HABER MERKEZİ- İşgalci TC devletinin Kürdistan üzerindeki özel savaş politikaları birçoğumuz tarafından bilinmektedir. Özel savaşın genç kadınlar üzerindeki etkilerine ise özelde dikkat çekmek gerekiyor. Çünkü faşizm için iki şekilde en tehlikelisi olma potansiyeli taşır genç kadınlar. Hem gençliğin vermiş olduğu yenilik ve enerji, hemde kadın olmanın mücadeleci yanını kendinde barındıran genç kadınlar, kuşkusuz faşizm en ahlaksızca yöneldiği bir toplum kimliği halini almış durumda.
Peki genç kadınlar üzerinde özel savaş ne boyutlarıyla ve nasıl yürütülmektedir? Bu başlık altında işleyebileceğimiz bir çok konu var. Sıralayacak olursak, fuhuş, uyuşturucu, medya yoluyla yürütülen özel savaş ve kapitalizmin sahte özgürlük kılıfı altında geliştirdiği özgürlük.
Bu yazı dizimizin ilk yazısında daha genel bir çerçeve çizmek istiyoruz. Kürdistan’da yaşayan genç kadınlar genelde sahte özgürlük algısı ile yönlendirilmek istenirler. Kürdistan’da yine devlet ve iktidar eliyle geliştirilen feodalizmin bir etkisi olarak kaba şiddet ve baskı bu anlayışın geliştirilmesi için özel bir zemin haline gelmektedir. Genç kadınların bedenlerini bir meta haline getirerek özgür olabilecekleri algısı oluşturulur. Bunu yaparken özelde Yurtsever ve şehit ailelerinin genç kadınları ise bilerek hedef seçilir.
Genç kadınları, özgürlüğün kılık-kıyafetle sınırlandırılabilecek kadar dar bir kavram olduğuna inandırılmak istenirler. Bunu yaparken Kürdistan’da artan AVM’lerin özel bir payı olduğunu inkar etmemek gerekiyor. Çünkü kapitalizmin Kürdistan’da yer ettiği somut yerlerdendir AVM’ler. Bir kadının özgürlüğü ise kıyafetine sığdırılamayacak kadar büyük bir kavramdır. AVM’lerde genç kadınlara süslü bir yaşam vaat edilir ama bu gerçekliğinden uzaktır.
Yaşadığımız ülke boyutunda değerlendirdiğimizde AVM’ler birer Disney yeri dışında bizim için bir şey ifade etmemektedir. Yok edilen bir kültür ve dilimiz varken AVM’lerin bize kendimizi 1-2 saatliğine zengin hissettirmesi ise özel savaşın başvurduğu kandırma yöntemlerinden biridir. Genç kadınlar ise bu yerler kadının bedenin tamamen cinsel bir obje olarak görülmesini hızlandırıcı etkiye sahiptir. İnsanların sahip oldukları hayat koşulları ve onlara zorla hayal ettirilen özünden uzak hayalleri arasındaki uçurum çok fazlayken, çok yakınmış gibi gösterilmesi ise gençlik ve genç kadın üzerinde en etkili kullanılan yollardan biridir.
Genç kadınlara uygulanan şiddet, artık insanların günlük yaşamında ekmek ve su kadar normalleşen Küfür Kültür-süzlüğü ile normalleştiriliyor. Kadının bedeni yaşamın her dakikası bu söylemlere maruz kalıyor ve işin en garip yanı bu kadınlara kendi dilleri ile yaptırılıyor.
Aynı şekilde Kürdistan’da şiddet gören ve kaybolan kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Soysuz’un Kürt kadını şahsında direnen kadınları hedef göstermesinin bunun üzerinde yoğun bir etkisi olduğu için bariz bir şekilde ortadadır.
Genel bir çerçeve çizersek Kürt kadını üzerinde uygulanan özel savaş politikaları için seçilen pilot bölgeler de vardır. Bunlar, Dersim, Meletî, Xarpêt, Amed, Wan gibi şehirler olmakta. Özyönetim direnişi sonrası ise, Cizre ve Gever’de de bir yoğunlaşma gerçekleştiği söylenebilinir.
Kirli özel savaş politikalarına karşı alınabilecek önlemler başında ise okuyarak bilinçlenme ve doğru temelde, doğru tarzda örgütlenmek oluyor.
NC//Axin Mahir Dicle