HABER MERKEZİ
12 Eylül faşizmi bütün çığırtanlığı ile kendini gün yüzüne çıkarıyordu. Bir gece yarısı resmi televizyonda yapılan bir konuşma ile ülkeye sulh ve huzur geleceğinden bahsediyordu birileri. Kanlı postalların ayak sesi, daha dün sabah çocukların oyun çığlıkları ile dolup taşan sokakları dolduruyordu. Sokaklar sessiz, caddeler boştu her yerde ölüm sessizliği kimse artık eskisi gibi gülemeyecekti. Türkiye için böyle bir gerçekliği olan 12 Eylül faşizmi, Bakûrê Kurdistan’da yaratmak istediği etkiye ulaşamayacak Önder APO ve Kürt Özgürlük Hareketi tarafından, insanlığı bitirme çabaları büyük acılar ve bedeller sonrasında boşa çıkarılacaktı.
12 Eylül faşizmi 68 ile birlikte Türkiye ve Kurdistan illerinde gelişen sol görüşlü düşünceleri yok etmek amaçlı yapılmış kan ile yazılacak olan kara bir sayfanın ilk eşiğiydi. Bu eşikten geçen çoğu Türkiye sol hareketi liderleri yönlerini kapitalizmin ana yurdu olan Avrupa’ya vererek, tasfiye planlarına hizmet ederken. Önder APO 12 Eylül tehlikesini önceden fark edecek ve yönünü Ortadoğu’ya verecekti. Kurdistan Özgürlük Partisi Kürt halkı şahsında Ortadoğu halkları için yeni bir umut olarak doğmuştu ve bu umut Ortadoğu’da yeşerecekti.
GLADYÖ’NÜN AMACI NEYDİ?
Önder APO’nun gladyö olarak tanımladığı, kapitalist güçler dönemin Ecevit hükümetini bir maşa olarak kullanacak ve dünya halkarına yeni bir alternatif olan Başkan APO ve Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesini amaç haline getirecekti.
İlk başlangıcı şüphesiz dış güçlerin etkisi ile gelişen 12 Eylül kanlı darbesi idi. Düşman gerçekliğinin en yaman haliyle karşımıza çıktığı böylesi bir süreç planlı ve hegemon güçlerin dünya demokrasisine karşı gerçekleştirdiği bir darbe olarak değerlendirilebilinir.
ÖNDER APO’NUN ÜLKEDEN ÇIKIŞI
12 Eylül darbesinden kaynaklı Türkiye sol hareketi ve bir çok demokrasi hareketinin Önder kadroları Avrupa’ya gitmeyi tercih etmişti. Bunun bir tercih olup olmadığı ise sorulası bir diğer soru. Çünkü devrimcileri Avrupa’ya çekip, yozlaştırıp, mücadeleden koparmak kuşkusuz devletlerarası komplonun planlayıcıların daha çok işine gelecekti. Ki öylede oldu. Birçok hareket yok edildi, adı dahi bilinmez olurken, kontra ve ajan yoluyla devletlerin hizmetine giren bir çok örgüte de denk geldik.
Böylesi bir dönemde Önder APO yönünü insanlık doğuş toprakları olan Ortadoğu’ya verdi. Önderliğin almış olduğu bu karar Kürdistan Özgürlük Hareketini tasfiye olmaktan kurtarırken, Ortadoğu halklarının devrim ile ilk tanışması olarak yorumlanabilinir.
Ülkeden çıkış 1979’un Mayıs ayında gerçekleşiyor. Bir kaçakçı yoluyla Önderlik Rojava Kurdistan’ına geçiyor ve Arap ülkelerine ilk adımını buradan atıyor. Uzun yıllar Önderliği Avrupa’ya çıkarmak için zorlanmalar olsa, Öner APO Bekaa vadisinde bütün tasfiye planlarını boşa çıkarıyor, 9 Ekim başta olmak üzere Önderlik üzerinde kurulan bütün komplo teorileri başa çıkarılıyor ve Önder APO gün geçtikçe Kurdistan özgürlük hareketini büyütüyor. Gladyö devletler bu büyümeyi gördükçe Önderlik üzerindeki baskıyı her anlamda artıyor ve Şam hükümetinden Önderliği Suriye’den çıkarmalarını istiyor. Bütün baskılar rağmen uzun bir zaman Önderlik çıkmamakta ısrarcı olsa da, 9 Ekim 1998’de Suriye’yi terk eder. Gladyö tam olarak bu süreçte daha etkili rolünü oynamaya başlar.
Önderlik Avrupa’ya çıkışını yorumladığında, ülkeye dönemezdim dağlara dönemezdim diyor, dağlara dönseydi o zaman ilk hedef dağlar olacaktı yoğun bir saldırı ile dağları tarumar ederlerdi. Bu da yeni yeni filizlenmeye başlayan gerilla mücadelesi için oldukça riskliydi. Önderlik 15 Şubat Devletlerarası komployu anlattığı bir çok yazısında, eksik yoldaşlıktan bahseder. Dönemin PKK yapısında bir çok devlet ajanı, farkında veya değil gladyöye hizmet eden kişilerin olduğu çok sonradan anlaşılacaktı. Eksik yoldaşlık ise Önder APO’yu koruyamamaktı. Şahıs olarak Önder APO olarak adlandırılsa da Önder APO başta Ortadoğu halkları olmak üzere dünya halklarının umuduydu. Gelişen bu komplo ise Önder APO şahsında tüm Dünya halklarına karşı hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuştu.
NC/ Faraşîn Sîdar