HABER MERKEZİ
27 Kasım 1978’den günümüze 27 Kasım 2019’a kadar uzanan 42 yıllık soluksuz bir mücadele. Talebelerden başlayan ve günümüzde gerilla ordusu haline gelen bir hareket. Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın dediği gibi, ‘Sonu gelmemiş bir roman PKK’. Kürtlerin en uzun isyanı. Kürtlerden başlayıp, Ortadoğu ve dünya halklarına yayılan bir devrim hareketi. Dünya’yı karşısına almış bir grup genç ve kadından başlayan iradeyle, inançla günümüze kadar gelen bir hareket.
PKK özgürlük harekatını anlatırken, en çokta PKK’li Kürt kadınlarının duruşu gelir akıllara. PKK’den önce silik, yok sayılan, öldürülüp Dicle’ye, Fırat’a atılan, çığlıkları Dersim dağlarında yankılanan kadınların iradesi PKK…
Kadınlar görmüştük çocuklarını ağlamasın diye göğsüne bastırıp boğan, kadınlar gördük kanlarıyla Dicle’yi sulanan, 13 yaşında berdel edilip çocukluğu elinden alınan…
PKK hareketi Kürdistan Özgürlük Mücadelesi olarak çıktı Fis Köyünden günümüze kadar kadınlardan ayrı yürütülmedi. Kadın her zaman bu mücadelenin içerisinde yer aldı. İlk mücadelesini ise PKK’ye gelmek için verdi, sadece düşmanla değil dünyayı esiri yapan erkek egemen zihniyetine savaş açtı kadınlar. Dağlara çıktılar ait oldukları yerlere. Kadınlar PKK’de var oldular kendilerini var ettiler.
Evin bir köşesinde varlığı-yokluğu belli olmayan kadınlar dağların doruklarına özgürlük için uçtular. İnsanlık adına, başladılar savaşa, önce Kürdistan sonra Dünya kadınlarına ulaştılar. Şimdi kadın orduları var ve dünyanın her yerinde kadın savaşçıları.
Bugünlere kolay gelinmedi, kadınlar her zaman iki kat fazla köleleştirilmişleri, zincirlerini kırmaları daha zordu. Ama bu zincirlere itaat etmenin arkalarından gelecek olan nesil için ne anlama geldiğini anlamışlardı.
KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİN’DE BİR ÖNDER: SAKİNE CANSIZ
Önder Apo kadınlar yoldaş olmak adına, Kürt toplumunun feodal yanlarını yonttu. İlk bu düşüncelere yoğunlaştığında, ‘Kadından devrimci olmaz’ diyenlere en güzel cevabı ise Kadın Özgürlük Ordusu oldu… Dünya’ya kendilerini Kadın Özgürlük Mücadelesi olarak tanıtan bu kadınlara her kadına hitap etti. Özlerini buluşturdular dağlarla. Bunun en güzel örneklerinden biri Sakine Cansız yani heval Sara oldu. İlk günlerden başladı mücadelesi. ‘Hep Kavgaydı Yaşamım’ kitabında da anlattığı gibi özgürlük için ilk önce ailesinden başladı mücadeleye. En olmaz denilenlere ulaştı. En yapılamaz denilenleri yaptı. Kadın direnemez diyenlere karşı Amed Zindan’nındaki direnişe adını yazdırdı Şehit Sara… Esat’ın korkusu oldu… Dersim’in kızıl saçlı devrimci kadını Şehit Sara, uçurumlardan atlayan kadınların çığlığını hissetti içinde. Devrim adına canını feda etmeyi göze aldı. Kadınlığa yapılan tanımları yıkmak Şehit Sara’nın yaptığının ta kendisiydi. Kadını yeniden tanımladı.
KADININ SAVAŞAN YANI: HANIM YAVERKAYA
Kadınların devrimci olabileceği kabul edildi ama kadınlar savaşamaz dediler, savaş erkek işiydi (!)…
Kadınlar fedaice savaştı, yapamaz denileni yaptı, aç kaldı, soğukta yattı, belki evinden ilk defa çıktı ama yaptı. Kadınlar savaşçı oldu… Özgürlük adına savaştılar. Kendileri için, yüzyıllık intikamları için, onlardan çalınanlar için savaştılar. İlk başta kimse inanmadı belki ‘Kadın özgürlü ne demek? Kürdistan özgür olsun kadın da özgür olur.’ Dediler. Oysa Önder Apo kadın özgür olmadan, özgür bir ülkeye erişilemeyeceğinin farkındaydı. En çokta Önder Apo verdi bunun savaşını.
1982 yılında PKK hareketinin Lübnan-Filistin sahasında açmış olduğu ilk akademi devresinde, yurtdışına çıkan bu 17 kadın da yerini alır. Bu sahada, bu 17 kadının katılımları, gösterdikleri çaba ve yoğunlaşma düzeyiyle, kadın ordulaşmasının, kadın partileşmesinin ve kadın özgürlüğünün temelleri atılır.Gerilla sahasında ilk sorumluluk alan Hanım Yaverkaya’dır. Manga komutanlığı düzeyinde görev alır ve Eruh’ta bir erkek biriminin sorumluluğunu üstlenir. Yapamaz denilen her şeyi başarır Kürt kızları. Kürdistan’ın asi dağları onları zorlar ama onları asıl zorlayan kabul görmemek olacaktır.
Hanım Yaverkaya’nın öz geçmişi “Kadın Ordulaşması” kitabında şu sözlerle yer alır; “Hilvan direnişinde aktif bir biçimde yer alan bir ailenin kızıdır. O dönemde yakınları tutuklanınca yurtdışına çıkmak zorunda kalır. Beyrut-Şam evlerinde yoğunlaştırılır. Okuma-yazmayı parti saflarında öğrenir ve kendisini ideolojik bilinç düzeyinde oldukça geliştirir. Girdiği bir silahlı çatışmada şehit düşer. Çatışmada gösterdiği direniş, halk üzerinde büyük etki yaratır. Savaş yönü güçlü, inisiyatifli bir Kürt kadınıdır. Öncü özelliklere sahip ve oldukça otoriterdir. O yüzden erkek yapısı tarafından da kabul gören bir duruşa sahiptir. Kadının savaşamayacağına dair yargıların hakim olduğu bir süreçte, erkeklere de komutanlık yapmış olması onun özgünlüğünü açığa çıkardığı gibi kadın karşısındaki yargıların gerçek dışılığını da kanıtlamıştır.”
PKK’DE KADIN PARTİLEŞMESİNİN İLK ADIMLARI
1986 yılında gerçekleştirilen PKK’nin III. Kongresi PKK hareketi açısından zorlu bir kongre olur. Bu kongreye Fatma Yıldırım ve Semir isimli, parti tarafından provokatör olarak değerlendirilen ve parti çizgilerini saptırmaya çalışan şahısların yaklaşımları derinlikli bir çözümlemeye tabi tutulur. Fatma ve Semir’in yaratmak istediği provokatif yaklaşımlar açığa çıkarılıp mahkum edilerek etkisiz kılınır. Bu kongre PKK ile PKK çizgisini saptırmak isteyenler arasında bir hesaplaşma kongresi olur.
Uzun bir tartışma ve netleştirme sürecinden sonra önemli bir kararlılık düzeyi de açığa çıkarılır. En çok üzerinde durulan ve netleştirilen bir husus da kadının özgürlük ve örgütlenme sorunu olur. PKK’de yoğunlaşan kadın katılımlarının bir isim ve örgütlülük altında örgütlenmesini de şart kılar. Bu temelde PKK’nin III. Kongresinde PKK’nin cephe örgütlenmesi olan ERNK’ye bağlı YJWK kurulur; 1987 yılının Kasım ayında kurulan YJWK (Yekitiya Jinên Welatparezên Kürdistan- Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği) beklenilen kapsama ulaşamaz ve kadın örgütlülüğüne yeterli perspektifi oluşturamaz.
Devam Edecek…
NC/Axin Mahir Dicle