BEHDİNAN – PKK Yürütme Komite Üyesi Duran Kalkan Medya Haber’de yayımlanan özel program da Türkiye ve Bakûrê Kürdistan’daki gençliğe dair değerlendirmelerde bulunarak çöktürme eylem planının en etkili, saldırı yanının gençliğe dönük olduğunu vurguladı.
Duran Kalkan kadın hareketinin kendisine en yakın bulacağı müttefik, devrimci gençlik hareketi olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti;
Gençlik için daha köklü değerlendirmeye ihtiyaç var. Nereye götürmek lazım o değerlendirmeyi? 1968 gençlik devrimine götürmek lazım. Gençlik böyle değildi. Ortadoğu’da da böyle değildi, Türkiye’de de böyle değildi, Dünya’da da böyle değildi. Sosyalistler, işçiler, devrime öncülük edecek diye söyledikleri, bunda ısrar ettikleri ortamda gençlik devrime öncülük etti, devrim yaptı. Gerillayı geliştirdi her alanda. Doğru özgürlük ideolojisini geliştirdi. Bunu bazı yerlerde değil Avrupa’dan Asya’ya Afrika’dan Amerika’ya kadar dünyanın her yerinde yaptı. Bu önemli bir durumdu, önemli bir çıkıştı.
Niye bunları söylüyorum? Daha sonraki sürece bakıldığında gençliğin bu durumu, tutumu, özelliği, düzeyi görülerek öyle anlaşılıyor ki küresel Kapitalist sistem tarafından son derece planlı, örgütlü gençliğin bu durumunu ortadan kaldırmak ve bu bilincini, örgütlülüğünü ezmek üzere bir siyaset yürütüldü. Gençliğe dönük saldırı içinde olundu. Ekonomik saldırı, ideolojik saldırı…
Dünya genelinde en kapsamlı özel savaş gençliğe dönüktür
Gençlik nihayet bu devletler tarafından eğitiliyor. Devletler, ulus-devletler daha fazla eğitime el koydular, eğitim ortamlarını ona göre oluşturdular gençliği böyle güçlü özgürlükçü, demokratik, sosyalist bilinç kazanacak, örgütlenip eylem yapacak, toplumlara öncülük edecek konumdan çıkartmaya çalıştılar. Tersine dağıttılar, erittiler, yozlaştırdılar, düzene hizmet eder hale getirdiler. Düzene hizmet ettirebildiklerini ettirdiler, ettiremediklerini de her türlü yozlaştırmaya yönelttiler. İşte fuhuşa, esrara, eroine, uyuşturucuya tükettiler yani. Bunu dünyanın dört bir yanında görüyoruz. Böylece imha bir yandan fiziki imhaya kadar giden ama esas olarakta duygu, düşünce olarak imha edilen bir gençlik durumu var. Burada bir bilinçli, planlı saldırı var. Eğer dünya genelinde son dönemin en kapsamlı özel savaşı nedir ve saldırısı nedir denilirse gençliğe dönük böyle bir saldırının olduğu cevabını verebiliriz. Bu çok gerçekçi bir durum. Bunu bir çok ülkede görüyoruz. 60’lar sonuna, 70’lere bakıyoruz bir de şimdiye bakıyoruz, görüyoruz. En somut Türkiye’yi görüyoruz.
Milyonlarca üniversite gençliği ne yapıyor?
1970’de Demokratik Türkiye devrimine öncülük eden gençlikten ne kaldı ortada? Dev-Genç’ten ne kaldı ortada? Arıyoruz bir şey bulamıyoruz. Peki ne oldu? 3-4 tane üniversiteden toplanmış sayısı 50 bini bile bulmayan üniversite gençliği bir sınıf gibi, büyük bir topluluk gibi 1970’lerin başındaki o büyük Türkiye demokratik devrimine öncülük edecek beyni, bilinci, iradeyi, örgütlülüğü gösterdi de şimdi 100’lerce üniversitede toplanmış milyonlarca üniversite gençliği ne yapıyor? Nerede? Niye bunu gösteremiyor? Nicelik olarak baktığın zaman şimdiki durumun tam tersi olması gerekiyor ama olmuyor. O kadar az bir hacim öyle bir ideolojik, siyasi etkinliği gösterirken şimdi bu kadar büyük bir hacim hiçbir şey gösteremiyor. Buradaki oyunu göreceğiz işte, yani özel savaşın oyunlarını göreceğiz. Bu çok bariz bir biçimde var ve 12 Mart 1971 darbesi ile 12 Eylül 1980 askeri darbeleri temelinde Türkiye’de gençliğe dönük son derece planlı bir özel savaşın yürütüldüğünü görüyoruz, anlıyoruz. Öyle ki artık genç olmaktan çıkarılıyorlar. Faşizme hizmet eder hale getiriliyorlar, işte şimdiki AKP-MHP faşizmi Kürtlere karşı savaşta, Alevilere, kadınlara karşı savaşta bu aylak takımını kullanıyor, Hitler’in sürüleri gibi. Sürü haline getirdiler ama büyük çoğunluk yozlaşmış durumda, apolitik edilmiş, insan olmaktan çıkartılmış, beyinsizleştirilmiş, zihniyet kırımı yaşatılmış. O bombardımanla, medya üzerinden, sanatla şunla bunla yaptıkları bombardımanla çok ağır bir zihniyet kırımını ortaya çıkarmışlar. Yani sorumluluğundan, toplumsallığından uzak kendi basit yaşamı ve çıkarlarından başka bir şey göremeyen, zavallılar haline getirilmişler. Bu çok önemli. Faşizm, AKP-MHP faşizmi bunun üzerinden işte 20 yıllık iktidar oldu. Hala buna dayanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Bunu görmek gerekli. Böylece gençliğe daha köklü yaklaşmak lazım, Dünya genelinde de özellikle Türkiye’de de.
Gençliği toplumsal bir güç olmaktan çıkarmak istiyorlar
Türkiye’de yaptıklarını şimdi Kürdistan’da yapmaya çalışıyorlar bir süreden beri çok planlı bir biçimde. Tabi özgürlük direnişimiz sürdüğü için Türkiye’deki gibi rahat ortam bulamıyorlar, etkili düzeyde yapamıyorlar. Ama yapabilmek içinde her şeyi yapıyorlar. O Süleyman Soylu denen o alçak adam her şeyi ile gençlik üzerinde oynuyor. Zaten aklının nerde olduğu belli değil. Ağzını açtığı zaman düşüncesinin ne olduğu belli oluyor. Derler ya; ‘dervişin fikri ne ise zikri de odur’ ağzından çıkan aslında esas düşüncesinin ne olduğunu gösteriyor bunu iyi anladık. Bunu bütünü ile gençliği yozlaştırmaya, toplumsal bir güç olmaktan çıkartmaya yöneltiyor. Bu açık bir gerçek. Bütün devleti arkasına almış, son derece planlı bir biçimde oynuyor.
Kürdistan’da gençlik kırımına izin vermemeliyiz
Çöktürme eylem planının en etkili, saldırı yanı gençliğe dönük. Bir taraftan kadına bir taraftan gençliğe dönük. Böylece Kürt gençliğini de Türkiye gençliği düzeyine düşürmek istiyorlar. Böylece mücadeleden uzaklaştırmak istiyorlar. Daha doğrusu dağıtmak istiyorlar, yok etmek istiyorlar. Fiziki yok etmek zihniyet olarak yok etmek. Artık hangisini başarırlarsa öyle bir saldırıyı yürütüyorlar üzerlerinde. Türkiye’de başarılı oldular, küçümsemeyelim. Karadeniz gençliği 70’lerde devrim öncüsüydü, yıllardır faşizmin temel dayanağı haline geldi. Diğer birçok yerde benzerdir. Demek ki devrimci mücadele yürütülmez, özel savaş planları boşa çıkartılmazsa gençlik üzerinde etkili olabilir. Bizim çok dikkatli olmamız, çok uyanık olmamız gerekli. Kesinlikle Kürdistan’da öyle bir gençlik kırımına izin vermemeliyiz.
Kadın hareketinin en yakın müttefiği gençliktir
Kürdistan’daki duruma dayanarak da Türkiye’deki gençlik kırımını tersine çevirmeyi bilmeliyiz. Türkiye gençliğini uyarmak, eğitmek, bilinçlendirmek bu faşist sömürgeci, soykırımcı zihniyet ve siyasetin kırıcı, yok edici etkisinden kurtarmak durumundayız. Böyle büyük bir mücadeleye ihtiyaç var. Bunu gençlik hareketleri yapmalı, sol, sosyalist hareketler yapmalı, kadın hareketleri yapmalı. Gençliği bilinçlendirmez, harekete geçirmezse kadın hareketi müttefiksiz kalır. Kendisine en yakın bulacağı müttefik devrimci gençlik hareketidir. O bakımdan da devrimci gençlik hareketinin gelişimini engelleyen tüm saldırılara karşı mücadele etmeli, gençliği bu temelde uyarmalı, eğitmeli, bilinçlendirmeli, örgütlü ve eylemli hale gelmeye sevk etmeli, seferber etmeli.
Devrimci gençlik hareketleri daha çok gelişecek
Şimdi HBDH çerçevesinde biz bunu yapmaya çalışıyoruz. 2020 yılında bu yönlü önemli gelişmeler oldu. Gençlik daha çok örgütlenmeye çalışıyor, birleşmeye çalışıyor, birleşik gençlik hareketleri, gençliğin birleşik devrimci hareketleri örgütleniyor her düzeyde, her alanda. Böyle bir ilişki, ittifak, birlik ve mücadele düşüncesi gelişti. Bu 2020’de yaşanan devrimci gelişmeler üzerinde yaşananlar etkili oldu bir düzeyde ama tabi daha büyük etkisi biz inanıyoruz önümüzdeki yılda olacaktır. 2021 yılında bu gelişmeler ürününü daha fazla verecek. Dolayısıyla devrimci gençlik hareketleri daha çok gelişecek. Gençliğin birleşik devrimci mücadelesi Türkiye’de, Kürdistan’da, yurtdışında her yerde çok daha fazla gelişecek ve bu Ortadoğu’yu ve Dünya’yı etkileyecek. AKP-MHP faşizminin yıkılmasında öncülük edeceği gibi Ortadoğu’nun demokratikleşmesine, dünya genelinde Kapitalist sistemin gençlik üzerinde uyguladığı bu özel savaş sistemini bozmada, parçalamada önemli bir rol oynayacak. İnancımız bu.