AMED – Demokratik Toplum Kongresi (DTK), dün Halklar Abdullah Öcalan’ın mesajının ardından yapılan açıklamayla sonlanan süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin açıklama yayınladı.
Yapılan açıklamada, DTK Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Colemêrg Milletvekili Leyla Güven’in, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a İmralı Cezaevi’nde 20 yıldır uygulanan, 2015 yılından itibaren de derinleştirilen mutlak tecrit uygulamasını kırmak amacıyla 8 Kasım 2018 tarihinde süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemini başlattığı hatırlatıldı. Açlık grevi direnişinin tüm Türkiye ve Kürdistan’daki cezaevlerinde, Strazburg, Gallar, Kanada, Erbil, Maxmur, Süleymaniye’de Kürt siyasetçilerinin ve Amed’de üç HDP milletvekilinin katılımı aşama kaydettiğine dikkat çekilen açıklamada, üç bini aşkın siyasi tutsak ve siyasetçinin greve katılmasıyla eylemin yaygınlaşarak devam ettiği belirtildi.
DTK açıklamanın devamında şunları kaydetti:
“Açlık grevi eylemi 30 Nisan ve 10 Mayıs 2019 tarihlerinde iki grup halinde 30 siyasi tutsağın eylemlerini Ölüm orucu eylemine dönüştürmeleriyle farklı bir boyut kazanmıştır. Bu süreçte cezaevlerinde 8 siyasi tutsak mutlak tecridi protesto etmek, açlık grevi direnişlerine güç vermek amacıyla yaşamlarına son vermiştir. Açlık grevi direnişi, TC devletinin ve AKP-MHP faşist ittifakının meşruiyeti ve hiçbir hukuki dayanağı olmayan tecrit politikası ve uygulamasını ulusal, uluslararası toplum ile demokratik kurumlar nezdinde teşhir etmiştir. Tecridin esas olarak tüm Türkiye toplumlarının tecridi ile eş anlamlı bir uygulama olduğu gerçeğini ulusal ve uluslararası toplumun ana gündemi haline getirmiştir.
‘Tecride karşı hassasiyet ve tutum bir kez daha açığa çıkmıştır’
Açlık grevi direnişi, başta siyasi tutsakların aileleri olmak üzere beyaz tülbentli annelerimizin görkemli, kararlı ve onurlu direnişleri ile büyümüş, ahlaki ve vicdani toplumsal bir harekete dönüşmüştür. 14 Temmuz direniş ruhu ve geleneğinin güncellenmiş hali olan; insanlık tarihinin tanık olduğu en kitlesel ve uzun süreli açlık grevi direnişi, Kürt halkı başta olmak üzere bütün demokratik kesimlere ve uluslararası topluma demokrasi mücadelesinin ancak direnerek kazanılabileceği gerçeğini çok açık ve yalın bir şekilde göstermiştir. Halkımızın ve onun adına siyaset yapan bütün siyasetçilerinin Sayın Öcalan ve yanındaki diğer PKK’li siyasi tutsaklara karşı uygulanan mutlak tecrit uygulaması karşısındaki hassasiyeti, duruşu ve ödün vermez tutumu bu direnişle bir kez daha açıkça gösterilmiştir.
‘Açlık grevlerinin siyasal ve toplumsal sonuçları olacaktır’
Adalet bakanının tecridin sonlandırıldığına ilişkin açıklaması ve ardından Kürt Halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın, avukatlarıyla yaptığı görüşmede yaptığı çağrı sonucunda açlık grevi direnişçilerinin eylemlerini daha fazla can kaybı yaşanmadan sonlandırmış olmaları demokrasi ve özgürlük mücadelesi adına büyük bir başarı ve kazanımdır. Büyük bir cesaret, fedakârlık, kararlılık ve ödünsüz bir duruşla sürdürülen ve başarı ile sonuçlandırılan açlık grevi direnişinin elbette ki çok ciddi siyasal ve toplumsal sonuçları olacaktır. Önümüzdeki sürecin siyasal ve toplumsal gelişmelerinde, Kürt sorunu başta olmak üzere, Türkiye’nin demokratikleşme sorunlarının çözümünde son derece önemli bir referans kaynağı olacaktır. Açlık grevi direnişinin başarıyla sonuçlanmış olması tüm demokrasi güçleri ve halkımız açısından özgüven ve mutluluk sebebi olmuştur.
‘Minnet borçluyuz’
Bu vesile ile Sayın Leyla Güven’e, cezaevlerindeki açlık grevi direnişçilerine, cezaevinden çıktıktan sonra dışarıda açlık grevi direnişini devam ettiren direnişçilere, Strazburg’daki açlık grevi direnişçilerine, Erbil, Maxmur, Süleymaniye, Kanada, Galler vb. yerlerde açlık grevi direnişlerini sürdüren açlık grevi direnişçilerine, açlık grevi direnişindeki HDP milletvekillerine, ülkemizin birçok kentinde dönüşümlü olarak açlık grevi eylemine katılarak direnişe güç veren bütün direnişçilere 14 Temmuz direniş ruhu ve geleneğini halkımıza bir kez daha yaşattıkları için minnet borçluyuz. Beyaz tülbentli annelerimizin, 1980’li yıllardan günümüze kadar sürdürdükleri onurlu duruşlarını, siyasi tutsakları sahiplenme reflekslerini; sabırlı, kararlı, sevgi ve şefkat dolu direnişlerini saygıyla ve büyük bir minnettarlıkla bilicimize kazıyoruz.
Açlık grevi direnişlerine her düzeyde yaptıkları katkı ile destek sunan ulusal ve uluslararası parti, kurum, siyasetçi, akademisyen, inanç ve kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, hukukçular vb. bütün kesimlere sonsuz teşekkür ediyoruz. Bu dayanışmanın demokrasi mücadelesinde kesintisiz yaşatılması dileklerimizi paylaşıyoruz. Bir kez daha açlık grevi direnişi sürecinde mutlak tecridi protesto etmek için yaşamlarına son veren direnişçilere minnettarlığımızı ifade ediyoruz. Kendilerine Allah’tan rahmet, ailelerine ve halkımıza sabırlar diliyoruz. Her zaman ufkumuzun, bilincimizin ve irademizin açık ve berrak olmasını sağlayan, ışık ve yol gösterici olan Kürt Halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklamada ifade ettiği ‘bundan sonrasında da bana yeterli yoğunluk ve irade ile eşlik etmenizi de özenle belirtiyor ve umuyorum’ sözünü rehber edineceğimizi belirtiyoruz.