AMED- Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998’de gerçekleştirilen devletlerarası komploya ilişkin Demokratik Toplum Kongresi (DTK) açıklama yayınladı. DTK, devletlerarası komplonun Kürt ve Türk halkları için kirli ve karanlık yeni bir sayfanın açılmasını amaçladığı kadar, Ortadoğu halklarının geleceğini de hedeflediğine dikkat çekti. Günümüz gelişmelerinin bu öngörüleri doğruladığına vurgu yapan DTK, devletlerarası komployla amaçlananın hem Kürt halkının demokratik ve özgür yaşam umutlarını bitirme hem de Kürt ve Türk halkını yıllarca savaştıracak bir savaş ve kaosun içine sokmaya çalışıldığı ifade edildi.
DTK açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
“Bu karanlık emeller Sayın Öcalan’ın öngörüleri, sağduyusu, direnişçi tutumu ve Kürt halkının önderliğini sahiplenmesiyle boşa çıkarıldı. Türk egemenlik sisteminin ve hükümetlerinin Kürt sorununu inkar ve çözümsüz bırakma politikalarındaki ısrar, sorunun derinleşerek devam etmesine yol açmaktadır. Özellikle çözüm sürecinin sona erdirilmesi ve ardından gelen 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL uygulamaları ve çıkarılan KHK’larla başlayan yaygın tutuklama, gözaltı ve silahlı çatışma ortamının şiddetlenmesi, basın yayın kurumlarının kapatılması günlük yaşamı dahi, nefes alamaz, çekilemez hale getirmiştir. OHAL uygulamaları günümüzde de fiili olarak uygulanmakta, demokratik muhalefet ve siyasete karşı faşizan baskılar sürdürülmektedir.
‘Tecridin ağırlaştırılması halkları karanlığa sürüklemektedir’
Bütün bu gelişmelerin ekseninde Kürt sorununun ve Türkiye siyasal sisteminin demokratikleşme sorunları; özcesi 9 Ekim komplosunun amaçları yatmaktadır. Kürt halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırılması AKP’nin Türkiye’yi çatışmalı bir kaos ortamına hapsederek Kürt ve Türk halklarının ne denli bir karanlığa sürüklediğinin açık bir göstergesidir. Uluslararası komplo günümüzde de güncellenerek sürdürülmektedir. AKP-MHP faşizminin aylardır hazırlıklarını yaptığı, siyasi, askeri, diplomatik ve psikolojik alt yapısını oluşturdukları Güney Kürdistan ve Rojava’yı işgal girişimleri, uluslararası komplonun hangi noktaya evirildiğine işaret etmektedir. Rojava’nın işgal edilerek, Türkiye’deki milyonlarca mülteciyi işgal edilen Rojava topraklarına yerleştirerek Rojava Kürdistan’ının demografik yapısını tamamen değiştirme niyet ve gayretleri topyekun Kürt halkına ve kazanımlarına olan düşmanlığın ulaştığı düzey açısından son derece çarpıcıdır.
‘Kürt halkı her alanda mücadelesini sürdürecektir’
Kürt halkı dün olduğu gibi bugün de inkar, imha, işgal ve komploya karşı yaşamın her alanında mücadelesini sürdürecektir. Nasıl ki, DAİŞ terör çetesi şahsında uluslararası komplo Rojava’da büyük bir yenilgiye uğratıldıysa, AKP-MHP faşizminin Rojava’yı işgal etme ve demografik yapısını değiştirme girişimleri de; Uluslararası toplumun, tüm Suriye ve Türkiye halklarının, dört parça Kürdistan’daki halkımızın güçlü desteği ve dayanışması ile boşa çıkarılacaktır. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) çatısı altında bir araya gelen Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni vs. halklar işgal girişimini boşa çıkaracak mücadele deneyimine, bilincine, inancına ve örgütlülüğüne sahiptir.
Bu inançla 9 Ekim 1998 uluslararası komplosunu bir kez daha lanetliyor. Dört parça Kürdistan halkı başta olmak üzere, Uluslararası toplumu, Türkiye ve Suriye halklarını Rojava şahsında tüm Suriye halkları ile dayanışmaya, işgal savaşına karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.”