HABER MERKEZİ – Efrîn 20 Ocak 2018 yılında işgalci Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edildiği günden bugüne kadar, binlerce barbarlık örneğini gözler önüne serdiği gibi, Türk devletinin işgal politikaları ile aslında ne yapmak istediğini bir kez daha Efrîn somutunda göstermiş bulunmakta.
Daha ilk günden tavuk hırsızlığı yapmaya başlayan Erdoğan ve TC devletinin işgalci çeteleri yaklaşık 5 yıldır her gün aralıksız olarak, Efrîn halkına saldırmaya devam etmekte. Efrîn adeta çetelerin suç yuvası haline dönüştürülmektedir. Her gün kaçırılan, işkence edilen insanlar, katlediliyor katledilme tehlikesi yaşıyorlar. Efrîn işgal savaşının başladığı ilk günden bugüne kadar savaştan en çok yara alan ve işgal saldırılarının hedefi haline gelen kadın ve çocukların Efrin’de yaşadıkları insanlığın utanç tablosu olarak Dünya’nın gözleri önüne serilmekte.
Efrîn işgalinde çetelerin yanında yer alan KDP’nin Rojava uzantısı olan ENKS’ninde bu saldırıların bir ortağı olduğu ise kesinlikle unutulmamalı. Efrîn işgalinin yıldönümü yaşadığımız bugünlerde hazırlamakta olduğumuz dosya ile bir kez daha Efrîn işgalinde işgalci Türk devleti çetelerinin vahşetini gözler önüne sermeye, duymaz, görmez, bilmez olan Dünya’ya bir kez daha göstermeye çalışacağız.
Dosyanın ilk bölümünde, Efrîn işgali sırasında ve sonrasında kadınların yaşadığı vahşeti sizlere anlatmaya çalışacağız.
Efrîn işgal saldırıları ile birlikte, kadınların büyük bir bölümü direniş cephesinde yerlerini aldı. Hiç kuşkusuz Kürt kadını şahsında Dımdım’dan Malabadiye, Malabadi’den Sur’a, Surdan Cizre’ye, Cizre’den Kobanê’ye, Kobanê’den Kurdistan dağlarına kadar yaşanan bir mücadele gerçekliği var. Bu mücadele salt askeri bir mücadele değil aynı zamanda, siyasal, toplumsal, sosyolojik mücadele gerçekliği. Kürt kadınları şahsında, yeniden karın altında yeşeren bir umut gibi Ortadoğu halklarının mücadelesi bu temelde Dünya halklarından kadınların geliştirdiği bir mücadele gerçekliği tüm çıplaklığı ile karşımızda durmakta. İnkar edilemez bu gerçeklik Efrîn’de de somutlaşmıştır.
İşgalci Türk devletinin 20 Ocak 2018 yılında başladığı işgal saldırıları sonucunda elde edilen bazı veriler var. Kuşkusuz bu verilerde verdiğimizden daha yüksek bir rakamla kadınlar katledilmiş ve tecavüze maruz bırakılmıştır. Bu veriler ancak var olan sayının kaba bir taslağı olabilir. Verilere göre, işgalci Türk devletinin hava saldırıları sonucu 113 kadın hava saldırılarında şehit düşmüştür. Yine elde edilen bazı diğer verilerde şu şekilde;
DAİŞ çetelerinin yaptığını ÖSO çeteleri de yapmaya devam etmiş bir çok Kürt ve Ezîdi kadınla zorla evlenmeye çalışmış kabul etmeyenleri ise işkence ile katletmiştir. Bu durum bir çok kez görüntü ve videolarla ispatlanmıştır.
Efrin’de 2018 yılında başlatılan işgal saldırılarında katledilen ve kaçırılan kadınların sayısı binleri aşmış durumda. 2019 yılında Efrîn’de 40 kadın katledildi. 128 Kadın yaralandı. 60 çocuğa cinsel istismarda bulunuldu. Bu kadınlardan 5’i intihar ederken, 270’i de kaçırıldı. 2020 yılında gerçekleştirdiği suçlar da: “35 kadın kaçırıldı. Aralarında engelli ve çocukların da olduğu 67 kadına tecavüz edildi. 35’i çocuk, 32’si kadın 96 kişi, işgalci Türk devleti ve çeteleri tarafından döşenen mayınlar nedeniyle sakatlandı. Yaşları küçük olan 5 kız çocuğu silah zoruyla çetelerle evlendirildi. Efrîn başta olmak üzere tüm işgal alanlarında 18 yaş altındaki kız çocuklarına çetelerle evlenme dayatılıyor, onların ikinci, üçüncü yâda dördüncü eşi olma dayatılıyor. 2019 yılında, Şimdiye kadar Türk devleti tarafından kaçırılan 4 bin 500 kişiden 850’sinin akıbeti bilinmiyor. Bunların 159’u kadın. Yine Efrîn’de tespit edildiği kadarıyla bu sayı 7 bin civarı da olabilir.”
2021 yılında ise yayınlanan Suriye Kadın Hakları Koruma ve Araştırma Merkezi raporuna göre işgalci Türk devletinin Efrîn’de 66 kadını katlettiği, 149’dan fazla kadını kaçırdığı ve 178 kadına da işkence ve tacizde bulunduğu belirtildi.
Efrîn’de kadınların yaşadığı barbarlık örneklerinden dile getirdiklerimiz sadece bildiklerimiz henüz bilmediğimiz, duymadığımız, görmediğimiz o kadar fazla barbarlık örneği var ki. Pek tabii kadınlar bunlara baş eğmemiş, direnişlerini sürdürmeye devam etmişlerdir. En büyük örneği ise bugün Şehba’da yaşayan Efrîn’li halkın ve kadınların gösterdiği irade ve direniştir. Bu kadınlar her şeye rağmen, ayakta kalmış, mücadele ve direnişlerinden taviz vermeden, kadın özgürlük mücadelesinin öncülüğünü yapmaya, kadınlara bir direniş örneği olmaya devam ediyorlar.
NC//Axin Mahir Dicle