Şerefli yaşam mücadeleyle olur, özgürlük savaşla olur. Mücadele ve savaş ise onursal değerlere saldırı olduğunda o saldırılara büyük öfke duyarak gelişir. Yani mücadeleye sürükleyen en büyük motivasyon kaynağı intikam duygusudur, düşmana duyulan öfkedir.
Onursal değerler nelerdir; buna verilebilecek en kısa ve özlü cevap, insanı insan eden temel özelliklerdir. Yani ülkedir. O ülke üzerinde yaşayan ve mensubu olduğu toplumdur. O toplumun dilidir, kimliğidir, ahlaki değerleridir, özgürlük savaşçılarıdır, Önderliğidir. İşte onurlu yaşamak bu saldırılara karşı açıktan tutum belirlemek, düşmana düşman olmaktır.
Düşman bir vuruyorsa anında misliyle cevap vermektir. Hatta düşman saldırıya yeltenmeden, başına gelebileceklerini hatırlatacak bir duruş ve tutum içerisine girmektir. Kürt gençliği bu özelikleriyle tanınır.
Ülkemiz amansız bir soykırım ve sömürgecilik tehdidi altındadır. Soykırımcılığın ülkemiz üzerindeki her işgalci günü, bizim için işkencedir. Zira soykırımcılığın kendisi yer yüzünün görüp görebileceği en aşağılık saldırı yöntemidir. Soykırımcılıkla yaşanmaz, soykırımcılığa karşı savaşılır ve mücadele edilir. Soykırımcılığa alışmak ise, en beter insanlıktan çıkma halidir. Ülkemize dönük gerçekleştirilen soykırım saldırıların hiçbirini normal karşılayamayız. Nitekim soykırım saldırıları, sadece dağda gerillaya dönük yapılan saldırılar değil. Dilimizin kültürümüzün, ülkemizin yasaklanmış olması da bir soykırım saldırısıdır.
Bursa ve Amedspor maçında, Amedspor oyuncuları ve taraftarlarına yapılan saldırılar Türk özel savaş medyasında bahsedildiği gibi birkaç kendini bilmezin spontane geliştirdiği bir provokasyon değildir. Bursaspor’un ırkçı ve faşist taraftarlarının şahsında gelişen aslında Türkiye’de Kürtlere yönelik soykırımcı yaklaşımın vuku bulmuş halidir. Soykırımcı devlet zihniyetinin kendi vatandaşlarında sirayet etmesidir.
Bu bağlamda T.C devletini ve onun en azgın ve azılı AKP-MHP hükümetini Kürdistan’da soykırımcı bir düşman olarak görmeyenler ya iflah olmaz bir cahildir ya da ıslah olmaz bir gafildir. Yapılması gereken ise özelikle Kürdistan’da soykırımcı sistemi ve onun faşist hükümetini ve ona gönül veren aynı zamanda onun yanında duran, ona ajanlık yapan, ona memurluk yapan hiç kimseyi yaşatmamaktır.
Fakat bunun için, büyük bir yurt sevgisi kadar bu düşmana karşı büyük nefret beslemek gerekir. Türkiye’nin neresinde gelişirse gelişsin, herhangi bir Kürde bir faşist saldırı olduğunda anında Kürdistan’da misliyle cevap vermek gerekir. Mesela, Bursa’da Amedli futbolculara yapılan saldırıya karşılık Kürdistan’daki faşistlere aynı tonda cevap vermek gerekir.
Kürdistan gençliğinin bu intikam refleksleri zayıflamamalıdır. Bursa’da stadında Amedli futbolculara yapılan saldırılar bir tarafa, stad dışında 15 yaşındaki bir gencin ellerine zorla Bursaspor atkısının verilip, Amed aleyhine zorla sloganlar attırılması görüntüsü dijital medyada yayıldı. Amedli bu gencin gözlerindeki çaresizliği herkes gördü, işte T.C de Kürde reva görülen yaşam budur. Kürt gençlerine ya böyle çaresiz köleler olacaksınız ya da hiç olmayacaksınız deniliyor.
Buna Kürdistan gençliği nasıl tahammül edebilir? Yüreğinde yurt sevgisi olan hangi onurlu Kürt genci buna sessiz kalabilir? Amed gençliği mi buna sessiz kalacak? Botan, Serhat, Dersim, Colemerg-Gever gençliği bu onur kırıcı yaklaşıma karşı sessiz mi kalacak?
Elbette ki sesiz kalmayacak, Kürdistan gençliği onuruna sahip çıkmayı bilecektir. O halde harekete geçme zamanıdır. Kürdistan sokaklarında bir sürü faşist vardır, onları temizlemenin vaktidir. Gün intikam günüdür. Unutmayalım düşmana karşı intikam almak en soylu davranıştır.
Roni Baz Yazdı…