HABER MERKEZİ
Gabar arkadaş, yurtsever bir ailenin çocuğu olarak, 1981 yılında Kobani’de dünyaya gelir. Çocukluğunda duymuştur sınırların ardında kendine benzeyen çocuklar olduğunu, onlarla aynı dili konuştuklarını, saçları güneşle yıkanmış, gözlerine çocuk yaşta gölge düşmüş kardeşleri olduğunu. Tel örgülerin ardındaki çocuklarla oynamak, onlarla gülmek, onlarla hayat boyu sürecek bir arkadaşlık kurmak, en büyük hayali olur hep.Tel örgüler hayatının her anındadır. Onun bilmediği bir zaman diliminde köylerinin ortasından geçirmişlerdi o kanatan telleri. Anneler çocuklarından ayrılmış o zaman. Ve bir daha da bir araya gelememişler. Sadece yürekleri yana yana uzaktan bakmışlar birbirlerine. Teller onları başka başka ülkelerin sadece ‘daş’ı yapmıştı, ama ortada bir vatanları yoktu.Yürekleri bölünmüştü. Yüreği tel örgülerle çevrelenmiş insanların ülkesi olabilir miydi? Yaşlılar tel örgülerin çekilmediği dönemleri masal diye anlatırlardı çocuklara. Bir yangındı teller, isyan, öfkeydi. Gabar ne çok dinlemişti bu masalları. Ne çok tanık olmuştu tellere isyana, yürek yakan özlemlere.İki adım ötedeki kardeşlerini bu kadar uzak kılan dikenli teller bir gün kalkacaktı mutlaka. O, bu düşleri, sınırların ardından acılı bakan gözleri bin yıllık özlemin sesi yapmak ister. Ve tarih Kürt çocuklarına düşlerini gerçekleştirme fırsatını vermiştir artık.Başkan Apo’nun esareti, O’nda dinmek nedir bilmeyen bir acının ifadesi olur. Daha çocuk yaşlarda askeri olmak istediği Önderliğini esaret koşulların-dan kurtarmak yeni bir düş olur O’nda. Düşlerini büyütmüştür. Sınırlar ardında kalan arkadaşlarını, denizler ortasındaki sabır adasında kalan Önderini kurtarmalıdır.Ve düşlerini dolu dizgin kavganın ortasına sürme-nin zamanı gelmiştir artık. Bu düşler, bir kararlılığın ve mücadelenin keskinliğine dönüşür yüreğinde.Düşlerin ardına takıldığında da kendisini Kandil dağında bulur. 2001 yılında düş ile gerçeğin bir arada yaşandığı o mekandadır artık. Dağlardadır. Düş ile gerçek, sınırlara aldırmayan bulutlar gibi gezinir artık O’nun da göğünde…
Kandil alanında aldığı eğitimle kendini günden güne geliştirir. Her anına bir anlam yüklemeye çalı-şan Gabar arkadaş, çocukluk düşlerinin peşini bırakmaz. O büyüdükçe düşleri de O’nunla büyür. Ve artık bir fır-tına gibi esmek isteyen yüreğine kaldığı alanlar yetmez. Çocuk yüreğiyle sınırların ardından baktığı yasaklı topraklara, artık kendi kavgası ile girmenin sabırsızlığındadır. Artık yasaklar tanımayan,sadece sonsuz bağlılıklarla yürüyen bir gerilladır ve nihayet, sınırlar ardında bıraktığı gözlerine kavuşacaktır. Kim bilir gözlerinde-ki gölgeler birer ışığa dönmüş o çocukları güneşle yıkanan saçlarından tanıyacaktır.Katliamlarla, sürgünlerle yaşamın bitirilmek istendiği bir coğrafyada yaşam, gerillanın mücadelesinde yeniden yaratılmıştı. Bu yaşamın büyük emeklerle, binlerce kahra-man yiğidin eliyle nakşedildiğini bilmektedir. Gabar arkadaş da çocukluk düşlerinin izini Dersim’de, yani yaşamın ilmek ilmek örüldüğü topraklarda sürmek ister. Dersim O’nun için birçok başlangıcın, birçok bilinmezliğin ve gizemin de adıdır. Dersim’e ayak basar basmaz, bir sevdaya tutulduğunu hemen hisseder. Zaten O’nda damarlarını çatlatırcasına sınırsız bir savaşma isteği yaratan da bu sevdadır. Sınırların diğer tarafına geçmiştir. Ama bu kez acılı,kederli gözlerle değil, sınırları anlamsızlaştıran bir mücadelenin sahibi olarak bakmakta-dır artık.Ütopyaları büyük olanların yaşamları da büyük olur. Dünyanın neresinde olursa ol-sun, ütopyalarını gerçekleştirmek isteyenler bütün sınırları zorlarlar. Hele Kürdistan’ın dört parça olmuş topraklarının birinden,ütopyalarını her bir parçayla bütünleştirenler, birer devrimci lider haline gelirler. Önce, topraklarını özgür ve demokratik Kürdistan hedefiyle yüreklerinde bütünleştirirler, sonra da insanlık için kendilerini kılıç kadar keskin birer savaşçı haline getirirler.
Yaşam çizgilerinin her hattında, Kürdistan’ın renklerine bürünmüş öz-gürlük tutkuları yatar. Yürekleri tarihin derin mirasıyla kenetlenir ve geleceğe diriliş halkası olurlar. Zamanların amansız-lıkları karşısında, her koşul altında Kürt hal-kının evlatlarıyla bütün olurlar. Kobani’de başlayan bu öykü, Kandil’de beslenip büyür,Dersim’de başarıya dönüşür giderek. Gabar heval, mücadele ve yaşam perspektifini Önderliğin savunmalarından almıştır.Geriye uygulamanın alanlarını yaratmak ve düşmanın yarattığı her engeli aşmak kalmıştır. Hele Kürt halkı etrafına örülen baskı, zulüm ve işkenceye dayanmak mümkün değildir. Kürt halkına dayatılan katliamların uygulayıcıları ve tüm ortaklarından intikam almanın zamanının geldiğini düşünür.Dersim’in engin ormanlarında ve yüksekdağlarının kuytularında kurt gözleri, hançerini saplamak için beklemektedir. Bu hançe rHalepçe’de, Kamışlo’da ve Kürdistan’ın herbir şehrinde yine halk çocuklarının bağrına saplanmıştı. Anaların feryatları, çocuklarınç ığlıkları, gençlerimizin belleklerinde bir cevap arayışına dönüşmüştü. Böylesi bir genç beden olan Gabar yoldaş,edindiği amaç ve hedefleriyle daha dirençli kılmıştı kendisini. Bu direnç tarif edilemez bir inanç, umut, bağlılık, azim ve kararlılık geliştirmişti. Böylelikle özgürlük mücadele-sinin coşkun akışına kattı kendisini. Her damlanın biraz daha coşkun kıldığı bu akış O’nunla daha bir hızlandı. Çünkü O, hiçbir gerekçeye sarılmadan kişiliğini çelikleştirdi.Her şehit arkadaş, hedeflerimize ulaşma-ya çalıştığımız anlarda, yaşadığımız her zorlanma da bir gülümseme bırakır. Her arkadaşla paylaştığımız anlar, bize büyük moral ve destek olur. Yapamayız dediğimiz anlar-da, yapabildiğimizi görürüz o gülüşlerle.Her şehit arkadaş, yaşam öğretileriyle bizi eğitirler. Bununla anlam kazanır yoldaşla bağlılığın büyük gücü.
İşte Gabar yoldaş, Dersim’in teslim olmayan asiliğin de düşlerinin sahibi oldu.Biz de bu kavganın sıcaklığında büyüttüğü düşlerinin maviliğinde anıyoruz Gabar yoldaşı. O’nun düşlerinin açan her çiçekte her şafakta bizlere yol göstereceğini bilerek yürüyeceğiz. Bir çocuk gülüşünde, sınırlardan kaldırdığımız her tel örgüdeO’nun saklı umutlarını görüyoruz. Her sınır ardından baktığımızda, Kobani’den Dersim’e düşlerini dolu dizgin süren çocuk yürekli bir isyancı gelir konar yüreğimizin en ince kıyısına. Gabar heval den aldığımız bu gücü, Önderliğimizin yarattığı yaşam değerlerimize daha çok sarılmanın gerekçesi yapıyor ve inandıklarımızın büyüklüğünü Gabar yoldaş ve diğer yoldaşlar şahsında daha iyi görüyoruz.
Mücadele arkadaşları