BEHDINAN – PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, 2023 yılını her zamankinden daha fazla Türkiye ve Kurdistan’daki mücadelenin, Kürt halkıyla sömürgeci-soykırımcı TC arasında süren savaş belirleyeceğini söyledi.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, ANF’nin sorularını yanıtladı.
İran ve Rojhilat’taki gelişmeler var. Sistem karşıtı güçler için nasıl bir anlam ve öneme sahip, bölgeye nasıl bir etkide bulunuyor?
Evet, Eylül ortasından itibaren başta Rojhilatê Kurdistan olmak üzere İran genelinde ‘Jin jiyan azadî’ sloganı etrafında ve kadın öncülüğünde güçlü bir serhildan hareketi gelişti ve bu hareket, 2022 yılında Ortadoğu bölgesinin en önemli gelişmelerinden biri olmayı hakketti. Hem kadın öncülüğü temelinde taşıdığı ideolojik derinlik ve hem de etkinliği ve yaygınlığı sonucunda kendisini hızla bölgesel ve küresel bir hareket haline getirmeyi başardı.
Rojhilatê Kurdistanlı Kürt kızı Jîna Emînî’nin katledilmesi üzerine başlayan bu serhildan, en somut bir biçimde kadın özgürlüğünü haykırırken, aynı zamanda İran genelinin demokratikleştirilmesi, demokratik bir sistem içerisinde toplumsal özgürlüklerin yaşanmasını hedefleyen bir hareket haline geldi. Oldukça anlamlı ve önemliydi. İran’ı yeniden tarihine yakışır bir biçimde devrim alanı haline getirdi. Böylece Ortadoğu devrimini tamamladı. Dikkat edilirse İran’da devrimci hareketlilik zayıf olunca Ortadoğu’nun devrimci gerçekliği biraz eksik ve yarım kalıyordu. Bu hareket, bu yarımlığı gidererek Ortadoğu’yu kadın özgürlüğü temelinde bir demokratik toplum hareketi, demokratik devrim alanı haline getirdi. Aynı biçimde Kürdistan devrimini de, Kürt kadın devrimini de tamamladı. Rojhilatê Kurdistan’ın bu biçimde kadın öncülüğünde ayağa kalkması hem Kurdistan’daki kadın özgürlük devrimini bütün Kürt kadınlarına yaymış oldu hem de Kürdistan Özgürlük Mücadelesini bütün Kurdistan’a yaydı. Rojhilatê Kurdistan’ın güçlü toplumsal ve kadın potansiyelini bu biçimde devrime çekmeyi, devrime katmayı sağladı. Bunlar yılın son üç buçuk ayının en önemli olaylarından biridir.
Bu temelde İran ve Doğu Kurdistan halkının ve kadınlarının oldukça kendilerine özgü yöntemlerle, şiddete başvurmadan ama ısrarla ve kararlılıkla geliştirdikleri özgürlük ve demokrasi mücadelesini selamlıyorum, şehitlerini anıyorum. Başarılı olacağına dair inancımı ifade ediyorum.
Şunu belirtmek lazım; kapitalist modernite güçleri ile demokratik modernite güçleri arasındaki mücadelenin en açık ve somut yaşandığı alanlardan birisinin bu temelde İran olduğunu açık ve net biçimde gördük. Önder Apo, 1970’lerin sonunda gelişen İran devrimini değerlendirirken de ‘en somut modernite savaşlarının yaşandığını’ ifade etti. Şimdi aynı biçimde ama çok daha açık olarak iki modernite güçlerinin İran’da bu biçimde çatıştığını görüyoruz. Mevcut mücadeleyi bu açıdan değerlendirmek gerekir. Özgürlük ve demokrasi isteyen kadınlar, gençler ve halk, kesinlikle demokratik modernite güçlerini temsil ediyorlar. Hatta demokratik modernite güçlerinin öncüsüdürler, diyebiliriz. Bunlara karşı duran, engelleyen, katliamla karşılık veren güçlerin de kapitalist modernite güçleri oldukları tartışmasızdır. İran’ı kapitalist modernite sistemi ile uzlaştırmak, bütünleştirmek isteyen güçler oluyor.
Şunu görüyoruz; 40 yıl önceki çelişki ve çatışma aslında bu biçimde devam ediyor. Devrimi ele geçirip kapitalist modernite sistemi ile İran’ı bütünleştirmek isteyen güçlerle demokratik modernite güçleri bu biçimde mücadele ediyor. Demek ki İran’da demokratik modernite güçleri yok olmamıştır, tasfiye olmamıştır. Özgürlük ve demokrasi ısrarından vazgeçmemiştir. Şimdi de böyle bir mücadeleyle İran’ın kapitalist modernite alanı değil, demokratik modernite alanı olmasını sağlamak istiyorlar, bunda ısrar ediyorlar. Öncelikle bu gerçekliği görmemiz lazım. Dolayısıyla 40 yıl önceki Şahlığa karşı gelişen devrimin özgürlükçü ve demokratik içeriğini iyi ve doğru anlamak lazım. Onu bugün özgürlük isteyen kadınlar, gençler, halklar temsil ediyor. Şahlığa karşı kazanılan devrimin ideolojik içeriğini şimdi de sürdürüyorlar ve hakim hale getirmek istiyorlar. Aslında bu içerikten sapanları, uzlaşmacıları, kendilerini kapitalist modernite sistemi ile sermaye düzeniyle uzlaştırmak isteyenlere karşı mücadele ediyorlar. Bu da oldukça önemli ve anlamlıdır. Mevcut mücadelenin böylesi bir tarihsel anlamı ve önemi var. Şahlığa karşı gelişen büyük devrimin bugün kadın öncülüğündeki ‘Jin jiyan azadî’ serhildanında yaşıyor, varlığını sürdürüyor. Etkili olmaya çalışıyor. 40 yıldır da bu amaçla, hedefler toplum içerisinde yaşatılmıştır. Bugün açığa çıkıyor.
Diğer yandan İran toplumunun Ortadoğu’nun en demokratik, bilinçli, örgütlü toplumu olduğunu söylememiz lazım. Gerçekten öyle bir tarihi var. İran sahası özgürlük ve demokrasi akımlarının tarihi içerisinde en çok geliştiği akımlar, Mazdekilerden Hürremilere kadar, Rustemê Zallara kadar, Babekilere kadar, tarihin en güçlü özgürlük akımları İran sahasında var oldular. İran toplumu her zaman özgürlük ve demokrasi arayan bir toplum oldu. Dolayısıyla İran’da toplumsallık çok güçlüdür.
Toplumsal yaşam etkilidir. Avrupa’nın sivil toplum hareketini, demokratik yaşamı en çok geliştiren toplumu olarak Fransızlar tanımlanır. Ortadoğu’da da kesinlikle İrani toplumları bu temelde saymamız gerekir. Dolayısıyla mevcut serhildan hareketinin, özgürlük ve demokrasi arayışının güçlü bir tarihsel temeli de var. Bugün bu tarihsel temel aslında bir hesaplaşma halini almış durumdadır. ‘40 yılı aşan devrimin demokratik modernite devrimi mi olacak, halkların kadın öncülüğünde demokratik yaşamını mı sağlayacak, yoksa yeniden Şah döneminde olduğu gibi kapitalist modernite sistemi, sermaye düzeniyle entegre mi olacak?’ sorusuna bu mücadelenin sonuçları cevap verecek.
Burada şunları da eklemekte yarar var; mevcut İran sistemi kendini reforme edebilir. Kadınların ve diğer toplumsal kesimlerin özgürlük ve demokrasi taleplerine göre kendisini yenileyebilir, değişime uğratabilir. Böyle bir yapılanışı var. Mevcut İran sistemini böyle anlamak gerekir ama buna uygun bir zihniyet gerekir. Zihniyet ve tarz düzeltmesine ihtiyaç var. Aslında öyle bir değişimi yaşayabilirse sistem kendini reforme edebilir, bu sorunları çözebilir. Zora ve şiddete başvurmadan kendisini yenileyip devrimin başlangıcı ile bütünleştirerek, güçlü bir İslami demokrasi hareketine dönüştürebilir. Demokratik İslam’ı en güçlü şekilde İran’da var edebilir. Buna açık bir durum var. Biz bu yönlü gelişmeler olsun diye çağrılarda da bulunduk. Hatta bu konuda çatışmalar olmasın istedik. Elimizden gelecek desteği verebileceğimizi de belirttik fakat görünen o ki, kendini demokratikleştirmeye açık güçler zayıftır, daha çok kapitalist modernite eğiliminde olan güçler mevcut durumda yönetimde etkili olmaya çalışıyor. Evet bir dikkatli yaklaşım oldu. Sert uygulamalara öncelikle gidilmedi ama bir çözüm de gelişmedi. Giderek tutuklamalar, idam uygulamaları vb. şeyler gelişti. Biz bunları kuşkusuz doğru bulmuyoruz. Daha baştan Hareket olarak ‘bu işe şiddet karışmasın’ dedik. Özgürlük isteyen kadınlara, topluma da ‘şiddet bulaştırmayın, mücadeleyi kendi meşruiyeti içinde demokratik yöntemlerle sürdürün’ diye çağrıda da bulunduk. Aynı şekilde İran yönetimine de çağrılarımız oldu. Şiddete başvurulmasın, bu talepler baskıyla ezilmeye çalışılmasın, reformcu çözümler aransın daha doğru olur, buna destek vereceğimizi de belirttik fakat görünen o ki bu yönlü eğilim tam gelişmedi. Gerçi tümden bastırıcı bir durum da olmadı ama son dönemlerde şiddet kullanımı arttı. Ölü sayısı arttı. İdamlar yapıldı. Bunlar yanlıştır. Biz İran yönetimini bu tür uygulamalardan uzak durmaya, idamları, şiddet kullanımını durdurmaya, İran’daki kadınları, gençleri, özgürlük ve demokrasi isteyen insanları anlamaya çalışmaya çağırıyoruz. Doğru olan budur.
Aslında İran kadınlarının, toplumlarının böyle bir duyarlılık dinamizm göstermeleri İran için bir gelişmedir, güç kaynağıdır. Kesinlikle bir kötülük etkeni değil, iyilik, olumluluk, güzellik etkenidir. İran’ı zengin kılan, devrimci kılan, toplumcu kılan, İran’da yaşamı anlamlı kılan aslında bu gelişmelerdir. Dolayısıyla kapitalist modernite sistemine bazı bakımlardan karşı çıkmaya çalışan bir yönetim olarak, İran kadınlarının, gençlerinin yaşadığı bu gelişmelerden memnuniyet duyması lazım. Onları kendisi için bir zenginlik, büyüklük unsuru olarak görmesi lazım. Buna göre de anlayışla karşılaması, tartışarak, konuşarak, reformcu çözümler geliştirmesi gereklidir. Mevcut İran yöneticilerini de güçlü etkili hale getirecek tutumun bu olacağına inanıyoruz. Bu yönlü çağrımızı yeniliyoruz. İdamların, şiddet kullanımının durdurulmasını istiyoruz. Şiddet kullanımının artmasının, idamların artmasının herkesten çok İran toplumuna, sistemine, bugünün İran yönetimine zarar vereceğini belirtiyoruz.
Şunu da eklememiz lazım; İran’daki gelişmeleri, kadın öncülüğündeki serhildanı, mevcut İran devrimini dar siyasi, askeri, egemenlik ya da iktidar mücadelesi kapsamındaki bir devrim hareketi olarak görmemek lazım. O yaklaşımlar kesinlikle dardır. İran devrimi, Rojhilatê Kurdistan Devrimi bunun çok ötesindedir. Siyasetin ve askerliğin dar kalıplarıyla izah edilemez. ‘Falanın yönetimin yıkıldı, yerine benzer biçimde öteki kişinin yönetimi kuruldu’ biçimindeki bir devrim hareketi değildir. O zaten çok anlamlı da değildir. Ona devrim de denilmez. İran Devrimi’nin tarihsel dayanakları var. Güncel olarak da çok geniş bir anlamı var. Her şeyden önce büyük bir zihniyet devrimi, yine ciddi bir yaşam tarzı devrimi, ideolojik devrim. Dikkat edelim devrimin zihniyet boyutu, ideolojik içeriği çok derindir. Doğrudan yaşam tarzıyla ilgilidir. İnsanlar yaşam tarzının özgürleştirilmesini istiyor. Bu temelde demokratik toplumun geliştirilmesini, yönetimin demokratikleştirilmesini talep ediyorlar. Dolayısıyla İran Devrimi, İran kadınlarının ve gençlerinin talepleri kesinlikle basit talepler değil, küçük çıkarlar değil, maddi çıkarlar peşinde koşmayı ifade etmiyor. Tersine hakikat arayışçılığını ifade ediyor. Güçlü bir hakikat devrimi olma özelliği taşıyor. Nedir hakikat devrimi? Çok iyi biliyoruz ki, bir zihniyet ve yaşam tarzı devrimidir. Dikkat edilirse Rojhilatê Kurdistan ve İran’daki gelişmelerin özü de aslında bir zihniyet değişimi, yaşam tarzı değişimi yani ideolojik değişim ve gelişmedir. Bunu böyle görüp anlamamız gerekiyor.
Bu bakımdan da sosyal içeriği çok derindir. Toplumsal boyutları fazla olan bir devrimdir. Öyle dar siyasi ve askeri kalıplarla anlaşılamayacak, tanımlanamayacak düzeyde bir devrimdir. Anı anına insanların ruhunda, duygusunda, bilincinde, davranışında, yaşam tarzında gerçekleşen bir devrimdir. Bu alanlarda yaratılan değişimlerle kendisini her an var eden bir devrimdir. Bu bakımlardan da son üç buçuk aydır İran’da büyük bir devrim yaşanıyor. Kadınların, gençlerin, toplumun güçlü bir zihniyet değişimini yaşadığını, eski zihniyet kalıplarını kırdığını, yeni anlayış ve ölçüler geliştirdiğini, yine yaşam tarzında değişiklikler, yenilikler yaptığını, yani ideolojik gelişme yaşadığını rahatlıkla görüyoruz. Üç ay önceki İran ile bugünkü İran çok farklıdır. Artık üç ay öncesine kimse döndüremez. Daha şimdiden İran kadınları, gençleri, işçi ve emekçileri, İran halkları köklü bir zihniyet değişimi, yine ideolojik değişim yaşamıştır. Bu oldukça önemli bir gelişmedir. Dolayısıyla bu halkları ve mevcut devrimsel gelişmeyi geriye düşürmek mümkün değildir. Bu bakımdan da gerçekten büyük bir devrim yaşanıyor. İran Devrimi’ni tamamen demokratik modernite devrimi olarak görmemiz gerekir. Yani bir zihniyet ve yaşam tarzı devrimi olarak görmemiz gerekiyor. İdeolojik devrim olarak görüp anlamamız gereklidir. Kadın devriminin esası budur. Kadın öncülüğü bu devrime karakterini kazandırıyor. İnanıyoruz bu gelişecektir. Kadınlara, gençlere, halklara yine de çağrımızı yapıyoruz. Direnişlerini selamlıyoruz. Taleplerinde haklıdırlar, ısrarlı olabilirler, olmalılar ama hiçbir zaman buna şiddet bulaştırmamaya özen göstermeliler. Mevcut İran yönetimi de bu gerçeği görerek şiddetten uzak durup kadınların, gençlerin, toplumun taleplerini anlamaya çalışarak kendinde bu talepleri karşılayacak reformlar gerçekleştirme yoluna gitmelerini talep ediyoruz. Doğru buluyoruz. Bunun kendi çıkarlarına da olacağına inanıyoruz. Bu temelde herkesi İran’daki gelişmeleri doğru anlamaya, bunlar karşısında doğru tutum takınmaya, görev ve sorumluluklarını bu gelişmeler karşısında yeterince yerine getirmeye davet ediyoruz.
Başta Kürt gençliği olmak üzere 2022 yılında dünya gençliğinin örgüt, bilinç, eylem düzeyi nasıl oldu; kendi öncülük görevlerini ne kadar yerine getirebiliyor?
Kuşkusuz, başta Kurdistan olmak üzere Ortadoğu’da da dünyanın dört bir yanında da en aktif olan, en çok özgürlük ve demokrasi isteyen, en cesur ve fedakar mücadele yürüten toplumsal kesim, gençlik oluyor. Demokratik modernite devriminin kadınla birlikte öncülüğünü üstlenmiş bulunuyor. Bunun gereklerine göre de mücadele ediyor. Zap’ta, Avaşîn’de ve Metîna’da gerilla olarak kahramanca direniyor. Faşist sömürgeci-soykırımcı zihniyeti yerle bir edecek, ona ağır darbeler vuracak bir kahramanca direnişi ortaya çıkarıyor. Dört parça Kurdistan’da, yurt dışında Kürt halkına öncülük eden, çok cesur ve fedakar bir mücadelenin temsilcisi. Dünyanın dört bir yanında da mücadelenin yükünü zorluklarını taşıyan, en cesur ve fedakar bir biçimde mücadele eden kesimlerin başında kuşkusuz gençlik geliyor. Bu anlamda Kürt ve dünya gençliğini selamlıyorum. Gençliğin özgürlük ve demokrasi mücadelesine üstün başarılar diliyorum. Bu mücadeleye her zaman öncülük edeceklerine inanıyorum. Önder Apo ‘genç başladık genç başarıyoruz’ dedi. Gerçekten de PKK bir gençlik partisidir. Apocu grup bir aydın gençlik grubu olarak doğdu. Bu temelde gençlik hareketi haline geldi. Gençlik hareketi öncülüğünde partileşti, gerillalaştı, şimdi de demokratik uluslaşıyor. Kurdistan’ın dört tarafında demokratik modernite devrimini her boyutta başarıyla gerçekleştirmek için büyük bir mücadele yürütüyor. Tarihinin en kahraman ve tar gerillacılığı temelindeki mücadelesinde kesinlikle bunu ifade ediyor. YPS, YPS-Jin biçimindeki Gençliğin Birleşik Devrim Hareketi biçimindeki duruşu, mücadelesi böyle bir konumu ifade ediyor. Bu anlamda mücadelenin yükünü esas olarak gençlik çekiyor, öncülüğünü gençlik yürütüyor, rahatlıkla diyebiliriz. Buradan bakıldığında kuşkusuz kutlanması, selamlanması, başarı dilenmesi gereken bir durum söz konusudur.
Bu, bir gerçek olmakla birlikte, ne kadar yeterlilik ifade ediyor, bundan ötesi olamaz mı? Gençliğin öncü rolüne göre mevcut pratikleşme düzeyi neyi içeriyor? Ne kadar yeterlidir? Bu sorular temelinde de bir tartışma yürütmemiz gereklidir. Gençlik Hareketi’ne bakmamız lazım. Özellikle 2022 yılındaki Kurdistan ve dünya gençliğinin durumunu daha gerçekçi, objektif, daha bütünlüklü ele alıp değerlendirmemiz, yürüttüğü mücadelenin, gösterdiği cesaret ve fedakarlığın hakkını verirken, yaşadığı hata ve eksiklikleri de eleştirmemiz, doğru yol göstermemiz de gerekiyor. Buradan baktığımızda gerçekten eksiklikler vardır. Kürt gençliğinin örgütlülüğünde de eksiklik var. Dünya gençlik hareketinde de eksiklik ve zayıflık var. Demokratik modernite devriminin bir öncü gücü olarak kadın hareketinin durumunu değerlendirdiğimizde buna göre gençlik hareketinin çok yetersiz ve zayıf olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Oysa 20. yüzyılın ortalarına bakalım o zaman dünya genelinde gençlik hareketi ne kadar ileri düzeydi, örgütlüydü, bilinçliydi, ne kadar aktifti, 1968 gençlik devrimini göz önüne getirelim. Kapitalist modernite sistemine karşı en bilinçli ve örgütlü mücadeleyi gençlik yürüttüğü gibi, reel sosyalizmin hata ve eksikliklerine karşı herkesten önce en bilinçli tavır alan, tutum alanda devrimci gençlik hareketleriydi.
Dikkat edilirse o zaman kadın hareketi bu kadar gelişkin değildi. Kadın özgürlük devrimi bir düzeyde vardı. Öncü kadın bilinçlenmesi söz konusuydu ama çok dardı, eksikti. Bugünkü düzeyin çok çok gerisindeydi. Şimdi geçen süreçte kadın hareketi bu kadar örgütlendi, bilinçlendi. 21. yüzyıl, şimdiden kadın yüzyılı haline getirdi. 2022 yılında iki büyük uluslararası toplantı düzenledi. Her alanda mücadele ediyor. Her türlü erkek egemen zihniyet ve siyasetin yol açtığı gerici saldırılara, taciz ve tecavüze karşı büyük bir fedakarlıkla ve kitlesel olarak mücadele ediyor. Aynı düzeyde bir gençlik gençlik hareketini göremiyoruz. Ne Kurdistan’da ne de dünyada. 1960’lar gençliğinin durumunu hiç göremiyoruz. Dikkat edilirse, örgütlenmesi zayıf, bilinçlenmesi azdır. Çeşitli ülkelerde gençlik hareketlerinin örgütsel gelişimi, toplumsal yaşama, özgürlük mücadelesine damga vurma boyutları zayıftır.
Dünya Gençlik Hareketi çok örgütlü değildir. Örneğin küresel düzeyde gençlik toplantıları, konferansları olamıyor, gençlik konfederalizmini yaratma yönünde enternasyonal arayışlar çok zayıftır. Böyle bir toplantı 2022 yılında yapılamadı, oysa birkaç toplantıyı da devrimci gençlik yapabilirdi. Böyle de olması gerekiyor. Demokratik modernite kuramı, kapitalist modernitenin çözülüşü, demokratik modernite devriminin bu kadar somutlaşması her şeyden önce onun öncüsü olarak gençliğin çok bilinçli, örgütlü, küresel düzeyde hareket geliştiren bir konuma kendisini ulaştırmasını gerektiriyor. Bu bakamdan da eksiklikleri var, eleştirmek lazım.
Aynı şey Kürt gençliği açısından da geçerlidir. Bakur’daki, Rojava’daki, Rojhilat’taki, yurt dışındaki gençliğin durumuna bakalım. Sınırlı bir örtülülük var ama bu örgütlülük çok zayıftır. Bütün gençlik kitlesini harekete geçiremiyor. Gençliğin iradesini hakim kılamıyor. Her şeyden önce demokratik modernite kuramını okuma, inceleme, öğrenme, Apocu teoriyi, ideolojiyi irdeleyerek, tartışarak daha derinden anlama, bu temelde kendini bilinçlendirme, buna göre örgütleyip pratiğe geçirme zayıftır. Bakur’da özellikle dar demokratik siyaset kalıplarının içine sıkışmış durumdadır. Halbuki gençlik onu kat kat aşan bir bilinç ve örgütlülük düzeyine salip olması gerekirdi. Ancak demokratik siyaset alanı gençlik hareketinin 5-6 alanından bir tanesi olabilirdi ama şimdi neredeyse oraya hapsolmuş durumdadır. Özgür, demokratik, devrimci gençlik örgütlülüğü, partileşmesi, demokratik konfederalizm sistemini geliştirmesi zayıftır, parti örgütlülüğümüzü de yeterince geliştiremedik. Parti gençliğini, PKK gençliğini yeterli ve etkili bir biçimde örgütlü kılamamışız. Tabii Komalên Ciwan gelişimi de zayıftır, az bir gençlik kitlesine hitap ediyor, Demokratik Ulus inşasının her boyutta gelişmesine yeterince öncülük edecek durumda değildir. Bu bakımdan bilinçlenme zayıflığı var, örgütlülük zayıflığı var, gençlik hareketinin kendisini bu zayıflıkları aşacak temelde yenileme ihtiyacı kesinlikle var.
Apocu gençlik bunun üzerinde büyük bir ciddiyetle, dikkatle durmalıdır. Daha çok okumaya incelemeye, Apocu çizgiyi daha çok özümsemeye ihtiyacı var, daha fazla tartışma geliştirmesi gerekiyor. Bilincin olmadığı yerde örgüt ve eylem olmaz. Her şey bilince dayalıdır. Dolayısıyla kapitalist modernite liberalizminin her türlü etkilerine karşı bireyci, pasifize edici, maddi yaşama bağlayıcı, yozlaştırıcı etkilerine karşı çok yüksek düzeyde bir bilinçliliği olmalıdır. Bilinçlenmek demek, aynı zamanda örgütlenmek demektir. Örgütlenmede de çok yönlü, zengin, gelişkin, gençlik iradesini tümüyle ortaya çıkartacak düzeye ulaşması lazımdır. En önemlisi de eylemde zengin olmalıdır. En güçlü pozitif eylemlerden, her türlü gericiliğe ağır darbeler vuran eylemlere kadar son derece yaratıcı ve sonuç alıcı bir eylem tarzını gençlik hareketi mutlaka geliştirebilmeli ve bütün bunları da bir de öncülük konumunda yapabilmelidir.
Gençlik sanki tam öncülüğe inandırmış gibi değil ya da öncülük anlayışında yanlışlıklar var, sözde öncü olduğunu söylüyor ama gerçekte toplumdan kopuktur. Gençlik hareketleri gençlik kitlesinden kopuk, dolayısıyla gençliği de toplumdan kopuk ele alıyorlar, dar gençlik örgütlülüğü ve eylemliliği içinde kalıyorlar. Özgünlükle öncülüğü tam birleştiremiyorlar, özgürlük adına dar kalıyorlar, öncülük adına genel söylemle yetinen, pratikte gereklerini yerine getirmeyen bir durumu yaşıyorlar. Bu konularda ciddi bir eleştiri-özeleştiri ile düzeltme geliştirmeye kesinlikle ihtiyaç var. Apocu gençlik bunu mutlaka yapabilmelidir. Apocu Gençlik Hareketi’nin bunu yapma gücü ve iradesi vardır. Demokratik modernite çizgisi bunun yol yöntemlerini ortaya koyuyor, gerisi bu çizgiyi doğru özümsemek ve başarılı uygulamak oluyor ki, bunu da mutlaka geliştirebilmek, gerçekleştirebilmek gereklidir. Bu anlamda Komalên Ciwan çalışmalarının kendini yeniden örgütlemeye, düzenlemeye ihtiyacı var. Bir düzeltme temelinde bunu mutlaka geliştirebilmelidir. Hata ve eksikliklerini Apocu eleştiri-özeleştiri süzgecinden geçirerek aşabilmelidir. Gerekli çizgi düzeltmesini sağlayabilmelidir. Bu gençliğin geleceği yaratma açısından da gerekli, demokratik modernite devriminde gençlik öncülüğünün zaferler kazanması için de gereklidir. PKK’nin özü olan gençlik partisi gerçeğini daha güçlü her tarafa hakim kılan düzeye getirmek için de gereklidir. Biz inanıyoruz; bu temelde gençlik kendi içinde tartışmaları daha çok geliştirecek, arayışını güçlendirecek, daha kaygısız, derin ve bütünlüklü yaklaşacak. Daha güçlü eleştiri-özeleştiri içinde olacak, doğrularla yanlışları ayırma gücünü göstererek Apocu doğrularda daha güçlü birleşip 1968 Gençlik Devrimi’nin ruhunu, iradesini, günümüzde 21. yüzyılın ilk çeyreğinde Kurdistan Özgürlük Devrimi temelinde, Kadın Özgürlük Mücadelesiyle bütünlük halinde ve Kadın Özgürlük Çizgisini esas alarak daha güçlü harekete geçirip 1960’ların gençlik hareketini kat kat aşan, insanlığın kaderini belirleyen, kapitalist modernitenin çöküşünü hızla gerçekleştirerek her alanda demokratik modernite devrimlerini zafere götüren bir gençlik öncülüğü ortaya çıkacaktır. Kurdistan’da gençliğin gerçekleştirmesi gereken bu, dünya gençlik hareketinin de ulaşması gereken düzey budur. Bu temelde bir kere daha Kürt gençliğini, Apocu Gençlik Hareketi’ni selamlıyor, hem Kürdistan’da hem de dünya devrimci gençlik hareketinin gelişiminde öncü rollerini başarıyla oynayacaklarına dair inancımı ifade ediyorum.
Yaptığınız değerlendirmeler ışığında 2023 yılı sizce nasıl bir mücadele yılı olacaktır, ne tür gelişmeler olabilir?
Miladi 2022 yılının sonuna geliyoruz. 2023 yılına Kürt halkı ve insanlık olarak giriyoruz. Öncelikle özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten herkesin miladi yeni yılını kutluyor, 2023 yılında üstün başarılar diliyorum.
Türkçede bir deyim var, ‘perşembenin gelişi çarşambadan belli olur’ diyorlar. Dolayısıyla 2023 yılının girişi de 2022 yılından belli oluyor. 2022 yılına ilişkin bazı hususlarda analiz yapmaya çalıştık, Ukrayna savaşı etrafında küresel kapitalist modernite sisteminin durumunu değerlendirdik. Yine Kurdistan Özgürlük Mücadelesi çerçevesinde de yine Kadın Özgürlük Hareketini ele alarak da demokratik modernite devriminin durumunu, gelişimini, demokratik modernite güçlerinin günümüzde yaşadıkları durumu ortaya koyduk.
Şunları gördük; kapitalist modernite güçleri kesinlikle çok derin ve kaos içerisinde, çöküşü ve çözülüşü yaşıyorlar. Gerçekten derin bir tıkanma ve çıkmaz içindeler. Bunu Ukrayna savaşı da bize gösteriyor. Esas olarak da Ortadoğu’da görüyoruz. Türkiye’de, Suriye’de ve Ortadoğu’nun diğer alanlarında açıktan görüyoruz. Nasıl bir çıkmaz ve çözümsüzlük içinde olduklarını açıkça anlıyoruz. Buna karşı demokratik modernite güçlerinin evet zayıflıkları vardır, henüz potansiyellerinin yüzde ikisini bile harekete geçirebilmiş değiller. İfade ettik, kadın kesimi belli bir aktivite kazanıyor, gençlik eski dinamizminin gerisine düşmüş, ekoloji hareketine belli bir tasfiyecilik dayatılmış, işçi ve emekçi hareketi, sınıf mücadeleleri, eskiyi tam aşamamış durumdalar. Şu anlama da gelmiyor; hiçbir aktiviteleri, mücadeleleri yok denilemez. Hayır, aktiviteleri var, mücadeleleri dünyanın dört bir yanında farklı düzeylerde de olsa sürüyor. Yer yer çok etkin olduklarını da görüyoruz. Devrimci direnişte gelişme sağlıyorlar, demokratik siyasette gelişme sağlıyorlar. Toplumları daha fazla bilinçlendiriyorlar, aydınların tartışma düzeyi giderek daha çok gelişiyor. Bu bir gerçektir. Demokratik modernite güçlerinin taşıdığı potansiyele göre mevcut olan oldukça zayıf ve yetersizdir. Zaten kapitalist modernite sisteminin bu kadar derin kaos ve kriz içerisinde kendini yaşatabilmesi, ömrünü uzata bilmesi de biraz buradan kaynaklanıyor, onu aşacak ve dolayısıyla yıkıma götürecek olan demokratik modernite güçlerinin bilinç, örgütlülük ve eylem bakımından zayıflığı yaşıyor olmaları buna yol açıyor.
Bu zayıflıkların aşılması lazım. İnsanlığın geleceğini demokratik modernite güçlerinin yaşadığı söz konusu zayıflıkların aşılması belirleyecektir. Yoksa kapitalist modernitenin belirleyiciliği bitmiştir, insanlığa verecek herhangi bir şeyi yoktur, kanserleşmiş, tıkanmış, hastalıklı bir sistem, çürüme ve çöküşten başka bir şey yaratmıyor, hastalık ve savaştan başka bir şey üretmiyor. İnsanlığa değil olumlu şeyler vermek, çöküşe götürmekten öte herhangi bir sonuç vermiyor. O nedenle kapitalist moderniteden herhangi bir kendini yenileme, çıkış, insanlık için hayırlı iş yapma kesinlikle beklenemez. ‘Gölge etme başka ihsan istemez’ deniliyor, şimdi kapitalist modernite sistemi için söylenecek en hafif deyim budur. Gölge etmeden de öteye sürekli insanlığı çürüten, sömüren, katleden, kanserli bir sistemle, baskı ve terör sistemiyle yüz yüzeyiz. Bundan mutlaka kurtulmak lazım. Bu sistem mutlaka aşılabilmesi gereklidir.
Bunu aşacak olan da kadın ve gençlik öncülüğündeki demokratik modernite güçleridir. Bu anlamda ‘2022 yılındaki gelişmeler nelerdir?’ sorusuna cevap verirken izah etmeye çalıştık.
Kadın özgürlüğü temelindeki gelişmeleri ortaya koyduk. Son derece önemli ve umut verici, ufuk açıcı, irade kazandırıcı bir durumdur. Diğer yandan Kurdistan Özgürlük Mücadelesini, Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın demokratik modernite çizgisinde kendisini yenileyerek faşist sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve siyasete karşı Medya Savunma Alanları başka olmak üzere Kurdistan’ın dört bir yanında geliştirdiği kahramanca direnişleri değerlendirdik, bunlar oldukça önemliydi, ciddi sonuçlar veriyordu. Dikkat edilirse gerilla karargahımız açıklama üzerine açıklama yapıyor, AKP-MHP faşist-soykırımcı güçleri bırakalım işgalde başarılı olmayı gerillaya saldırdıkları yerlerden ağır darbeler yemiş olarak kaçık kurtulmaya çalışıyorlar. Faşizm böyle bir çöküş ve çözülüş içerisindedir. Buna karşı gerilla direnişi büyük zaferler kazanıyor, başarılara imza atıyor. Bu oldukça ciddi bir durum, önemli bir durumdur.
Yine Rojhilatê Kurdistan ve İran’daki son üç buçuk aylık süreçte yaşanan serhildanlara değindik, kadın özgürlüklü serhildanlardı. ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla kadınlar, gençler, halklar, insanlık yürüyordu. İran’ın bütün halkları ortak slogan altında ve özgürlük ve demokrasi amacında birleşerek beraber yürüyorlardı. Bu oldukça önemlidir, güçlü bir hakikat arayışçılığı ve mücadelesinin, yerkürenin doğusunda tarihsel olarak özgürlük akımlarının en çok geliştiği alanda yeniden boy verdiğini görüyor. Bu gerçekten umut verici, heyecan verici, büyük bir moral ve irade kazandırıcı gelişme oluyor.
Bunlar çerçevesinde baktığımızda ‘2023 yılı nasıl olacak?’ Dikkat edilirse 2022 yılı büyük bir mücadele yılı oldu, savaş yılı oldu, direniş yılı oldu. Ciddi birikimler kadın özgürlüğü temelinde, gerilla direnişi temelinde, İran’da olduğu gibi halkların direnişi temelinde ortaya çıktı. Büyük bir birikim oluştu, bunları şimdi 2023 yılına taşırıyor. O halde 2023 yılı daha keskin bir mücadele yılı olacak, daha derin ve çok yönlü bir mücadele yılı olacak, hem mücadele gelişecek hem de 2022’nin sağladığı birikimler 2023 yılında kendilerini kalıcı çözüm gücü haline getirmeye çalışacaklar. Dolayısıyla bir yandan mücadele sürecek, onun birikim yaratması devam edecek. Ama diğer yandan birikimden zafere, direnişten devrime doğru geçişler olacak, kalıcı devrimci kazanımlar ortaya çıkabilecek. Kadın özgürlüğü temelinde, halkların İran’daki direnişleri temelinde, en önemlisi de gerilla öncülüğünde Kürt halkının özgürlük mücadelesi temelinde önemli kazanımlar ortaya çıkabilir. Buna da açık bir yıldır. O halde 2023 yılını iki boyutlu tanımlamamız hatalı değildir. Birincisi, daha büyük bir mücadele yılı olacak. Her bakımdan ideolojik, siyasi, askeri, toplumsal mücadele daha çok derinleşecek, küresel kapitalist sistemin iç çelişkileri ve bu temeldeki mücadele, III. Dünya Savaşı derinleşerek sürecek hem de Kurdistan Özgürlük Mücadelesi temelindeki demokratik modernite güçlerinin kapitalist modernite güçlerine karşı mücadeleleri kadın öncülüğünde her alana yayılarak daha çok gelişecek, güçlenecek. Yeni gelişmeler ortaya çıkartacak. Şiddetli ve çok yönlü bir mücadele sürecek.
Diğeri ise bu mücadele kalıcı gelişmeler sağlayabilir. Aslında Avrupa sahasında da yeni gelişmeler olabilir. Ukrayna savaşanın sonuçlarını hiç basite almamak gerekiyor. Bir anda hiç kimsenin hesaba katmadığı köklü değişiklikler yaratan gelişmeler ortaya çıkabilir. İran’daki devrimci gelişmeler son derece umut vericidir. Yeni bir sistem demokratik modernitenin etkinliği İran’da gelişme gösterebilir. Mevcut serhildanlar buna yol açabilir, rejimi İslami yönlü de olsa özgürlükler temelinde demokratik değişime yöneltebilir. Kadın özgürlüğüne dayalı Demokratik İslami bir İran bütün Ortadoğu için, Asya için, tüm dünya için yepyeni ufuklar açan bir alan haline gelebilir.
En önemlisi ve en çok gerçekleşme konumunda olan ise Türkiye’de AKP-MHP faşist diktatörlüğünün yıkılmasıdır. Önümüzdeki yıl Türkiye’de yönetimin yenilenmesini gerektiriyor. Böyle bir sürece girilmiştir. Bu yenilenme nasıl olacak? İşçe cevabı aranan soru budur ve kolay cevap verilemiyor. Birçok güç karşılıklı çelişki ve çatışma halindedir. Öyle görülüyor ki bu çelişkiler daha çok gerilecek, çatışma daha fazla yoğunlaşacak, her türlü gelişmeye açık bir Türkiye var. Komplolar gelişebilir, darbeler gelişebilir, sivil, askeri, faşist darbeler gündeme gelemiyor. En önemlisi de AKP-MHP faşist diktatörlüğü yıkılarak Türkiye, Kürt özgürlüğü temelinde dünyanın en demokratik alanı haline bir anda dönüşebilir. Buna açık bir zemin de kesinlikle var. Türkiye’deki durum böyle bir gelişmeye de gebedir. Şimdi burada çok açık ki sonucu karşılıklı güçlerin mevzilenmesi, hazırlık durumu, mücadele yol ve yöntemlerindeki yaratıcılıkları belirleyecek. AKP-MHP faşist diktatörlüğünün baskı, zulüm, terör, komploları mı etkili olacak, yoksa dışa, kapitalist sisteme dayalı olarak ‘düzen muhalefeti’ denen 6’lı Masa sisteminin böyle yumuşak geçişi mi yaşanacak, yoksa faşizm çökecek, yıkılacak, Kürt özgürlüğü temelinde Türkiye’ye dünyanın en demokratik alanı haline mi gelecek, büyük bir demokratik devrim mi Türkiye’de yaşanacak? Bunu 2023 yılında göreceğiz. 2023 yılı böyle bir köklü değişimin, dönüşümün yaşanma yılıdır. Türkiye için bir dönemeçtir, bu dönemeç nasıl dönülecek, onu göreceğiz. Eğer Kürt halkı, Kurdistan Özgürlük Hareketi ve Türkiye’nin devrimci demokratik güçleri, Türkiye halkları kadınları ve gençleri birleşik olarak ortak mücadeleyi doğru tarzla etkili geliştirirlerse, dıştaki demokratik güçlerin de desteğini alabilirlerse, yaratıcı taktiklerle faşizmi yıkma, özgürlük ve demokrasiyi başarıya ulaştırma mücadelesini yürütürlerse kazanan olabilirler. Kürt Özgürlük Devrimi zafer kazanabilir, Türkiye’yi muzaffer bir demokratik devrime taşıyabilir. Bu da zayıf bir olasılık değildir. Bu gerçekleşmezse reformist yumuşak değişim yaşanabilir. O da ön açıcıdır, biraz sürece yayılmış olarak bu sefer faşist sömürgeci-soykırımcı zihniyeti aşacak, Türkiye’yi demokratikleştirecek bir mücadele sürecine girilecektir.
Diğeri AKP-MHP faşizminin çeşitli komplolarla ömrünü uzatmaya çalışması en kötü durumdur. En zayıf olasılık da oluyor. AKP bunu başarmak için çalışıyor, devlet imkanlarını, Türkiye’nin imkanlarını tüm yönleriyle bu yönde kullanıyor, bu açık bir gerçektir. Bu anlamda zayıf görmemek lazım ama takati tükettiği de ortadadır. Eğer diğer güçler, devrimci demokratik güçler muhalefet ciddi hatalar yapmazlarsa en azından yumuşak değişimle AKP-MHP faşizmi yıkılacak. Dahası demokratik devrimle faşizmin aşılmasına kadarda gidilebilir.
Bu bakımdan Türkiye güçlü bir değişime ve dönüşüme gebedir. Bu bile başlı başına 2023 yılını tarihin en büyük devrim yıllarından biri haline getirebilir. Böyle bir yıl haline getirmeye adaydır. Bunu insan rahat ifade edebilir. Öyle Türkiye diyerek geçmemek gerekiyor. ‘Türkiye devletinin yüz yıllık geçmişi var, yüzüncü yılındadır, yeni bir devlettir’ demeyelim. Dört bin yıllık devlet geleneği en çok burada somutlaşmıştır. Faşist sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve siyaset en çok burada kurumlaşmıştır. Yüz yıldır Kürt soykırımı temelinde bu kurumlaşma kendisini geliştiriyor ve günümüzde DAİŞ olarak, El-Kaide olarak bütün dünyaya terör estiriyor. Bütün dünya halklarına, demokrasisine, kendisini DAİŞ ve El-Kaide faşizmi olarak dayatıyor. Faşist terörü olarak dayatıyor. Bunu herkes görüyor. Şu an yaşadıklarımız bunun somut bir örneğidir. Dolayısıyla böyle bir yönetimin yıkılması, Türkiye’nin bu temelde demokratikleşme yönünde önünün açılması, hatta demokratik devrime doğru gitmesi Kürt sorununu çözecek, Türkiye’yi demokratikleştirecek, dört bin yıllık devlet geleneğinin burada aşılmasını demokratik toplum, demokratik konfederalizm sisteminin gelişme göstermesini sağlayacak. Sadece Kürt sorunun çözülmesi bile Suriye’de, Irak’ta, İran’da, bir bütün Ortadoğu’da çözümler getirecek. Bütün insanlığın özgürlük yönünde gelişmesine katkıda bulunacak. Türkiye’de AKP-MHP faşizminin yıkılarak demokratik devrime gidilmesi, kadın özgürlüğü yönünde giderek erkek egemen zihniyet ve siyasetin kırılmasını getirecek. Bu başlı başına hem Ortadoğu’da Kadın Özgürlük Çizgisindeki bir özgürlük devriminin yaşanmasını hem de dünyada kadın özgürlük devriminin Ortadoğu’dan güç alarak gelişmesine yol açacak.
Dikkat edilirse diğer alanlarda da gelişmeye açık yön var ama 2023 yılını her zamankinden daha fazla Türkiye ve Kurdistan’daki mücadele belirleyecek. Savaş belirleyecek. Kürt halkıyla sömürgeci-soykırımcı TC arasında süren savaş belirleyecek. Bunu net olarak görüyoruz. Burada umut ediyoruz devrimci demokratik güçler daha örgütlü olur, daha doğru bir strateji geliştirirler, taktik uygulama içerisinde bulunurlar. AKP-MHP faşizmini yıkarak 2023 yılını Türkiye’de faşizmin yıkıldığı, demokratik Türkiye devriminin geliştiği, Kürt sorununun özgürlük ve demokrasi temelinde çözüldüğü, buna kadın özgürlüğünün öncülük ettiği ve bu temelde Ortadoğu’nun demokratikleşmesi, Demokratik Ortadoğu Devriminin yaşanması için kapıların ardına kadar açıldığı bir yıl haline gelir. 2023 yılı böyle bir yıl olur. Bu anlamda 2023 yılından daha umutluyuz, daha iddialıyız, daha büyük özgürlükçü ve demokratik gelişmelerin sağlayacağımıza inanıyoruz. Bu temelde 2023 yılında özgürlük ve demokrasi için mücadele eden herkese üstün başarılar diliyoruz. Tüm demokratik modernite güçlerini de başta kadınlar ve gençlik olmak üzere 2023 yılında bilinç, örgütlülük ve eylemlerini daha güçlü geliştirmeye çağırıyoruz.