savunması gerekiyordu.
Bu da Rojava’da basın çalışmasının başlaması biraz zahmetti. Bir zemin yoktu senin üzerinden geliştirebileceğin. 2012’den önce basıncılık neydi bazı eylemler oluyordu küçük bir grup bir çoğu tehlikeyi göze alarak Roj TV için 1 dakikalık görüntü gönderebiliyorlardı. Rojava basını, esas olarak Kuzey’deki basıncılık üzerinden kendini geliştirdi.
2017’den sonra artık hem gençlik hem de kadın çalışmalarında gelişim gösterdi. Bu yolla basın kendini bu günlere getirdi. Nasıl ki özgürlük hareketinde bir çok şey kanla kazanıldı. Aynı şekilde basın alanında da bir çok şahadet gelişti ve başarı elde edildi. Rojava basın tarihi de böyle bir tarihe sahiptir.”
ÖZGÜR BASININ ROLÜ ÖZEL SAVAŞA CEVAP OLMAKTIR
Gazeteci Mustafa Elo, özgür basın çizgisinin iktidarın yandaşlığına soyunan basın çizgisinin alternatifi olduğuna dikkat çekerek devam etti, “Var olan hegemonik sisteme karşı nasıl ki alternatif olarak demokratik modernite geliştirildiyse, basında kendini bu zemin üzerinden örgütledi. Toplumun sesi oldu, iktidarın değil. Rojava basını daha çok, özgür yaşam zihniyeti ile, kadın erkek arasında eşitlik, ekolojik ilişkiler temelinde kendini örgütledi. Bir yere kadar da başarı sağladı. Şimdiye kadar da Arap ve Kürt faşist Türk devletine karşı birlikte mücadele edebilecek bir düzeye geldi.
Nasıl ki Kürt tarihinde her zaman, ihanet ve gericilik çizgisi var olduysa basında da hep var oldu. Bir çok kanal, çok kirli bir saldırı yürüttü. Özel savaş, Kuzey ve Doğu Suriye’de çok ince bir şekilde yürütülüyor. Efrîn, Girê Spî, Serêkaniye işgali, kadınların öldürülmesi hedef alınması, çünkü demokratik modernite esasında kadın özgürlüğü üzerinden kendini yaratıyor. Her şekilde, özerk yönetim üzerine bu yollarla saldırıyorlar. Basın alanında da bu saldırılar etkisini buluyor. Özgür basının rolü, bu özel savaşa karşı önemlidir. Bir yere kadar, toplumu özel savaş planları ile devrimden uzaklaştırmak. Küçük şeylerle uğraşmak, işgalciliği meşrulaştıran özel savaş taktikleri uygulanıyor. Özgür basın bunların karşısında duruyor ve bunlara karşı bir mücadele veriyor. Hala da boşluklarımız var, gündem olmaması gereken şeyler gündem oluyorsa eğer demek ki basın olarak da bazı yerlerde boşluk bırakıyoruz. Hepsini basına mal edemeyiz ama demek ki basının da eksik yönleri var bu temelde basın alanı için bunları söyleyebiliriz.”
NC//Axin Mahir Dicle-Reşit Artos