HABER MERKEZİ
Yazımızın bu bölümünde geniş bir şekilde özel savaş ve kültürsüzleşme yolu olarak seçilen fuhuşu ele alacağız. İlk olarak ‘fuhuşun’ kelime anlamına bakmak gerekiyor. Fuhuş günümüzde sadece kadınlar için kullanılır hale gelmiş olsa da daha derinden incelediğimizde fuhuşun ‘fahiş’ kelimesinden geldiğini ve fahiş- fahişe kelimesi, cinsiyet gözetmeksizin erkek kadın fark etmez sözünde durmayan, utanmaz ve ya köleleşmiş insanlar için kullanıldığı biliniyor.
Kapitalist sistemin insanlığın başına bela olduğu dönemlerden bugüne kadar ise bedeni ile para kazanmaya zorlayan ve kapitalizm tarafından düşürülen kadın için kullanıldığını görüyoruz.
Kadınlar neden fuhuşa zorlanıyor?
Bir çok kez değindiğimiz gibi eğer kadın toplumsal ahlakı korumaz ve aşınmasına izin verirse toplum varlığını devam ettiremeyecek ve tükenecektir. Kadının bedenin seçilmesinin ise tarihsel bir nedeni vardır. Erkek nefsine hakim olamamış ve kadına bedenini kapatması gerektiğini söylemiş ama içten içe hep kadının bedenini kendi için bir meta olarak kullanmaktan geri durmamıştır.
Ana tanrıçayı düşürürse toplumun düşeceğini bilen iktidar erkek aklıyla hareket etmiş ve kadının bedenini, düşüncesini, yaşamını kendine göre yönlendirerek kullanmaktan geri durmamıştır. Kürtlerin 1978’deki yeniden dirilişinden sonra özellikle toplumun ahlaki değerleriyle oynayarak, genel evlerin açılmasının yasallaşması ve bunların devlet eliyle onanması hatta korunması ise herkesin Bakurê Kürdistan’da yaşayan herkesin şahit olduğu bir durumdu. Yozlaştırma politikalarını kapatmak için kurdukları ‘Sözde ahlak polisleri’ ise bu işin tam merkezinde yer almakta. Özellikle öz yönetim direnişlerinden sonra direnişin yaşandığı şehirler başta olmak üzere Bakurê Kürditan’ın birçok şehrinde bu politikalara gidilmesinin bir nedeni vardı. Gençleri ve genç kadınları ne kadar bu yola çekerlerse sorgulamadan ve özgürlük mücadelesinden o kadar uzaklaştıracaklardı.
Sizlerle yapılan bir araştırmanın detayları ile fuhuşun devlet eliyle kadınlar ve özellikle mülteci kadınlar üzerinde nası geliştirildiğini ve toplumda bunu düşürmek için ne yollarla kullanıldığını paylaşacağız.
İlk olarak öz yönetim direnişilerinden sonra fuhuşun nasıl geliştirildiğine dikkat çekmek gerekiyor. Amed’in öz yönetim direnişinin yaşandığı ve yurtsever kimlikleri ile ön plana çıkan Sur ve Rezan semtlerinde özel olarak fuhuşu yaygınlaştırmaya çalışan devlet, öz yönetim direnişlerinden sonra gençlerde yaratılan psikolojiden faydalanmıştır.
Devletin resmi genel evlerinin dışında bir de ‘randevu evi’ olarak tabir edilen, evler var. Bakurê Kürdistan’da da yıllardır bu evlerin varlığından söz etmek mümkündür. Özellikle kentin Ofis semti, bu işin merkez üssü haline gelmiştir. Üç kısa mesafeli caddeden ve bir mahalleden oluşan bu semtte, 50’nin üzerinde randevu evinin olduğu öğrenildi. Bu evlerde gerek Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gerekse de mülteci olarak Türk devletine sığınmış ya Suriye vb. savaşın devam ettiği ülkelerden ya da Kafkasya coğrafyasından getirilen kadınlar çalıştırılıyor. Bu kadınların, günlük yaşamlarında da yaptıkları işi hissettirdikleri gözlemlendi. Parklarda veya insan sirkülasyonunun yoğun olduğu mekanlarda toplum içerisine çıkarak mimik, jest ve giyiniş tarzlarıyla bir nevi ‘kendilerini tanıtma’ faslı denilebilecek düzeyde faaliyetleri de oluyor. Yine Instagram ve diğer sosyal medya alanlarında iletişim numaraları paylaşarak, bu işi tam bir ‘sektör’ haline getirdikleri görülüyor. Kadınların, buraya yazılanları kendi istekleri doğrultusunda yapmadıkları, aksine düşürüldükleri erkekler tarafından yaptıkları da edinilen bilgiler arasında. Zira savaş mağduru kadınlar olarak ne bir çalışma alanları ne de yaşamlarını idame ettirebilecek başka bir şansları olmayan kadınlar, fuhuşa mecbur bırakılmışlardır.
Aynı şekilde Bakurê Kürdistan’ın diğer illeri olan, Wan, feodal yapısı ile öne çıkan Mêrdîn, Riha… gibi bir çok kentte gizli kapaklı fuhuş yaptırıldığı söylenebilinir. ‘Apart evler’ ‘Tek günlük kiralanan’ evler özellikle bu konu için kullanılıyor. Mültecilere hiçbir hak sunmayan ve onları bu bataklığa sürüklendiğine ve çoğu kadının eşlerinin haberi dahilinde ve eşlerinin teşvik etmesi ile bu işe mecbur kılındığı alınan bilgiler arasında.
Son zamanlarda Bakurê Kürdistan’da geliştirilen kapitalist özgürlük algısı ile gençlerin özel savaşa çekilmesi bağımsızlık adı altında aileden kopup sisteme bağlanması ise bu politikaların yürütülmesinde etkili oluyor. Ağabeyi ve babası tarafından cinsel istismara uğrayıp, korkutulup susturulan, ölümle tehdit edilen Kürt genç kadınların da bu fuhuş yapmaya zorlandığı bir gerçeklik.
Bildiğimiz ve bilmediğimiz, duymadığımız, görmediğimiz bir çok neden var. Peki bunlar kimlerin eliyle yapılıyor diye soracak olursak cevabı hiç şüphesi iktidarla yoğrulmuş erkek aklına çıkacaktır. Bir kaç somut araştırmayla elde ettiğimiz bilgiler ise şöyle:
Kodamanların fuhuş tuzağı
Mêrdîn ve Elîh’te durum Amed’deki kadar olmasa da fuhuş giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle bu iki kentteki fuhuş faaliyeti halk içerisinde çok yaygın olmasa da üst ve devlete yakın sınıflarca yaygınlaşıyor. Bu iki kentteki iş adamları veya meslek itibariyle ekonomik durumları iyi olan erkekler ya dışarıdan kadın getirerek ya da o yereldeki pavyon, bar vb. Yerlerde fuhuş yapıyor ve yaptırıyorlar.
Mêrdîn’in Qoser ilçesi kentin merkezine göre yurtsever yapısı nedeniyle kültürel ve ahlaki asimilasyon/yozlaşmaya daha fazla hedef seçilmiş durumda. Çünkü Qoser’in hem Rojava Kürdistanı’na sınır olması hem de genç kesimin yoğun olmasından dolayı etik dışı yöntemlerle düşürülmek istenmektedir. Suriye iç savaşından kaçan mültecilerin yoksulluktan kaynaklı yapmak zorunda kaldıkları fuhuş, hem ilçedeki yerel halkı yozlaştırmayı hedeflemektedir.
Kentin bir başka ilçesi ve diğer ilçelere nazaran politik düzeyi, yurtsever değerlerine bağlılığı yüksek olan Nisêbîn’de ise sorun daha kapsamlı ve siyasidir. Özyönetim direnişlerinin yaşandığı ilçe işgalci Türk Devletince “önemli” görülmektedir. Özellikle seçilen genç polisler ilçede yaşayan yurtsever ailelerin genç kadınlarının bilgilerine ulaşarak, onları sosyal medya vb. yollar ile ilişki kurmaktadır. Söz konusu bu işgalci polisler, ilk başlarda duygusal arkadaşlık niyetiyle yaklaştıkları genç kadınlarla ara sıra görüşüp, onları bağlı oldukları Kürdistani ve yurtsever duygularından ve düşüncelerinden soyutlamak için görevlendirilmişlerdir. Bu işgalci polislerin ilişkiye geçtikleri genç kadınlarla cinsel birliktelik yaşadıkları ya da kadınları buna zorladıkları öğrenilmiştir. Kendilerince bu cinsel birliktelikleri bir “önlem olarak” görmektedirler. Çünkü ortaya çıkan ilişkinin ilerleyen dönemlerde olur da genç kadınlar tarafından bitirilmek istenmesi durumunda, genellikle video kaydına alınan bu birliktelikler tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılmaktadır.
Bahsettiğimiz bu bilgiler yıllardır Bakurê Kürdistan’da yürütülen ama bugüne kadar bu kadar gün yüzüne çıkmaya cesaret edememiş politikalardır. Peki bugün yine bu kadar açık yapılıyor?
Çünkü gençler yozlaştırmaya yoluna çekilmeye çalışılıyor. Bir dönem halkın refleksi oluşturulmuş hatta fuhuş yapan kişiler halk tarafından halk mahkemelerinde yargılanıp cezalandırlıyordu. Bunun öncülüğünü ise genç kadınlar ve gençler yapıyordu. Bugün gençlerin beyninin bu kadar etkisiz hale getirilmesi ve bu politikaların bu kadar yaygınlaşmasın bir nedeni, gençliğin toplumsal duygularından, ülke sevgisinden uzaklaştırılması hatta bunun ince özel savaş politikaları ile liberalleştirilmesi söz konusudur.
Böylesi bir ortamda nasıl önlem alınacağı sorusuna cevap ise, mücadele ve örgütlülük olacaktır. Bir mahalle genç kadınları ve gençlerinin öncülüğünde ne kadar örgütlü olur birlik ruhuyla kendilerini işgalcilerin bu kirli politikalarına karşı korursa sonucunda bu ahlaksızlıklar mahallelere girmeye cesaret edemeyecekler ve halkın kendi öz gücünden korkacaklardır. Tabii ki bunun için halk mahkemeleri ve halk meclisleri her mahallede gereklidir. Halk kendinde bu örgütlü özgücü oluşturdukça özel savaşla mahalleye girmek isteyen iki yüzlü ahlaksızlıklar kendilerini geri çekeceklerdir. Halk varlığından ve özgücün de ne kadar ısrarcı olursa o kadar sonuç alınacaktır. Çünkü halk kendi gücünün farkında olmazsa kimse onlar için bir şey yapmayacaktır. Yapsa da halkın özgücü olmadan sonuç almayacaktır.
NC/Faraşîn Sîdar
https://www.nuceciwan29.com/2019/09/09/yok-edilmek-istenen-kultur-ve-ahlak-anadil-i/